Hepimiz nice umutlarla evlenerek evlilikten, ilişkimizden, eşimizden fazlasıyla beklentiye gireriz. Hiç düşündünüz mü, eşiniz sizin için ne ifade ediyor? Ya da eşinize yüklediğiniz anlam nedir? Yıllardır edindiğim klinik deneyimimle ifade edebilirim ki, bazılarımız için eşi “her şey”idir.
5 yıl önce 30 yaşlarında bir bayan, eşi tarafından aldatıldığı için terapiye başvurmuştu. “Benim için artık hayatın anlamı yok, her şey bitti, son ipi de kopan kukla gibi ortadayım” demişti. Hatırlıyorum da ne kadar da şaşırmıştım. İçimden eşine “Ne çok anlam yüklemiş” demiştim. Oysa hayatın tüm anlamları Cenab-ı Hakka dairdi. Sonrasında çiftleri daha çok inceler olmuştum, kimler için eşi her şeyiydi diye.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/konusuz-konular/5981-esiniz-sizin-icin-ne-anlam-ifade-ediyor.html#post8762
İnsanoğlunun karşısındakine yönelik rolü her zaman bir tanedir. Ancak ötekiler çoğaldığı oranda rollerimiz artar. Örneğin, kocamıza karşı sadece “kadın”, ebeveyne “evlat”, kardeşe “kardeş”, çocuğumuza “ebeveyn” rolümüz vardır.
Tüm roller bir kişiye verildiğinde ilişkilerde kaos ve karmaşa yaşanır. Atfettiğimiz rollerle ötekinden beklentilerimiz o kadar fazlalaşır ki, sürekli hayal kırıklığı yaşarız. Zira öteki de bizim gibi yalnızca bir kişidir, karşısındakiyle sadece bir rolüyle ilişkiye girer. Düşünün eşinize hem koca/karı, hem anne/baba, hem kardeş/arkadaş rolü verirseniz hepsini nasıl yüklenip yerine getirsin?
Ya da hiç düşünüyor muyuz, eşimiz bu kadar çok rolün kendisine yüklenilmesine razı mı?
Acaba hangi ihtiyacımız bizi böyle davranmaya sürüklüyor? Sahi neden onu böylesi zorlu süreci yaşamaya mecbur ediyoruz? Acaba bu kadar çok rolü bir insana vererek kendi işimizi mi kolaylaştırıp tembelliğe sığınıyoruz?

Bir taşla sayısız kuş!

Oysa yaşam sürecimize dahil olan herkes, onlarla yaşadığımız her ilişki, aslında kendimizi tanımaya dair deneyimlerimizdir.
Eşini “her şey”i olarak algılayan çiftlerden biri iradi gücünü ilişkisinden doğan olumsuzluklara katlanmaya sarf ettiğinden, telafi edici mekanizmalarını onarım çabası olarak kullanmayı unutabilir.
Neden ötekinden beklemek yerine, Rabbimizin lütfettiği cüz-i irade ile ilişkimizi nasıl canlı tutabileceğimizin, derin ve samimi birlikteliği nasıl yeniden inşa edebileceğimizin yollarını aramayalım?
Bakışımızı kendimize yönelterek değişmeye, gelişmeye, büyümeye önce kendimizden başlayalım.
Her adım kendi üzerimize katlanarak büyümektir. Ne mutlu büyüyebilme cesareti ve azmini gösterenlere!