Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


1 sonuçtan 1 ile 1 arası
  1. #1
    **NUR** Beyza - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Konya, Turkey
    Mesajlar
    4,214
    Tecrübe Puanı
    100

    Nutuk- Kitap özeti ve açıklama

    NUTUK


    SAMSUNA ÇIKTIĞIM GÜN GENEL DURUM VE GÖRÜNÜŞ
    Osmanlı ordusu dağılmış bayağı ağır bir ateşkes antlaşması imzalanmış. Damat Ferit Paşanın başında bulunduğu hükümet güçsüz,onursuz, korkak ve yalnız padişahın isteklerine uyulmuş. Ordunun silahları elinden alınmıştır. Azınlıklarda dahil olmak üzere devleti herkes çökertmeye çalışıyor.
    BUNLARA KARŞI KURTULUŞ YOLLARI
    Durumun korkunçluğu ve ağırlığı karşısında, her yerde, her bölgede birtakım kişilerce kurtuluş yolları düşünülmeye başlanmıştı. Bu düşünceyle girişilen çalışmalar, birtakım örgütler doğurdu. Örneğin: Edirne ve çevresinde Trakya-Paşaeli adlı bir dernek vardı. Doğuda, Erzurumda ve Elazığ'da, genel merkezi İstanbulda olmak üzere Vilayatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyeti kurulmuştu. Trabzon'da Muhafazai Hukuk adlı bir dernek bulunduğu gibi İstanbulda da, Trabzon ve Havalisi Ademi Merkeziyet Cemiyeti vardı. Bu dernek merkezinin gönderdiği delegeler, Of ve Rize çevresinde şubeler açmışlardı. Yunanlıların İzmire gireceğinin açık belirtilerini Mayısın on üçünden beri gören, İzmirde birtakım genç yurtseverler, ayın 14/15 inci gecesi, bu acıklı durumu aralarında görüşmüşler; bir olupbittiye geldiği kuşku götürmeyen bu girişin, katma (ilhak) ile sonuçlanmasını önlemek düşüncesinde birleşmişler ve Reddi İlhak ilkesini ortaya atmışlardır. Bu ilkenin yayılması için aynı gece İzmirde Yahudi Maşatlığına toplanabilen halkça bir gösteri toplantısı yapılmışsa da ertesi gün sabahleyin Yunan askerlerinin rıhtımda görülmesiyle bu toplantıdan umulduğu ölçüde sonuç alınamamıştır.

