--->: Türkiye'nin Dağları
Hakkari dağlık bölgesinde ova ve plato halindeki düzlükler yoktur. Yalnız Sat ve Cilo dağlarının hemen kuzeydoğusunda Yüksekova adı ile anılan ve yüksekliği 2000 m.'yi bulan, ortasından Nehil çayının geçtiği büyük bir ova vardır. Bu devamlı dağlık ve geçitlerin az olduğu dağ sıralarını geçen ve her mevsimde gidiş gelişe açık olan yollar pek azdır. Bunlar da dar ve sarp yollardır. Başlıcaları Yüksekova - Şemdinli yolu, Hakkari - Çukurca yolu, Siirt - Şırnak - Cizre - Silopi yoludur. Hakkari Bölgesinin bu yüksek dağları yıl boyunca eriyip bitmeyen kalıcı karların, birçok buzulların, eski buzul göllerinin bulunduğu, yukarı kesimlerinde yüksek dağ çayırlarına yer veren, mevsiminde çağlayanlarla dolu ve güzel manzaralı yerlerdir. Bazı bakımlardan çok yerleri Avrupa'daki Alp dağları özelliğindedir. Bu dağların en yükseği olan Cilo dağı, 4170 m. yüksekliğindeki Reşko doruğu ile Türkiye'nin en yüksek dağlarından biridir. Bu dağ sırasının Büyük Zap ırmağı ile İnci çayı arasında boyu 45 km., genişliği 15 km.'dir. Çok yeri sivri, sarp, dişli doruklarla dolu, yer yer kalın kar ve buz örtüleriyle kaplıdır. Üzerinde birkaç küçük göl, 3000 m.'den yüksek yerlerinde 10 kadar buzul vardır. Bu buzullardan bazıları 1 - 2 km. boyunda, 300 - 800 m. enindedir. Buz örtüsünün kalınlığı 20 m.'yi geçer, hatta kimi yerde 40 - 60 m.'yi bulur. Kat kat olan bu buz örtülerinin rengi çok yerinde açık mavi ile yeşilimsi mavidir. Buzullar boyunda derin çatlaklar ve yarıklar vardır. Buzul devrinde buralarda daha uzun buzulların bulunmuş olduğu anlaşılmıştır. Hakkari - Van gölü güneyinin bu sarp, yüksek ve az geçitli geniş dağlık bölgesinin batısında yükseklikleri daha az (1500 - 2500 m.), daha fazla geçit veren dağ sıralan uzanır. Bunların başlıcaları, doğudan batıya Muş Güneyi dağları, Akçakara dağı, Yumrutaş dağı, Akdağ, Maden dağları, Gördük dağı, Malatya Güneyi dağları, Engizek dağı, Maraş' ın Ahır dağı ve Amanos dağlarıdır. Bu dağ sıralarının hepsine birden "Güneydoğu Toroslu" denildiği de olur. Bu dağların geçitlerini geçerek, içbölgeleri güneye bağlayan önemli ve işlek yollar vardır ki, başlıcaları Bitlis - Siirt - Diyarbakır yolu, Bingöl - Diyarbakır yolu, Elazığ - Diyarbakır yolu, Malatya - K. Maraş - Gaziantep yolu, İskenderun - Antakya yoludur. Güneydoğu Anadolu bölgesini kuzeyden çeviren bu dağlar yayının içinde, asıl sıradağlara paralel birkaç dağ sırası daha uzanır ki, yükseklikleri çok olmayan bu dağların bir kısmı (Raman dağı gibi) Türkiye'nin petrol bölgesidir. Bu dağlardan, mesela Amanos dağları Torosların bu dış yayının en uzun sıradağıdır. Bu sıradağ, K. Maraş yakınındaki Ahır dağından