Bu sene yediğiniz gerçek domates tohumlarından birazını saklayın. Gelecek yıl, kendi saksılarınızda yetişmiş nefis domatesleriniz olsun. Biraz ilgi, biraz da sevgiyle.
Yediğimiz içtiğimiz her nimet, bize hayatı, hayatın akışını anlatıyor aslında, hatta biraz dikkatli bakarsak yol bile gösteriyor!
Önce çıkmasını istediğiniz şeyin tohumunu veya çekirdeğini ekiyorsunuz, ekilenler vakti gelince topraktan baş gösteriyor, merhaba diyorlar hayata, sizin için geldik, sevin ve sevinin diye!
Fide oluyorlar önce, narin, hassas fideler su istiyor, bakım istiyor tutunmak için toprağa, şefkat ve sevgi bekliyor büyümek için!
İhtiyaçlarını verirseniz, güven bulur yerinde, kök salar toprağa, meyve vermeye sabırsızlanır, aldığı ilgi ve sevgiye karşılık!
Ektiğiniz niyete göre, bazen asırlık ağaç olur, sadık arkadaşınız olur, kuşlar gelir konar dallarına mutluluğunuz perçinlenir…
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/konusuz-konular/49585-bir-domates-bir-elma-hayat-verdi-bana.html#post100493
Ama bakmazsanız fideye, sulamaz, sevmez, ilgi göstermezseniz üzülür, küser ve tutunamadan hayata solar gider.
İnşallah köklensin fidelerimiz, sevgiyle, bereketle gelsin rızkımız doğadan!
Biraz düşündüğümüzde anlıyoruz ki doğadaki canlı hayat bir bütün, bitkiler ve hayvanlara dikkatle baktığımızda, doğayı sevgiyle kucakladığımızda, sesini dinleyip anlamaya çalıştığımızda biz oluyoruz, insan oluyoruz aslında!
Doğaya ne kadar yaklaşırsak içimizdeki sevgi, aşk, mutlulukla ortaya çıkıyor, ruhumuz ve kalbimiz aydınlanıyor, umutla coşuyor yüreğimiz ve doğruyu algılıyoruz!
Sıkıntıları atıp, karamsarlık, umutsuzluk, hırs ve ihtirasın başını eziyoruz hemen!

Geçen buluşmamızda bizim ailedeki tohum ve çekirdekleri biriktirme geleneğinden bahsetmiştim sizlere.

Ben anneannemden ve annemden gördüm, onlar da büyüklerinden görmüşler. Önceleri ilginç gelmişti bana, şanslı büyüklerimiz zamanında köyde kasabada doğanın içinde yaşayarak öğrenmişler, toprağın bereketini, tohumun, çekirdeğin değerini…
Anneannem benim gözümde her şeyi bilen bir Osmanlı hanımı, ne de olsa eski toprak!
Hem çağa ayak uydurup hem de geleneğini kaybetmeden tatlılıkla direnerek, amacına ulaşabilen ve aynı zamanda çevresine de bu güzel sevgiyi aşılayabilen nadir insanlardan!
Varlık da görmüş yokluk da, göç yaşamış, her şey tamam derken sıfırdan hayata başlamış ama yılmamış, hayatının belli dönemlerinde yerleşim düzeni, mahallesi, çevresi değişmiş ama o değişmemiş, doğru bildiği yoldan ilerlemiş…

İyi ki de öyle yapmış, biz önceleri onu anlayamıyorduk ama o yaşlandıkça ve biz büyüdükçe anlıyorum ve anneannemin yanında geçirdiğim zamanlar ve ondan öğrendiklerim için şükrediyorum.
Önceleri tarlasında bahçesinde yetiştirmiş sebzelerini, çiçeklerini. Sonra şehir hayatıyla balkona taşımış bahçesini, gittiği her yerden toplardı filizleri, tohumları, çekirdekleri. Yetiştirip gelene gidene dağıtır, çaktırmadan çiçek sevdalısı yapardı çevresini...
Bana en hayranlık veren hikayesi de şehirleşmenin getirdiği site hayatında, kendi odasına bakan taraftaki bahçesine ektiği, nane, maydanoz, domates, salatalık, kasımpatı, sümbül, nergis, yasemin, limon ağacı ...
Onlar açtıkça anneannem coşuyor, olayı fark eden yönetici burası böyle şeylerin yeri değil diyerek hepsini çıkarttırıyor, üstüne üstlük evdekiler de kızıyor kendisine,
bizimki hiç umursamıyor. Bir şey olmamış gibi tekrar ekiyor sevgiyle, tekrar, tekrar...
Onun bu sevgisini önce hizmetliler, sonra bir bir komşular görmeye başlayıp, inip onun ektiklerinden toplayıp yemeye başlıyorlar. Bir de bakıyoruz hepsi anneannemin sevdalısı olmuş.

