10-11 YAŞ ÇOCUĞUNUN DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİ
1-Çocukluk dönemi bitişiyle tanışır.
2-Düşünmeden hareket eder.
3-Ağlamaklıdır.
4-Ne dediğini bilmez kararsızdır.
5-Grup tarafından kabul edilmek ister.
6-Duygusaldır.
7-Öfkelidir, çabuk kızar.
8-Kendinden küçükleri eleştirir.
9-İlginçtir.
10-Bir kahramana aşırı ilgi gösterir.
11-Sosyaldir.
12-Dikkatsizdir.
13-Konuşkandır.
14-Ahlak prensiplerine göre davranır.
15-Mereklıdır.
16-Gururludur.
17-Grup çalışmasına uyar.
18-Başarı peşindedir.
19-Uysaldır.
20-Doğal ve ani tepki gösterir.
11-12 YAŞ ÇOCUĞUNUN DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİ
1-Huysuz, aksi ve geçimsizdir.
2-Anne-babadan ayrılmaya çalışır.
3-Rakat duramaz kıpır-kıpırdır.
4-Konuşkandır.
5-Gürültücüdür.
6-Sosyaldır.
7-Gülünçtür.
8-Caziptir.
9-Ergen gibi davranmak ister.
10-Duygu durumu hızlı değişir.
11-Kararsızdır.
12-Vicdanlıdır.
13-Sakardır.
14-Duygusaldır.
15-Taşkındır.
16-O mu bu mu diye sürekli düşünür.
17-Genellikle iyi karar verir.
18-Ben merkezcidir.
19-Mizahı sever.
20-Vericidir.
21-Taklitcidir.
22-Her şeyi para ile ölçer.
23-Bilgi vermekten hoşlanır.
24-Giyim ve davranışlarına özen göstermez.
25-Meraklıdır.
26-Rekabetçidir.
27-Eleştiriseldir.
28-Adil davranılmasını ister.
29-Anne-Babasının mükemmel olmadığını farketmeye başlar.
12-13 YAŞ ÇOCUĞUNUN DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİ
1-Ergenliğe dönüşme başlar.
2-Büyük duygu salınımları görülür.
3-Bağımlılık, bağımsızlık tartışmaları başlar.
4-Mantıklı olmaya başlar.
5-Uzun süre sonra sonucunu alacağı şeyler yerine içinde bulunduğu anı değerlendirmek ister.
6-Yaşıtlarına bağlıdır.
7-Temiz olmaya başlar.
8-İyi olmak ister.
9-Arkadaşlarıyla bir arada olmaya heveslidir.
10-Bilgi için açtır.
11-Soyut düşünür.
12-Anne-babadan uzaklaşır.
·12 yaşına doğru çocuk muhakeme yeteneğini çok defa aşırı bir derecede belli etmeye başlar. Her şeyi mesele yapabilir. Bu onun çevresinde yeni güçlüklerle karşılaşmasını sağlar. Kendine yapılan hizmetleri verilen sözleri eleştirir.
·Bu dönemden itibaren çocuk psikolejisi, erkek ve kadın psikolejisine terketmeye başlamaktadır. Birey artık çocukluktan çıkmakta kendi cinsel özelliklerine adaptasyon sancıları çekmektedir.
·Büyümenin kendisine sağladığı olanaklar karşısında yeni bir kişilik elde etme sorunu bu dönemin karakteristliğini oluşturur.