İskenderun körfezinin doğu kıyısındaki Hınzır burnuna kadar 175 km. uzunluğunda ve 20-30 km. enindedir. Amanos dağları ortalama 1500 2000 m. yükseklikte, sürekli ve çoğunca dik yamaçlı bir dağ sırası ise de, yer yer boyun ve geçit yerleri de vardır (Beylan geçidi gibi). Dağın üzerindeki dalgalı düzlükler, dar ve derin vadilerle kesilmişlerdir. Üçüncü Zamanın Toros kıvrım sisteminin güneye doğru bir uzantısı olan Amanos dağları, doğuşu sırasında ve daha sonraları aşınmalara uğramış, Üçüncü Zamanın ikinci yarısı olan Neojen devri sonunda yükselmiş bulunan kıvrımlı kırıklı dağlardandır. Toroslar adı verilen kıvrımlı dağların iç yaylarına gelince bunların başlıcaları Çukurovanın kuzeyindedir. Orta Toroslar adı ile anılan bu dağlar, Taşeli yaylası ile Uzunyayla arasında dağ sıralan halinde uzanır, birçok yerlerinde 3000 m. yüksekliği bulur ve geçerler. Bunlardan Bolkar dağı 3585 m.'yi, Aladağ 3734 m.'yi bulur ve Türkiye'nin en yüksek dağları arasında yer tutarlar. Bu iki dağda yazın da eriyip bitmeyen kalıcı karlar, yer yer buz örtüleri, buzyalağı denilen buz çanakları, buzul devrinden kalma şekiller vardır. Aladağlardan sonra daha az yüksek olan Tahtalı dağı ve Binboğa dağları uzanır. Doğu yönünde bu dağlar Zamantı ile Göksu ve Ceyhan arasında yer almışlardır. Bu dağlara 60 yıl öncesine kadar "Anti Toroslar" denirdi. Bu ad kesin sınırları gösteremeyecek şekilde kullanılmıştır ki, bugün bu ad kullanılmamaktadır. Uzunyayla çevresinden itibaren bu dağlar yer yer yüksekliklerini çok kaybetmişlerse de, doğuya dönerek Munzur ve Şeytan dağlarında yine yüksek dağ özelliği kazanmışlardır. Bunların doğusunda kalın lav örtülen altında Toros kıvrım sistemi yapılarını bulmak güç olmuş ise de, Torosların jeolojik bakımdan devamlarını Bingöl dağlık bölgesinde ve güneyinde, daha doğuda Van gölünün kuzeyinde bulmak mümkün olmuştur. Böylece orta Torosların doğusuna düşen ve Doğu Anadolu'nun orta bölümünde uzanan bu dağ sıralarına "Doğu Toroslar" veya "İç Doğu Toroslar" denilmektedir. Orta Toros dağ sıralarından geçen başlıca yol, Gülek Boğazından geçer. Bu boğaz Bolkar dağlarının güneydoğusunda, bugün Konya - Adana asfaltının geçtiği uzun, dar ve derin bir geçit yeridir. Eski çağlarda buraya "Kilikya Kapısı" adı verilmişti. Yerine göre genişliği 20 - 30 m. ve dik yamaçları olan Gülek Boğazı, pozantının güneybatısından Çamalan (Gülek) Bucak merkezi güneyine kadar 30 km. uzunluktadır. Asıl dar boğaz bölümü, Gülek gediği adı verilen yerde başlar, Çamalan köyü güneyine kadar uzanır. Boğazın denizden yüksekliği 1050 - 1150 m.'dir. İç Anadolu'yu Çukurova ve ötelerine bağlayan bu geçit, tarih boyunca başlıca akınlara sahne olmuştur.
