ALS ve omurilik hastalarına yönelik kök hücre tedavisi yürüten nöroşirürji uzmanı Prof. Dr. Haluk Deda, uyguladıkları bir yıllık tedavi süreci sonrasında “Amyotrofik lateral skleroz” (ALS)hastalarının yüzde 70, omurilik felçlilerinin ise yüzde 50'sinde belirgin bir iyileşme sağlandığını bildirdi.

Deda, yaptığı açıklamada, dünyadaki kök hücreyle ilgili gelişmelerin 12-13 Şubat günlerinde ABD'nin San Diego kentinde yapılan Dünya Kök Hücre Kongresinde bütün detaylarıyla ortaya konularak tartışıldığını belirtti.
Kök hücre uygulamalarının, bir kısım bilim adamının söylediği gibi deney veya araştırma olmadığını ifade eden Deda, “Bunlar hastalara faydası olan bir tedavi yöntemidir. Bunu sadece ben söylemiyorum. Dünyadaki bütün literatürü araştırdığınızda, bu uygulamalar kök hücre tedavisi diye geçer” diye konuştu.
Araştırma safhasında bulunan kök hücre uygulamaları olduğunu, ancak kendi uyguladığı yöntemin bu kapsama girmediğini kaydeden Deda, “Bunlar kişilerin kendisinden alınan, özel biçimde hazırlanıp hiç bir yan etkisinin olmadığı kanıtlanmış hücrelerdir” dedi.
Kök hücrenin kalp, kemik, beyin ve omurilik hastalıklarının tedavisinde giderek ön plana çıkmaya başladığını anlatan Deda, yaklaşık bir yıl önce kök hücre tedavisi uygulanan ALS ve omurilik hastalarının durumlarıyla ilgili bilgi verdi.
Türkiye'de bu bir yıllık sürede ALS hastalarında elde ettikleri bulguların ABD'deki Dünya Kök Hücre Kongresinde ele alındığını belirten Deda, “Gerek (ilerleyici bir sinir sistemi hastalığı olan) ALS, gerekse omurilik hastaları açısından en iyi sonuçlar bizim hastalarımıza ait. Bundan ülkem ve bilim dünyam adına mutluluk duyuyorum” diye konuştu.
Bir yıllık takip sonunda kök hücre tedavisi yapılan 13 ALS hastasının yüzde 70'inde belirgin bir iyileşme meydana geldiğini anlatan Deda, bu oranın şu ana kadar belirlenen yüzdelerin çok üzerinde olduğunu söyledi.
Hastaların bir kısmında iyileşmenin devam ettiğini, bir kısmında ise biraz iyileşme sağlandıktan sonra durduğunu kaydeden Deda, yüzde 10 civarındaki hastanın bulgularında ise bir miktar gerileme olduğunu belirtti.
Deda, “Tabii her hastanın bu uygulamadan sonra yüzde yüz hastalıktan kurtulacağı anlamı çıkarılmamalı. Ama çok sayıda hastada bir uygulamadan sonra bile ciddi iyileşme sağlanıyor. Yan etkisi olmadığı için gerekirse daha sonraki dönemlerde bu hastalara hücreler tekrar verilebilir” diye konuştu.

OMURİLİK HASTALARI
22-23 Mart günlerinde ABD'de yapılacak başka bir kök hücre kongresinde omurilik hastalarıyla ilgili sonuçları da sunacağını belirten Deda, bu hastaların farklı özellikler taşıdıklarını söyledi.
Bu tür rahatsızlıklar genelde bir kaza sonucu oluştuğu için her hastanın omurilik yaralanması ve derecesinin birbirinden farklı olduğuna işaret eden Deda, sonuçların da buna göre değiştiğini bildirdi.
Kök hücre uygulaması yapılan hastaların yüzde 50'sinde çok belirgin bir biçimde iyileşme meydana geldiğini kaydeden Deda, şunları belirtti:
“İyileşmeden kastımız, hastalarımız yürüyor, dolaşıyor anlamına gelmiyor. Duyuları, idrarı hissetmeleri, idrar yapmaları, bacaklarındaki ve kollarındaki hareketler, sırt kaslarını kullanmaları daha iyi. Bu iyileşmeler devam ediyor. Yani bir yıl sonunda bu hastalarda iyileşme süreci yavaş yavaş da olsa devam ediyor. Sağlık Bakanlığı izin verirse ikinci ya da üçüncü kez bu hücrelerin verileceği hastaların çok daha iyi hale geleceğine inanıyoruz.”
Deda, özellikle omurilik felçlilerinin bu projelere büyük umutlarla baktıklarını, ancak bunların henüz başlangıç tedavileri olduğunun altını çizdi.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/22199-als-ve-omurilik-hastalarina-kok-hucre-umudu.html#post41801