    ULUSAL KURULUŞLAR, SİYASAL AMAÇLARI
    Bu derneklerin kuruluş amaçları ve siyasal erekleri üzerine kısaca bilgi vermek uygun olur düşüncesindeyim.
    Trakya-Paşaeli Cemiyeti'nin ileri gelenlerinden kimisiyle daha İstanbul'da iken görüşmüştüm. Osmanlı Devletinin çökeceğini kesinliğe yakın bir olabilirlik içinde görüyorlardı. Osmanlı Yurdunun parçalanacağı korkusu karşısında Trakyayı, olabilirse Batı Trakya ile birlikte, İslâm ve Türk topluluğu olarak bütünüyle kurtarmayı düşünüyorlardı. Bu amaca ulaşmak için o zaman akıllarına gelen tek çıkar yol, İngilterenin, olmazsa Fransanın yardımını sağlamaktı. Bu düşünceyle kimi yabancı devlet adamlarıyla ilişki kurmak ve konuşmak yollarını da aramışlardı. Amaçlarının bir Trakya Cumhuriyeti kurmak olduğu anlaşılıyordu.
    Vilayatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyeti'nin kuruluş amacı da (tüzüklerinin ikinci maddesi), doğu illerindeki bütün halkın dinsel ve siyasal haklarının özgürce gelişimini sağlayacak yasa ve töre içi yollara başvurmak; adı geçen illerdeki müslüman halkın tarihsel ve ulusal haklarını, gerektiğinde, uygar toplumlar önünde savunmak; doğu illerinde yapılan zulüm ve cinayetlerin nedenleriyle etmenleri ve bunları yapanlar ve yaptıranlarla ilgili tarafsızca soruşturma açarak suçluların tez günde cezalandırılmalarını istemek; Türklerle azınlıklar arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesine ve eskisi gibi iyi bağların pekiştirilmesine çaba göstermek; doğu illerindeki, savaştan doğma yıkım ve yoksulluğu, hükümet katında girişimlerde bulunarak elden geldiğince giderme yollarını aramaktı.
    İstanbuldaki yönetim merkezlerinden verilmiş olan bu yönerge gereğince, Erzurum şubesi, doğu illerinde Türklerin haklarını korumakla birlikte, Ermenilerin göçü sırasında yapılan kötü işlerle halkın hiç ilgisi bulunmadığını ve Ermeni mallarının, buralara Ruslar girinceye dek korunduğunu; buna karşılık, müslümanlara çok kıyasıya davranıldığını ve dahası, buyruk dışı olarak göçten alıkonulan kimi Ermenilerin, koruyucularına yaptıkları kötülükleri, kanıtlanmış belgelerle uygarlık dünyasına sunmaya ve bildirmeye ve doğu illerine dikilen tutkulu bakışları söndürmek için çalışmaya karar veriyor (Erzurum Şubesinin Bildirisi).
    Vilayatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyeti'nin ilk Erzurum Şubesini kuran kişiler, doğu illerinde yapılan propagandaları ve bunların ereklerini, Türklük - Kürtlük - Ermenilik sorunlarını, bilim, teknik ve tarih bakımından inceleyip araştırdıktan sonra, gelecekteki çalışmalarını şu üç noktada topluyorlar (Erzurum Şubesi'nin basılı raporu):
    Hiç göç etmemek;
    Hemen bilim, iktisat, din örgütleri kurmak;
    Saldırıya uğrayacak doğu illerinin herhangi bir bucağını birlikte savunmak.
    Vilâyatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyeti'nin İstanbuldaki yönetim merkezinin, bilim ve uygarlık yöntemleriyle amaca ulaşabileceği konusunda çokça iyimser olduğu anlaşılıyor. Gerçekten bu yolda çaba göstermekten geri durmuyor. Doğu illerinde Müslüman halkın haklarını savunmak için Löpeyi (Le Pays) adında Fransızca bir gazete yayımlıyor. Hâdisat gazetesinin sahipliğini üzerine alıyor. Bir yandan da İtilâf devletleri başbakanlarına ve İstanbuldaki temsilcilerine birer andırı veriyor. Avrupaya bir kurul yollamaya girişiyor.
    Bu açıklamalardan kolaylıkla anlaşılacağını sanırım ki, Vilâyatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyeti'nin kurulmasına yol açan önemli kaygı ve nedenler, doğu illerinin Ermenistana verileceği sanısına dayanıyor. Bu sanının da, Doğu illeri nüfusunda Ermenileri çoğunlukta göstermeye ve tarihsel haklar bakımından öncelikli saydırmaya çalışanların, bilimsel ve tarihsel belgelerle dünya kamuoyunu aldatmayı başarmaları; bir de Müslüman halkın Ermenileri toptan öldüren yırtıcılar olduğu iftirasını doğruymuş gibi kabul ettirmeleri ile gerçek olabileceği inancı üstün geliyor. Bundan dolayı dernek, aynı gerekçe ve araçlarla donanmış olarak tarihsel ve ulusal hakları savunmaya çalışıyor.
    Karadeniz kıyılarındaki bölgelerde de, bir Rum Pontus hükümeti kurulacağı korkusu vardı. Müslüman halkı Rumların boyunduruğu altında bırakmayıp yaşama haklarını ve varlıklarını koruma amacıyla, Trabzonda da birtakım kişiler ayrıca bir dernek kurmuşlardı.
    Merkezi İstanbulda olan Trabzon ve Havalisi Ademi Merkeziyet Cemiyeti'nin siyasal erek ve amacı, adından anlaşılmaktadır. Her halde merkezden ayrılmak amacını güdüyor.