ERGENLİKTE ÇOCUĞUNUN DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİ

Ergenliğin ilk yıllarında anne-babaların çocukları hakkında genellikle şöyle konuştuğu görülmektedir; asi, hırçın, evde huysuz, dışarıda sıkılgan, durgun ve dalgın, sorumsuz kendi başına buyruk, alıngan ve [IMG]file:///C:/DOCUME%7E1/mustafa/LOCALS%7E1/Temp/msohtml1/01/clip_image012.jpg[/IMG]karamsar, ters ve olur olmaz şeye ağlıyor, ders çalışmıyor, kaide ve kuralları tanımıyor, küstahça konuşuyor.
Bütün bu davranışlar yetişkinleri kaygılandırsa da ergenliğin ilk yılları için normal sayılabilecek davranışlardır. İlköğretimin 6. sınıfından itibaren dengeli ve uyumlu ilkokul çocuğu gider ve yerine oldukça tedirgin, kuruntulu güç beğenen ve çabuk tebki gösteren bir ergen gelir.
1-11 yaşından itibaren çocuklar çabuk sevinir, çabuk üzülür, birden sinirlenir ve olur olmaz şeyleri sorun yaparlar.
2-Duygularının çok özel ve ölümsüz olduğuna inanırlar. En büyük aşkları o yaşamıştır. En büyük sıkıntıları o çekmiş, beğenilere, övgülere o erişmiştir.
3-Derslare ilgisi azalmıştır. Çalışma düzeni bozulmuş ve tepkisinin ne olacağı önceden kestirilemez olmuştur. Çalışmak, başarılı olmak gibi sorumlulukları olduğunu unutur.
4-Bencilleşir, istekleri artar, konan yasakları saçma, kendine tanınan hakları ise yetersiz bulur. Evdeki kuralların çokluğundan ve sıkılığından hep yakınır durur. Anne babasının uyarılarına çabuk sinirlenir ve tepki gösterir, kabalaşır, ters cevaplar verir. “Bana karışamassınız. Ben çocuk değilim” der. Onların duygularını, sevgilerini, ilgilerini gereksiz yere görür. Onların düşüncelerini eskimiş, zamanı geçmiş bulur. Onları beğenmez hatta alay eder.
5-Ailesinden yeterince ilgi ve sevgi görmemesi ya da böyle olduğunu sanması onu başka gurupların, çevrelerin içine sürükler. Ailesi ve çevresiyle sağlıklı iletişim kuramayan genç bu gereksinimi doyuracak başka ilişkiler kurar. Ailenin, yakın çevrenin uzantısı olmaktan kurtulmak için genç değişim ve yeni iletişim kaynakları arar. İletişim yaptığı kaynak ve kişilerin özelliğine göre; giyinmesini oturmasını, yürümesini, çalışmasını amaçlarını, inançlarını, dünya görüşünü, düşüncelerini etkileyen iletiler alır. Gence her an değişik kaynaklardan gelen bu iletiler onun tarafından özdeşleştirilip kendisiyle bütünleştirilirse gencin kimliğini ve kişiliğini oluşturur. Gençlik çağında arkadaş grubunun genç üzerindeki etkisi gencin içinde bulunduğu bütün diğer gruplardan daha önde gelir. Evde anne-babasından anlayış göremeyen, onlarla çatışma içinde olan genç evde bulamadığı güveni arkadaş çevresinde arar. Onlara daha çok bağlanır ve benimser. Onlardan aykırı kalmamak için kendisine aykırı gelen düşünce, tutum, davranış ve eylemleri bile benimser. Kendilerine sırdaş ve dert ortağı ararlar. ( Günlük tutma bu dönemde yaygındır.) Argo konuşur. Arkadaş gurubundan ayrı düşmekten korkar. Evde arkadaşlarının eleştirilmesine kızar.
6-Sürekli bir gidiş geliş içindedir. Kabına sığmaz gibidir, evde durmak istemez. Eve akşamları dönüş saatine dikkat etmez. Gece sokağa çıkmak ister.
7-Dağınık ve savruktur.
8-Evde ne bulursa yer, ayak üstü atıştırır.
9-Gençlik çağı bağımsızlık çağıdır. Kendisi ve çevresiyle ilgili tüm kararlarda, bağımsız ve özgür olmak ister. Giyeceğine, yiyeceğine, eve geliş gidiş zamanına başkalarının karışmasını istemez. Alabildiğine bağımsız ve özgür yaşamak için her türlü çabayı gösterirken ailenin ekonomik durumunu görmezlikten gelir. Gençler evden kopar ve çevresine yönelir. Gençler için evde oturmak onlara işkence gibidir. Spora ilgi artar.
10-Sporda kazanılan başarı gencin kendine olan güvenini arttırır. Grup halinde yapılan sporlar, gencin yaşıtlarıyla kaynaşmasını sağlar.
11-Artık eski Ayşe, Aslı, Fatma, Sevda, Mehmet, Hasan, Ali gitmiş yerine ilgileri artmış, gelip geçici hevesleri çoğalmış, gürültülü müzik dinleyen, süse ve giyime özen gösteren gençler gelmiştir. Genç kızlar kendilerine daha iyi bakmakta, ayna karşısında uzun zaman geçirmektedirler. Bazen bir sivilce genç kızların moralini bozmaya yetmektedir.
12-Özel ve biricik olduklarını hissetmek isterler. Gençlerin bu dönemde en çok önem verdikleri şey; adam yerine konulmaktır.
13-Başkalarından daha önemli olduğu düşüncesi hakimdir. Kendisini evrenin merkezinde etkin ve güçlü gören genç, anne-babasını hatta öğretmenini etkisiz, güçsüz, yetersiz görmeye başlar. Bunu da hissettirir. Onlara duyduğu güveni azalır. Hatta onları eleştirir, küçümser. Bu durumda aile yada öğretmen onunla güç kimde mücadelesine girmemelidir.
14-Bedensel gelişimin ardından ortaya çıkan zayıflık, şişmanlık, uzun boy, kısa boy gibi unsurlar problem olmaya başlamıştır.
15-Evde yaynız kalamayı isterler. Kendilerini kendi odalarına yada evin boş bir odasına kapatırlar. Kardeşlerini terslerler.
16-Film yıldızlarına veya isimleri ön bilana çıkan kişilere hayranlık duyarlar.
17-Telofon tutkusu başlar, arkadaşlarıyla uzun uzadıya konuşurlar.
18-Artık onlar birer genç kız ve delikanlıdırlar. Bir yandan büyümek için sabırsızlanırlar; ancak çocuksu davranışları da bırakamazlar.
Ergenliğin ilk yıllarında görülen bu kararsızlıkları ve tutarsızlıkları sağlıklı bir kişilik gelişiminin görünümü saymak gerekir. Bu olumsuz davranışlar benlik yapısının bir zorlama karşısında olduğunu göstermektedir. Ve zorlanmaların daha çok bağımsızlığa duyulan gereksinimlerin artışından ve cinsel uyanıştan kaynaklandığı söylenebilir. Bu dönemde genç, toplum içinde kendini aramaya, kişilik sınırlarını belirlemeye başlar. Kim olduğunu, ne olacağını, toplumdaki yerinin neresi olduğunu bulmaya çalışır. Bilinçli ve bilinçsiz olarak kişiliğini oluşturur. Ergenin yeni gereksinimlere doyum getiren aynı zaman da toplumsal kurallarla çelişmeyen davranışlar kazanıncaya kadar pek çok yanılgılar içine düşmesi doğaldır. Bu dönemde duygusal, dengesiz ve önseziden yoksun olurlar.
Eğer kişi bebeklik çağından başlayarak ergenlik yıllarına kadar getirdiği kişilik yapısında;
-Temel güven duygusu yerine --- güvensizlik,
-Bağımsızlık yerine --- kararsızlık,
-Girişim yerine --- güvensizlik, suçluluk,
-Başarı duygusu yerine --- yetersizlik duygusu ile yoğrulmuşsa ergenlik çağının doğal bunalımları sırasında çok fazla zorlanacaktır.

