ÇİLEK MECLİSİ ÇİLEK MECLİSİ
Sadrazam Mithat ve Rüştü Paşalar, bir ziyafet için Sadrazam Yusuf Kâmil Paşa'nın yalısına çağrılmışlar. Kâmil Paşa, yemekten sonra getirilen çileği dalgınlıkla şeker yerine tuza banarak yediğinde, bozuntuya vermeden ‘Aman ne leziz oldu’ demiş. Şirvanizade Rüştü Paşa da, bunun iyi bir şey olduğunu sanarak onu taklit etmiş ve o da işi pişkinliğe vurup aynı sözü söylemiş. Yemekte bulunan Minas Efendi, bunun üzerine yanındaki Mithat Paşa’nın kulağına eğilerek:
— Çileklere yaptıkları önemli değil, demiş. Ama maalesef, millete de aynı şeyi yapıyorlar.

BİRAZ DA ONDAN
Peyzaj mimarlarından Mevlüt Baysal, gittiği lokantada bir saat beklemek zorunda kalmış. Nihayet bir garson gelip sormuş:
— Ne isterdiniz?
Mevlüt Baysal, kibarca cevap vermiş.
— Bir porsiyon ilgi lütfen!..

UÇAN TABAKLAR
Gökyüzünde birtakım uçan cisimlerin görüldüğü iddia edildiğinde, bunlara ilk önce "uçan tabak" adı veriliyormuş.
Nizamettin Nazif, bu esrarengiz olay hakkında Prof. Salih Murad'ın fikrini sorarak:
— Ne dersiniz, hocam? demiş. Bu uçan tabaklar sizce gerçek midir? Ve daha önce görülmüş müdür?
Profesör:
— Elbette gerçektir, diye gülümsemiş. Karı koca arasında sık sık görülür



ZEKA MESELESİ
Adam oğlunun okuldaki başarısıyla, sürekli övünürdü. Çocuğunun karnesini okurken gururla karısına: “Hiç şüphe yok, bu çocuk benim zekamı almış” dedi. Karısı şöyle cevap verdi:
— Orası doğru, çünkü benim zekam yerinde duruyor!

HIRKA
Vaktiyle adamcağızın biri, Abdülkadir Geylânî Hazretlerine gelerek:
— Aman yâ Hazret, mübarek hırkanı bana giydir de, senin hâlin ile hâlleneyim demiş.
Geylanî Hazretleri de şöyle cevap vermiş:
— Sen kendin o hâli bulmadıkça, hırkamı değil kendimi giydirsem fayda vermez.

ŞEKER
Dostlarımızdan Ahmet hoca, mesainin fazlalığından, fırsatını buldukça ufaktan kestirirdi. Birgün sohbet sırasında birisi, şeker hastalığının uyku yaptığından söz açtı ve “Ahmet hocanın şekeri olmasın?” diye sordu.
Söze giren Ali Suad, gülerek şöyle cevap verdi:
— Ahmet hocada şeker yok ama, şekerleme çok.

HAK ve BÂTIL
Mevlânâ Hazretleri, Hakk’a ulaşmak istediğini söyleyen birisine:
—“Bâtılı bırak!” buyurdu.
— “Bâtıldan nasıl kurtulmalı?” sorusuna da:
—“Hakk’ı tutarak,” cevabını verdi



MUSLUKLAR HARİÇ HER YER

Şair Eşref, Kırkağaç kaymakamlık binasının aktığını, tâmiri gerektiğini merkeze yazmış...

Merkezden yazı gelmiş;

“Nerelerin aktığını tek tek bildiriniz...”

Bunun üzerine Eşref meseleyi şöyle izah eder:

“Efendim, musluklar hariç her yan akıyor.”

NE HAKLA ZAMANIMI YERSİN

Günün kaç saatinde çalışırsınız? Sizi bilmem ama, Edison için anlatılan şu:

Bir icat peşinde, yirmi saat çalıştığı günlerden birinde uykuya mağlup olmuş.Yardımcısının yarım saat sonra uyandırmasını tembihleyerek sedire uzanır.

