ANNE : Zeybekler ne yapsın seni? Daha çocuksun sen.
RIZA :Atlarına bakarım, su veririm, nöbet tutarım. Niçin hemen büyümüyorum ki?
ANNE : Büyürsün çocuğum, o günleri de görürüz inşallah!
RIZA : Ben çıkıyorum anne!
EFEKT : UZAKLAŞAN AYAK SESİ VE KAPININ AÇILIP KAPANMASI
ANNE : Ah bu çocuklar! Ne savaş bilirler ne yokluk. İlle de oyun, ille de arkadaş.
EFEKT : KISA GEÇİŞ MÜZİĞİ
RIZA : (ALÇAK SESLE) Komutanım! Komutanım! Bekleyin biraz...
MEMDUH : Hayrola Rıza, sabahın bu saatinde ne işin var sokakta?
RIZA : (SIR SÖYLERCESİNE) Sizi istasyona götürme emri aldım.
MEMDUH : (GÜLEREK) Kimden aldın bakayım bu emri?
RIZA : Mustafa Kemal'den...
MEMDUH : Sus çocuk! Bir duyan olacak, sen nereden biliyorsun Mustafa Kemal'i?
RIZA : Şefika Hala'mla annem konuşuyordu.
MEMDUH : Bak Rıza, ailede duyduğumuz bazı şeyleri dışarda söylemek bazen felaketlere neden olur. Sakın başkasının yanında Mustafa Kemal'den söz etme.
RIZA : Vapurla Samsun'a gidiyormuş, yanında kendisi gibi askerler de varmış.
MEMDUH : Bak hâlâ konuşuyorsun! Çocuk sus dedim sana,
RIZA : Sen de onun gibisin değil mi?
MEMDUH : Hep sen mi soru soracaksın? Biraz da ben sorayım, söyle bakalım emir nedir?
RIZA : Yoluna çıkan düşman subaylarını sana önceden haber vermek...
MEMDUH : Allah Allah! Niçin peki?
RIZA : Niçin olacak? Onlara selam vermemen için tabii... Ben senden önce koşarak giderim. Sokak başlarını, yolları kontrol ederim, eğer düşman subayı varsa işaret ederim, saklanırsın, yoksa yürümeye devam, tamam mı komutanım?
MEMDUH : Teşekkür ederim Rıza, sen çok iyi bir emir erisin.
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
ANNE : Nerede kaldın Rıza? Şefika da yok... Güzel bir haber var, kiminle paylaşacağımı şaşırdım?
RIZA : Halam nerede?
ANNE : İzmir işgalini protesto etmek için mitinge gitti. Haberi merak etmiyor musun? Baban geliyormuş!
RIZA : Babam mı? Yaşasın! Savaş bitti mi yoksa anne?
ANNE : Ne yazık ki bitmedi, kısa bir dinlenme için geliyorlar Rıza. Yarın Pendik istasyonunda bekleyeceğiz.
RIZA : Beni de götüreceksin değil mi anne?
ANNE : Tabii oğlum, baban en çok seni gördüğü için mutlu olacaktır.
RIZA : Anne! Babam da işgal subaylarına selam vermek zorunda kalacak mı?
ANNE : Bu da nereden çıktı şimdi?
RIZA : Komşumuz Üsteğmen Memduh Amca var ya, öyle bir emir aldıklarını söylemiş halama, ben de bu sabah...
ANNE : Eee... Ne olmuş bu sabaha? Sen Ömer'le oynamaya gitmemiş miydin?
RIZA : Kızmayacaksan doğrusunu söylerim.
ANNE : Kızmayacağım söyle, annelerden hiçbir şey saklanmaz yavrum.
RIZA : Bu sabah Memduh Amca'yı tren istasyonuna kadar ben götürdüm.
ANNE : Kendi gidemiyor mu? Ben götürdüm de ne demek?
RIZA : Ben, düşman subayı var mı yok mu diye kolaçan ediyordum, yoksa işaret veriyordum o da yürüyordu. Onlara selam vermeyi utanç verici buluyormuş.
ANNE : Bir Türk askeri için gerçekten zor bir durum, aferin sana Rıza, iyi düşünmüşsün bunu.
RIZA : Bana kızmayacak mısın?