Farklı ekonomik ve toplumsal düzeylerden gelen, kız ve erkek öğrenciler üzerinde yaptığımız anket araştırmaları, gözlem ve konuşmalar bunların
% 30 ‘ unun bedensel değişme ve gelişmeden kaynaklanan iletişim sorunları olduğunu ortaya koymuştur. Bu sorunlar sıklık sırasına göre,
·Aşırı duyarlılık ve coşku, Mutlu, uysal, dengeli çocuğun yerini, kaygılı, tedirgin, dengesiz, uyumsuz genç alır. Genç, bocalama ve kararsızlık içindedir. Duyguları, ilgileri çabuk değişir. Coşkuları ölçüsüz, sınırsız dengesizdir. Gençlik çağı, abartılmış aşırı, çabuk ve kolay değişen duygu kaymaları ve coşkularla yaşanır. Genç kaygıdan mutluluğa, sevinçten sıkıntıya, kızgınlıktan taşkınlığa değişen duygu ve coşkularla iletişim kurar ve bu taşkın davranışlar bizi şaşırtabilir. Başkasının tatlı ve yumuşak bakışı, gülümseme, bir iki övgü sözcüğü onu mutlu eder. Asık bir yüz, sert mimik yada jest, kırıcı bir iki sözcük onu kaygının kızgınlığın, umutsuzluğun derinliklerine sürükler. İlgi ve sevgiyle iletişim kurduğu insanlara karşı bir süre sonra kin ve nefret duyar. Kızıp öfkelendiğini daha sonra beğenip yüceltir. Çekinip korktuğuna daha sonra sokulup yaklaşır. Kısacası gençlik çağının başlangıcı ruhsal bakımdan duyguların egemen olduğu çelişkili düşüncelerin ve davranışların bulunduğu bir geçiş dönemidir.
·Utangaçlık, çevreden uzaklaşma,
·Sorumluluktan kaçma,
·Bilişsel (Bilgiyle ilgili) süreçlerde azalma, Aşırı duygu yoğunluğu ve coşku ; algı, dikkat bellek, düşünme, mantık gibi bilgiyle ilgili işlevleri olumsuz yönde etkiler. Başarı, çalışma ve yaratıcılıkta verim düşer.
·Girişim yetersizliği, ilgisizlik olarak sıralanabilir.
Gençlerle anne-baba arasında ortaya çıkan ve kuşak çatışmasına yol açan durumları olayları tanımak amacıyla yaptığımız araştırmada, bu tür olayları, biçim ve içerik bakımından iki büyük grub içinde topladım.
BİÇİM OLARAK KUŞAK ÇATIŞMASI YARATAN DURUMLAR, OLAYLAR.
·[IMG]file:///C:/DOCUME%7E1/mustafa/LOCALS%7E1/Temp/msohtml1/01/clip_image014.jpg[/IMG]Eve dönüş ve yemek saati.
·Çalışma, eğlenme, gezme zamanı
·Giyinme ve süslenme biçimi
·Sözlü ve sözsüz iletişim biçimi
·Müzik dinlerken ve iş yaparken gürültü çıkarmak
·Arkadaş seçimi, arkadaş ilişkileri
·Kız-erkek arkadaşlığı
·Büyüklere karşı saygı
·Ekonomik olanaklar, para sorunu.
İÇERİK OLARAK KUŞAK ÇATIŞMASI YARATAN DURUMLAR, OLAYLAR.
·Özdeşleşme, Özerklik, sorumluluk anlayışından kaynaklanan düşünce farklılıkları
·Hak ve görev kavramı.
·Gelenek, görenek, din anlayışı ve yorumu
·Geçerli değer yargıları.
·Meslek seçimi
·Başarılı ve saygın insanın tanımı
·Müzik türü, dergi, günlük gazete, kitap seçimi
·Dinlenen radyo, izlenen televizyon, seçilen video kasetlerinin türü ve konusuna ilişkin görüşler.
·Dünya görüşü, yaşam felsefesi.
·Toplumun, ülkenin, insanlığın geleceğine ilişkin görüşler.
·Ekonomik, ideolojik ve siyasal görüşler.
Kuşak çatışmasının olumsuz, sağlıksız boyutlara erişmesini önlemek sağlıklı bir iletişimle gerçekleşebilir.