Fakat yarım saat sonra yardımcısı öyle derin ve tatlı uyku içinde bulur ki Edison’u... Uyandırmaya kıyamaz. Bir yarım saat daha bekler. Ve uyandırır. Edison, uyanır uyanmaz ilk işi saati sormak olur.

Öğrenince de çok sevdiği asistanını şiddetle azarlar:

-“Ne hakla benim yarım saatimi yersin?” der.

KIRK TOP BİR MANDA

1.Dünya Savaşı’nın Mütâreke günlerinde bazıları Türkiye’yi bir devletin mandası altına koymak istemişler. Bunun üzerine Yahya Kemal:

-Yahu, Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u almak için tek topu kırk mandaya çektirmişti. Bunlar koca devleti tek mandaya çektirmek istiyorlar” cevabını verir.

GÖNÜL KOCAMAZ

Abdulhak Hamid’in evinde bir sohbet sırasında, konu gençlik ve ihtiyarlıktan açılmış.Yaşı geçmiş bir hanım Hamid’e dönerek:

-“Efendim, gönül kocamaz” derler. Hamid bu söz üzerine şu cevabı verir:

-Kocamaz ama kocamış bir vucut içinde oturmak da istemez.





GİRENLERDEN ALMAYACAĞIZ DEDİKSE DE...

Komedi Yazarı Meşhur Molier, yeni yazdığı bir oyunu ilk defa olarak bir tiyatroda temsil ettireceği zaman,bir ilan neşredip tiyatroya girenlerden para alınmayacağını yazar.O gece tiyatro hınca hınç dolar.Oyun oynanıp bittikten sonra Molier,tiyatronun kapısının içerisine oturup her çıkandan para ister,vermeyenleri dışarı bırakmaz.

-Canım,girenlerden para alınmayacağınızı ilân etmediniz mi? Derler.Molier şöyle cevap verir:

-Evet girenlerden alınmayacaktır dedik,ama çıkanlardan alınmayacağını söylemedik.



NEFES ALACAĞIM

Yahya Kemal, çok şişman olduğu için, bir yokuşun sonundaki dükkanın önünde dinlenirken, içeriden çıkan tezgâhtar:

-Buyrun beyim, diye atılmış, ne alırsınız?

Yahya Kemal tebessüm ederek:

-Evladım müsaade edersen bir nefes alacağım.

BİR TÜRKÜ NASIL TANIRSINIZ?

* Ancak bir Türk aracın sinyal lambaları dururken kolunu çıkararak "dönüyorum" hareketi yapabilir.

* Yemeğin etini en sona bırakan kişi tabi ki Türk'tür.

** Ancak bir Türk trafik ışıkları kırmızıdan yeşile döndüğünde önündeki

herkesi salak sanarak kornaya basabilir.

*Dingildeyen bir masanın ayağına kağıt sıkıştırma fikri bir Türk'ündür.

* Tv'de film seyrederken filmin oyuncularıyla muhatap olan (dur oraya gitme öldürecekler seni) Türk sinema severlerdir.

* Ancak bir Türk kulağını kalem ya da örgü şişiyle karıştırabilir.

* Arabasına öküz, köpek, horoz sesli korna taktırma fikrinin patenti bir Türk'e aittir.

* Gazete kağıdını en iyi şekilde kullanan Türk'tür(Cam silme bezi, külah, mendil, sofra bezi)

* Ancak bir Türk kadını, denize dikkat çekmemek için elbiseleriyle girip, bütün dikkatleri üzerine çekebilir.

* Plastik yoğurt kabini saksı yapan elbette ki Türk'tür.

* Arabasının arkasına yazı yazan bir Türk değil de nedir?(Rahmetli de sollardı, tek rakibim THY)

* Uçakta bulunan tanıdıklarına uçak havalandıktan sonra görmeyeceğini bildiği halde el sallayan birini görürseniz hemen boynuna sarılın çünkü o Türk'tür.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/komik-yazilar/5733-cilek-meclisi.html#post8491