Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Dr. Sait Çal, son yıllarda yapılan çalışmaların verdiği sonuçlara göre, cinsel bölgelerde oluşan siğillerin, kadınlarda ileriki dönemlerde rahim ağzı kanserinin gelişmesine yol açabileceğini söyledi.

Uzman Dr. Sait Çal, yaptığı açıklamada, siğillerin bulaşıcı ve sıklıkla deriye kesik, çizik ve çatlaklardan giren virüsün üremesiyle oluştuğunu açıkladı. Bugüne kadar siğillere can sıkıcı ama zararsız bir mesele olarak bakıldığını belirten Çal, "Son yıllarda yapılan çalışmalar, cinsel bölgelerde yerleşen siğillerin kadınlarda daha sonraki dönemlerde rahim ağzı kanserinin gelişmesine yol açabileceğini göstermiştir. Bunun için yetişkinlerde cinsel bölgelerde ortaya çıkan siğillerde, eşlerin de mutlaka muayenesi ve tedavisi gerekir" dedi.

En çok 10 ile 20 yaşlar arası kişilerde olmak üzere, her yaşta sıkça rastlanan siğillerin viral kökenli olduklarından herhangi bir tedavi yapılmadığı sürece büyüyebileceğine dikkat çeken Çal, "El sıkışma, öpüşme, dokunma, aynı havluyu kullanmayla da bu virüs başkalarına aktarılabilir. Siğiller cildimizin farklı yerlerine yerleşip farklı görünüm ve yayılma özelliklerine sahip olabilirler. Klasik siğiller, ayak tabanı ve cinsel bölgelere yerleşen siğillerdir. Özellikle el tırnakları çevresindeki, avuç içleri ve ayak tabanlarındaki siğiller, uzun süreli ve inatçıdır. Tıraş bölgelerinde ortaya çıkan siğiller kötü görünümü ve tıraşın etkisiyle çoğalma riski olduğu için önemsenmektedir. Ayak tabanındaki siğiller ise, terleme dolayısıyla oluşan pişik ve vücut ağırlığının oluşturduğu basınç dolayısıyla yayılıp, yürümeyi engelleyecek kadar ağrı yapabilir. Erişkinlerde cinsel bölgelere yerleşen siğiller, karşılıklı ve sürekli olarak bulaşma döngüsünden dolayı, aile hayatını olumsuz yönde etkilemekte ve kişisel hijyenin yeterince yapılamaması durumunda, kötü kokular ve mikropların yerleşimi için ideal ortam oluşturmaktadır" diye konuştu.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/4107-sigil-deyip-gecmeyin.html#post5741

Siğillerin tedavisinin mümkün olmakla beraber yine de her zaman tatminkar sonuç veremeyebileceğini anlatan Çal, "Tedavi seçiminde siğilin büyüklüğü, yerleşim yeri ve hasta uyumu göz önüne alınır. Dondurma, yakma, bazı kimyasal maddelerin direkt uygulanması ve cerrahi çıkarım, tedavi seçenekleridir. En çok tercih edilen tedavi yöntemi ise uygun büyüklükteki siğillere uygulanan ve en az iz bırakma riski olan dondurma işlemidir. Bu yöntem, 2-3 haftalık aralıklarla ortalama 2 ila 4 seans uygulanmakla, sonuç alınabilen ve diğer tedavi seçeneklerine göre daha avantajlı bir tedavi seçeneğidir" şeklinde konuştu.