Modern sağlık anlayışı problemli bir coğrafyada siyaset yapmaya benziyor.
Önemli olan zindelik!
Ve zinde kalabilmenin yolu sürekli iç ve dış düşmanları vurgulamaktan geçiyor.
Sürekli “dikkat et!” deniyor insanlara; “kuşkulan ve uyanık ol!”
“Yediklerinden içtiklerinden kuşkulan; alışkanlıklara teslim olma, destek ilaçları almayı ihmal etme vb...”
Neden?
Çünkü günümüzde hastalık denen şey; “kapıdaki sinsi düşman!”
Günümüz tıbbı sanki sürekli şöyle fısıldıyor kulaklarımıza: “Düşman her an tetikte! O halde sen de uyanık ol!”
Bu sürekli teyakkuz, sürekli işkillenme ve sonuç olarak durumunu sürekli olarak daha iyileştirme hali ister istemez enerji veriyor insana.
Sonra da bu enerjiye sağlıklı yaşam ve zindelik deniyor.
Gergin, endişeli bir bekleyişin yerinde duramaz hali gibi!..
O endişeyi dağıtmak için sürekli fıkra anlatıp gülme arzusu gibi!..
Öyle bir enerji!
Adına sağlıklı yaşam diyorlar.
Ve parayla satıyorlar!
***
Eminim ki hafta içinde gazetelerde çıkan “Aspirin kalbe yararlı değil zararlıymış” veya “vitamin hapı içerek sağlığımızı tehlikeye atıyormuşuz” türü haberlere de pek şaşırmamışsınızdır.
Çünkü itiraf etmesek bile bunlara alttan alta hazırlıklıyız!
Çark böyle işliyor!
Bilimsel araştırmaların kesin bilimsel bulgu haline gelmemiş sonuçları medyaya yansıyor.
Bir rüzgâr, bir patırtı kopuyor!
Eh, doğrusu böyle haberlerin tatlı bir heyecanı, zengin bir dedikodu malzemesi olduğu da bir gerçek!
Peki bütün bunların altında ne yatıyor? Onu düşünüyor muyuz hiç?
Son haberler, yani Aspirin ve bazı ağrı kesicilerin kalp damar hastalıkları karşısında önleyici olarak kullanılmasına veya vitamin çılgınlığına karşıt araştırma sonuçları aslında epeydir gözlerden uzak süren bir savaşın su üstüne çıkmasından başka bir şey değil.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/konusuz-konular/36401-saglik-haberleri-hangisi-dogru.html#post77995
Bir yanda “korku pazarlayarak” hastalık satan dev ilaç şirketleri, ultra sağlıklı yaşam guruları ve medya işbirliğiyle oluşan bir dünya var!
Bu dünya ya ikide bir yeni bir hastalık tanımı yapıyor ya da yeni bir hastalık tehdidini gündeme getiriyor. Yeni tehdit çerçevesinde de muazzam bir pazar oluşuyor.
Biz sıradan insanlar da dünden razıyız bu patırtıya!
İnsanız; sağlığımızı önemsiyoruz, korkuyoruz ya, bu endüstrinin kucağına balıklama atlayıveriyoruz!
Ama yeniden hortlayan verem gelişmiş ülkeleri bile kırıp geçirmeye başlamışmış; Afrika’da AIDS’liler tedavi edilmiyormuşmuş...
Kimin umurunda!
Bunlar küçücük birer haber bile olmuyor, olursa da kimse tarafından okunmuyor!
Çünkü o sırada hepimiz canla başla kolesterolümüzü düşürmeye çalışıyoruz ya da bir gün kapımızı çalabilecek kansere karşı etkili olur diye avuç avuç vitamin ve antioksidan yutuyoruz!
İşte bu “dünya”ya “artık yeter” diyenler sağlık sektörü çalışanları ve bilim adamları da var!
Kapitalizmin modern tıbbı ahtapot gibi sarıp sarmalamasına karşı çıkanların araştırmaları, incelemeleri son yıllarda artmaya başladı ve sesleri de daha yükselir oldu.
Artık BMJ ve Lancet gibi ciddi tıp bilim dergilerinde “ilaç endüstrisi ve hastalık ticareti” gibi başlıklar taşıyan incelemeler daha sık yayımlanıyor ve ilgi görüyor.
Geçen hafta gazetelerde yer alan vitaminlerle ağrı kesicilerin aşırı kulanımının tehlikelerine dikkat çeken araştırma sonuçları söz konusu çevrelerden geliyordu. Şimdilik bu kadarına dikkatinizi çekeyim.
Önemli konu bu. Sonra yine üzerinde dururuz.

Haşmet Babaoğlu