Aşık Mahzuni Şerif
Ne dedimse halka hiç yaramadı
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/sanatcilar/56850-asik-mahzuni-serif.html#post116079
Ben gittikten sonra ararlar beni
Boşa cahillerin gözü karardı
Kuru çene ile yorarlar beni
Mahzuni Şerif´im gayri gam yemem
Ondan ötesini kimseye demem
Ufak vücuduma kefen istemem
Varsa insanlıkla sararlar beni


1938 yılının bir sonbahar günüydü o günün yarısında Döndü ananın
ağrısı bitecekti. Ama daha küçük yaşlarda o dünyaya getirdiği bebe;
bağlamasını yoksul halkının dertleriyle ağıtlarıyla ağlatacak giderek
daha duyarlı daha toplumcu içerik kazandıracaktı dizelerine...
İlk yıllarda mezhepsel çelişkileri yergili bir dille betimlerken daha
sonra halk dertlerini dile getirmeye çalışacak o nedenle de
bazı politik baskılar görecekti. Hak ile halkı birleyerek emeği
savunacak emeğin savaşımını verecekti.
Mahzuni Şerif tüm baskılara karşı haklıların simgesi olarak
dur diyecekti. Coşkulu yüreğiyle çağdaşlarına göre daha çok
üretiyor özgün söz ve müziğiyle Türk folklor üne kaynak oluşturuyordu.
Ama ne yazık ki onun şiirine kendi adı konulmuyor başxkaları onun
sırtından çıkar sağlıyordu.
Mahzuni sazını eline aldığı günden bu yana her türlü sömürüye
karşı savaşımın içinde birleştirici söz öğelerini kullanıyor böylece
kendine özgü bir yol çiziyordu.
Aşık Mahzuni´yi anlatmak için bir noktayı içtenlikle vurgulamak
istiyorum. Ozanımız gibi biraz demlidir ama bu duyarlı
olmanın bir gereğiydi; doğaçtan söyleyebilmesi için dem
onda olumlu etki yapıyordu dem de olsa az almak
zorunxdaydı çünkü sağlığının ve sanatının koşulları
böyle gerektiriyordu. O aşıklık geleneğini yerine getirirken
halkın gözü kulağı olmaya özen göstermeliydi.
1960 ile 1980 yılları arasında yurt dışında bir kez Avustralya çok
kez de Avrupa´da konserler vererek yine uluxsuna halkına sevgiler
gönderiyor; diyerek sarı sazın tellerini inletiyordu...
Umarım ki ozanımız Mahzuni Şerif bundan böyle de yaşadığı
sürece birliği erliği güzelliği toplumsal ve evrensel içerikli dizelerde
sevgili halkımıza duyurmanın kıvancını yaşar...
A. İhsan Aktaş


Merhaba diyorum Berçenekli Mahzuni´ye
Ben O´nu ilk tanıdığım 1960 yılından bu yana
adım adım gözledim. Çünkü Mahzuni Şerif
"oğulluğum" olmuştu. Nasıl neden izlemeyim
O´nun duygılu sesinin ustaların ustası tezene
vuruşunun onbinlerce sevdalısından biri
olmuştum o günden bu yana...
Hicivlerini deyişlerini varsın başkaları
değerlendirsin. O´nu tanıdığım aynı çağda
yaşadığım için kendimi mutlu hissediyorum...
Çünkü bir Pir Sultan bir Karacaoğlan bir Nesimi
bir Kaygusuz Abdal bir Ruhsati ve daha
benzer nicelerini deyişlerinden tanımıştım...
Fikret Otyam - Haziran 1990

Aşık Mahzuni´ye ait bazı türküler:
İşte gidiyorum çeşmi siyahım Kanadım deydi sevdaya
Körpe iken kırdın felek dalımı Dom dom kurşunu Kirvem
Zevzek Bugün ben şahımı gördüm Ağlasam mı...

Ve Aşık Mahzuni Şerif 17.05.2002 tarihinde tedavi gördüğü
Köln-porz hastanesinde sabaha karşı aramızdan ayrılır...

Ağlasam mı
Mevlam Gül Diyerek İki Göz Vermiş
Bilmem Ağlasam Mı Ağlamasam Mı
Dura Dura Bir Sel Oldum Erenler
Bilmem Çağlasam Mı Çağlamasam Mı
Yoksulun Sırtından Doyan Doyana
Bunu Gören Yürek Nasıl Dayana
Yiğit Muhtaç Olmuş Kuru Soğana
Bilmem Söylesem Mi Söylemesem Mi
Mahzuni Şerifim Dindir Acını
Bazı Acılardan Al İlacını
Pir Sultanlar Gibi Dar Ağacını
Bilmem Boylasam Mı Boylamasam Mı
Yuh Yuh
Uzaktan Yakından Yuh Çekme Bana
Sana Senin Gibi Baktım İse Yuh
Efendi Görünüp Bütün İnsana
Hakkın Kullarını Yıktın İse Yuh
Bu Kadar Milletin Hakkın Alanlar
Onları Kandırıp Zevke Dalanlar
Diplomayla Olmaz Hakim Olanlar
Suçsuzun Başına Çöktüm İse Yuh
Ben İnsanım Benden Başlar Asalet
Asillere Paydos Beye Nihayet
Şu İnsanlık Derde Girerse Şayet
Ona Yar Olmaktan Bıktım İse Yuh
Yuh Yuh Soyanlara
Soyup Kaçıp Doyanlara
İnsanlara Kıyanlara
Yuh Nefsine Uyanlara Yuh