Bir başka önemli ve işlek geçit yeri Çakıt Boğazıdır. Burası Gülek Boğazının 15 km. kadar doğusundadır. Bu boğaz, Seyhan nehrinin kollarından olan ve şimdi Seyhan Baraj gölüne dökülen Çakıt Suyu açmıştır. Çakıt Boğazı, Çiftehan ve Hacıkın demiryolu istasyonları arasında uzanır. Boğaz dik yamaçlı, eğimli, derin bir vadi özelliğindedir. İç Anadolu'yu Çukurova'ya birleştiren yollar bu geçitten geçer. Daha doğuda Göksun ve Saimbeyli dağlık yerleri Çukurova'ya dar ve yüksek geçitlerden dolaşan dönemeçli yollarla bağlanmıştır.
Toros dağları yaylarının batıdaki devamına gelince, bunlar; Antalya körfezinin iki yanında uzanan ve Göller Bölgesinde birbirlerine yaklaşan dağ sıralarıdır. Bu iki yakadaki yüksek kıvrım dağlarının hepsine birden "Batı Toroslar" adı verilmiştir. Her iki yanda, yani batıdaki Teke bölgesinde ve Doğudaki İçel bölgesinde devam eden kıvrımlı - kırıklı yapıdaki dağlardır. Yükseklikleri çok yerde 2000 - 2500 m., bazı bölümlerinde 3000 m.'ye kadardır. Körfezin batı yakasında Yanartaş dağı, Bey dağları (3086 m.), Elmalı dağları, Boncuk dağı birbirine hemen hemen paralel olarak sıralanır, daha kuzeyde Katrancık dağı, Eğridir gölü güneyine uzanır. Bu dağ sıralarının aralarında geniş ovalar ve derin vadiler yer tutmuştur ki, iç bölgeyi kıyıya bağlayan yollar buralardan geçer. Bunlardan Antalya bölgesinin ünlü Bey dağları güneybatı - kuzeydoğu uzanan kıvrım dağlarıdır. En yüksek yeri Akdağ doruğunda 3086 m. dir. Sıradağın uzunluğu 50 km, eni 10 km.'dir. Bu dağlarda kıvrılmış olarak ikinci ve üçüncü zaman tabakaları yer tutar. Bolca yağış alan bu kalkerli dağların üst bölümlerinde pek çok sayıda irili ufaklı çanaklar vardır. Bunların bir kısmının içi zaman zaman sularla dolarak çok sayıda geçici göller belirir. Buzul devrinde dağlarda buz örtüleri de bulunmuştur. Karlı dorukları yaz boyunca uzaklardan görülür. Körfezin doğu yakasında birbirine paralel denilebilecek şekilde, Göller Bölgesine doğru birçok dağlar uzanır: Akçalı, Geyik, Dede göl Kuyucak, Erenler dağları gibi. Bunlardan Geyik dağları (2300 - 2600 m.), Göksu’nun iki ana kolu arasından Beyşehir gölüne kadar uzanan yüksek dağlar topluluğunun adı olmuştur. Burada birbiri yanında 20'den çok dağ vardır. Bu dağlar çok yerlerinde geçit vermezler. Sayıları zaten az olan boyun yerlerinin denizden yüksekliği 1700 m.'yi bulur. Buradaki Beyşehir kasabasını, Akseki üzerinden denize bağlayan çok dönemeçli bir yoldan başka yol yoktur denilebilir. Bu dağlık bölgede kireç taşlarının (kalkerlerin) çok yer tutmasına ve bu dağların yeter derecede yağış almalarına bağlı olarak, burada pek çok ve çeşitli karstik şekiller yani düdenler, obruklar, mağaralar, yeraltı dereleri, su yutan delikler, gür kaynaklar gelişmiştir. Burada dağların üstü çok yerde dalgalı düzlükler ve