B. Yazılı Dönem ( 8-11. yy.)
İslamiyet öncesi döneme ait yazılı eserlerin sayısı çok azdır. Bu dönemde Türkler Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır.
Bu döneme ait yazılı edebiyat ürünlerinin en önemlileri 720-735 yıllarına ait Orhun Abideleridir.
Anıtlar arasında yer alan, Kültigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk adına dikilen Orhun Anıtları, gerek muhtevaları, gerekse mükemmel dil ve üslûplarıyla Türk dilinin, edebiyatının ve tarihinin şaheserleri arasında yer almaktadır. Abidelerin yazarı Yolluğ Tigin’dir.
Yenisey Kitabeleri
Yenisey ırmağı çevresinde daha çok mezar taşlarından oluşan bu kitabelerin edebi olarak fazla bir önemi yoktur.
Göktürk Kitabeleri
Tonyukuk Anıtı
720 yılında Göktürk devleti veziri Tonyukuk adına dikilmiştir. Kitabede Tonyukuk, anılarını ve dönemin tarihini anlatmıştır. Anlatımda, atasözlerine bolca yer verilmiştir.
Kültigin Anıtı
732 yılında dikilen anıt Yolluğ Tigin tarafından yazılmıştır. Anıtta Kültigin’in ölümü ve yas töreni anlatılmıştır.
Bilge Kağan Anıtı
735 tarihini taşır. Bilge Kağan’ın yiğitlikleri ve Türk milletine iletmek istediği mesajlar anıtın içeriğini oluşturur. Bu anıt da Yolluğ Tigin tarafından yazılmıştır.
Göktürk (Orhun) Kitabelerinin Özellikleri
Türklerin ilk yazılı eseridir.
Doğu Göktürklerin tarihine ışık tutar.
Söylev türünde yazılmıştır.
Oldukça gelişmiş ve işlenmiş bir dil kullanılmıştır.
Türk dilinin gelişmişlik düzeyine ilişkin etraflı bilgiler edinilebilir.
Hem dinî hem de din dışı konular işlenmiştir.
Tarih, coğrafya ve edebiyata kaynak olacak niteliktedir.
Türk tarihini, toplumun yaşam biçimini, dünyaya bakış tarzını ortaya koyar.
Kitabelerde idarecilerin ve sultanların halkı aydınlatması, yaptıklarının hesabını halka vermesi söz konusudur.
Kitabeleri Strahlenberg bulmuş, 1893’te Wilhelm Thomsen okumuştur.
Bir yüzleri Göktürk alfabesiyle, diğer yüzleri Çince yazılmıştır.
UYGUR METİNLERİ
Uygurlar , Göktürk egemenliğine son verdikten sonra Maniheizmin etkisiyle Soğdlulardan alıp geliştirdikleri alfabeyi kullanmaya başladılar. Bu alfabe Uygur alfabesi adını almıştır. Uygur alfabesi sağdan sola yazılır 18-24 harften oluşur.
Uygurlardan günümüze çok sayıda eser kalmıştır. Bunlar Mani ve Buda dinlerine ait eserlerdir.
Uygurcaya Çinceden çevrilen Altun Yaruk adlı eser, Budizme ait dini-ahlaki bir eserdir. Altun Yaruk 10 kitap 31 bölümden oluşmaktadır. Eserde Budizmin esasları ve Buda’nın menkıbeleri anlatılmaktadır.
Moğolların Uygurcayı öğrenip kullanmaları sonucu Uygur alfabesi bütün yetersizliğine rağmen XVI. Yüzyıla kadar yaşamıştır.
İSLÂMÎ DEVİR TÜRK EDEBİYATI
(11-19. Yüzyıl)
8. yy.dan itibaren yerleşik hayata geçen, Müslümanlıkla tanışan Türkler, 10. yy.ın ilk yarısında (920) Karahanlı Devleti hükümdarı Satuk Buğra Han’ın Müslümanlığı kabul etmesiyle başlayan süreçte Müslümanlıkla Türklüğü birleştirip bir sentez ortaya çıkarmışlar, hayat tarzlarını buna göre belirlemişler, bu sayede birlik sağlamışlar ve İslâm dininin, Farsların ve Arapların etkisiyle yeni bir edebiyat oluşturmaya başlamışlardır.
