--->: En Sevgılıye Şiirler
AY YÜZLÜM
Ay yüzlüm, apaçık sözlüm, ruhum sana kurban;
Gönlüm sana hayran!
Nergis bakışlarının tesiri ne de yaman!
Sultanım el-aman!
Bak sinemde bir ok var, derûnumda bir acı,
Sendedir ilacı…
Ey varlığı nûr, dünyası sürur, sözü kur’ân!
Her derdime derman…
Pür âteşim bırakma beni hicranda zinhâr!
Rûhumda âh u zâr…
Hem mahzun, hem de perişan dertlerle kıvrandım;
Kapına dayandım!
Bilmem başka kor, başka ateş, ben sana yandım;
Seninle uyandım.
Ey dünyaya arştan gelen nûr, ey meh-i tâbân!
Aydınlattı ziyan…
Baktım şemailine hep dîdârını andım;
Aşkınla kıvrandım.
Ey taptaze gül, kâkülü amber, saçı reyhan!
Câziben ne yaman!
Görmemiştir cihanda gözler, sen gibi dilber…
Güneşlerden enver…
Aç lütufla bağrını aç ki, kıtmir kölendir,
Dergâhın uludur…
Deryalara denk kereminden bir katre ihsân,
Ey gönlüme sultan!
Lutfeyle ne olur bildiğim başka kapı yok!
Derdim herkesten çok.
Nurdan çehrendeki bu nikâb da ne?
Güneşlere taç giydiren ışıkken.
Hep hicranla bunca yıl bunca sene,
Geçmiş gidiyor…baharlar beklerken.
Doğ ruhlara arştan gelen burhanla!
İnlet dört bir yanı altın sadânla!
Hayat üfle sihirli rayihanla!
Hak adına üfül üfül eserken.
Konuş ki hatipler haddini bilsin,
İlahî nefhanla ruhlar dirilsin.
Erilecek zirvelere erilsin.
Başlamış gökler de bunu dilerken…
Ey mukaddes kitâb, ey ezeli nûr,
Ey iklimi ziyâ, etrafı huzûr;
Son demde bir kere daha ne olur,
Ağar, ışık karanlığı boğarken..!
Bahar olmasa da sonbahar olsun.
Cihanlar tekmil âvâzınla dolsun;
Yeniden namın hen yanda duyulsun!
Şu fâni ömürlerimiz biterken…
--->: En Sevgılıye Şiirler
MİRAÇ
Kapatın gözlerinizi
Ve karanlığı seyredin.
İşte böyle bir gece.
Mekke’de bir gece
Yorgunluk havada
Gariplik suda
Simsiyah bir sessizlik
Uyku bile uykuda.
Kâbe’nin hatîm kısmında
Yanı üzre yatan biri var
Yıl hüzün yılı
Ebu Talib yok
Yıl hüzün yılı
Vefakâr eş
Haticetül kübrâ yok.
Kâbe’nin hatîm kısmında
Yanı üzre yatan biri var
Teselli arayan kalp
Hüzünle çarpan kalp
O’nun kalbi.
Ve ayak sesleri
Yıldızlar ışıldıyor.
Bu ayak sesleri göklerden
Yol veriyor yıldızlar.
Semâdan inenler var.
İzin verseydi Allah
Kâinat inerdi yere
Çünkü kâbe’nin hatîm kısmında yatan
Sultân-ı levlâk’tır.
Habîb-i zîşândır o
Nur-u hüda’dır.
Merhamet ufkunun nazlı güneşi
Kainatın biricik çiçeğidir o.
İzin verseydi allah
Âlemler inerdi yere
Oysa emir yalnız cebrail’e
Ve yalnız cebrail iner yere
Kalk ya rasulallah
Semada melekler seni bekler
Taif’te taşlanan yüzüne hasret
Alaya alınan sözüne hasret
Seni bekler melekler.
Yer yüzünde vefa yok mu?
Seni teselli edecek birini mi arıyor kalbin.
Sevdiklerin bir bir uçuyor mu elinden?
Davetini hafife mı aldılar?
Üzülme ve aç gözlerini
Öteler bekliyor seni
Bu gece kainat adını anacak,
Aç gözlerini ki alemler nazarına kanacak.
Burak, senin için uçacak.
Aç gözlerini ya habiballah
Bu gecenin adına isra diyecek allah.
