Harvard Üniversitesi Simge-Bilim Profesörü Robert Langdon, Paris'te iş gezisindeyken, gece yarısı, Louvre'un yaşlı müdürünün ölü bulunduğu haberini alır. Langdon ve yetenekli Fransız kriptoloji uzmanı Sophie Neveu, cesedin etrafındaki izleri takip ederek bu garip esrar perdesini araladıkça, ipuçlarının onları Da Vinci'nin tablosuna götürdüğünü keşfederler. Büyük usta bu sırrı herkesin görebileceği bir yere, ünlü eseri Mona Lisa tablosunun içine gizlemiştir.
Langdon bu garip bağlantıyı açığa çıkarınca tehlike artar. Cinayete kurban giden müze müdürü de, Sir Isaac Newton, Botticelli, Victor Hugo, Da Vinci ve aralarında diğer ünlülerin de bulunduğu gizli bir kuruluş olan Sion Manastırı Derneği'nin bir üyesidir.
Langdon, aydınlatmaya çalıştıkları bu tehlikeli sırrın yüz yıllardır tarihin derinliklerinde gizlendiğinden şüphelenir. Böylece Paris ve Londra sokaklarında amansız bir kovalamaca başlar. Langdon ve Neveu, kendilerini, atacakları her adımı önceden bilen esrarengiz olduğu kadar da çok zeki olan bir adamla karşı karşıya bulurlar. Eğer bu karmaşık bilmeceyi çözemezlerse Priory'nin büyük yankılar uyandıracak bu çok eski gerçeği ebediyen kaybolacaktır.
Da Vinci Şifresi Yorumlar :
"Dan Brown, ülkedeki birkaç usta yazardan biri. Da Vinci Şifresi üstün bir zeka tarafından kurgulanmış harika bir gerilim romanı.'"
- Nelson DeMille-
'"Entrika ve tehlikenin iç içe geçtiği okuduğum en iyi gerilim romanı. Kelime oyunları, gizemler ve bulmacalarla örülmüş akıllara durgunluk veren bir öykü.'"
- Clive Cussler-
'"Dan Brown'ı yeni keşfettim. Da Vinci Şifresi düşündürücü olduğu kadar aynı zamanda büyüleyici. Tarih meraklılarına, komplo çılgınlarına, bulmaca meraklılarına ve gerilim öyküsü severlerinin bir solukta okuyacakları olağanüstü bir roman. Ben bu kitaba bayıldım! '"
- Harlan Coben-
'"Böylesine bir gerilim romanı yazılabileceğini hayal dahi etmezdim. Ama size bir şey söyleyeyim mi? Bu kitabı elimden bırakamadım. Da Vinci Şifresi'nde Dan Brown büyüleyici ayrıntılarla zenginleştirdiği inanılmaz bir dünya kurmuş. Okumaya doyamadım. Bay Brown size hayranım.'"
- Robert Crais-
Leon Werth'e
Bu kitabı bir büyüğe sunuyor olmamdan
dolayı çocuk okurlarımın beni hoş
görmelerini dilerim. Bunu yapmamın çok
ciddi bir nedeni var: O. benim dünyadaki
en iyi arkadaşım. İkinci nedenim de şu: Bu
adam her şeyi anlıyor, çocuk kitaplarını
bile. Üçüncü bir nedenim daha var:
Fransa'da yaşıyor şu anda, aç ve üşüyor.
Biraz yüreğinin ısıtılması ona iyi gelir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/turkce-dersi/7507-kitap-ozetleri-post11545.html
Eğer bütün bu nedenler size yeterli
gelmiyorsa, o zaman ben de bu kitabı onun
çocukluğuna armağan ederim. Bütün
büyüklerin bir zamanlar çocuk olduğunu
biliyoruz: pek azı bunu hatırlasa da...
Neyse, sunuşumu şöylece değiştiriyorum:
Leon Werth'in çocukluğuna...
( Antoine de Saint-Exupéry)
Kitaptan alıntı :
SEVDIM SENI BIR KERE
Küçük Prens'i bilir misiniz?Saint Exupery'nin çocuklar için yazdigi ama onlardan çok biz kocamanlara hitap edebilecek düzeydeki masal kitabi.Masalin bir yerinde Küçük Prens bir tilkiyle karsilasir.Kendisiyle arkadas olmasini istedigi tilkiyle prens arasinda su dialog geçer:
- Gel benimle oyna.O kadar mutsuzum ki..
- Seninle oynayamam ben evcil degilim.
- A özür dilerim!"Evcil" ne demek?
- Sen henüz benim için dünyada yasayan diger çocuklardan hiç de farkli degilsin.Benim sana ihtiyacim yok.Ama senin de bana ihtiyacin yok.Ben de senin için yüzbin tilkiden daha farkli degilim.Ama beni evcillestirirsen birbirimize muhtaç duruma geliriz.Sen benim için dünyada bir tane olursun, ben de senin için bir tane olurum.
Tilki konusmasini sürdürür,
- Yasantim çok tekdüze..Ama beni kendine alistirirsan yasantim aydinlanmis olur.Digerlerinden farkli bir ayak sesi tanimis olurum.Bütün ayak sesleri kovuguma gizlenmeme yol açiyor..Seninki ise yuvamdan çikmama yarayacak bir müzik parçasi olacak.Hem bak oradaki bugday tarlalarini görüyor musun?Ben ekmek yemem,bugday benim için hiç bir şey değildir.Bugday tarlalarini anlamsiz bulurum ama senin saçlarin altin renginde.. Beni kendine alistirinca altin renkli basaklar bana seni hatirlatacaklar.Rüzgarin bugday tarlalarinda çikarttigi sesi de sevecegim..
Tilki sustu ve uzun uzun Küçük Prens'i seyretti.
- Ne olur beni kendine alistir..
Böylece Küçük Prens tilkiyi kendine alistirdi,evcil hale getirdi..Ayrilik saaati yaklasirken tilki:
- Ah aglayacagim, dedi
- Bu da senin suçun.Ben sana fenalik yapmayi düsünmemistim ama sen evcil olmakta direndin. Simdi de agliyorsun.
- Evet,evet
- O halde bu isten hiç bir sey kazanmadin!
- Hayir kazandim.. Basak rengini unutuyor musun?
nbsp; Tilkiye basak renginin Küçük Prens'in altin rengi saclarini hatirlatmasi,
rüzgarin bugday tarlalarinda çikarttigi sesi daha çok sevdirmesi size yabanci gelmedi degil mi?Yoksa güldügünde kaybolan bir çift göz gördügünüzde,hiç ummadiginiz bir anda "o sarki"nin ezgileri kulaginizi doldurdugunda,çayini üç şekerle içen,deniz kabuklari biriktiren,kedilere bayilan,mükemmel makarna yapan birileriyle tanistiginizda hatirladiginiz bir küçük prensiniz yok mu hayatinizda?
Su ise bakin! Ask ne kadar yassiz bir duygu ki bir çocuk kitabindan ciddi ciddi bir ask yazisi çikartilabiliniyor. Bunda pek de sasilacak bir sey yok gerçi..Çocuklugumuza en çok yaklaştigimiz halet-i ruhiyemiz degil mi ask dedikleri..