Bilindiği gibi Ulu Önder ATATÜRK, kurtuluş savaşından hemen sonra, bu günkü Türk toplumunu biçimlendiren bir dizi devrimi yürürlüğe koydu. Bunların içinde en önemlilerinden biri dil devrimiydi. Bu amaçla Türk Dil Kurumu’ nu (TDK) doğrudan doğruya kendisi kurmuştur. Kurumun kuruluş öyküsü şöyledir :

TDK’nin kurucu, koruyucu (hami) başkanı Yüce Atatürk, 12 Temmuz 1932 tarihinden başlıyarak ölünceye dek TDK ile yakından ilgilenmiş; çalışmalarını izlemiş, bazen Genel Merkez Kurulu ile Terim Kolu toplantılarına başkanlık etmiş, bazen de bazı yönetici ile üyelerle sofrasında uzun uzadıya Kurum çalışmalarını ele almış, yönlendirici uyarılarda, öğütlemelerde bulunmuştur.

11 Temmuz 1932 de I. Türk Tarihi Kurultayı’nda seçilen Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti (Türk Tarih Kurumu) Merkez Heyeti üyelerinden Âfet (İnan), Yusuf (Akçura), Sâmih Rifat (Horozcu), Sadri Maksudî (Arsal), Hâmit Zübeyr (Koşay) ile Macar Prof. Zayti Ferenç, Cumhurbaşkanı ile Türk Tarihi Tetkik Cemiyetinin de kurucu, koruyucu (hami) başkanı Gazi Mustafa Kemal tarafından Çankaya Köşkü’ne çağırılırlar. Prof. Clemens Holzmeister’in planını çizdiği yeni köşke daha yeni taşınılmıştır. Ruşen Eşref (Ünaydın) Bey de köşke davetlidir. 

Türk tarihiyle ilgili konular görüşüldükten sonra Gazi, şu soruyu sorar:



“-Dil işlerini düşünme zamanı da gelmiştir. Ne dersiniz?..” 



Düşüncesinin sevinçle karşılanması üzerine:



“-Öyle ise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi bir de ona kardeş bir dil cemiyeti kuralım. Adı, Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun” der. 



O akşam, Gazi’nin önerisiyle Sâmih Rifat Bey Başkan, Ruşen Eşref Bey Umumi Kâtip (genel yazman) olurlar. Ruşen Eşref Bey'in önerisi üzerine de Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) ile Celâl Sahir (Erozan) Beyler de kurucu üyeliklere uygun görülürler. Ertesi gün, kuruluş izninin alınması kararlaştırılır. 



12 Temmuz 1932 de Türk Dili Tetkik Cemiyeti (TDTC)’ nin İçişleri Bakanlığından kuruluş izni alındı. İzin belgesinin ekindeki Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti tüzüğünün benzeri ilk tüzük de yürürlüğe girdi. 


Kurulan Türk Dili Kurumu’ nun görevi, dilin yabancı sözcüklerden arındırılması, eski Türk dili sözlüklerinden de yararlanılarak olabildiği kadar sözcüğü türkçeleştirmek, deyimler üzerine eğilmek ile özellikle bilimsel terimlere Türkçe karşılıklar bulabilmekti.

Geometri kitabını Atatürk, ölümünden bir buçuk yıl kadar önce Üçüncü Türk Dil Kurultayı (24-31 Ağustos 1936)' ından hemen sonra 1936-19137 yılı kış aylarında Dolmabahçe Sarayı'nda kendi eliyle yazmıştır.
1936 Sonbaharında bir gün Atatürk, Agop Dilaçar’ ı Özel Kalem Müdürü Süreyya Anderiman'ın yanına katarak Beyoğlu' ndaki Hachette Kitabevi'ne gönderip uygun görülen Fransızca Geometri kitaplarından bir tane aldırttı. Bunlar Atatürk'le birlikte gözden geçirildikten sonra, yazılacak Geometri kitabının genel tasarısı çizildi. Kış aylarında Atatürk bu yapıt üzerinde çalıştı. Geometri kitabı bu emeğin ürünüdür.

Atatürk'ün, 10 Ocak-9 Mart 1937 tarihleri arasında yazdığı bu yapıtı, Millî Eğitim Bakanlığınca 1937 yılında Devlet Basımevi' nde bastırılmıştır. "Geometri" adını taşıyan bu kitapta bu adın hemen altına şu yazı vardı : 
"Geometri öğretenlerle bu konuda kitap yazacaklara kılavuz olarak Kültür Bakanlığı'nca neşredilmiştir".

