Panik bozukluk, tekrarlayan ve beklenmedik anlarda ortaya çıkan panik ataklarıyla seyreden, hastanın sonraki ataklarla ilgili beklenti korkusu yaşayıp, kaçınma davranışı sergilediği bir bozukluktur.



Eğer tedavi edilmezse yaşam kalitesini oldukça düşürür.
Panik atak aşağıdaki belirtilerden en az dördünün birden başladığı ve 10 dakika içinde en yüksek düzeye ulaştığı yoğun korku ve rahatsızlık dönemidir:
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/51868-agorafobi.html#post106973
- Çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama ya da kalp hızında artma olması
- Terleme
- Titreme ya da sarsılma
- Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma duyumları
- Soluğun kesilmesi
- Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma hissi
- Bulantı ya da karın ağrısı
- Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma
- Derealizasyon ya da depersonalizasyon(Çev renin veya bedenin değişiyormuş hissi )
- Konrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu
- Ölüm korkusu
- Vücutta uyuşmalar
- Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları
Panik atak, herhangi bir gerçek tehdit ya da tehlike olmaksızın ortaya çıkar ve belirtiler birkaç dakikada doruğa ulaşır. Atak, tipik olarak şiddetlidir ve hasta hastaneye acil servise gitmek ister. Panik ataklar, üç guruba ayrılır:
• Beklenmeyen panik atakları : Panik bozukluk tanısı koyabilmek için gereklidir.
• Durumla bağlantılı panik atakları : Özgül fobi ya da sosyal fobi gibi diğer anksiyete bozuklukları için daha tipiktir.
• Durumun öncülük ettiği panik atakları: Panik bozukluğunda sık görülmekle birlikte, fobilerde de sık olarak ortaya çıkabilir.
Panik bozukluk agorafobili ya da agorafo***iz olabilir. Agorafobi “panik atağın ortaya çıkması durumunda kaçmanın zor olabileceği (ya da sıkıntı doğurabileceği) yerlerde bulunmaktan aşırı sıkıntı duyma” demektir. Kişi bu durumlardan ya kaçınır ya da eşlik eden birinin yardımı ile duruma katlanır.
Panik bozukluk sık görülen bir psikiyatrik bozukluktur ve yaşamboyu yaygınlık oranı % 1.5-3 olarak bildirilmektedir. Panik bozukluk her yaşta ortaya çıkabilmekle beraber tipik olarak geç ergenlik döneminde ve otuzlu yaşların ortalarında görülmektedir.Kadınla rda erkeklere göre 2-3 kat daha fazla sıklıkta görülmektedir.Kadınla rda daha sık görülmesinin birkaç nedeni olabilir:
Kadınlardaki hormonal değişikliklerin etkisi önemlidir; ayrıca kadınların aile ve toplum içinde görevlerinin daha fazla olması ve bu nedenle daha fazla stres altında olduğu bir gerçektir.Fakat kadınların sıkıntılarını erkeklere göre daha rahat ifade edebildikleri ve bu nedenle daha fazla psikiyatrik başvurularda bulundukları unutulmamalıdır.
Çocukluğunda cinsel tacize uğramış kişilerde panik atak daha sık görülmektedir.Öyküsün de ergenlik dönemi öncesi ebeveyn kaybı yaşamış olmak,boşanmış-dul olmak,düşükeğitim düzeyi,aile içi şiddet, genetik yüklülük,kentte yaşamak diğer risk faktörleridir.
Çeşitli tıbbi durumlar ya da kullanılan bazı psikoaktif maddeler Anksiyete(Kaygı) Bozukluğu oluşturabilir. Kardio-vasküler hastalıklar,pulmoner hastalıklar, nörolojik hastalıklar ve tirioid bozuklukları gibi çeşitli endokrin hastalıklarında panik atak benzeri kaygı bozukluğu oluşabilir.Bu nedenle hastanın ilk başvurduğunda genel dahili bir muayeneden geçerek bu tıbbi durumların dışlanması zorunludur.Ayrıca kafein,kokain,marihua na ve nikotin entoksikasyonlarında ve alkol yoksunluğunda anksiyete atakları ortaya çıkabilir. Panik atak diyebilmemiz için genel tıbbi durumların ve madde kullanımmının dışlanması zorunludur.
Panik bozukluğunun erişkinlerde tedaviye iyi yanıt vermesine rağmen, süregen ve tekrarlayıcı bir seyir izlediği bilinmektedir.Tedavis inde çeşitli antidepresan ilaç tedavilerinin yanında Bilişsel-Davranışçı tedaviler yer alır. Eğitim( Psycho-education)in önemi büyüktür.Hastaya panik atakla ilgili bilgi verilir, içgörü kazandırılması hedeflenir. Solunumun yeniden eğitimi verilir ve hastaya çeşitli gevşeme egzersizleri öğretilir. Yalnış yorumların düzeltilmesi amaçlanır. Hastaların günlük tutarak panik ataklarını ve ataklara ilişkin duyumları kayıt etmeleri istenir.