tepelikler görünüşündedir. Fakat hemen her yerinde dik ve sarp yamaçlar da çoktur. Batı Torosların kuzey taraflarında Sultan dağları (1500 - 2000m.), 100 km. boyunda ve 15 km. eninde bir dağ sırasıdır. Birçok yerlerinde billuri şistelerden kıvrımlı bir yapı gösterir. Üstü dalgalı, tepelik bir görünüştedir. Sultan dağlarına batıda Karakuş dağları, parçalı dağ sıraları halinde yaklaşır ve takriben Eğridir gölünün kuzeyinde bu dağlar birbirlerine yanaşırlar. Bu bölgenin kuzeyinde "İç Batı Anadolu Eşiği" adı ile anılan ve bir yandan İç Anadolu Bölgesinin bu yanını çevirirken, bir yandan da kollar halinde dağların Ege ve Marmara denizleri kıyılarına doğru açılarak uzandığı bir bölge olan dağlık arazi yer tutmuştur. Yaklaşık olarak, içine Afyon - Kütahya - Uşak bölgesi bunlar arasındaki yerleri almış bulunan ve basık fakat geniş bir yayılış gösteren bu eşik arazi, 1200 - 1500 m. yükseklikte olup yer yer yüksekliği 2000 - 2300 m.'yi bulan dağlar da yükselir. Bunlardan başlıcaları Murat dağı, Emir dağıdır. Bu dağlık - eşik bölgede dağların esas yapısında kıvrımlı kırıkların ve bu arada billuri şistler alanlarının türlü derecelerden payı vardır. Buradan Marmara ve Ege Bölgelerine doğru dağlar uzanır. Başlıcaları Türkmen dağları, Uludağ (2543 m.), batıya doğru Simav dağları, Alaçam dağları, Kaz dağı, Kozak dağı, Yunt dağı, Boz dağlar, Aydın dağları, Menteşe dağları ve Honaz dağıdır. Ancak bu dağların yapılan farklıdır. Bu dağların çoğu pek eski billuri şistlerden oluşmuş, yeni kırılmalara geniş ölçüde uğramış ve çöken yerler arasında yükselerek dağ biçimi kazanmış eski kütleler alanlarıdır. Bunlardan Ege Bölgesinin dağları, burada bulunmuş olan Saruhan - Menteşe masifinin, çöken yerler ise bu bölgedeki çöküntü yerlerinde meydana gelmişlerdir. Çöken yerler ise bu bölgedeki çöküntü ovalarının ana çizgilerini veren çöküntü hendekleri olarak belirmişlerdir. İç Batı Anadolu eşiğinin doğusunda pek geniş yerler tutan İç Anadolu'da ise, daha çok, 800 - ı 000 m. yükseklikte düzlükler, tek tek yükselen volkan dağları ve tepelikler yer tutmuştur. Bunlardan volkan dağlarından ve şekillerinden ayrıca söz edilecektir. Kısaca belirtilirse görülür ki, Anadolu'nun kuzey ve güney bölgelerinde batı - doğu doğrultulu, birbirine paralel yüksek dağ sıralan uzanır. Bu yüksek dağ sıraları sıkışmış bir halde Doğu Anadolu'da uzandıkları gibi, Batı Anadolu'nun iç bölümünde de bir dağlık eşik biçiminde yer tutmuş olarak ve Ege ve Marmara 'ya doğru açılarak uzanan dağlar bulunmaktadır. Bütün bunların arasında her çeşit düzlüklerin yaygın olduğu ve tek tek yüksek Volkan dağlarının sıralandığı İç Anadolu 'yu ve Güneydoğuda düzlüklerin hakim olduğu ve Karacadağ volkanının yükseldiği Güneydoğu Anadolu'yu, bir tekne biçimi gösteren Trakya'yı belirtmek gerekir.