Bu edebiyatta sözlü eserlerin yanı sıra yazılı eserler de çoğalmıştır.
İlmî eserler ve Kur’an-ı Kerim aracılığı ile Arapçadan; Edebî eserler aracılığıyla da Farsçadan etkilenilmiştir. Yine bu yolla o zamana kadar dış etkilerden uzak olan Türk dili Arapça ve Farsçanın etkisine girmeye başlamıştır.
İslâm kültürü, ortak İslâm edebiyatının şekil ve tekniği, zevki, hayat görüşü, temaları, motifleri, Türklerden önce Müslüman olarak bir İslâmî edebiyat geliştiren İranlıların aracılığı ile Türk Edebiyatına girmiştir.
İslamî dönem Türk edebiyatının elde bulunan ilk örneği olan Kutadgu Bilig’in yazıldığı yıllarda (1069) İslamî İran edebiyatının 200 yıla yakın bir geçmişi vardı. Samanoğulları (874-999) ve Gazneliler (999-1030) dönemlerinde İran’da büyük şairler yetişmiş ve Şehname (1010) gibi ünü günümüze kadar uzanan bir destan vücuda getirilmişti.Mürslümanlık öncesi başlayan komşuluk ilişkisi her iki milletin dilleri arasında kelime alış-verişine neden olmuş, Müslümanlığın kabulünden sonra da tarihi ve coğrafi sebeplerin yanı sıra ortak dinin yarattığı kültür birliği Türklerin İran edebiyatından daha çok etkilenmelerine yardımcı olmuştur. İslamî dönem İran şiiri Arap şiirini örnek alarak başlamıştır. Söz konusu ettiğimiz dönem Türk şiiri de tıpkı klasik Batı Avrupa edebiyatlarının eski Yunan ve Latin edebiyatlarını kaynak ve örnek almaları gibi İran edebiyatını örnek alarak başlamış ve gelişmiştir. Ancak bu benzerlik bilindiği gibi körü körüne yapılan bir taklid olmaktan uzaktır.
İslâmî edebiyat şiirinde ortak teknik malzeme (şekiller, temalar, motifler) ile ortak bir dünya görüşü ve estetik kavramı benimsenmiştir.
XIV. asırda yazıya geçirilen "Dede Korkut Kitabı" destan döneminin hatıralarını saklayan, gerek muhteva gerekse dil ve üslup mükemmeliyeti bakımından Türkçenin şaheserleri arasında yerini daima muhafaza eden çok değerli bir eserdir.
İslâmiyet’ten sonra da destansı edebiyat devam etmiştir
İslâmiyet’in Kabulünden Sonraki Türk Destanları
İslam Kültürünün Bilim Dalları
1. Tefsir
2. Hadis
3. Akaid
4. Fıkıh
5. Kelam
6. Siyer ve Kısas
Bunların yanı sıra tasavvuf ilm-i heyet(astronomi), ilm-i nücum, ilm-i ahlâk, ilm-i ahcar, ilm-i kimya, ilm-i tıbb vb. de İslami bilimler arasında sayılabilir.
İslam Kültürü Etkisinde Gelişen Türk Kültürünün Kaynakları
1. İslam tarihi
2. İran mitolojisi
3. Türk tarihi ve millî kültür unsurları
4. Dil malzemesi
A. ilk Eserler
medreselerde eğitim görmüş Arap ve İran kültürü ve edebiyatının etkisinde kalan aydınlar XI. Yüzyılda Klasik edebiyatımızın temellerini attılar. Kutadgu Bilig sonradan Divan edebiyatı adını alan bu dönemin ilk örnek eseri sayılabilir.