Ey yedi kat sema aç kapılarını,
Ve haber ver hasretle bekleyen peygamberlere
Deki hazreti Adem’e;
Cennetin kapısına adı yazılan
İsminin hatrına af istediğin
Salih oğul geliyor.
Söyle İsa’ya:
Kuytu köşelerde
Havarilerinle Allah’a sığınırken,
Bir adım ötedeymiş gibi kokusunu aldığın
Ve insanlığa gelişini müjdelediğin
Ahmet geliyor.
Yusuf’a, İdris’e, Harun’a söyle
Musa’ya deki:
Vasıflarına hayran olup da
Ümmetinden olmak istediğin
Salih kardeş geliyor.
Müjde ver İbrahim Peygamber’e:
Dua dua yalvarıp
Gelmesini istediğin oğul geliyor
Aç kapılarını ey yedi kat sema
Bu gelen Muhammed Mustafa
Cebrail yol gösterir
Ve yürür sultanlar sultanı
Bu nasıl bir yürüyüştür.
Bu nasıl bir eda?
İnci inci ter mübarek alınlarında
Baştan ayağa edep var
Attığı her adımda.
Sultanım,
Cennetler gösterilirken o gece
Ümmetini hayal ettin mi cennette?
Cehennemin alevleri selamlarken seni,
Gözyaşlarını gördü mü Cebrail?
Ümmetim dedin mi?
Sen unutmazsın bizi bunda kuşku yok
Tahiyyat duası haber verdi bize
Sen bizi hiçbir yerde
Hiçbir zaman unutmadın
İnşallah biz de seni unutanlardan olmayız.
Allah seni unutturmasın bize.
Bir söz sultanının dediği gibi
Eğer günahlarımızdan dolayı girersek cehenneme
Ve Allah biran olsun açarsa ufkumuzu
Talaal bedru aleyna diyeceğiz.
Miraç gecesi
Yürüdü rasulullah
Cebrail önde
Bir gece yürüyüşüyle
Yürüdüler… Yükseldiler.
Yükseldikçe yükseldiler.
Cebrail durdu birden,
Ya rasulallah, benimle buraya kadar.
Efendimiz niçin diye sordu
Burası sidre-i münteha’dır
Bir adım daha atarsam, yanarım, kavrulurum.
Allah rasulu, sordular:
Nasıl gidilir sidre-i münteha’da?
Cibril-i emin cevap verdi:
Aşkla!
Aşkla gidilir ya rasulallah
Aşkla gidilir ya habiballah
Aşkla gidilir ya nebiyyallah
Yürü sultanım yol senindir!
Aşk vadisinde mühür senin.
Söz senindir hal senindir.
Muhabbetin adı sensin.
Varlıkların tadı sensin
Yürü ve selamını ilet
Gözü yaşlı ümmetinin
Sensiz bunca yetimin
İlet selamını
Ahir zamanın ahını
Yüceler yücesine ilet
Sultanım
Sen dönerken miraçtan
İlahi hediyelerle
Bizim için miraç olan
Beş vakit namazla,
Bakara suresinin son iki ayetiyle
Ve şirke düşmeyenin affedilebileceği müjdesiyle
Dönerken sen miraçtan
Biz ahir zamandan
Ebu Bekir edasıyla bakıyoruz sana
“O söylediyse doğrudur”
Rasulullah söylediyse doğrudur.
Ve bir ayetin sıcaklğı sarıyor
Kainatin kalbini:
Her türlü noksanlıktan münezzeh olan allah
Kulunu geceleyin mescid-i haram’dan alıp,
Kendisine bir takım ayetler gösterelim diye
Etrafını mübarek kıldığımız
Mescid-i aksa’ya götürdü.
Çünkü, işiten ve bilen odur.
Şimdi açın gözlerinizi
Ve mîrâc’a hazırlanın...
--->: En Sevgılıye Şiirler
hepside ßirßirinden güzel ELLERİNe Saglık aßla
--->: En Sevgılıye Şiirler
Hepside birbirinden mükemmel,teşekkürler
--->: En Sevgılıye Şiirler
eline sağlık çok güzeller
--->: En Sevgılıye Şiirler
--->: En Sevgılıye Şiirler
Yanıt: En Sevgılıye Şiirler
hepside çok güzeller
eline vede yüreğine sağlık