ANNE : Tabii ki kızmayacağım, sen de bir Türk askerinin oğlusun. Böyle davranman çok tabii.
RIZA : İyi o zaman yarın babam için de aynı şeyi yaparım.
EFEKT : GEÇİŞ MÜZİĞİ
MEYDANDA BÜYÜK BİR KALABALIĞIN UĞULTUSU/ FONDA
ŞEFİKA : (KENDİ KENDİNE) Aman Allah'ım ne büyük bir kalabalık! Bu miting diğerlerinden daha ihtişamlı! Artık millet uyanıyor.
MEMDUH : Şefika Hanım! Az daha gözden kaybediyordum sizi. Beni çınar ağacının altında beklemeyecek miydiniz?
ŞEFİKA : Haklısınız Memduh Bey, kararımız öyleydi, ama kalabalığın akın akın bu tarafa yöneldiğini görünce kendimi bu akışa bırakıvermişim.
MEMDUH : İşte, Türkiye'nin kalbi bu meydanda atıyor.
ŞEFİKA : Bu büyük kalbin bir parçası olmak çok heyecanlandırdı beni Memduh Bey, ellerime bakın nasıl titriyor.
MEMDUH : Aynı şey bende de var, zannediyorum bu meydana gelen herkes aynı heyecanı, coşkuyu yaşıyor.
ŞEFİKA : Minareleri gördünüz mü, siyah matem bayrakları asılmış!
MEMDUH : Sultanahmet Meydanı çok önemli bir güne şahit oluyor. Çevredeki binalara bakın, ağaçlara bakın... Her yerde Türk'ün uyanışı var. İşgalcilere iyi bir ders olacak bu.
EFEKT : KALABALIK DALGALANIR.
I.ADAM : Hatip kim?
II.ADAM : Bilmiyorum, ama Halide Edip diyorlar.
I.KADIN : Bakın bir kadın yöneldi kürsüye, jandarmalar arasında, Halide Edip o olmalı.
I. ADAM : Jandarmaya ne gerek var? Bu milletin evladını biz koruruz.
MEMDUH : Halide Edip Hanımefendi kürsüye çıktı gördünüz mü?
ŞEFİKA : Nasıl da heyecanlı görünüyor, Allah'ım bir Türk kadını meydandaki ikiyüzbin kişiye konuşacak! Tarihî bir gün yaşıyoruz Memduh Bey.
MEMDUH : Padişahın hafiyelerine, ingilizlerin silahlarına kaşı ne büyük bir cesaret!
HALİDE EDİP : Kardeşler, Vatandaşlar,
Yedi yüz yılın şerefi, göğe yükselen bu minarelerin tepesinden Osmanlı tarihinin yeni faciasını seyrediyor, bu meydanlardan çok zaman alaylar halinde geçmiş olan büyük atalarımızın ruhuna hitabediyor, başımı bu görünmeyen ve yenilmez ruhlara kaldırarak diyorum ki: "Ben bu vatanın bedbaht bir kızıyım. Ve bugünün talihsiz, fakat aynı derecede kahraman devrinin anasıyım. Atalarımızın ruhları önünde eğiliyor, onlara bugünün yeni Türkiyesi adına hitabediyorum ki, silahsız olan bugünkü milletin kalbi de onlarınki gibi yenilmez kudrettedir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/piyesler/69667-anadolu-atesi-miyase-sertbarut.html#post134157
EFEKT : KALABALIĞIN COŞKUSU
BİR GENÇ : (HIÇKIRARAK) Milletim zavallı milletim!
ŞEFİKA : Genç bir öğrenci bu, bayılacak galiba, yardım edelim Memduh Bey!
MEMDUH : Su yok mu? Rica ederim biraz su bulun!
I.KADIN : Buyur kardeşim!
ŞEFİKA : Çantamda kolonya var! Eline yüzüne sürelim, iyi gelir! Kardeşim, vatanperver kardeşim! Dayanamadı bu heyecana!
HALİDE EDİP : Kardeşler, evlatlar!
Bir gün gelecektir ki, daha büyük bir mahkeme, milletleri tabii haklarından mahrum bırakanları mahkûm edecektir. O mahkeme bugün bizim aleyhimizde olan devletlerin fertlerinden teşekkül edecektir. Çünkü her ferdin içinde ezelî bir hak duygusu vardır ve milletleri meydana getirenler de fertlerdir.
