Horlama!... HORLAMA VE UYKU APNESİ (UYKUDA SOLUNUM DURMASI HASTALIĞI)



Yetişkinlerde yüzün üzerinde uyku bozukluğu yapan hastalık vardır. Bunlardan en önemlisi uyku apnesidir. Apne en sık rastlanan uyku hastalığıdır. Bu hastalığın önemi, öldürebilme yeteneği ve sinsice ilerlemesinden kaynaklanır. Çoğu kez doktorlar bile bu hastalığı saptamakta zorlanırlar. Uyku apnesi, kişilerin hayatiyetini, sağlığını bazen de yaşamlarını yok eder. Uyku apneli hastaların yaşam kalitesi bozulur. Her zaman, her yerde, hatta direksiyon başında bile uyuyabilirler. Yüksek şiddetli horlamaları çevreyi rahatsız eder. Ses o kadar yüksektir ki bazen kendileri bile bu horlama sesinden uyanırlar. İşe yorgun giderler, konsantre olmakta güçlük çekerler. Çalışma zevkleri yok olur. Çok yorgun eve dönüp tv karşısında hemen uyuklamaya başlarlar. Aileleri ve çevreleriyle iletişimleri bozulur. Uyku apnesinin sağlığı bozması ise daha büyük sorundur. Tedavi edilmemiş uyku apnesi, kişiyi; hipertansiyon, enfarktüs, kalpte ritm bozuklukları gibi hastalıklarda yüksek risk grubuna sokar. Trafik kazası da bir diğer risktir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/33149-horlama.html#post68569


Horlama ve uyku apnesi nedir?


Uykuda nefesin 10 saniye ve daha fazla kesilmesi apne olarak adlandırılır. Solunumun yavaşlamasına ise hipopne denir. Uykuda nefes kesilmelerinin sayısı saatte 5in üstüne çıkarsa, tıkayıcı tipte uyku apnesi sendromundan bahsedilir. Bu olayın mekanizması tamamen fiziksel kurallara uygun şekilde işler. Uykuda nefesin kısmi kesilmesi horlama olarak ortaya çıkarken, tamamen kesilmesi apne oluşumuna neden olur. Burada horlamaya çok fazla değinmeyeceğiz. Çünkü tek başına horlama sosyal bir şikayettir ve tedavisi de sosyaldir. Yorgun olan, alkol içen

Insanlar horlayabilirler. Kbb hekimi olarak bizim savaşımız daha çok horlama ile beraber ortaya çıkan, uykuda nefes kesilmeleridir. Çünkü bu insanlar bu hastalık tablosu ile birlikte bir çok hayati riski beraberinde taşırlar.


Apne belirtileri nelerdir?


Bu hastaların çoğunda, horlama, uyku esnasında el ve ayaklarında çekilmeler, kasılmalar, vücudun sürekli pozisyon değiştirmesi, yüksek tansiyon, kalp ile ilgili sorunlar, mide ile ilgili sorunlar sıklıkla görülebilir.

Kalp ile ilgili ana sorunlar dışında bu hastalarda, depresyon, aşırı sinirlilik, cinsel soğukluk, öğrenme zorlukları, unutkanlık, işte başarı ve performansta düşüklük hatta telefonla konuşurken uyuklama bile görülmektedir. Sabah baş ağrıları olup, yorgun kalkarlar, gün içerisinde uykuya meyilleri vardır. Akşamları televizyon karşısında uyuma, uzun araç kullanımında uyuma gibi özellikler ortaya çıkar. Dünyada yapılan araştırmalarda, mevcut trafik kazalarının 1/3ünün bu hasta grubu tarafından yapıldığı tespit edilmiştir. Bu hastalarda enfarktüs ve felç riski artmıştır. Bazı uykuda ani ölümlerin uyku apnesi nedeniyle oluştuğu öne sürülmektedir.


Uyku Apnesinin tedavisi nasıldır?


