Yedi Karga ve Küçük Kız Kardeşleri



Bir adamın yedi oğlu varmış. Karısı ile o kadar istemelerine rağmen bir kızları olmazmış. Günün birinde karısı ona müjde vermiş.
Hamile olduğunu söylemiş. Çocuk dünyaya gelmiş. Bu seferki kızmış. Buna çok sevinmişler ama, çocuk pek cılız, pek ufacık bir şeymiş. Öleceğinden korkmuşlar. Hıristiyan dinine mensup olan bu ailenin yeni doğan bu çocuklarının evde vaftiz edilmesi gerekmiş.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/okul-oncesi-etkinlikler/55937-yedi-karga-ve-kucuk-kiz-kardesleri.html#post114121
Vaftize suyu getirsin diye babası, oğullarından birini kuyuya yollamış. Öbür altı oğlan da onun peşinden gitmişler. Hepsi de suyu önce kendisi doldurmak istiyormuş. Bu yüzden testi suya düşmüş. Oğlanlar oldukları yerde kala kalmışlar; Ne yapacaklarını şaşırmışlar. Hiçbiri eve dönmeye cesaret edememiş.

Çocuklarının hala dönmediklerini gören baba:
--- Oğlanlar kesin oyuna daldılar! demiş

Kızın vaftiz edilmeden öleceğinden korkuyormuş. Canı çok sıkılmış:
---İnşallah hepiniz karga olursunuz! diye beddua etmiş. Daha sözünü bitirmeden başının üstünde bir hışırtı ilişmiş. Havaya bakmış; Kömür gibi kara yedi tane karganın uçup gittiğini görmüş.

Anne baba bu bedduayı bir daha geri alamamışlar. Oğullarının yedisinide elden kaçırdıkları için çok üzülmüşler. Bütün sevgilerini biricik kızlarına vermişler, onunla bir parça olsun avunmuşlar.
Kız çok geçmeden kendini toparlamış, gün geçtikçe güzelleşmiş ama başka kardeşleri bulunduğundan da uzun zaman haberi olmamış. Ana babası bunu duyurmamaya çalışmışlar.

Bir gün kız komşularının kendisinden söz ettiklerini işitmiş . Diyorlarmış ki:

--- Kız güzel ama , yedi abisinin başlarına gelen onun yüzünden oldu.

Bunları duyunca kız çok üzülmüş. Anne ve babasına gidip sormuş:
---Ağabeylerim var mıydı benim ? Onlara ne oldu ? demiş.

Bunun üzerine ana babası bu gizliliği daha fazla saklamanın yersiz olduğunu düşünüp kızlarına;
---Tanrının böyle istediğini , yoksa doğumunun buna buna neden olmadığını anlatmışlar. Ama kızcağızın içine bir kurt düşmüş. Kardeşlerini kurtarmayı kafasına koymuş. Üzüntüden yerinde duramaz olmuş. Sonunda bir gün gizlice yola çıkmış. Ağabeylerinin izini bulmaya ne pahasına olursa olsun onları kurtarmaya karar vermiş.

Evden çıkarken ana-babamı anarım diye bir yüzük, karnım acıkırsa diye bir dilim ekmek, susarsam içerim diye bir testi su, yorulursam otururum diye de bir iskemleyi yanına almış.
Az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş… Sonunda dünyanın öbür ucuna, güneşin yanına varmış ama güneş çok sıcakmış, korkunç bir şeymiş. Hem de küçük çocukları yermiş. Kız hemen burdan kaçmış; doğru aya gitmiş. Ay da pek soğukmuş. Hem de kötü huyluymuş.

Çocuğun orada olduğunu anlayınca:

--- Burnuma insan kokusu geliyor! Diye bağırmaya başlamış.

Kız oradan da çabucak kaçıp, yıldızlara gitmiş. Bunlar ona güler yüz göstermişler. Her yıldız ayrı bir sandalye de oturuyormuş. İçlerinden sabah yıldızı ayağa kalkmış, kıza bir aşk kemiği vermiş:

---Kardeşlerin bir sırçasaraydalar, yanında bu kemik olmazsa sırçasaraya giremezsin … demiş.
Kız bu küçük kemiği almış. Bir mendilin içine sarmış, yola çıkmış.

Gide gide sırçasaraya varmış. Büyük kapı kilitliymiş. Kız aşk kemiğini çıkarmak için mendili açmış. Bir de ne görsün? Mendil bomboş değilmi? Meğerse kız iyi yürekli yıldızın armağanını kaybetmiş. Şimdi ne yapacak. Kızcağız ağabeylerini kurtarmak istiyormuş. Oysa sırçasarayın anahtarını kaybetmiş. Bunun üzerine bir bıçak almış. Küçük parmağını kesmiş. Kapıya bunu sokmuş. Bereket versin kapı açılıvermiş.

Kız içeriye girince karşısına bir cüce çıkmış:
--- Yavrum demiş,ne arıyorsun burada?

Kız:
---Ağabeylerimi… Yedi kargaları arıyorum!

Cüce:
---Bay kargalar evde değiller. Onlar dönünceye kadar bekleyeceksen gir içeri!

Kız içeri girmiş.
Kız içerideyken cüce yedi tabak yemek, yedi bardak su içinde kargaların yemeklerini ve sularını içeri getirmiş. Küçük kız her tabaktan birer lokma yemiş , her bardaktan birer yudum su içmiş. Sonuncu bardağın içine de yüzüğü koymuş.

Birden bire havada bir hışırtı, bir kanat hışırtıları duymuş.

Cüce:
---Bay kargalar eve geliyor! demiş.

Kargalar gelmiş; yiyip içmek istemişler. Tabaklarını bardaklarını görünce arka arkaya söylenmeye başlamışlar:

---Tabağımdan kim yemiş?
---Bardağımdan kim içmiş?
---Buna bir insan ağzı değmiş!

Yedinci karga bardağı dikip içerken ağzına yüzük gelmiş. Bakmış. Anne babasının yüzüğünü tanımış:

Kapının arkasında durup bu sözleri işiten kız ortaya çıkmış. Bunun üzerine kargaların hepsi yeniden insan kılığına dönmüşler. Sarmaş dolaş olmuşlar. Hep birlikte evin yolunu tutmuşlar.
alıntı