EFEKT : HAVADA UÇAK GÜRÜLTÜLERİ
ŞEFİKA : İngilizler uçaklarla bizi korkutmaya çalışıyor.
MEMDUH : Üzerimize ateş edecek olsalar bile, bu meydandan bir kişinin dahi kılı kıpırdamaz Şefika Hanım.
HALİDE EDİP : Kardeşler, evlatlar, beni dinleyiniz! Hükümetler düşmanımız, milletler dostumuz ve kalbimizdeki haklı isyan kuvvetimizdir. Bütün milletlerin haklarını kazanacağı gün çok uzak değildir. O gün geldiği zaman, bayraklarınızı alınız, bu maksat için canlarını veren kardeşlerimizi ziyaret ediniz. Şimdi yemin edin ve benimle beraber tekrarlayın.
Yüreğimizdeki mukaddes heyecan milletlerin hakları ilan edilinceye kadar devam edecektir.
KALABALIK : Yemin ediyoruz!
MEMDUH : Şefika Hanım, bakın önlerde Fransız üniformalı bir asker var görüyor musunuz?
ŞEFİKA : Evet, ağlıyor! Aman Allahım!... Belki bir Fransız, ama yüreği bugün bir Türk gibi çarpıyor! Halide Hanım ne kadar doğru söylüyor! Bizim düşmanımız milletler değil, hükümetler! Burada bizimle birlikte ağlayan bir Fransız'a nasıl düşman olabilirim.
MEMDUH : Asıl düşmanımız o Fransız'ı buraya sevk eden hükümettir Şefika Hanım.
KALABALIK : Haydi Bekirağa Bölüğüne!... Bekirağa Bölüğüne!...
ŞEFİKA : Ne oluyor Memduh Bey! Nereye gidiyor insanlar?
MEMDUH : Siyasî tutukluların hapsedildiği yere, Bekirağa Bölüğü'ne gidiyorlar. Zannediyorum onları kurtarmak isteyecekler.
ŞEFİKA : Halide Hanım da bu konuşmadan sonra İstanbul'da duramaz değil mi?
MEMDUH : Duramaz. İstanbul'da yapacak bir şey kalmadı artık. İstanbul hükümeti de İngiliz'ler de onu rahat bırakmazlar.
ŞEFİKA : Onunla Anadolu'ya geçmek isterdim! Bu vatana faydalı olmak istiyorum Memduh Bey!
MEMDUH : Siz bir İstanbul kızı olarak Anadolu'da çok sıkıntı çekersiniz.
ŞEFİKA : Halide Edip de İstanbul kızı değil mi? Benim gözümde şehir adının bir önemi yok Memduh Bey, benim doğum yerim Türkiye'dir.
MEMDUH : Ben de istiklal ateşiyle yanıyorum Şefika Hanım, annemi emanet edeceğim birini bulur bulmaz gideceğim Anadolu'ya.
ŞEFİKA : Yengem bakar annenize, hele böyle mukaddes bir vazifeyle gideceğinizi öğrenince canı gönülden bakar hem de.
MEMDUH : Öyle sevinirim ki Şefika Hanım, bu bahsi ben yengenize ne zamandır açmak istiyordum, ama çekiniyordum, her taraf hafiye dolu.
ŞEFİKA : (GÜLEREK) Yoksa yengemin de hafiye olabileceğini mi düşündünüz? Aşkolsun Memduh Bey, onca yıllık komşuyuz.
MEMDUH : Dün sabah yeğeniniz Rıza, sabah sabah yoluma çıkıp açıkça Mustafa Kemal'den söz edince artık aynı tarafta yer aldığımızı anladım
ŞEFİKA : Ah bu çocuk! Bir gün olmadık bir yerde kaçıracak ağzından... Memduh Bey, iki İngiliz askeri geliyor bize doğru! Ne yapacağız şimdi, biri konuşmalarımızı dinleyip ihbar etmiş olmasın?
MEMDUH : Sakin olun Şefika Hanım! Korktuğunuzu anlarlarsa bizden iyice şüphelenirler.
EFEKT : BİTİŞ MÜZİĞİ
I.BÖLÜMÜN SONU