Kalp, diyabet ve obezite riski anne karnında başlıyor
Bebeğinizin anne karnındaki beslenmesinin onun tüm hayatı için belirleyici bir öneme sahip olduğunu biliyor musunuz? Tıp literatürüne 'Barker Kanunları' olarak geçen bir araştırma, bebeklerde beslenmeyle ilgili birçok şeyi tarihe gömdü. Buna göre, kişinin kalp hastalıkları ve obeziteye yakalanma riskinin büyüklüğü, anne karnındaki beslenmeyle belirleniyor


Anne karnından ergenlik dönemine kadar çocuklarınızı nasıl beslemeniz gerektiğini yeterince biliyor musunuz? Uzmanlar, bilim dünyasındaki son araştırmaları GÜNAYDIN'a anlatıyorlar. Anne karnında bebek nasıl beslenmeli, yaşamının ilk yıllarında çocuklara hangi gıdalar verilmeli, okul döneminde beslenme çantasında neler olmalı? Ergenliğe giren çocuğunuz için hangi gıdaları seçmelisiniz? Çocuklarınızı gelecekte hastalıklardan korumanın yolu mutfağınızdan geçiyor. Prof. Dr. David Barker, Prof. Dr. Fügen Çullu, Prof. Dr. Murat Tuncer çocuklarınızı doğru beslenme yöntemlerini anlatıyor. Güney Afrika'nın Durbon şehrinde yapılan 'Dünya Beslenme Konferansı'nda, bu yıl beslenmenin yeni kanunları ele alındı. Dünyanın pek çok bölgesinden gelen bilim adamları yeni araştırmaları değerlendirdiler. Profesör David Barker'ın ortaya çıkarttığı ve tıp literatürüne 'Barker Kanunları' olarak giren bu kurallar, bugüne kadar kabul edilen bilgilerin çoğunun hatalı olduğunu gösteriyor. Barker, araştırmalarında, bebeğin hayatının ilk yıllarından ziyade, anne karnındaki dokuz ayının ileriki yaşlar için daha belirleyici olduğunu kanıtladı. Araştırmasıyla Danone Enstitüsü'nden 120 bin euroluk fon kazanan Barker; kalp, diyabet ve obezite riskinin anne karnındayken nasıl ortaya çıktığını anlatan konuşmasını yaklaşık 2 bin bilim adamına sundu.
Dünyaca ünlü profesör Barker, GÜNAYDIN okurları için anne karnında bebeğin doğru beslenmesiyle ilgili soruları yanıtladı:

Tıp dünyasına 'Barker Kanunları' olarak giren araştırmanız anne ve çocuk sağlığı için neleri değiştirdi?
Anne kötü beslenirse, doğmamış bebeğinin ileriki yaşlarda, hatta yetişkin döneminde hastalıklara aday olduğunu gösterdi. Anne karnında yeterince besin alamayan bebekler, bu şekilde programlanarak hayata başlıyorlar. Açlığa karşı adaptasyon kabiliyetleri gelişiyor. Anne karnında yetersiz beslenen bebeklerde, ileri yaşlarda bu hastalıkların görülme sıklığı büyük oranda artarken, obezite de ciddi oranda artış gösteriyor. Araştırmamız zayıf veya aşırı kilolu annelerin çocuklarının kalp hastalıkları veya 2. tip şeker hastalıkları için yüksek risk taşıdığını gösterdi.

CENİN PROGRAMLAMASI
Anne karnında iyi beslenemeyen çocuklar ilerde neden obez oluyorlar?
Buna cenin programlaması deniyor. Cenin kendisini anne karnındaki o koşullara şartlandırıyor. Doğduktan sonra aynı koşulları bulamadığında bir bocalama devresi geçiriyor. Bunun sonucunda da söylediğimiz hastalıklar ortaya çıkıyor. Anne karnında açlık çeken çocuklarda ileri yaşlarda yemek yeme bilinci artıyor. Bu çocuklar okul çağında şişman çocuk sayılmıyorlar ancak iki yaşına kadar vücut kitle endeksleri hızla artıyor. 20 yaşından sonra da obezlikle karşı karşıya kalıyorlar.

Diyabet riski ve doğum ağırlığı arasındaki bağ nedir?
3 kg'dan düşük doğum ağırlığına ve ailesinde diyabet vakası bulunan erkeklerde daha yüksek doğum ağırlığı olanlardan 10 kat daha fazla diyabet riski olduğunu tespit ettik. Vücudun kendine göre bir koruyucu mekanizması vardır. Bayılan insanı ayakları yükselterek yatırmamızın nedeni de budur. Kan şekeri düştüğü için beyne kan gitmesini sağlamak amacıyla vücudu bu pozisyona getiririz. Vücut bu durumu kendi kendine de doğal olarak yaratır Anne karnındaki bebek yeterince beslenemezse vücut başka yerlerden aldığı kan şekerini beyne göndermeye çalışır. Bu durumda kaslar kendilerini feda ediyorlar. Bu bebeklerin vücudunda insülin direnci gelişiyor. Anne karnında yeterince beslenememe sonucu bu bebeklerin yüzde 8.6'sında 11 yaşından sonra diyabet riski artıyor. Damar esnekliğini sağlayan madde yeterince oluşmadığı için hipertansiyon riski de artıyor.