1. Kutadgu Bilig ( Yusuf Has Hacib)
a. Eserin adı “Mutluluk Veren Bilgi” anlamındadır.
b. Dönemin ilk edebî eseridir.
c. İlk siyasetname.
d. İlk mesnevîdir.
e. Aruz ölçüsüyle yazılmış ilk eserimiz kabul edilir.
f. 1070 yılında Balasagunlu Yusuf tarafından Karahanlılar devrinde yazılmış ve Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han’a sunulmuştur. (Eseri beğenen hükümdar bunun üzerine Yusuf’a Has Haciplik unvanı vermiştir.)
g. Daha çok yarım kafiye kullanılmıştır.
h. Dörtlüklerin kafiye düzeni aaxa’dır.
i. Mesnevi nazım şekliyle ve ¬/¬/¬/¬ (fe û lün / fe û lün / fe û lün / fe ûl) (Şehname vezni) vezin kalıbıyla yazılmıştır.
j. 6645 beyittir. Ayrıca 173 tane de dörtlük vardır.
k. Beyit nazım birimiyle yazılmıştır; ancak dörtlük nazım birimi de kullanılmıştır.
l. Didaktik (öğretici) bir nitelik taşır. Bir ahlâk ve öğüt kitabıdır.
m. Eser, ideal insandan hareketle ideal bir toplumu anlatır.
n. Hükümdara siyası öğütlerde bulunur.
o. Eserde allegorik[1][1] (sembolik) bir anlatım vardır.
Hükümdar Kün Toğdı: Adaleti
Vezir Ay Toldı: İyi yönetimi
Vezirin Oğlu Ögdilmiş: Aklı
Vezirin Kardeşi Odgurmış(zahid): Akibeti temsil eder.
p. Eser Hakaniye (Çağatay) Türkçesiyle kaleme alınmıştır.
r. Dili oldukça sadedir.
s. Eser Allah’a hamd, Rasûlullah’a (s) salat ve Hulefa-i Raşidîne (r) övgü ile başlar.
t. Teşbih, tenasüb ve teşhis sanatları sık kullanılmıştır.
2. Divanü Lûgati't-Türk ( Kaşgarlı Mahmud)
a. “Türk Dilleri Sözlüğü” anlamına gelir.
b. Kaşgarlı Mahmut tarafından 1072-1074 tarihleri arasında yazılmıştır.
c. Eser bir sözlük olarak hazırlanmasına rağmen, Türk sosyolojisi, psikolojisi, edebiyatı, gelenek ve görenekleriyle ilgili bilgi veren önemli bir eserdir.
d. Türkçenin önemini anlatmak ve Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılmıştır.
e. Mensur (düzyazı) bir eserdir.
f. Türkçenin ilk sözlüğü kabul edilir. Kelimeleri göçebe boylar arasında gezerek bizzat kendisi derlemiştir. (Diğer önemli sözlükler: Ali Şir Nevai, Muhakemetü’l-Lugeteyn, Şemseddin Sami, Kamus-ı Türki)
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/lise-edebiyat-dersi/49849-turk-edebiyatinin-donemleri.html#post101155
g. İslamiyet öncesi edebiyatın sagu, koşuk ve sav örneklerini içerir.
h. Eserde 7500 kelime ve Arapça karşılıklarıyla bunların kullanıldığı örnek cümle veya şiirler, dilbilgisi kuralları ve bir harita (o devirdeki Türk boylarının yerleşim alanını gösteren) bulunmaktadır.
i. Etnografik bir eser olarak kabul edilir.
j. Zamanında konuşulan ve yazılan Türk lehçelerindeki 7500 Türkçe kelimeye Arapça karşılıklar veren ve harf sırasına göre düzenlenmiş bir sözlük durumundadır.
k. Ayrıca manzum-mensur parçalar (sav, sagu, koşuk), örnekler ve bazı olaylarla donatılmış bir ansiklopedidir.
l. Zamanın Türk tarih ve efsanelerine, coğrafya, halk edebiyatı ve folkloruna dair geniş bilgiler vererek Türkoloji'nin temellerini atmıştır.
m. Türkçenin bilinen ilk sözlüğü, ilk dil bilgisi kitabı, ilk edebiyat güldestesi, hatta Türk dünyası kitabıdır.
n. Eserde Türk şiveleri edebî oluş bakımından Hakaniye ve Oğuz şiveleri olarak ikiye ayrılır.
