Peygamber Efendimizin (S.A.V)'in Hazineleri
Peygamber Efendimizin (S.A.V)'in Hazineleri
tüm mümin kardeşlerimin bu hazinelerden faydalanması için konu sabitlendi.
BİRİNCİ HAZİNE:
عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ t قَالَ: (( سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ r يَقُولُ: مَنِ اسْتَغْفَرَ لِلْمُؤْمِنِينَ وَلِلْمُؤْمِنَاتِ، كَتَبَ اللهُ لَهُ بِكُلِّ مُؤْمِنٍ وَمُؤْمِنَةٍ حَسَنَةً )) [ صحيح الجامع، رقم الحديث: 6026 ، وقال الألباني: حديث حسن ]
Ubâde b. Sâmit'ten-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o "Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'i şöyle buyururken işittim, demiştir:
'Her kim, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar için istiğfarda bulunursa (Allah'tan bağışlanmalarını dilerse), Allah da her mü'min erkek ve her mü'min kadın sayısınca ona bir sevap yazar."
--->: Peygamber Efendimizin (S.A.V)'in Hazineleri
İKİNCİ HAZİNE:
عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ t قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ r: ((مَنْ قَرَأَ حَرْفًا مِنْ كِتَابِ اللَّهِ، فَلَهُ بِهِ حَسَنَةٌ، وَالْحَسَنَةُ بِعَشْرِ أَمْثَالِهَا، لاَ أَقُولُ الم حَرْفٌ، وَلَكِنْ أَلِفٌ حَرْفٌ، وَلاَمٌ حَرْفٌ، وَمِيمٌ حَرْفٌ )) [ صحيح الجامع، رقم الحديث: 6469، وقال الألباني: حديث صحيح ]
Abdullah b. Mesud'dan-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Her kim, Allah'ın kitabı Kur'an'dan bir harf okursa, kendisine bir sevap verilir.Her sevap da on katı iledir. Ben, 'Elif, Lâm, Mîm' bir harftir, demiyorum. Fakat 'Elif' bir harf, 'Lâm' bir harf ve 'Mîm' bir harftir."
--->: Peygamber Efendimizin (S.A.V)'in Hazineleri
ÜÇÜNCÜ HAZİNE:
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ r قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ r : ((كَلِمَتَانِ خَفِيفَتَانِ عَلَى اللِّسَانِ، ثَقِيلَتَانِ فِي الْمِيزَانِ، حَبِيبَتَانِ إِلَى الرَّحْمَنِ، سُـبْحـاَنَ اللهِ وَبِحَمْـدِهِ ، سُبْحَانَ اللَّهِ الْعَظِيمِ )) [ متفق عليه ]
Ebû Hureyre'den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Söylemesi dile kolay gelen, buna karşılık (kıyâmet günü) terâzinin sevâp kefesinde ağır basan ve Rahmân (olan Allah)’a çok sevimli gelen iki söz vardır ki, (bu) 'Subhânallâhi ve bihamdihi' (Allahım! Sana hamd ederek, seni bütün noksanlıklardan tenzîh ederim) sözüdür."
--->: Peygamber Efendimizin (S.A.V)'in Hazineleri
DÖRDÜNCÜ HAZİNE:
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ r قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ r : (( إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ اصْطَفَى مِنْ الْكَلاَمِ أَرْبَعًا: سُبْحَانَ اللَّهِ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ، وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ، وَاللَّهُ أَكْبَرُ. فَمَنْ قَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ كُتِبَتْ لَهُ بِهَا عِشْرُونَ حَسَنَةً، وَحُطَّ عَنْهُ عِشْرُونَ سَيِّئَةً، وَمَنْ قَالَ اللَّهُ أَكْبَرُ فَمِثْلُ ذَلِكَ، وَمَنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ فَمِثْلُ ذَلِكَ، وَمَنْ قَالَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ مِنْ قِبَلِ نَفْسِهِ، كُتِبَ لَهُ بِهَا ثَلاَثُونَ حَسَنَةً، وَحُطَّ عَنْهُ بِهَا ثَلاَثُونَ سَيِّئَةً )) [ صحيح الجامع، رقم الحديث: 1718 و صحيح الترغيب والترهيب، رقم الحديث: 1554، وقال الألباني: حديث صحيح ]
Ebû Hureyre'den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Allah-azze ve celle- sözlerden (hoşuna giden) dört tanesini seçmiştir.(Bu sözler): 'Subhânallah' (Allahım! Sana hamd ederek, seni bütün noksanlıklardan tenzîh ederim), 'Elhamdulillah' (Hamd, yalnızca Allah'a mahsustur), 'Lâ ilâhe illallah' (Allah'tan başka hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur), 'Allahu Ekber' (Allah, en büyüktür). Her kim, 'Subhânallah' derse, bu sözle ona yirmi sevap verilir ve ondan yirmi (küçük) günah silinir.Her kim, 'Allahu Ekber' derse, aynı şekilde bu sözle ona yirmi sevap verilir ve ondan yirmi (küçük) günah silinir.Her kim, 'Lâ ilâhe illallah' derse, bu sözle aynı şekilde ona aynı yirmi sevap verilir ve ondan yirmi (küçük) günah silinir.Her kim de (zorlama olmadan) kendi irâdesiyle, 'Elhamdulillahi Rabbil-Âlemîn' (Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur) derse, bu sözle ona otuz sevap verilir ve ondan otuz (küçük) günah silinir."
