Dr. Mercan— Neyse bırakalım şimdi bunları. Birazdan kendisine gelir. Şimdilik benim adımı verme kendisine. Üzülebilir.
Hemşire— Anlayamadım.
Dr. Mercan— Sonra anlarsın. Şimdi sen dediğimi unutma. Hasta gözlerini açıncaya kadar benim ismimi duymamalı. Bir şok tesiri yapabilir.
Hemşire— Peki doktor bey. Nasıl isterseniz. (Dr. Mercan çıkar ve perde kapanır.)

3. Perde
(Perde açıldığında aynı koğuşta yatan yaralı, yatağında oturmaktadır. Yanında yine aynı hemşire vardır.)
Hemşire— Bugün kendinizi nasıl hissediyorsunuz Zeynel Bey?
Zeynel— Çok iyiyim. Yalnız şu gözlerimdeki sargıyı merak ediyorum.
Hemşire— Sargıları bugün öğleden sonra alınacak. Birazdan sizi ameliyat odasına alacağız.
Zeynel— Görebilecek miyim dersiniz?
Hemşire— Görebileceğinizi umuyoruz. Fakat aksi de olabilir. Kendinizi her iki hâle de hazırlamanız gerek.
Zeynel— Fakat göremezsem ben mahvolurum.
Hemşire— Doktor görebileceğinizden umutlu. Elinden gelen her çabayı gösterdi.
Zeynel— Çok iyi bir doktorunuz var. Benimle bir dost gibi ilgilendi.
Hemşire— O bütün hastalarıyla ilgilenir.
Zeynel— Onu görebilmeyi çok isterdim.
Hemşire— Göreceksiniz (Bu sırada hasta bakıcı girer.)
Hasta bakıcı— Hastayı hazırlayacaksınız. Birazdan gelip alacaklar.
Zeynel— Ben hazırım. Bir an evvel bitsin artık bu iş.
Hemşire— Sakın heyecanlanmayın.
Zeynel— Şu anda hiçbir şey düşünemeyecek kadar duygusuzum. Her şeyden evvel doktoruma karşı büyük bir güvenim var.
Hemşire— (hasta bakıcıya) Biz hazırız. Gelip alabilirler. (Hasta bakıcı çıkar, biraz sonra tekerlekli bir sedyeyle girerler. Zeynel'i sedyeye yatırıp çıkarlar. Sahne bir an boş kalır. Biraz sonra önde hasta bakıcı olduğu hâlde Sevinç, Leylâ, Haldun ve Turgut girerler.)
Hasta bakıcı— Zeynel Beyin gözlerindeki sargıyı alacaklar. Siz isterseniz burada bekleyin. Bir saate kalmaz kendisini getirirler.
Sevinç— Zeynel Bey bizim okul arkadaşımızdır. Kazayı daha bugün öğrendik. Ziyaret günü değil diye bizi almıyorlardı. Ama doktorla telefonda görüştük. Çocukluk arkadaşları olduğumuzu söyleyince bizi kabul etti.
Hasta bakıcı— Sanırım doktor bey de onun çocukluk arkadaşı olurmuş.
Haldun— Ya öyle mi?
Hasta bakıcı— öyle sanıyorum. Çünkü ona bakarken bir kardeşine, bir yakınına bakar gibi bakıyor.
Turgut— Tanışmadılar mı?
Hasta bakıcı— Hayır.
Leylâ— Neden acaba?
Hasta bakıcı— Bilmiyorum. Doktor onun gözlerinin açılmasına kadar kendisini tanımasını istemedi.
Sevinç— Çok garip.
Leylâ— Kendisini göremez miyiz?
Hasta bakıcı— Kimi? Zeynel Beyi mi?
Leylâ— Hayır... Doktor beyi.
Hasta bakıcı— Sizi hastanın odasına almamızı ve burada beklemenizi söyledi bize. Kendisi ameliyat odasına girmek için hazırlanıyor.
Haldun— Galiba çok heyecanlı bir karşılaşma olacak. Bu doktor her kimse bizi de tanıyor olmalı. Hepimize bir sürpriz yapacak herhalde.
Hasta bakıcı— Bilmem orasını. Siz burada dinleniverin. Ben ameliyathaneye gidiyorum. Çok beklemezsiniz sanırım. Biraz sonra hepimiz burada olacağız. (Sahneden çıkar.)
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/piyesler/52818-simitci-mercan-post108637.html
Sevinç— İyi ki ameliyat haberini bugün öğrendik.
Haldun— Gazeteler olmasaydı yine öğrenemeyecektik.
Leylâ— Sahi çocuklar gazetede ameliyatı yapan doktorun adı yazmıyor muydu?
Turgut— Gazetede Doktor Akyürek'in başarısı bugün belli olacak diyordu.
Haldun—Akyürek mi?
Turgut— Evet.
Haldun— Bu isim bana hiç yabancı gelmiyor.
Sevinç— Bana da öyle.
Haldun— Bir şey hatırlayabildin mi?
Sevinç— (düşünerek) Hayır. Hay Allah! Ama isim hiç yabancı değil bana.
Leylâ— Bana kalırsa beklemekten başka çare yok, ne
kadar düşünsek bulamayacağız.
Sevinç— Zeynel görebilecek mi dersiniz?
Turgut— Bana öyle geliyor ki görecek. Gazeteler, Dr. Akyürek'in bu tür ameliyatlarda büyük başarı sağladığını
yazıyorlar.
Haldun— Bir ayak sesi var. Belki de getiriyorlar onu. (8u sırada kapı açılır, sırtında beyaz gömleğiyle Dr. Mercan girer.)