--->: Türkiye'nin Dağları
Genel olarak iç kuvvetlerin eseri olan dağlar ülkemizin farklıbölgelerinde farklıbiçimlerde karşımıza çıkarlar. Bu bakımdan bazıbölgelerimizde yan basınçlar neticesinde Alp sistemine bağlısıradağlar oluşurken, kimi yerde de sert kütlelerin kıvrılamayıp eprojenik hareketlerle yükselmesi neticesinde ortaya çıkan yüksek kütleler dağları meydana getirmiştir. Bazıbölgelerimizde ise kırıklar boyunca yüzeye çıkan lavların birikmesi ile dağlar ortaya çıkmıştır. Buna göre ülkemizde farklıbölgelerde farklı biçimde görülen dağlar sıradağlar, tekdağlar, kütlesel dağlar olmak üzere üç grupta incelenebilir.
1. Sıradağlar
Genel olarak Alpin hareketler neticesinde meydana gelen bu dağlar ülkemizde en geniş alanı kaplarlar. Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerinde Kuzey Anadolu (Karadeniz dağları) ve Toroslar adı altında dizi teşkil edecek şekilde uzanan bu dağlar kıyıdan itibaren birden yükselirler. Kuzey Anadolu "Karadeniz Sıradağları" dağları kıyıya paralel birkaç sıra halinde uzanır. Kıyı dağları ve iç sıralar şeklinde uzanan bu sıralar birbirinden oluk şekilli vadiler ile ayrılmıştır. Batı ve Doğu Bölümde yüksek olan dağlar orta bölümde (Yeşilırmak-Kızılırmak) arasında alçalırlar. Batı Karadeniz Bölgesinde kıyıdan içeriye doğru Küre "İsfendiyar" dağları, Bolu-Ilgaz dağları, Köroğlu dağları ve Sündikenler olmak üzere üç dağlık alan dikkati çeker. Bunlar içinde 2550 m.'yi bulan yükseltisi ile Ilgaz dağları en yüksek kesimi oluşturur. Orta bölümde kıyıkesimde yer alan dağlar, Ordu ile Kızılırmağın aşağıkeseminde Canik dağları olarak adlanır. Bunların yükseltisi yer yer 1000-1500 m.'ler arasında değişir.
İç kesimde ise Deveci ve Çamlıbel dağları daha küçük diziler halinde görülürler. Doğu bölümünde görülen dağlar yüksek ve sarp oluşlarıile dikkat çekerler. Kıyıkesimde Giresun dağları ve doğu Karadeniz dağları olarak anılan dizinin gerisinde "Güneyinde" Gümüşhane, Rize, Yalnızçam kütleleri yükselirken bunların güneyinde Otlukbeli, Mescit, Kargıpazarı, Allahüekber dağları uzanır. Derin vadi olukları ile birbirinden ayrılan bu diziler üzerlerinde çok az yerde geçitlere rastlanır. Bunların içinde en önemlileri Rize-Of arası kıyı şeridini Erzurum'a bağlayan Dağbaşıbeli,Sürmene'yi Bayburt'a bağlayan dağgeçidi, Trabzon, Erzurum transit yolu üzerinde Zigana geçididir.
Güneyde Akdeniz Bölgesinde dikkati çeken sıradağlar Toros Dağlarıolarak bilinir. Toroslar Kuzey Anadolu sıradağları gibi kıyıya tam olarak paralel uzanış göstermezler. Batı Toroslar, Orta Toroslar, Güneydoğu Toroslar-Amanus Dağları olmak üzere üç kısımda ele alınmaları doğru olur.
Batı Toroslar Antalya körfezinin kıyıları boyunca yay biçiminde uzanırlar. Kuzeyde Göller Yöresinde ise bu yaylar birbirlerine yaklaşırlar. Batı Toroslar Batıda Teke ve Menteşe Yöresinin Güneyine kadar Beydağları, Elmalı Dağları, Katrancık ve Boncuk Dağları dizisi halinde devam ederken Doğuda ise Akçalı, Geyik, Dedegöl, Kuyucak, Erenler sırası yer alır. Antalya körfezinin iki kıyısında uzanan bu dağlar tamamen kalker kayaçlardan meydana geldiklerinden çok sayıda karstik şekil (Dolin, polye, uvala, düden, mağara, yer altı deresi vb.) içerirler. Bu dağlar içinde Beydağlar'daki Akdağ zirvesi 3086 m. ile en yüksek noktadır.
