*Büyük atalarımız ve onların anaları, tarihin, olayların tanıklığıyla
sabittir ki, cidden yüksek faziletler göstermişlerdir. Burada birçok
noktalardan sayabileceğimiz o faziletlerin en büyüğü ve en ehemmiyetlisi
kıymetli evlâtlar yetiştirmeleriydi. Şunu söylemek istiyorum ki,
kadınlarımızın umumî vazifelerde üzerlerine düşen hisselerden başka
kendileri için en ehemmiyetli, en hayırlı, en faziletli bir vazifeleri de
iyi anne olmaktır. Bugünün anaları için gerekli özellikler taşıyan evlât
yetiştirmek, evlâtlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak, pek
çok yüksek özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. Bu sebeple
kadınlarımız hattâ erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla
bilgili olmağa mecburdurlar. Eğer hakikaten milletin anası olmak
istiyorlarsa böyle olmalıdırlar.
1923


Bizce: Türkiye Cumhuriyet anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi
bugün de en muhterem mevkide, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir
mevcudiyettir.


Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasının talep
etmemiştir. Allah'ın emrettiği şey, erkek ve kadının beraber olarak ilim ve
bilgiyi kazanmasıdır. Kadın ve erkek bu ilim ve bilgiyi kazanmasıdır. Kadın
ve erkek bu ilim ve bilgiyi aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla
donanmak mecburiyetindedir. İslâm ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki,
bugün kendimizi bir türlü kayıtlarla bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk
sosyal hayatında kadınlar ilim ve bilgi yönünden ve diğer hususlarda
erkeklerden asla geri kalmamışlardır. Belki daha ileri gitmişlerdir.
1923


Türk kadını dünyanın en münevver, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır.
Ağır siklette değil; ahlâkta, fazilette ağır, ağırbaşlı bir kadın olmalıdır.
Türk kadınının vazifesi, Türk'ü zihniyetiyle, bazusiyle, azmiyle koruma ve
müdafaaya gücü yeter nesiller yetiştirmektir. Milletin kaynağı, sosyal
hayatın esası olan kadın, ancak faziletli olursa vazifesini yapabilir.
Herhalde kadın çok yüksek olmalıdır.
1925


Türkiye Cumhuriyetinin esas düşüncesi, kadınları değil, erkekleri dahi,
savaş meydanına götürmemektir. Fakat Türk Milleti'nin yüksek varlığına,
herhangi taraftan olursa olsun, ilişildiği zaman, işte o vakit Türk
kadınları Türk erkeklerinin bulunduğu yerde hazır ve gözleyici ve faal
olacaklardır. Bu, insanlığın yüksek huzuru, sükûnu ve dünya insanlığı için
lâzım bir ödev olduğundandır ki, Türk kadını bunu yapacaktır ve
yapagelmektedir ve yapar.


Bizim toplumumuzun başarı gösterememesinin sebebi kadınlarımıza karşı
gösterdiğimiz ilgisizlik kusurdan doğmaktadır. İnsanlar dünyaya alnında
yazılı olduğu kadar yaşamak için gelmişlerdir. Yaşamak demek faaliyet
demektir. Bu sebeple bir toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer
organı işlemezse o toplum felcolmuştur. Bir toplumun hayat çalışması ve
muvaffak olması için çalışmanın ve muvaffak olabilmenin bağlı olduğu bütün
sebep ve şartları benimsemesi gerekir. Bundan ötürü bizim toplumumuz için
ilim ve teknik gerekli ise bunları aynı derecede hem erkek, hem de
kadınlarımızın edinmeleri lâzımdır. Malûmdur ki, her safhada olduğu gibi
sosyal hayatta dahi iş bölümü vardır. Bu umumî iş bölümü arasında kadınlar
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/mustafa-kemal-ataturk/58619-ataturkun-turk-kadini-ile-ilgili-sozleri.html#post119822
kendilerine ait olan vazifeleri yapacakları gibi aynı zamanda sosyal
topluluğun refahı, saadeti için gerekli gündelik çalışmaya dahil
olacaklardır.
1923