Anne karnında yetersiz beslenen bebekler sonradan iyi beslenerek
yaşıtlarını yakalarlarsa bu risk ortadan kalkar mı?
Anne karnında geçen zaman kadar, doğumdan sonraki ilk birkaç hafta da çok önemli. İnsanlarda zayıf doğmuş çocuklarını kısa sürede şişmanlatmak alışkanlığı var. Bugün bunun doğru bir alışkanlık olmadığını görüyoruz. Düşük doğum ağırlığında doğmuş çocuk anne karnında beslenememesi nedeniyle hızla kilo alma sürecine sokulursa, o çocuk ilerde obez oluyor. Araştırmamız bu çocukların hızla kilo almalarının tehlikeli olduğunu gösterdi. Çünkü yetersiz beslenen bu çocuklar 2 yaşına kadar hızla kilo aldığında, bütün organları eş zamanlı gelişmiyor. Bu da kalp hastalığının gelişme riskini büyük oranda artırıyor. Bu çocukların vücut kitle endekslerinin düzenli olarak incelenmesi gerekiyor. 2 yaşından sonra vücut kitle endeksleri büyük oranda artan çocuklarda, 11 yaşına geldiğinde kalp hastalıklarına yakalanma riski yüzde 8.6 oranında artış gösteriyor. Bu çocukların vücut kitle endeksleri büyük oranda artıyor ama boyları artmıyor. Bu çocuklar okula gittiklerinde hâlâ şişman çocuk olarak kabul edilmiyorlar. Ancak hızla kalp hastalıkları ve diyabete yaklaşıyorlar.

HIZLI KİLO ARTIŞI YANLIŞ
Anne karnında yetersiz beslenen çocukları nasıl beslemek gerekiyor?
Hiç kuşkusuz anne sütüyle. Mamayla beslenen çocuklar çok daha hızlı kilo alabiliyor. Bu da anneleri özendiriyor. Ama yaptığımız araştırma bu mekanizmanın tamamen hatalı olduğunu gösterdi. Doğanın kuralının yine doğru olduğunu belirledik. Anne sütüyle beslenen çocuk hızlı kilo almıyor, yavaş yavaş alıyor ve şişmanlıktan korunmuş oluyor. İki yaşına kadar bu çocukların hızlı kilo almaları sakıncalı.

Düşük ağırlıklı doğan bebeklerin hepsinde bu risk var mı?
Büyük bir kısmında var. Özellikle hızlı kilo alırlarsa risk artıyor; o nedenle sabırlı olmak gerekiyor. Çocukları yaşıtlarıyla aynı kiloya hemen getirmek hatalı.


Barker Kanunları nasıl ortaya çıktı?

Güney Britanya'da, 20. yüzyılın ilk bölümünde çok organize bir ebelik hizmeti bulunmaktaydı. 1911'den itibaren, doğumdan sonraki 36 saat içinde, tüm doğumların doğumu gerçekleştiren ebe tarafından bildirilmesi gerekiyordu. Doğum ağırlığı ve anneyle ilgili her türlü bilgi rapor ediliyordu. Ayrıca, yerel sağlık ziyaretçileri bebeklerin 1 yaşındaki kilolarını kaydediyorlardı. Barker ve ekibi, bu bilgileri süzdüler ve 1911 ile 1930 seneleri arasında doğan, çocukluk dönemini atlatan ve doğum ağırlıkları ile 1 yaşındaki kiloları bilinen 16,000 kadın ve erkeğin hayatını izledi. Çalışmalar, doğum ağırlığı arttıkça koroner kalp hastalığı oranında düşüş olduğunu ve bu eğilimin erkekler ve kadınlar arasında eşit olduğunu gösterdi. Erkeklerde 1 yaş kilosuna ilişkin, kalp hastalığı oranlarında daha tutarlı bir düşüş modeli saptandı. Barker, erken doğum dışında ana rahminde büyüyemedikleri için küçük kalan insanların, kalp hastalığı riskinin daha yüksek olduğunu gösterdi.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/22246-kalp-diyabet-ve-obezite-riski-anne-karninda-basliyor.html#post41858

'Besinleri doğru zamanda vermeli'

Çoklu gebelik nedeniyle '' anne karnında yeterince beslenemeyen çocuklarda da aynı riskler görülüyor mu?
Görülüyor. Bunlara ilişkin fare deneyleri var. Hipotezimizi destekleyen deneylerden biri şu: Sekiz yavru doğuran farenin yavruları daha sonra obez oluyor. Hayatının ilk günlerinde kısıtlı miktarlarda besin aldıkları için bu farelerde obez olma riskinin arttığı kanıtlandı. Anne sütü almadıkları için kendini ona göre programlıyor ve aşırısıyla karşılaştığında obez oluyor. Programlamada önemli bir nokta da şu: Her bir özellik için kritik bir dönem var. O kritik dönemde gerekli besin öğesini karşılamanız o dönem için gerekli. O dönemde vermezseniz, daha sonra besin vermeniz etkili olmuyor. Çünkü kritik dönemi geçiyor. Gereken zamanda gereken besini verebilmek önemli.


Erken doğan çocuklar da bu riskleri taşıyorlar mı?
Hayır, prematüre beslenmesi ile yetersiz beslenme birbirinden farklı. Çocuk prematüre, yani erken doğmuş olabilir. Ancak doğduğu zamana kadar normal bir gelişim göstermişse o zaman belirlediğimiz bu riskleri taşımaz.

Anne karnındaki koşullar çocuğun doğduktan sonra karşılaştığı şartlardan daha fazla mı etkili?
Araştırmalar bunu gösteriyor. Zaten bizim yaptığımız çalışmaları destekleyen başka araştırmalar da dünyanın çeşitli yerlerinde açıklanıyor. Japonya'da yapılan araştırmaya göre, kış ikliminin uzun sürdüğü yerlerde doğanların ter bezlerinin az olduğu gözlenmiş. Sıcak iklimde doğanlarda ise doğuştan daha fazla var. Japonlar sıcak bir bölgeye gittiklerinde ter bezleri artmıyor. Doğduktan sonra karşılaştıkları koşullar onun vücut yapısını değiştirmiyor. Sıcak çarpmasına daha elverişli oluyorlar.