    ORDUMUZUN DURUMU
    Genel durumu belirtmek için ordu birliklerinin nerelerde ve ne durumda olduklarını açıklamak isterim. Anadoluda, başlıca iki ordu müfettişliği kurulmuştu. Ateşkes Anlaşması yapılır yapılmaz birliklerin savaşçı erleri koyverilmiş, silâh ve cepanesi elinden alınmış; bu birlikler, savaş gücünden yoksun birtakım kadrolar durumuna getirilmişti.Merkezi Konyada bulunan ikinci Ordu Müfettişliğine bağlı birliklerin durumu şöyle idi:Bir tümeni (41. Tümen) Konyada ve bir tümeni (23. Tümen) Afyonkarahisarında bulunan 12. Kolordu, karargâhıyla Konyada bulunuyordu. İzmirde düşman eline düşen 17. Kolordunun, Denizlide bulunan 57. Tümeni de bu kolorduya bağlanmıştı.Bir tümeni (24. Tümen) Ankarada ve bir tümeni (11. Tümen) Niğdede bulunan 20. Kolordu, karargâhıyla Ankarada idi.
    İzmitte bulunan 1. Tümen, İstanbuldaki 25. Kolorduya bağlanmıştı. İstanbul'da da 10. Kafkas Tümeni vardı.Balıkesir ve Bursa bölgesinde bulunan 61. ve 56. Tümenler, karargâhı Bandırmada bulunan İstanbula bağlı 14. Kolorduyu meydana getiriyorlardı. Bu kolordunun komutanı, Meclisin açılışına dek, rahmetli Yusuf İzzet Paşa idi.Üçüncü Ordu Müfettişliği, ki müfettişi bendim, karargâhımla Samsuna çıkmış bulunuyorum. Doğrudan doğruya buyruğum altında iki kolordu bulunacaktı. Biri, merkezi Sıvasta bulunan 3. Kolordu. Komutanı, yanımda getirdiğim Albay Refet Bey. Bu kolorduya bağlı bir tümenin (5. Kafkas Tümeni) merkezi Amasyada, öteki tümeninin (15. Tümen) merkezi Samsunda idi. Öbürü, merkezi Erzurum'da bulunan 15. Kolordu idi. Komutanı Kâzım Karabekir Paşa idi. Tümenlerinden birinin (9. Tümen) merkezi Erzurumda, komutanı Rüştü Bey; ötekisinin (3. Tümen) merkezi Trabzon'da idi, komutanı Yarbay Halit Bey idi. Halit bey, İstanbula çağrılmış olduğundan komutanlıktan çekilerek Bayburtta saklanmış; tümen, vekillikle yönetiliyor; kolordunun öbür iki tümeninden 12. Tümen, Hasankale doğusunda sınırda, 11. Tümen Bayazıtta bulunuyordu.
    Diyarbakır bölgesinde bulunan iki tümenli 13. Kolordu bağımsızdı, İstanbula bağlıydı. Bir tümeni (2. Tümen) Siirtte, öbür tümeni (5. Tümen) Mardinde idi.

    DÜŞÜNÜLEN KURTULUŞ YOLLARI
    Üç türlü kurtuluş yolu düşünülmüştü.Bunlardan:
    Birincisi;İngilterenin koruyuculuğunu istemek,
    İkincisi;Amerikanın mandasını istemek,
    Üçüncüsü;Bölgesel kurtuluş yollarına başvurmaktır.

    YUNAN ORDUSUNUN MANİSA VE AYDIN ÇEVRESİNE GİRİŞİ
    Bu tarihe değin Yunan ordusunun Manisa ve Aydın çevrelerine de girdiğini öğrendim. Ama İzmirde ve Aydında bulunduklarını bildiğim kuvvetlerin ne durumda olduklarını gösterir açık bir bilgiyi daha hiç bir yerden elde edemiyordum. Doğrudan doğruya bu kuvvetlerin komutanlarına da bazı emirler yazmıştım. Bunun üzerine, 29 haziranda, 56. Tümen Komutanı Bekir Sami Beyin, iki gün önceki tarihi taşıyan, bir kapalı telini aldım. 56. Tümene İzmirde Hurrem Bey adında bir kişi komuta ediyormuş. Bu komutan ve İzmir’deki iki alayın kılıç artıkları, subaylarıyla birlikte, hemen hepsi tutsak olmuşlar. Yunanlılar bunları gemilerle Mudanya’ya götürmüşler. Bekir Sami Bey bu kılıç artıklarının komutasını üzerine almak için gönderilmiş.Bekir Sami Bey 27 haziran 1919 günlü telinde, 22 haziran 1919 günlü iki buyruğumu ancak 27 haziranda Bursa’ya vardığında alabildiğini söylüyor ve verdiği bilgiler ve yaptığı açıklamalarda: «Ulusal amaçları gerçekleştirecek yeter araçları bulamadığımdan, tümenimi düzene sokmayı başarırsam daha iyi hizmetler yapılabileceği kanısında olduğumdan, 21 haziran sabahı Kuladan Bursaya doğru yola çıkmak zorunda kaldım. Bununla birlikte, birçok engeller olduğu halde, ulusal ayaklanmanın yurdun kurtarılması için çok gerekli olduğu düşüncesini her yana yaymayı başardım.» diyor. Düşündüklerimin ve yaptıklarımın doğruluğuna sağlam inancı olduğunu bildiriyor ve bu konuda hemen işe giriştiğini; Çin’de bulunan 57. Tümene de buyruk vermemi ve kendisine de buyruk vermeyi sürdürmemi istiyordu.