--->: Peygamber Efendimizin (S.A.V)'in Hazineleri
BEŞİNCİ HAZİNE:
عَنْ أَبِي مَالِكٍ الْأَشْعَرِيِّ t قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ r: (( اَلطُّهُورُ شَطْرُ الْإِيمَانِ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ تَمْلَأُ الْمِيزَانَ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ تَمْلَآَنِ أَوْ تَمْلَأُ مَا بَيْنَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ، وَالصَّلاَةُ نُورٌ، وَالصَّدَقَةُ بُرْهَانٌ، وَالصَّبْرُ ضِيَاءٌ، وَالْقُرْآنُ حُجَّةٌ لَكَ أَوْ عَلَيْكَ، كُلُّ النَّاسِ يَغْدُو، فَبَايِعٌ نَفْسَهُ، فَمُعْتِقُهَا أَوْ مُوبِقُهَا )) [ رواه مسلم ]
Ebû Mâlik el-Eş'arî'den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Abdest, îmânın yarısıdır. 'Elhamdulillah' (ecri büyük olduğu için kıyâmet günü amellerinin tartıldığı) terâziyi doldurur. 'Subhanallah' ve 'Elhamdulillah', (sahip olduğu büyük ecirden dolayı, cisim olarak takdir edilmiş olsaydı) göklerle yer arasındaki mesafeyi doldururdu.Namaz nûrdur (ondan aydınlanıldığı gibi, sahibini günahlardan, çirkinliklerden, kötülüklerden alıkor ve onu doğruya iletir). Sadaka, burhandır (delildir). Sabır, ışıktır. Kur'an, (okur ve gereği gibi hareket edip ondan faydalanırsan) senin lehine şâhitlik eder, yoksa senin aleyhine şâhitlik eder. Her insan kendisi için çabalar durur. Kimisi Allah Teâlâ'ya itaat için nefsini satarak onu azaptan kurtarır.Kimisi de şeytan ve hevâsına uyarak nefsini helâk eder."
--->: Peygamber Efendimizin (S.A.V)'in Hazineleri
ALTINCI HAZİNE:
عَنْ أَبِي أُمَامَةَ t قَالَ: (( رآني النَّبِيُّ r وَأَنَا أُحَرِّكُ شَفَتَيَّ، فَقَالَ لِيَ: بِأَيِّ شَيْءٍ تُحَرِّكُ شَفَتَيْكَ يَا أَبَا أُمَامَةَ؟ فَقُلْتُ: أَذْكُرُ اللهَ يَا رَسُولَ اللهِ! فَقَالَ: أَلاَ أُخْبِرُكَ بِأَكْثَرَ وَأَفْضَلَ مِنْ ذِكْرِكَ بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ؟ قُلْتُ: بَلَى يَا رَسُولَ اللهِ ! قَالَ: تَقُولُ: وَسُبْحَانَ اللَّهِ عَدَدَ مَا خَلَقَ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ مِلْءَ مَا خَلَقَ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ عَدَدَ مَا فِي اْلأَرْضِ وَالسَّمَاءِ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ مِلْءَ مَا فِي اْلأَرْضِ وَالسَّمَاءِ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ عَدَدَ مَا أَحْصَى كِتَابُهُ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ مِلْءَ مَا أَحْصَى كِتَابُهُ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ عَدَدَ كُلِّ شَيْءٍ، وَسُبْحَانَ اللَّهِ مِلْءَ كُلِّ شَيْءٍ، اَلْحَمْدُ لِلَّهِ عَدَدَ مَا خَلَقَ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ مِلْءَ مَا خَلَقَ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ عَدَدَ مَا فِي اْلأَرْضِ وَالسَّمَاءِ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ مِلْءَ مَا فِي اْلأَرْضِ وَالسَّمَاءِ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ عَدَدَ مَا أَحْصَى كِتَابُهُ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ مِلْءَ مَا أَحْصَى كِتَابُهُ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ عَدَدَ كُلِّ شَيْءٍ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ مِلْءَ كُلِّ شَيْءٍ )) [ صحيح الترغيب والترهيب، رقم الحديث: 1575 و قال الألباني: حديث صحيح ]
Ebû Umâme'den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olundu-ğuna göre, o şöyle der:
"Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- dudaklarımı hare-ket ettirirken görünce bana:'Ey Ebû Umâme! Dudaklarını ne ile hareket ettiriyorsun? dedi. Ben: Allah'ı zikrediyorum (anıyorum) 'Ey Allah'ın elçisi! dedim.Bunun üzerine: 'Sana, gece ve gündüz yaptığın zikirden daha fazla ve daha fazîletli olanını haber vereyim mi? diye sordu.Ben de: 'Evet, ey Allah'ın elçisi! dedim.Bana: 'Yarattıkları sayısınca Subhânallah(Allahım! Sana hamd ederek, seni bütün noksanlıklardan tenzîh ederim), yarattıkları dolusunca Subhânallah, yerde ve göktekiler sayısınca Subhânallah, yerde ve göktekiler dolusunca Subhânallah, Kitab'ının saydıkları sayısınca Subhânallah, Kitab'ının saydıkları dolusunca Subhânallah, her şey sayısınca Subhânallah, her şey dolusunca Subhânallah, yarattıkları sayısınca Elhamdulillah, yarattıkları dolusunca Elhamdulillah, yerde ve göktekiler sayısınca Elhamdulillah,Kitab'ının saydıkları sayısınca Elhamdulillah, her şey sayısınca Elhamdulillah, her şey dolusunca 'Elhamdulillah' dersin, buyurdu."
--->: Peygamber Efendimizin (S.A.V)'in Hazineleri
YEDİNCİ HAZİNE:
عَنْ أَبِي مُوسَى الْأَشْعَرِيِّ tقَالَ : (( قَالَ لِيَ رَسُولُ اللَّهِ r : أَلاَ أَدُلُّكَ عَلَى كَلِمَةٍ مِنْ كُنُوزِ الْجَنَّةِ أَوْ قَالَ عَلَى كَنْزٍ مِنْ كُنُوزِ الْجَنَّةِ؟ فَقُلْتُ: بَلَى، فَقَالَ: لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ )) [ رواه مسلم ]
Ebû Musa el-Eş'arî'den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
"Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- bana:'Sana, cennet hazinelerinden olan bir sözü veya cennet hazinelerinden olan bir hazineyi göstereyim mi? diye buyurdu. Ben de: 'Evet, dedim'.Buyurdu ki: 'Lâ havle velâ kuvvete illâ billah' (Güç ve kuvvet, ancak Allah'tandır)."
--->: Peygamber Efendimizin (S.A.V)'in Hazineleri
SEKİZİNCİ HAZİNE:
(( عَنْ جُوَيْرِيَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهَا، أَنَّ النَّبِيَّ r خَرَجَ مِنْ عِنْدِهَا بُكْرَةً حِينَ صَلَّى الصُّبْحَ وَهِيَ فِي مَسْجِدِهَا، ثُمَّ رَجَعَ بَعْدَ أَنْ أَضْحَى وَهِيَ جَالِسَةٌ، فَقَالَ: مَا زِلْتِ عَلَى الْحَالِ الَّتِي فَارَقْتُكِ عَلَيْهَا؟ قَالَتْ: نَعَمْ. قَالَ النَّبِيُّ r: لَقَدْ قُلْتُ بَعْدَكِ أَرْبَعَ كَلِمَاتٍ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ لَوْ وُزِنَتْ بِمَا قُلْتِ مُنْذُ الْيَوْمِ لَوَزَنَتْهُنَّ: سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ، عَدَدَ خَلْقِهِ، وَرِضَا نَفْسِهِ، وَزِنَةَ عَرْشِهِ، وَمِدَادَ كَلِمَاتِهِ )) [ رواه مسلم ]
Mü'minlerin annesi Cüveyriye'den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- sabah namazını kılınca sabah erkenden, Cüveyriye namaz kıldığı yerde olduğu halde onun yanından ayrıldı. Sonra kuşluk vakti döndüğünde onu aynı yerde otururken görünce ona:
'Sen, hâlâ seni bıraktığım hal üzere misin? diye sordu.
(Cüveyriye): 'Evet, dedim'.
Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
'Hiç şüphe yok ki senin yanından ayrıldıktan sonra dört sözü üçer defa söyledim. Şayet bu sözler, (sevap olarak) senin şu ana kadar söylediğin sözlerle tartılmış olsaydı, bu dört söz senin söylediğin sözlere daha ağır gelirdi.(Bu sözler): 'Subhânallahi ve bihamdihi, adede khalkıhi ve ridâ nefsihi ve zinete arşihi ve midâde kelimâtihi.