Uyku apnesinin tedavisi mümkündür, temel sorun, tanıdır. Dünyada uyku apnesi hastalarının % 80-90ında henüz tanı konulamamış durumda olduğuna göre bu oran türkiyede en az % 95-98dir. Bu konuda Türkiyede yapılmış epidemiyolojik çalışma sayısı çok azdır. Tedavide öncelikle hastanın kilo vermesi, yaşam koşullarını düzenlemesi, sigara ve alkolü bırakması, spor ile ilgilenmesi önerilir. Uyku apnesinin bu gün için kökten çözümü çok zordur. Hastalığın hafif ve orta derecedeki tipleri cerrahi ile tedavi edilebilirken, hastalığı ileri derecede olan hastalara genellikle basınçlı hava veren maskeler önerilir. Başarı şansı % 100 olan tek uygulama Cbap denilen bu maske yöntemidir. Bu başarılı yöntemi hastaların ancak % 50si uzun süre kullanabilmektedir. 20 yıl önce bulunan bu uygulama yöntemi bu süre içinde çok geliştirilmiş, çeşitli tipleri değişik pozitif basınç vererek hastaların apne ve horlamalarından kurtulmalarını sağlamıştır. Ancak bu rahatlama maske kullanıldığı sürece devam etmekte, maske kullanılmadığında hasta kendisini eski durumunda yani horlayan uykuda nefesi duran ve ertesi gün yorgun gezer bir halde bulmaktadır. Maske kullanımına bağlı komplikasyonlar az ve basittir. Nefes kesilmesi sayısı saatte 50nin altında olan hastalara cerrahi müdahele önerilebilir.


Cerrahi yöntemler nelerdir?


Cerrahi olarak burun sorunlarının ortadan kaldırılması, yumuşak damağa yönelik bademciği de içine alacak şekilde Uppp denilen ameliyat yapılmaktadır. Dil kökünde problem olduğu düşünülüyorsa dil kökünü öne çeken veya küçülten teknikler uygulanır. Ameliyatın başarısı horlama için % 90 dolaylarında iken, apne için % 50 dolaylarındadır. Dil kökü cerrahisi eklendiğinde bu başarı şansı belirgin ölçüde artmaktadır. Ameliyat, küçük dilin bir kısmının ve yumuşak damağın bir kısmının çıkarılması ile beraber bademciklerin de alındığı bir ameliyat şeklidir.

Dil köküne uygulanan ameliyat ise sleep in denilen bir tekniktir. Prolen maddesinden bir ip, dil kökünden geçirilerek alt çeneye bağlanmaktadır. Böylece dil kökü öne çekilerek solunum yolunun tıkanma özelliği ortadan kaldırılmaktadır. Bu ameliyat basit bir uygulama olup ameliyat sonrasında konuşma, yutkunma ve dil hareketleriyle ilgili bir sorun yaşanmaz. Bu dil kökünü öne çekme ameliyatı diğer ameliyatlarla beraber yapıldığında genel başarı oranını artırmaktadır.


Radyofrekans (Somnoplasti):


Son zamanlarda somnoplasti denilen radyofrekans dalgalarıyla çalışan bir metot geliştirilerek doku içerisine özellikle yumuşak damağa radyofrekans dalgaları ile o bölgede iyileşme safhasında oluşan nedbe dokusundan yararlanılmaktadır. Hastanın damağına 3 değişik noktadan 700 joules enerji verilir. Her bir uygulama 2 dakika kadar sürer. Böylece yumuşak damak yukarı doğru çekilerek solunum yolunun rahatlatılması hedeflenmiştir. Bu gün için bu teknik, sadece basit horlamada ve hafif apne hastalarında kullanılan bir tekniktir. Muayenehane şartlarında birkaç dakika içerisinde uygulanan, ağrısı oldukça az olan bu metot ile ilgili araştırmalar devam ediyor. Henüz orta ve ileri derecedeki apne hastaları açısından etkinliği yoktur.