Kitabın Adı Uluslararası Boyutlarda Anadolu ve Kafkasya Ekseninde Ermeni Sorunu
Kitabın Yazarı Prof. Dr. Mim Kemal ÖKE
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/kitap-ozetleri/51641-uluslararasi-boyutlarda-anadolu-ve-kafkasya-ekseninde-ermeni-sorunu.html#post106489
Yayınevi ve Adresi İz Yayınları, İSTANBUL
Basım Yılı 1998
KİTABIN ÖZETİ:
Yazarın ifadesiyle bu çalışma, ''siyasi emellere alet edilmiş bir geçmişi inceleme konusu" yapıyor. Kitap genel olarak Osmanlı İmparatorluğu'nda ortaya çıkan Ermeni sorununun "ne olduğu" sorusuna cevap aramıştır. Sosyal bilimlerdeki araştırmacılar tarafından, bugüne kadar Ermeni sorunu değişik yönleriyle ele alınmış ve kitap haline getirilmiştir. Kitap, bu konuda yazılmış diğer eserlerden farklı olarak mevcut belgeler ışığında sorunu uluslar arası ilişkiler bilimi metodolojisiyle ele alarak analiz etmeye çalışmıştır.
Kitabı ilginç hale getiren, Ermeni sorunu incelenirken, metodoloji olarak uluslar arası ilişkilerin kullanılmasıdır. Çünkü, tarih kavramı ve bilgisi olmaksızın bir uluslar arası politika incelemesinin yerinde olamayacağı açıktır. Ayrıca, uluslar arası politika kavramı dikkate alınmaksızın yapılan bir siyasi tarih çalışması da globalleşen dünya ile ilişkilendirilemeyen olayların bir karmaşası olarak görülecektir.

Bu dönemde; dünya, güç dengesinde giderek daha önemli bir devlet olarak ortaya çıkan Çarlık Rusya ile Osmanlı Devleti'ni bir doğal yayılma alanı olarak kabul etmekte ve bu topraklardan yararlanarak güneyde sıcak denizlere açılma hedefi gütmektedir. Bu hedefe ulaşmak için ise; Osmanlı yönetimi altındaki Hristiyan toplumların hamisi rolünü oynamaktadır. Ayrıca, dönemin diğer iki başlıca gücü olan İngiltere ve Fransa da Osmanlı Ermenilerine Protestanlık ve Katolikliği kazandırmak amacındadır. Bu kapsamda; İngiliz ve Fransızlar İstanbul'da 1830'da Ermeni Katolik, 1847'de Ermeni Protestan kiliselerini kurdurmuşlardır. Rusya, İngiltere ve Fransa'nın Osmanlı Ermenilerine ve diğer Hristiyan toplumlara gösterdikleri bu ilginin gerisinde esas olarak Osmanlı Devleti'nin iç işlerine müdahale edebilmek ve İmparatorluğu parçalamak amaçlanmaktadır.

Ermeni sorunu yapı itibarıyla milliyetçilik hareketlerinin sonucu olarak Osmanlıların son döneminde ortaya çıkan ve geniş bir bölgeye tesiri olan bir azınlık meselesinden ziyade, Orta Doğuda nüfuz mücadelesinde bulunan, bu bölgede çıkar ve emelleri bulunan bütün devletleri ilgilendiren uluslar arası bir problem olarak karşımızdadır. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde yer alan bu ve diğer azınlık meseleleri de İmparatorluk tarafından üretilen siyasetlerle değil, dünya siyasal sisteminde meydana gelen savaşlar ve diplomatik mücadelelerle bugünkü durumuna gelmiştir.

Ermeni akademisyenler tarafından, büyük azim ve gayretlerle Doğu Anadolu'nun Ermenilerin asıl yurdu olduğu, Türklerin ise; bu bölgeyi asıl sahiplerinden zorla aldığı ve amaçlarına ulaşmak için de soykırım uyguladıkları yolundaki sözde iddiaları gündemdedir. Günümüzde uluslar arası arenada aynı tez kullanılarak Türklerin Kıbrıs'ta da aynı yola başvurduğu iddialarına şahit olunmaktadır. Belki bütün bunlar kitabın değerini bir ölçüde daha artırıp dünya siyasetinin takibinde tarih kavramının eksikliklerinin uluslar arası politika ile birlikte ele alınması gereğini ortaya çıkarmaktadır. Kitabın diğer bir üstün tarafı ise; konuyu Anadolu Ermenileri ile sınırlı tutmayarak, aynı sistematik içerisinde Kafkasya'ya uzanan yönlerini de incelemesidir. Ermeni sorununun, Kafkasya'ya bakan yönünü, 1990'larda başlayan Karabağ sorunu tam anlamıyla doğrulamakta ve canlı bir bakış kazandırmaktadır.

İlk bölüm uluslar arası politika teorisinden bahsetmektedir. Olay daha sonrasında bu teori çerçevesinde ele alınarak, sorunun oluştuğu uluslar arası ortam incelenmiştir. Bu bölümde özellikle 1815'li yıllardan sonra Avrupa'nın Osmanlı politikasının temelini oluşturan "şark meselesi''ne dikkat çekilmiş ve sonraki bölümlerde daha çok sorunun anatomisiyle ilgilenilmiş ve çerçevesi ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Ermeni yazarların ifadeleri tüm çelişkileriyle ortaya çıkarılmış ve diğer devletlerin çok değişken dış politikaları incelenmiştir. Uzun yıllar boyunca İmparatorluk topraklarında "millet-i sadıka" olacak kadar iç içe yaşayan bir topluluğun hangi nedenler ile bir "sorun" olarak nitelendirilmeye başlandığı belirtilmiştir. Son bölümlerde olayın çözümlenmesine dair analizler gündeme gelmiş ve dikkat bir yönüyle Ermeni sorununun bir dönüm noktası olan 1917 yılına çevrilmiştir. Sovyet devrimi ile meydana gelen global değişim yeni bir boyut kazanmış ve Ermeni sorununun Anadolu merkezli olmaktan çıkarak Kafkasya ekseninde yer aldığı belirtilmiştir.

Sonuç olarak "yeni dünya düzeni" adı altında yaşanan tüm karmaşa, bazı güçlerin 19ncu yüzyıl "Sömürgeci Batı" geleneklerini kötü bir şekilde devam ettirme inatlarıdır. Kitap ayrıca bu konu üzerinde okunabilecek geniş bir kaynakçayı da içermektedir.