ANNE-BABALAR BU DÖNEMDE NE YAPMALI, NASIL DAVRANMALI?
·[IMG]file:///C:/DOCUME%7E1/mustafa/LOCALS%7E1/Temp/msohtml1/01/clip_image016.jpg[/IMG]Kendinizi karşı tarafın yerine koyun. Onu anlamaya çalışın. Siz genç olsaydınız bu durumda nasıl davranırdınız?
·Ona olan sevgi ve saygınızı belli edin. Zorlamayla bu dönemde hiçbir şeyi değiştiremeyeceğinizin farkında olun. Kırıcı, sert, yıkıcı davranışlarda bulunmayın.
·Gençlik çağının fırtınalı ve zor olduğunu göz önünde tutun.
·Tutarlı davranın, kimi kez yerdiğiniz davranışlarını sonra övmeyin ya da övdüğünüzü sonra yermeyin.
·Onu ciddiye alın, verdiğiniz sözleri mutlaka tutun.
·Gencin yaşamı, giyinişi, süslenmesine ilişkin karar alırken durumu gençle tartışmak yerine onun düşünce ve önerilerine anlayış ve saygı gösterin.
·Aile ve evle ilgili konularda ve sorunlarda gencin de düşünce ve önerilerini alıp ona da danışın.
·Yaptığı hatadan dolayı hemen ona aşırı tepki göstermeyin, bunun aranızdaki ilişkiyi sarsacağını bilin.
·[IMG]file:///C:/DOCUME%7E1/mustafa/LOCALS%7E1/Temp/msohtml1/01/clip_image018.jpg[/IMG]Konuşma ve tartışmalar sırasında gencin doğru düşündüğü, gerçeği bulup söylediği durumlarda ona hak verin, düşünce ve önerisini gerçekleştirmek için ona yardımcı olun.
·Gençlerle yapılan konuşma ve tartışmaları onları korkutarak ve yıldırarak kesmeyin.
·Gencin tutum ve davranışlarına biçim ve yön verirken ”Benim gençliğimde” diye başlayan konuşma ve öğütlerden kaçının.
·Gence bol-bol öğüt vermek yerine örnek davranışlar yapın ve örnek davranışları bulup gösterin.
·Karşılaştığınız proplemlerde onun sevdiği, değer verdiği kişilerden istifade edin.
BU DÖNEMDE GENÇLER NE YAPMALI, NASIL DAVRANMALI?

