4. SİVAS KONGRESİ KARARLARI
Mustafa Kemal ve arkadaşları tüm engellemelere rağmen 2 Eylül 1919 günü Erzurum’dan Sivas’a ulaşırlar. Kongre 4 Eylül 1919 günü bugün Kongre Müzesi olarak kullanılan binada toplandı. 11 Eylül 1919 gününe kadar sürdürülen 8 oturum sonunda şu kararlar alınmıştır:
* Yüce Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında ateşkes antlaşmasının imzalandığı 30 Ekim 1918 günündeki sınırlarımız içinde kalan ve her yerinde Müslüman çoğunluğun oturduğu Osmanlı ülkesi bölgeleri birbirinden ve Osmanlı topluluğundan ayrılmaz,hiçbir nedenle bölünmez bir bütündür. Bu bölgelerde yaşayan tüm Müslümanlar birbirlerine karşı karşılıklı saygı ve fedakarlık duygularıyla doludurlar, toplumsal haklarıyla bölgesel kurallarına saygılı öz kardeştirler.
*Osmanlı toplumunun bütünlüğü ve ulusal bağımsızlığımızın sağlanması ,Yüce saltanat ve halife katlarının korunması için ulusal gücü etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak esastır.
* Osmanlı ülkesinin herhangi bir parçasına karşı girişilebilecek müdahale veya işgal ve vatanımız içinde bağımsız bir Rumluk ve Ermenilik hareketlerine karşı; Aydın, Manisa ve Balıkesir cephelerinde açılan, Kurtuluş Savaşında olduğu gibi , birlikte savunma ilkesi esas kabul edilmiştir.
* Öteden beri aynı vatan içinde birlikte yaşadığımız Müslüman olmayan azınlıkların her türlü
yasal hakları korunduğundan bu kişilere, siyasal egemenliğimizi ve toplumsal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilmesi kabul edilmeyecektir.
* Osmanlı Hükümeti, bir dış baskı karşısında ülkemizin herhangi bir parçasını bırakmak ve onunla ilgilenmemek zorunda kalırsa Halifelik ve Saltanatla vatan ve ulusumuzun dokunulmazlığını ve bütünlüğünü sağlayacak her türlü önlem ve kararlar alınmıştır.
* İtilaf Devletleri’nden vatanımızın parçalanma ve bölünmesinden tamamen vazgeçerek bu topraklar üzerindeki tarihi, dini, ırki ve coğrafi haklarımıza saygı gösterilmesinin böylece hak ve adalete dayanan bir kararın alınmasını bekleriz.
* Ulusumuz insancıl ve çağdaş ülküleri yüce bilir, teknik ,endüstriyel ve ekonomik durumumuzu ve bize gerekli olanları iyice anlar. Bundan dolayı devletimizin içte ve dışta bağımsızlığı ve yurdumuzun bütünlüğünü korumak şartıyla 6. maddede belirtilen sınır içinde ulusçuluk ülküsüne saygılı ve yurdumuzu ele geçirme amacı gütmeyen herhangi bir devletin teknik endüstriyel ve ekonomik yardımını sevinçle karşılarız. İnsanca ve hukuka uygun şartları kapsayan bu barışın gerçekleşmesi dünyanın rahatlığı adına isteklerimizin en önemlisidir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/lise-inkilaptarihi-dersi/46650-erzurum-ve-sivas-kongreleri-ve-onemi.html#post95111
* Ulusların kendi kaderlerini kendilerinin çizdiği bu çağda , İstanbul Hükümeti’nin de ulusal iradeye boyun eğmesi zorunludur. Çünkü ulusal iradeye dayanmayan hükümetlerin kendi başlarına verdikleri kararlara ulusça uyulmadığı gibi bu kararların dışta da değerli olmadığı ve olamayacağı şimdiye kadar ki olaylar ve sonuçlarıyla kanıtlanmıştır. Bunun için ulusun içinde bulunduğu korkulu durumdan kurtulma çarelerini kendisinin başvurusuna gerek kalmadan İstanbul Hükümeti’nin MİLLET MECLİSİNİ toplaması ve bu nedenle ulusun ve yurdun kaderi hakkında alacağı bütün kararları meclisin onayından geçirmesi zorunludur.
* Vatan ve ulusumuzun karşı karşıya bırakıldığı zulüm ve acılar karşısında tamamen ulusal vicdanın yarattığı bütün ulusal cemiyetler, aynı amaç etrafında bir araya gelerek “ Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti “adı altında bir bütün oluşturmuşlardır. Bu cemiyet her türlü particilik akımlarından ve kişisel çıkarlardan uzaktır. Bütün Müslüman vatandaşlar bu cemiyetin doğal üyeleridir.
* Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin 4 EYLÜL 1919 tarihinde Sivas’ta toplanan Genel Kongresi tarafından kutsal amacı gerçekleştirmek ve genelde kuruluşu idare için bir “Temsil Heyeti” seçmiş ve köylerden illere kadar bütün örgüt birbirine bağlanarak bütünleştirilmiştir.
5. SİVAS KONGRESİNİN ÖNEMİ
Sivas Kongresi ,Erzurum Kongresi’nde alınan kararları , daha açık ve somut bir şekilde tüm millete mal etmiştir. Erzurum Kongresi’nin bölgesel niteliği Sivas Kongresi’nde bütünüyle ulusal niteliğe dönüşmüştür. Erzurum Kongresi’ne katılan delegeler Doğu Anadolu illerini temsil eden delegelerdir. Sivas Kongresi’ne ise yurdun çök daha geniş bir kesimini temsil eden delegeler katılmıştır.
Ülkenin çeşitli yerlerinde kurulmuş olan dernekler Sivas Kongresi’ne gelinceye kadar dağınık ve yerel niteliktedir. Bu dernekler Sivas Kongresi’nde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilerek bütünleşmiştir. Böylece Kurtuluş Mücadelesinin tek örgüt tarafından ve yurdu kapsayacak biçimde yürütülmesi sağlanmıştır. Sivas Kongresi dağınıklıktan bütünlüğe doğru atılmış ilk adımdır.
Bağımsızlığımıza gölge düşürücü manda ve himaye istekleri bu kongre sayesinde gündemden uzaklaştırılmıştır.
Sivas Kongresi’nde Kongre adına iş görecek bir “Temsilciler Kurulunun” oluşturulmasıyla yeni bir“Yürütme Organı” kurulmuş olmaktadır. Bu organ bir çeşit “GEÇİCİ HÜKÜMET” niteliğindedir. Böylece birlik ve otorite sağlama yolunda önemli bir adım atılmış olmaktadır.
Tarihçilerin “Milli devletin temellerinin Sivas Kongresi’nde atıldığını” söylemeleri nedensiz değildir. Gerçekten de Sivas Kongresi’nde alınan her karar , sağlanan her başarı , halk egemenliğine dayanan bir devlet düzenine doğru atılmış bilinçli bir atılımın ifadesidir. Nitekim Ulu Önder ATATÜRK’ ün “CUMHURİYETİN TEMELİNİ BURADA(Sivas’ta) ATTIK” demesi bu gerçeği tartışılmayacak bir biçimde ortaya koymaktadır.
Mustafa Kemal önderliğinde kurulan “Temsilciler Kurulu “ ulusal iradeyi etkin kılmak için İstanbul Hükümeti’nin karşısına dikilmiştir. Bunda da başarılı olmuş Damat Ferit Paşa Hükümetinin düşürülmesini sağlayarak gücünü tüm dünyaya kanıtlamıştır.
Sivas Kongresi’nin bir diğer sonucu da Temsilciler Kurulu ve temsil ettiği yeni otoritenin görüşlerini, düşünce ve kararlarını, ülke içinde ve dışında yaymak amacıyla çıkarılan “İrade- Milliye” gazetesidir.
Mustafa Kemal’in yeni bir devlet kurma düşüncesi öylesine bütünlük içerisindedir ki, bu yeni devletin yayın organı bile daha o günlerde şekillendirilmiştir
6. SONUÇ
Kongreler dönemi hiç şüphe yok ki milli tarihimizin en önemli aşamalarından birini oluşturur. Kongrelerle her şey bitmiş değil, her şey yeni başlamıştır. Ama kendi zemininde ve kendi koşullarını belirlemiş olarak yapılmış bir başlangıçtır bu. Bu başlangıç sonrasında T.B.M.M.’nin açılışı, yurdun işgallere karşı “Silahlı başkaldırısı “ olan kanlı savaşlar ,Lozan Barış Antlaşmasının imzalanması,Cumhuriyetin ilanı ile yeni Türk Devleti’nin kuruluşu,inkılaplar... gibi uzun ama onurlu bir süreç yaşanır. Bu sürecin her aşamasında Mustafa Kemal vardır. Bu süreci Mustafa Kemal’den ATATÜRK’ e giden yol olarak da tanımlayabiliriz. O milletinin bir ferdi iken milletinin ATA’ sı olmuştur.