(Allahım! Sana hamd ederek, bütün yarattıklarının sayısınca, nefsin râzı oluncaya kadar, arşının ağırlığı ve sözlerinin fazlalığı miktarınca seni bütün noksanlıklardan tenzîh ederim)."
--->: Peygamber Efendimizin (S.A.V)'in Hazineleri
DOKUZUNCU HAZİNE:
((عَنْ أُمِّ هَانِئٍ بِنْتِ أَبِي طَالِبٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهَا قَالَتْ: مَرَّ بِي ذَاتَ يَوْمٍ رَسُولُ اللَّهِ r فَقُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ! إِنِّي قَدْ كَبِرْتُ، وَضَعُفْتُ أَوْ كَمَا قَالَتْ: فَمُرْنِي بِعَمَلٍ أَعْمَلُهُ وَأَنَا جَالِسَةٌ. قَالَ: سَبِّحِي اللَّهَ مِائَةَ تَسْبِيحَةٍ، فَإِنَّهَا تَعْدِلُ لَكِ مِائَةَ رَقَبَةٍ تُعْتِقِينَهَا مِنْ وَلَدِ إِسْمَاعِيلَ، وَاحْمَدِي اللَّهَ مِائَةَ تَحْمِيدَةٍ، فَإِنَّهَا تَعْدِلُ لَكِ مِائَةَ فَرَسٍ مُسْرَجَةٍ مُلْجَمَةٍ، تَحْمِلِينَ عَلَيْهَا فِي سَبِيلِ اللَّهِ، وَكَبِّرِي اللَّهَ مِائَةَ تَكْبِيرَةٍ، فَإِنَّهَا تَعْدِلُ لَكِ مِائَةَ بَدَنَةٍ مُقَلَّدَةٍ مُتَقَبَّلَةٍ، وَهَلِّلِي اللَّهَ مِائَةَ تَهْلِيلَةٍ )). قَالَ ابْنُ خَلَفٍ: أَحْسِبُهُ قَالَ: تَمْلَأُ مَا بَيْنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ، وَلاَ يُرْفَعُ يَوْمَئِذٍ لِأَحَدٍ عَمَلٌ إِلاَّ أَنْ يَأْتِيَ بِمِثْلِ مَا أَتَيْتِ بِهِ )) [ رواه أحمد وحسنه الألباني في السلسلة الصحيحة،ج: 3، ص: 302 ، رقم الحديث:1316 ]
Ebû Tâlib'in kızı Ümmü Hâni'den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
'Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- birgün yanıma uğradı. Ona dedim ki: 'Ey Allah'ın elçisi!Artık yaşlandım, güç ve takatten düştüm' (veya buna benzer şey söyledi).
(Ümmü Hâni): 'Oturduğum halde yapabileceğim bir ameli yapmamı bana emret' dedim.
Buyurdu ki:
'Yüz defa 'Subhânallah' de.Zirâ böyle demen, senin için (sevap olarak) İsmâil-aleyhisselâm-'ın evlâdından yüz tane köleyi hürriyetine kavuşturmana denktir.Yüz defa 'Elhamdulillah' de.Zirâ böyle demen, senin için sırtına eyer, ağzına da gem vurulmuş yüz tane atı, (sevap olarak) Allah yolunda (cihadda) kullanmana denktir. Yüz defa 'Allahu Ekber' de.Zirâ böyle demen, senin için haremde kurban edilmek üzere takdim olunan ve Allah tarafından kabul olunan yüz tane deveyi, (sevap olarak) kurban etmene denktir. Yüz defa 'Lâ ilâhe illallah' de.
İbn-i Halef der ki:
"Zannedersem Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle demiştir: '(Sevap olarak) gök ile yer arasındaki mesafeyi doldurur.Senin yaptığın amelin benzerini yapan dışında, o gün hiç kimsenin ameli Allah'a arz edilmeyecektir. "
--->: Peygamber Efendimizin (S.A.V)'in Hazineleri
ONUNCU HAZİNE:
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ t أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ r قَالَ: (( مَنْ قَالَ سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ فِي يَوْمٍ مِائَةَ مَرَّةٍ حُطَّتْ خَطَايَاهُ وَلَوْ كَانَتْ مِثْلَ زَبَدِ الْبَحْرِ )) [ رواه مسلم ]
Ebû Hureyre'den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Her kim, günde yüz defa 'Subhânallahi ve bihamdihi' (Allahım! Sana hamd ederek, seni bütün noksanlıklardan tenzîh ederim) derse,deniz köpüğü kadar bile (çok) olsa, onun günahları bağışlanır."