Orta Toroslar ise Güneybatıda Taşeli platosu ile Kuzeydoğuda uzun yayla arasında uzanırlar. 3000 m.'yi geçen yükseltilere sahip olan bu dizi içinde Bolkar, Aladağ kütleleri ile Binboğa dağları dikkat çeker. Burada 3734 m.'yi bulan yükseltisi ile Aladağ en yüksek nokta olur. Bu dizinin Güneydoğusunda İskenderun körfezinin doğusunda Güneybatı Kuzeydoğu doğrultusunda uzanan sıra Amanuslar'dır. Torosların dışyayınıteşkil eden bu sıra Kahramanmaraşyakınlarında Doğuya doğru bükülür ve Ahır, Engizek, Malatya, Gördük, Maden, Akdağ, Muş, Aydınlı ve Bitlis Dağlarından oluşan Güneydoğu Toroslar dizinin doğu ucunu oluşturan Hakkari Dağlarında son bulur. Bu uzun dışyay üzerinde özellikle doğu uçta Hakkari kesiminde yer alan Cilo Dağı 4168 m. bulan yükseltisi en yüksek noktayı oluşturur. Burada Şemdinli, Şırnak arasında ve Hakkari kuzeyinde dik, eğimli keskin sırtlı birbirine paralel sıralar oluşturan küçük diziler içinde Karadağ, Sat, Sümbül, Samur, Altın, Tantanin gibi dağlar dikkati çeker.
--->: Türkiye'nin Dağları
2. Tek Dağlar
Bu tipe giren dağlar genelde ülkemizin iç bölgelerinde dikkati çekerler. Bu dağların teşekküllerinde volkanizma olayları kadar epirojenik hareketler sonucunda kütlesel yükselmeler ile ortaya çıkanlar yanında ayrıca aşınmaya direnç gösteren eski temele ait kayaçların yükseltilerini korumaları neticesinde görülen kütleleri de sayabiliriz. Bunlar içinde çatlaklar boyunca mağmanın yüzeye çıkmasıneticesinde ortaya çıkan volkaniklere örnek olarak İç Anadolu'nun Güneybatısındaki Erciyes, Melendiz, Hasandağı ile Doğu Anadolu Bölgemizde dikkati çeken Tendürek, Süphan, Büyük ve Küçük Ağrı ile Nemrut Dağlarısayılabilir. Ülkemizde volkanik yapıda ol mayan başlıca tekdağlar ise İç Anadolu'da Kuzey kesimde Elmadağ, İdris Dağı, İç-batı Anadolu eşiği üzerindeki Türkmen dağı, Akdağ, Simav Dağıile Uludağ, Şaphane, Murat, Honaz Dağları ve Marmara Bölgesinin Güneybatı kesimindeki Kazdağı olarak belirlenir.
3. Kütlesel Dağlar
Bu dağlar Doğu Anadolu Bölgemizde çoğunluktadır. Teşekküllerinde Alpin hareketlerinin rolü büyüktür. Bunlar yan basınçlar kıvrılma ve kırılmalar ile şekillenmiş kütlelerdir. Şerafettin Dağları, Şakşak Dağları, Karasu-Aras Dağları bu tipe örnek olarak gösterilebilir. Bu dağlara ayrıca Ege Bölgesinde dikkati çeken Madra, Kozak kütleleri ile Aydın Dağları, Bozdağlar ve Manisa Dağı kütleleri ilave edilebilir. Bu kütleler bölgenin yapı hatlarına uygunluk gösterip yükselmiş blokları horstları oluştururlar. Ayrıca İçbatı Anadolu eşiği üzerinde Güney kesimde görülen Sultan Dağları da kütlesel dağlara örnek olarak gösterilebilir.