Atatürk’ün dil çalışmalarını yakından izleme olanağı bulan tanınmış dil uzmanı Agop Dilaçar, Atatürk’ün yazdığı geometri kitabı üzerine şunları söylüyor:


“Atatürk hep matematikle uğraşırdı. Eski geometri terimleri çok ağdalı idi. Ben bile uzun uzun bu terimleri okuduğum halde, şimdikiler karşısında güçlüğünü daha iyi anlıyorum. Müselles kelimesini ele alalım. Okullarımızdan Arapça, Farsça kaldırılmış olduğundan, öğrenici “müselles”i kütle kelime olarak karşısında görecektir. “Üç” aklına gelmeyecektir. Ama müselles yerine üçgen dersek, bir üç var. “Gen”, Atatürk’e göre “genişlik”ten alınmıştır. Bir ipucu var. “Dörtgen”, dörtten gelmiştir. Bir ipucu vardır. Eşit, denk anlamına gelen eş’ten gelmiştir. Ama müsavi Arapça bir kelimedir. Bu sebeple Atatürk’ün prensipleri burada da doğru idi. Onun için bu en ağdalı olan bilim dalını ele aldı ve kitabı örnek olarak bıraktı.”
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/mustafa-kemal-ataturk/51571-ataturkun-yazdigi-geometri-kitabi.html#post106338

Atatürk (Elâziz) seyahati sırasında Sivas'a uğradı. Burada bir okulda (Sivas Lisesi) sınav sırasında Hendese (Geometri) terimlerinin halâ eskisi gibi devam ettiğini görmüş. Resimler üzerinde gama, delta gibi harfler konulmuş. Bundan canı sıkılmış. Derhal, Atatürk'ün yanında bulunan Celal Bayar, Millî Eğitim Bakanı Saffet Arıkan'a yazdığı bir telgrafla bu kitapların okullardan kaldırılmasını bildirmiş. Meğer evvelce verilen bir karara göre kitapların eski tarzda basılmakla beraber yeni terimlerin de liste şeklinde kitaba eklenmesi gerekiyormuş. Devlet Basımevi bu eki yetiştiremediği için okullara gönderilememiş. 
Başbakan Celal Bayar, Millî Eğitim Bakanına bu Hendese kitabının kaldırılmasını bildirince, Saffet Arıkan'ın cevabı şu oldu: "İlk irşadınıza bendeniz mazhar oldum."

Atatürk'ün 44 sayfalık geometri kitabında Arapça ile Farsça terimlere karşılık gösterdiği 48 sözcük şunlardır :

Bu’ud - boyut
mekan - uzay
satıh - yüzey
kutur - çap
nısf-ı kutur - yarıçap
kavis - yay
muhit-i daire - çember mümâs - teğet
zâviye - açı
re’sen mütekabil zâviyeler - ters açılar
zâviyetan’ı mütabâdiletân-ı dâhiletan - iç ters açılar
kaaide - taban
ufkî - yatay
şâkulî - düşey
amûd - di***
zâviyetân-ı mütevâfıkatân - yöndeş açılar
va’zîyet - konum
mustatîl - dikdörtgen
muhammes - beşgen
müselles-i mütesâviyü’l-adlâ’ - eşkenar üçgen
müselles-i mütesâviyü’ssâ***n -
ikizkenar üçgen şibh-i
münharif - yamuk
mecmû - toplam
nisbet - oran
tenasüb - orantı
mesâha-i sathiyye - alan
müştak - türev
müsavi - eşit
mahrut - koni
faraziye - varsayı
hat - çizgi
mukavves - eğri
seviye - düzey
dılı - kenar
muvazi - paralel-koşut
menşur - pürüzma
hattı mail - eğik
veter - kiriş
re’s - köşe
zaviyei hadde - dar açı
hattı munassıf - açıortay
muhit - çevre
kaim zaviyeli müselles - di*** üçgen
tamamlıyan zaviye - tümey açı
murabba - kare
mümaselet - imsiy
umumi totale - ökül
küre - yüre


Türkiye Cumhuriyeti ile TDK'nin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün yazdığı Geometri kitabı, aslında bir terim sözlüğü değildir. Türkçenin bilim dili olarak daha da gelişmesi amacıyla Türkçe terim türetme çalışmalarına büyük önem veren Atatürk, zaman zaman TDK Terim Kolu toplantılarına da katılarak matematik ile geometri terimleri üzerindeki çalışmalara öncülük etmiştir. Yukarıda gösterildiği gibi "Açı, alan, boyut, çap, düşey, eğik, eksi, konum, oran, türev, yatay" gibi pek çok terimi türeten Atatürk, işte bu terimleri kullanarak 1936-1937 kışında Dolmabahçe Sarayı'nda Geometri kitabını yazmıştır. İlk baskısı 1937 yılında yayımlanan Geometri'nin sonraki baskıları da 1971, 1981, 1991 ve 2000 yıllarında TDK tarafından yapılmıştır.


TDK'nin terim çalışmalarında çığır açan Geometri kitabındaki terimlerin de "Bilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü"'nde yer alması düşüncesiyle yapıt baştan sona taranmış, terimler ile tanımları belirlenerek içinde geçtiği tümce ile birlikte, Atatürk'ün kaleminden çıktığı biçimde sözlük veri tabanına aktarılmıştır.
-------------------------------------------


Kaynak :Türk Dil Kurumu web sayfası