Hepimize doğal sebze ve meyveleri öğretmiş, çiçekleri sevdirmiş, ağaçları sevdirmiş, onun gerçek yaşam sevgisi bir rüzgar gibi yayılmış etrafına…
Elma ağacı nasıl olur diye soruyorum anneanneme?
“Yediğin doğal elmanın çekirdeğini sakın atma, hemen bir saksının kenarına ekiver, vakti gelince dünyaya gelecektir. Fide çıkıp 40 santim kadar büyüyünce, elma ağacına bir bahçe ara. Uygun bir yer bulunca, toprağı kaz içine elma fidesini yerleştir. Etrafından iyice bastırarak kökünü sağlama al, biraz can suyu ve sevgi ver, o da sana güzel güzel meyveler versin” diyor.
( Aynı işlem yediğiniz her meyve çekirdeği ve kabuklu yemişler için geçerli)

Domatesi nasıl ekeriz diye soruyorum?
“Öncelikle geçen yıldan sakladığımız, genetiği bozulmamış, hormonsuz, doğal pembe veya sırık domates tohumlarını bir kaba alıp, az miktar su koyup 24 saat kadar bekletiyoruz.

Daha sonra uzun saksılara toprağı koyuyoruz, üzerine suda beklemiş tohumları yayıyoruz, tohumların üzerini 1 cm. örtecek kadar toprak ilave edip, püskürtme yöntemi ile can suyu veriyoruz ve ılık bir ortamda bırakıyoruz.
Fideler çıkmaya (ortama 10 günde çıkıyorlar) başlayınca, hafif püskürtme yöntemiyle suluyoruz, bu işleme fideler 10 – 15 cm. boyunda olana kadar devam ediyoruz.
Büyük bir saksı veya varsa bahçeye fideleri ikişerli olarak 30 santim ara ile kökü iyice sıkıştırarak ekiyoruz. Her iki günde bir akşamları suluyoruz. Fideler iyice uzayıp, domatesler çiçek vermeye başlayınca destek bağlıyoruz. Domatesler olgunlaşana kadar sulamaya, aralıklarla kökünü kazıp havalandırmaya özen gösteriyoruz. Ortalama 40 gün sonunda domateslerimizi yemeye başlıyoruz.”
* Verimli domates olması için, yan ve alt yaprakları düzenli temizlenir.
* Böceklenmeyi önlemek için, domates fidesi aralarına açelya ve fesleğen ekilir.
* Sulama yaparken, su direk köke değil, 10 – 15 cm. kadar kenardan verilir.

Biraz da domatesin faydalarından bahsedelim:
Domates
Latince adı: Solanum lycopersium

Domates’te etken madde “likopen”dir. A, B, C vitaminleri bakımından zengindir. Geleneksel tohumdan üretilmiş, doğal koşullarda (hormonsuz, ilaçsız) yetiştirilmiş domates şifalı bir besindir.
Antioksidan özelliği vardır, kalp büyümesine, kalbin dıştan yağlanmasına karşı korur.
Vücutta biriken zehirli maddelerin atılmasını ve kanın durulmasını sağlar. Kolesterol düşürücü, kabızlığı giderici, cildi güzelleştirici etkisi vardır. Nasırların sökülmesinde yardımcı olur.
Midesi zayıf olanlar, böbrek ve mesanelerinde iltihap olanlar suyunu içmemelidirler! Olgunlaşmadan veya yapay olarak olgunlaştırılmış domatesler bağışıklık sistemine kalıcı zarar verebiliyor!