İlk kez 1937 yılında bir Türk doktoru olan Hulusi Behçet tarafından tanımlanmıştır. Tıp Dünyasında bir Türk doktoru tarafından tanımlanan nadir hastalıklardan birisidir.
Behçet hastalığının en tipik özelliği, ağızda tekrarlayan aft adı verilen yaralar olmasıdır.

Ağız yaraları
Ağız yaralarına hemen hemen her hastada rastlanır ancak % 1 - 3 gibi az bir kısım hastada ağızda yara şeklinde bir belirti görülmeksizin hastalığın diğer belirtileri görülebilir. Genellikle ağızdaki yaralar hastalığın ilk belirtileridir ve diğer belirtiler ortaya çıkmadan yıllarca aft yakınması bulunan hastalar az değildir. Behçetteki ağız yaraları, tekrarlayıcı basit aftlardan ayırd edilemez ise de çok sayıda olmaları ve daha sık nüks etmeleri gibi farklılıklar vardır. Behçette aftlar genellikle ayda bir veya birkaç kez tekrarlar ve bir kaç gün içersinde iyileşirler.

Cinsel Bölge Yaraları
Behçet hastalığının diğer bir belirtisi de genital bölgede tekrarlayan yaralardır. bu yaralar küçük, deriden kabarık kırmızılık veya sivilce halinde başlar ve bunu, çabucak zımba ile delinmiş görünümde ve yavaş iyileşen yaranın gelişmesi izler. Bu yaralar hemen her zaman yerlerinde iz bırakarak iyileşirler. Genital bölge yaraları aftlara göre sayıca daha az ve daha uzun sürede iyileşirler.

Deri Belirtileri
Behçet hastalığında, koltuk altları ve kasıklar gibi büyük kıvrım yerlerinde de benzer yaralara zaman zaman rastlanabilir.
1. Kırmızı ve ağrılı yumrular şeklinde oluşumlar.
2. Sivilce benzeri belirtiler.
3. Deri damarlarının hastalanmasıyla ilgili belirtiler.


Göz Belirtileri
En önemli organ tutulmalarından biri olan gözdeki iltihaplanma hastaların yarısında tespit edilir. Gözde kanlanma ve bulanık görme şeklinde kendini gösterir. Erkeklerde ve genç kisilerde göz belirtileri daha sık ve daha ağır seyrederken, kadınlarda ve yaşlılarda daha seyrek ve daha hafiftir seyreder. Göz belirtileri bazan körlüğe kadar gidebilir.

Bu belirtilerin dışında Behçet hastalarının hemen hemen yarısında eklem ağrısı ve eklemlerde şişme gibi şikayetler, beyin hastalıkları, böbrek iltihabı, damar tıkanma ve genişlemeleri de görülebilir.
Behcet hastalığı daha çok 20-30 yaşlarda ve erkeklerde görülür. Türkler, Araplar, Yahudiler, Ermeniler ve Japonlarda daha sık görülür. Behçet hastalığının en karakteristik özelliklerinden birisi ataklar halinde seyretmesidir. Yaşla birlikte hastalığın aktivitesi azalır. Behçet hastalığının nedeni bilinmemektedir. Tedavi hastalığın etkilediği organa göre değişir. Tedavi kesinlikle doktor kontrolünde yapılmalıdır. Genetik biliminde sağlanacak gelişmeler Behçet hastalığının tedavisinde yeni ufuklara yol açacaktır. Behçet hastalığının en tipik özelliğinin ağızda tekrarlayan yaralar olduğu unutulmamalı ve bu yakınmaları olan hastaların mutlaka Behçet hastalığı yönünden araştırılması gereklidir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/3594-behcet-hastaligi.html#post4902

Behçet, aslında bir hastalık değil tıbbi adı ile "sendrom" dur, ancak anlaşılır olması nedeni ile "hastalık" olarak yazılmıştı

Behçet Hastalığı, 1937 yılında ünlü Türk doktoru Ord.Prof.Dr. Hulusi BEHÇET tarafından tanımlanan ve tıp dünyasının ‘Behçet Hastalığı’ olarak kabul ettiği bir hastalıktır.

Behçet Hastalığı, bir virüsün yol açtığı düşünülen, bütün sistemleri tutabilen, hastalığın seyri sırasında iyileşme ve kötüleşme dönemleri olan ve zaman ilerledikçe giderek ilerleyen bir hastalıktır.

Hastalığın olağan başlangıcı, 20-40 yaşları arasındadır ve kalıtım yoluyla bir kuşaktan diğerine geçebilmektedir.

Hastalığın tanımlanmış belirtileri;


1. Ağızda tekrarlayan ağrılı, kızarık, zımba ile delinmiş gibi şekli olan ‘Aft’ denilen bazen çok sayıda olabilen yaralar.Büyüklükleri 1-2 mm’den 1-2 cm çapına kadar değişebilir.Hastaların %97-100’ünde bu belirti vardır.Hastalığın diğer belirtilerinden yıllar önce haberci olarak çıkabilir.3-10 gün arasında kendiliğinden iyileşebilir.

2. Genital bölgede,ağızdaki yaraların benzeri yaralar da görülür.Bu belirti,hastaların %80-90’ında vardır; ancak iyileşme sırasında iz bırakırlar ve daha uzun sürede iyileşirler.

3. Gözün değişik tabakalarını tutan iltihaplı oluşumlar ise, hastalığın en ciddi belirtileridir.Bu oluşumlar hastaların %50’sinde bulunmaktadır.Bu aşamada, hastalık optik siniri tutabilir ve bu da körlüğe neden olabilir.Tekrarlayıcı bir karaktere sahip olan Behçet hastalığı, yetişkin erkeklerde, kadın ve yaşlılara göre daha ağır seyretmektedir.

Sürekli yapılan bilimsel çalışmalarda, hastalığın yalnız bu 3 belirtisi (etkisi) ile kalmadığı, hemen hemen bütün vücut sistemlerini tutan pek çok belirtisiyle çok daha önemli bir hastalık olduğu saptanmıştır.

Yapılan birçok çalışmaya rağmen, hastalıkta kesin çözüm sayılabilecek bir tedavi henüz tam olarak bulunamamıştır. Ancak hastalığın belirtilerini engelleyen, ilerleyişini durdurmaya yönelik birçok ilaç ve tedavi yöntemli de geliştirilmiş ve kullanılmaya devam edilmektedir.

‘Türkiye’nin İlk Özel Behçet Hastalıkları Merkezi’ olma onurunu taşıyan Memorial Hastanesi Behçet Hastalıkları Merkezi’nde konun uzmanlarından oluşan ekibiyle hizmet vermektedir.