MUSA
aleyhisselam


"EY MUHAMMED!
İNANAN BİR MİLLET İÇİN SANA,
MÛSÂ VE FİRAVUN OLAYINI OLDUĞU GİBİ ANLATACAĞIZ."
Kasas; 3


Kur'ân-ı Kerîm'de sözü edilen ve en çok ismi geçen peygamberlerden birisi de Mûsâ aleyhisselamdır. 34 sure, 131 ayet ve 136 yerde kendisinden doğrudan bahsedilir. Bu bahisler çok geniş bir perspektif içerisinde olduğundan, dönemin Mısır yönetimi, ekonomisi, sosyal ve dini yapısı net şekilde görülebilmektedir. Bu dönemin, tarihin hangi yıllarında yaşandığı ise açıkça bildirilmemiştir.
Mûsâ aleyhisselamın hayatında ve peygamberlik döneminde işaret taşı sayılabilecek olaylar özetle şöyledir; doğumu ve suya bırakılması, Mısır'dan hicret etmesi, Medyen yöresinde geçen yıllar, Mısır'a dönüş, sihirbazlarla yapılan karşılaşma, Firavn ve ordusunun helak edilmesi ve Sina çölündeki hayat...
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=19818
HAYATI
Mûsâ aleyhisselam, Mısır'da devlet terörünün acımasızca sürdürüldüğü yıllarda dünyaya gelmişti. Dönemin firavunu, İsrâiloğullarının erkeklerini hadım ettiriyor, yeni doğmuş oğlan çocuklarını ise öldürtüyordu. Mûsâ aleyhisselama hamile olan anne ise korku ve heyecanla gün saymaktaydı.
Derken doğum gerçekleşti ve Allahü teala tasalı anneye; "son derece sevimli" bir oğlan çocuğu lütfetti. Ne yapacağını bilemeyen anne, çocuğunu canilerden koruyabilme telaşına düşmüştü. Bu arada, birbiri ardınca mucizeler de sökün etmeye başladı. Anne, kalbine gelen kuvvetli ilhamlar sayesinde endişelerinden kısmen kurtuldu. Allahü tealanın verdiği bu ilhamlar; "Onu emzirmesini, bir tehlike karşısında suya bırakmasını ve boğulmasından korkmamasını, ayrılığından kederlenmemesini" emrediyor, "Yine kendisine geri döndürüleceğini ve peygamberlikle şereflendirileceğini" de vaad ediyordu.

Bunun üzerine anne, bir sandık yaptırarak ciğerparesini içine koyar ve Nil nehrine bırakır. Kızına da nereye gittiğini takip ettirir. Sandık, sularda sürüklenerek Firavunun sarayının kenarına kadar gelir. Saray mensupları, onun içerisinde buldukları nurtopu gibi bebeği, Firavn'ın karısı Âsiye hanıma getirirler.
Firavn, olayı duyar duymaz çocuğun öldürülmesini emretmiştir ama, Âsiye hanım onu öz oğlu gibi savunarak teslim etmez. Fakat bu savunmasını çok ince bir siyaset takip ederek yapar. Firavunu ikna ettikten sonra çocuğa bir süt anne aramaya başlar. Ne var ki çocuk, hiçbir süt anneyi kabul etmez. Derken Allahü tealanın verdiği "Onu sana döndüreceğiz" sözü gerçekleşir ve kalbi buruk anne yavrusuna kavuşmuş olur. Mûsâ aleyhisselam sarayda büyümeye başlar. Âsiye hanım ona oğlum diye hitab ederek herkesin saygı göstermesini sağlar.
Efendimiz Mi'rac gecesi görüştükleri Hazret-i Musa'yı uzun boylu, fazlaca esmer, saçı ve vücudu toplu olarak tarif etmişlerdir. Asrı Seadette Yemenli Şenue kabilesinin erkeklerine benzetmişlerdir. Şenu erkekleri uzun boylu, karayağız ve kıvırcık saçlıydılar. Hazret-i Mûsâ büyüyüp olgunlaşınca başına garip bir kaza gelir. Bir israiloğlu ile bir kıptinin kavgasını ayırmak isterken istemeden kıptinin ölümüne sebep olur. İdam edilmek üzere erendığını öğrenince de, Medyen şehrine hicret etmek zorunda kalır. Bu olay Hazret-i Mûsâ'nın hayatının dönüm noktasıdır. Burada Şuayb aleyhisselamın damadı olur. 10 sene yanlarında kaldıktan sonra, Mısır'a dönmeye karar verir. Kayınpederinden izin ister. İmam-ı Nesefi ve Ebussud Efendinin tespitlerine göre istikamet Mısır'dır. Güvenle yaşadığı Medyen'den niçin ayrılmak istemişti? Bazı kaynaklarda onun, Mısır'daki annesini ziyaret etmek için büyük arzu duyduğunu ve böylece yola çıktığını kaydedilmiştir. Mısır'a dönerken yanında hanımı, çocukları ve koyunları vardır. Öldürülmek üzere arandığı bir ülkeye niçin kesin dönüş yapar gibi yakınlarını da beraberinde götürmek istemişti? Allahü tealadan aldığı bir vahiy gereği diyemeyiz zira henüz peygamber olmamıştır. Burada akla gelebilecek ilk ihtimal, Mısır'daki ölüm cezasının kalkmış olmasıdır. Kur'ân-ı Kerîm, i'cazı gereği ayrıntılardan bahsetmez. Tevratta; "(Medyen'de geçen) Bu uzun süre esnasında Mısır kralı öldü" şeklinde çok ilginç bir ayrıntı vardır. Eğer doğruysa, yeni firavunun tahta çıkması şerefine Mısır'da ölüm cezalarının kaldırılması gibi hatırı sayılır bir sosyal gelişme olmuş olabilir. Dönüş yolunun açıldığını gören Hazret-i Mûsâ, aile efradını ve mallarını alarak Mısır'a dönmeye kara vermiş olabilir.
Yarı yolda peygamberlikle şereflenir. Firavunla yaptığı uzun mücadeleden sonra, İsrâiloğullarının Mısırdan göçü için "eman" alır. Bu arada firavn, göç eden topluluğu imha etmek için peşlerine düşer ve Süveyş körfezi kıyılarında arkalarından yetişir. Burada büyük bir mucize meydana gelerek deniz yarılır. İsrâiloğulları karşı kıyıya geçerler ama peşlerine düşen firavn boğulur. Böylece Mısır dönemi geride kalır. Şimdi buraya kadar anlattıklarımızı ölçü kabul ederek bugüne kadar ele geçirilmiş arkeolojik verilerle karşılaştıralım.