İZİN İÇİN BAKANLIĞA BAŞVURU
Deda, tedavilerden elde ettikleri başarılı sonuçlar üzerine Türkiye'ye gelerek çalışmalarını inceleyen ABD'li bilim adamlarının kendileriyle çalışmak istediklerini söyledi.
Bu çerçevede ABD'de konuyla ilgili çalışan laboratuvar ve üniversitelerle Sağlık Bakanlığına bir proje sunduklarını kaydeden Deda, projede, hem bu konuda yapılan araştırmaların hem de insan uygulamalarının sonuçlarının yer aldığını belirtti.
Sağlık Bakanlığının Kök Hücre Çalışmaları Kılavuzunda şart koşulması nedeniyle hastaların sigortalanması gerektiğini hatırlatan Deda, elde ettikleri başarılı sonuçlar nedeniyle proje için Amerikan sigorta şirketlerinin her hastayı 10 milyon dolara sigortalamayı kabul ettiğini bildirdi.
Bunun çok yüksek bir rakam olduğuna dikkati çeken Deda, sigorta şirketi yetkililerinin, “Sonuçlarınızdan eminiz, bu tedavi yönteminin hiç bir yan etkisi olmadığına inanıyoruz. Herhangi bir komplikasyon durumunda hastalarınızı 10 milyon dolara sigortalamaya hazırız” ifadesini kullandıklarını anlattı.
Sigorta poliçeleriyle birlikte Sağlık Bakanlığına sunulan projenin kabul edilmesi halinde bir anda yüzlerce hastanın tedavi edilmeyeceğini, yöntemin 10-20 gibi kısıtlı sayıda hasta grubuna uygulanacağını bildiren Deda, bu uygulamaların bakanlıkça denetleneceğini, sonuçların iyi olması halinde uygulamanın belirli gruplarla devam edeceğini söyledi.

KÖK HÜCRE ÇALIŞMALARI KILAVUZU
Kök hücre nakli çalışmalarıyla ilgili olarak Kök Hücre Nakilleri Bilimsel Danışma Kurulunun oluşturulduğu Sağlık Bakanlığınca 1 Mayıs 2006'da bir genelgeyle birlikte “Klinik Amaçlı Embriyonik Olmayan Kök Hücre Çalışmaları Kılavuzu” yayınlanmıştı.
Buna göre, klinik amaçlı embriyonik olmayan kök hücre çalışmaları bu kurul tarafından değerlendirilerek, Bakanlıkça bu alanda çalışmasına onay verilen bilimsel merkezlerde yapılabiliyor.
Bu merkezler kök hücre çalışması yapmak üzere bilimsel kurula başvururken, bu konuda gereken temel bilgi, beceri ve donanıma sahip olduklarını kanıtlayan verileri sunuyor.
Başvuru yapacak merkezin; ilgili dallarda kadrolu uzman tabip çalıştırmak suretiyle sağlık hizmeti veren, hasta kabul ve tedavi ettiği uzmanlık dalları için gerekli ve günün gelişmiş tıp teknolojisine uygun olan diğer bütün teşhis ve tedavi birimlerini ve ayrıca asgari radyoloji ünitesiyle biyokimya, mikrobiyoloji, kök hücre tanımlaması, sayımı, çoğaltılması ve ayrıştırması yapabilen hematoloji, immünoloji ve patoloji laboratuvarlarını bünyesinde bulundurması gerekiyor.
Kurul, bu özellikleri taşıyan bilimsel merkezlerin daha önce yapmış olduğu hayvan deneyleri, ürettikleri bilimsel çalışmalar, yaptıkları yayınlar ve merkezde çalışan bilim insanlarının bu konudaki birikimini içeren kriterleri göz önüne alarak değerlendirmesini yapıyor.
Klinik amaçlı çalışmanın planlandığı kurum bünyesinde kök hücre çalışmalarına yönelik kurulan “yerel etik kurul” onayını takiben, çalışma başvuru dosyası Kök Hücre Nakilleri Bilimsel Danışma Kuruluna sunuluyor. Kurulun incelemesinin ardından bakanlıkça izin verilmesi kaydıyla çalışma gerçekleştirilebiliyor.
Hastaların bu uygulama sırasında ya da sonrasında gelişebilecek istenmeyen veya beklenmeyen etkilerin önlenmesi için sigortalanması gerekiyor.
Onay verilen çalışmaların gelişme raporları 6 ayda bir, sonuç raporu ise çalışma sonrasında Sağlık Bakanlığına bildiriliyor.
Klinik kök hücre çalışması tamamlanıp, sonuçları bilimsel bir ortamda veya hakemli bilimsel bir dergide yayınlanmadıkça, söz konusu çalışmayla ilgili veriler kamuoyunu yönlendirecek/yanıltacak biçimde açıklanamıyor.