·Kendinizi karşı tarafın yerine koyun. Anne-babanızı anlamaya çalışın. Kendi davranışlarınızı değerlendirirken; “siz anne-babanızın yerinde olsaydınız bu durumda nasıl davranırdınız?” diye düşünün.
·Bütün amaç, beklenti ve isteklerinizin hemen o anda tümüyle gerçekleşmeyeceğini bilin.
·Her yerde ve her zaman erişkin ve tetişkinlerden öğrenmeniz gereken bilgiler, deneyimler olduğunu kabul edin.
·Konuşma ve tartışmalarda kırıcı ve sert olmaktan kaçının.
·Engeller, sorunlar, zorluklar karşısında size destek ve yardımcı olacak insanların anneniz-babanız, yakınlarınız olduğunu unutmayın.

İLGİ VE SEVGİ...

“Çocuklarınızı çokça öpün! Her öpücük karşılığında cennette bir derece alacaksınız.” H.z. Muhammet (s.a.v.)
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/seminer-calismalari/54397-ilkogretimde-anne-baba-ogretimi-post111224.html

“Sevgi gelince tüm eksiklikler biter.” Yunus Emre

[IMG]file:///C:/DOCUME%7E1/mustafa/LOCALS%7E1/Temp/msohtml1/01/clip_image020.jpg[/IMG]Çocuk eğitiminde en önemli koşul sevgidir. Her zaman her koşuda sevildiğini bilen çocuğun duygusal gelişimi dengeli olur.
Anne-babalar, çocuk için en önemli besinin “sevgi” ve “sevecenlik” olduğunu bilerek, çocuklarına yeterince ilgi ve sevgi göstermelidirler. Bu konuda özellikle aşırıya kaçmamaya dikkat edilmelidir.

Bir kişi susadığı zaman, ona sunulan su değerlidir. Çocuk için de O istediği zaman verdiğiniz sevgi daha değerlidir. Zamanınız ne kadar az, işiniz ne derece önemli ve yoğun olursa olsun, çocuk sevgi istediğinde ona yaklaşılmalı ve sevgi gösterilmelidir. Sevgi, temelde çocukla geçirilen zaman anlamına gelmektedir. Siz ister çocuğunuza çok zaman ayırmak arzusunda olun, ister olmayın, çocuk her şeyin farkındadır. Ne onu oyuncağa boğmak, ne bol öpücükle karşılamak, ne eğitim konusunda ona üstün olanaklar hazırlamak, ne de sosyal açıdan her türlü avantajı sağlamak onunla birlikte sevgi ile bütünleşerek geçirilen zamanın yerini doldurabilir. Çocuk onunla geçireceğiniz zamana bakarak, onu sevip sevmediğinizi bilecektir. Bu nedenle anne-babalar, çocuklarına olan sevgilerini onlara zamanlarını vermekle göstermelidirler

alıntıdır