3. Atabetü'l-Hakayık ( Edib Ahmed Yüknekî)
a. “Hakikatlerin eşiği” anlamına gelir.
b. 12. yy’da Edip Ahmet Yügnekî tarafından yazılmıştır.
c. Dinî, ahlakî, didaktik bir eserdir. Hatta manzum bir vaaz kitabıdır denebilir.
d. Cömertlik, ilim, doğruluk gibi konuları işler.
e. Aruzun fe û lün / fe û lün / fe û lün / fe ûl kalıbıyla yazılmıştır.
f. İslamî kitap düzeni gereği eser Tevhidle başlar. Tevhidi Na’t, ile Hulefa-i Raşidinin övgüsünün yapıldığı bölümden sonra eserin sunulduğu Emir Muhammed Dad Sipehsalar Beye övgünün yer aldığı bölümler izler. Bu bölümler gazel kafiye şekliyle kafiyelenmiştir. Daha sonra dörtlüklerle yazılmış esas bölüm yer alır.
g. Eser 484 dizeden oluşmuştur.
h. Dörtlüklerin kafiyelenişi şu şekildedir: aaba / ccdc / eefe...
i. Nazım biçimi mesnevidir.
j. Hakaniye (Çağatay) Türkçesiyle yazılmıştır.
4. Divan-ı Hikmet ( Hoca Ahmed Yesevî )
a. Mutasavvıf Hoca Ahmet Yesevi tarafından 12. yy.da yazılmıştır.
b. İlâhî aşkın, ibadetin, cennetin vb. konu edildiği didaktik bir eserdir.
c. Tasavvufî halk şiirinin ilk örnekleridir.
d. 7’li ve 12’li hece ölçüsüyle yazılmıştır. Daha çok yarım kafiye ve bazen de sadece redif kullanılmıştır.
e. Dörtlükler halinde yazılmıştır. Dörtlüklerin adı eserde “hikmet”tir.
f. Tasavvufi bir eserdir.
g. Dili oldukça sadedir.
h. Sanat endişesi güdülmeden yazılan eserin lirizm yanı zayıftır.
i. Hikmetler Hakaniye Türkçesi özellikleri göstermektedir.
j. Aruz ölçüsüyle yazılan eserde değişik kalıplar kullanılmıştır.
5. Kitab-ı Dede Korku
a. Destandan halk hikâyesine geçiş dönemi ürünüdür.
b. 12 hikâyeden oluşur. Kitaptaki hikayelerin her birine “boy” adı verilmektedir.
c. Hikayeler daha çok hikaye-masal özelliği göstermekle beraber destan nitelikleri de taşımaktadır.
d. Hikayeler sade bir halk Türkçesiyle yazılmıştır. Hikayelerdeki Türkçe , fiilleri, çeşitli cümle incelikleri , mecazları, cinasları ve ahengiyle çağının en üstün seviyesine ulaşmış bir dildir.
e. Eserde bir yandan Türklerin İslâm öncesi hayatları anlatılırken diğer yandan İslâm’a ait unsurlara da yer verilir.
f. 12-14. yüzyıllar arasında Doğu Anadolu ve Azerbaycan bölgesinde Oğuz boyları arasında söylenmiş sözlü halk edebiyatı ürünlerindendir.
g. Bu hikayelerde Oğuz boyları arasındaki çatışmalar ve Oğuzların komşu Hristiyan topluluklarla yaptıkları mücadeleler anlatılmaktadır.
h. Dede Korkut, hikâyelerin içinde adı geçen, yaşlı, bilge, meçhul bir halk ozanıdır.
i. Eser 15. yy.da yazıya geçirilmiştir.
j. Nazımla nesir iç içedir.
k. Kahramanlık, yiğitlik, boylar arası savaşlar, aşk, aile birliği eserde işlenen konular arasındadır.
l. Özellikle Deli Dumrul hikâyesinde olduğu gibi Türk aile yapısı, aile bağları, ailenin kutsallığı önemli yer tutan bir konudur.