Modals (Yardımcı Fiiller )

YARDIMCI FİİLLER (MODALS)

Ingilizce’ de gelmen gerekir, çayı tercih ederim, dinlemelisin, anlatabilirim gibi ifadeleri yardımcı fiiller yardımı ile oluştururuz. Bu bölümde yardımcı fiillerin nerelerde kullanılacağını göreceğiz.

CAN

1. Yetenek (Ability):

I can swim.- Yüzebilirim.

2. Birşeyin nasıl yapılacağını bildiğimiz durumlarda (Knowing how sth. is done):

I can make a cake.

3. İhtimal (Possibility):

I can come to see u tomorrow. – Yarın seni görmeye gelebilirim.

4. Ricalarda (Request):

Can u open the door, please? – Kapıyı açabilir misin?

5. İzin isterken veya izin verirken (Asking for / and giving permission)

Can I study in this room? – Bu odada çalışabilir miyim?

When u finish ur homework, you can watch TV?- Ödevini bitirdiğinde TV izleyebilirsin.

6. Tahminlerde-olumlu/olumsuz (Prediction-question-negative):

Who can that be at the door? He can’t be my dad.- Kapıdaki kim olabilir? Babam olamaz.

COULD

1. Geçmişteki yetenekler (Past ability):

At what age could you speak?- Kaç yaşında konuşabildin?

2. Geleceğe yönelik ihtimallerde (Future Possibility):

The doctor could see you at 3.- Doktor seni saat 3’ te görebilir.

3. Ricalarda (Request) :

Could I borrow your dictionary? – Sözlüğünü ödünç alabilir miyim?

BE ABLE TO

1. Tüm zamanlarla birlikte yetenek olarak (With all tenses- ability)

She’ll be able to keep her appointment tomorrow. :Randevusunu yarın için elde tutabilecek.

2. Fırsatlarda (Opportunity):

I’ ve a week’s holiday next month.I’ll be able to go on a holiday. – Bir dahaki ay bir haftalık tatilim var. Tatile gidebileceğim.

3. Fiziksel başarılarda (Physical achievement) (what s.o. really managed to do)

Mary was able to answer all questions on exam paper. – Mary sınav kağıdındaki tüm soruları cevaplayabildi.

WILL

1. Kararlılık ( Determination):

I’ ll pass that exam.- Şu snıavı vereceğim.

2. Gelecek hakkında fikir ve tahminlerde (Prediction and opinion for the future)

It will rain.- Yağmur yağacak.

3. Söz verirken (Promise):

I’ll do whatever u say. – Sen her ne dersen yapacağım.

4. Kaçınılmaz durumlarda (Unavoidable situations):

Accidents will happen. – Kazalar olacak.

5. Red ederken (Rejection):

I’ll not talk to you. – Seninle konuşmayacağım.

6. İsteklilik - niyet (Willingness – intention):

I’ll help you to do the works.- İşlerini yapmada sana yardım edeceğim.

7. Davetlerde – tekliflerde (Invitation – offer):

Will u have some tea? Biraz çay alır mısınız?
WOULD

1. Kibar ricalarda (Polite Request):

Would you open the door, please? – Lütfen kapıyı açar mısınız?

2. İnanılamaz durumlarla ilgili sorularda (Questions indicating unbelievable situations)

Who would make such a big mistake? – Kim bu kadar büyük bir hata yapabilir?

3. Keşke (wish, if only) ve Neler (what) kalıplarından sonra istek belirtmek için (to show desire for the presents after wish, if only, what):

I wish I would study harder. – Keşke daha çok çalışsam.

If only you would help me. – Keşke bana yardım etsen.

What would not I give for good teeth.- Sağlıklı dişler için neler vermezdim.
MAY

Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/lise-ingilizce-ders-notlari/46671-modals-yardimci-fiiller.html#post95134
1. İzin isterken/verirken (Ask for/ give permission-request):

May I come in? – İçeri gelebilir miyim?

You may leave when you finish?- Bitirince ayrılabilirsin.

2. Olasılık- makul tahminlerde (Probability-reasonable guess):

Don’t touch it! It may be hot.- Ona dokunma! Sıcak olabilir.

3. Zıtlık göstermeye hazırlanırken (Getting ready to show contradiction):

She may not be very pretty but she is very good at his job.- Çok şirin olmayabilir ama işinde çok iyi.

4. Dileklerde (Desire, wish):

May she rest in peace! – Huzur içinde yatsın!

MIGHT

1. Olasılık-may’ den daha zayıf (Probability (weaker than may):

I don’t know where he is, he might be at work.- Nerede olduğunu bilmiyorum. İşte olabilir.

2. Kibar bir şekilde İzin isterken (Ask for permission/ request):

Might I use your phone?- Telefonunuzu kullanabilir miyim?

MUST

1. Güçlü gerekliliklerde (Strong necessity):

The lecture must begin right now. – Ders şimdi başlamalı.

2. Tahmin – mevcut durum hakkında yaptığımız çıkarımlarda (Prediction-deduction about a present situation):

He looks terrible.He must be ill.- Berbat görünüyor. Hasta olmalı.

3. Yasaklarda (Prohibition):

You mustn’t speak during the exam. – Sınav sırasında konuşmamalısınız.

SHOULD

1. Görevlerde, gerekliliklerde-must’ dan daha zayıf bir ifade, tavsiyelerde (Duty, necessity-weaker than must), advice:

He should get up early. – Erken kalkması gerekir.

2. Tahminlerde (Prediction): Türkçe’ de de gerekir kelimesini tahminlerde kullanıyoruz.

Helen took dancing lessons for years. She should be a good dancer. – Helen yıllarca dans dersleri aldı. İyi bir dansçı olması gerekir.


OUGHT TO

1. Görevlerde (Duty):

We ought to study.- Ders çalışmamız lazım.

2. Tavsiyelerde (Advice):

You ought to eat less. – Daha az yemen lazım.

3. Beklentilerde (Expectation):

My friend works hard. He ought to be successful. – Arkadaşım çok çalışır. Başarılı olması lazım.


HAD BETTER

1. Tavsiyelerde (Advice)

You had better explain this. – Bunu açıklasan iyi olur.

2. Uyarılarda (Warn):

You had better not visit him.He has been so angry recently. – Onu ziyaret etmesen iyi olur. Son zamanlarda çok sinirli.

BE SUPPOSED TO

1. Görevlerde (Duty) =should:

She’s supposed to clean all the rooms. – Tüm odaları temizlemesi gerekir.

2. Genel olarak inançlarda (General belief):

Milk is supposed to be good for health. – Süt sağlık için yararlı olmalı.

3. Planlı hareketlerde (Planned action):

The plane is supposed to leave at 5. – Uçağın 5’ te kalkması gerekir.

4. Yasaklarda (Prohibition):

You are not supposed to leave the class before afternoon. – Öğleden önce sınıftan ayrılmaman gerekir.

WOULD RATHER

1. Tercihlerde (Preference):

Would u like tea or coffee?I’d rather have coffee than tea. – Çay mı kahve mi istersiniz? Çaydansa kahve almayı tercih ederim.

2. Ben-biz harici öznelerde geçmiş yapıyla (past but the meaning is present):

I’d rather you didn’t ask difficult questions. – Zor sorular sormamanı tercih ederim.

USED TO

1. Geçmiş alışkanlıklarda (Past habit):

I used to get up early.- Erken kalkardım.

2. Alışkanlıklarda (Be used to-Ving):

I am used to working too much. – Çok çalışmaya alışığım