    SİVAS’TA GENEL BİR ULUSAL KONGRE TOPLAMA KARARI
    Amasya’da söylenip yazdırılan genelgenin başlıca noktaları şunlardı:
    1- Yurdun bütünlüğü,ulusun bağımsızlığı yok edilmektedir.
    2- İstanbul’daki hükümet,üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirmemektedir.Bu durum,ulusumuzu yok olmuş gibi gösteriyor.
    3- Ulusun bağımsızlığını yine ulusun kararı ve direnişi kurtaracaktır.
    4- Ulusun durumunu ve davranışını göz önünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü etkiden ve denetimden kurtulmuş ulusal bir kurulun varlığı çok gereklidir.
    5- Anadolu’nun her yönden en güvenli yeri olan SİVAS’ta ulusal bir kongrenin tez elden toplanması kararlaştırılmıştır.
    6- Bunun için tüm illerin her sancağından , halkın güvenini kazanmış 3 delegenin olabildiğince çabuk yetişmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir.
    7- Herhangi bir kötü durumla karşılaşılabileceği düşünülerek bu iş,ulusal bir sır gibi tutulmalı ve delegeler gereken yerlere kimliklerini gizleyerek gelmelidirler.
    8- Doğu illeri adına 10 Temmuz’da Erzurum’da bir kurultay toplanacaktır. O güne değin öteki il delegeleri de Sivas’a ulaşabilirse Erzurum kongresinin üyeleri de Sivas’ta yapılacak genel toplantıya katılmak üzere yola çıkarlar.

    ERZURUM KONGRESİNİN BİLDİRİSİ VE KARARLARI
    1- Ulusal sınırlar içinde bulunan yurt parçaları bir bütündür;birbirinden ayrılamaz.
    2-Hangi türden olursa olsun,yabancıların topraklarımıza girmesine ve işlerimize karışmasına karşı ve Osmanlı Hükümeti’nin dağılması halinde ulus,birlikte direnecek ve savunacaktır.
    3-Yurdun ve bağımsızlığın korunmasına ve güvenliğinin sağlanmasına İstanbul Hükümeti’nin gücü yetmezse,amacı gerçekleştirmek için ,geçici bir hükümet kurulacaktır.Bu hükümet üyeleri ulusal kongrece seçilecektir.Kongre toplanmamışsa bu seçimi Temsilciler Kurulu yapacaktır.
    4-Ulusal gücü etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak temel ilkedir.
    5-Hıristiyan azınlıklara siyasal üstünlük ve toplumsal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez.
    6-Yabancı devletlerin güdümü ve koruculuğu kabul olunamaz.
    7-Millet Meclisi’nin hemen toplanmasını ve hükümet işlerinin Meclis denetiminde yürütülmesini sağlamak için çalışılacaktır.

    SİVAS KONGRESİNİN UĞRAŞTIĞI İŞLER
    1-Derneğin adı “ŞARKİ ANADOLU MÜDAFAAİ HUKUK CEMİYETİ” idi , ANADOLU VE RUMELİ MÜDAFAAİ HUKUK CEMİYETİ “oldu.
    2-“Temsilciler kurulu,Doğu Anadolu’nun bütününü temsil eder.”sözü yerine,”Temsilciler kurulu yurdun bütününü temsil eder..”dendi.Üyeler arasına da daha 6m kişi katıldı.
    3-Nasıl olursa olsun,yurdumuza girmeyi ve işimize karışmayı,Rumluk ve Ermenilik örgütleri kurma amacıyla yapılmış sayacağımızdan elbirliğiyle savunma ve direnme ilkesi benimsenmiştir””yerine “Nasıl olursa olsun,yurdumuza girmenin ve işimize karışmanın ve özellikle Rumluk ve Ermenilik örgütleri kurma amacını giden davranışların durdurulması için el birliğiyle savunma ve direnme ilkesi benimsenmiştir”denildi.
    4-“Osmanlı Hükümeti’nin yabancı devletler baskısı karşısında Doğu illerine bırakmak ve bunlarla ilgilenmemek gereğinde kaldığı anlaşılırsa ,yönetim, siyaset ,askerlik bakımından nasıl davranılacağının belirtilmesi ve saptanması”,yani geçici yönetim kurma sorunu.
    İşte Sivas Kongresinin uğraştığı işler bunlardır.

    PADİŞAHIN BİLDİRİSİ
    Padişahı bildirisi şöyleydi:
    1- Hükümetin güttüğü politika sonucunda,İzmir’de geçen acıklı olaylar,Avrupa’daki uygar devlet ve ulusların dikkatlerini çekti ve kardeşlik duygularını uyandırdı.
    2- Bir özel kurul,olay yerinde tarafsız olarak soruşturmaya başladı.Hakkımız, uygarlık dünyasının gözleri önünde belirlenmektedir.
    3- Ulusal birliğimizi bozacak hiçbir karar ve öneri olmadı.
    4- Bazı kimselerce, sözde halk ve hükümet arasında karşıtlık olduğu ilan ediliyor.
    5- Bugün,bütün ulusumdan beklediğim,hükümetin buyruklarına tam uymaktır.
    Padişah bunları bildirmişti fakat yine de bunların gerçeği yansıtmadığı açıkça belliydi.

    AMASYA GÖRÜŞMELERİ
    Amasya görüşmelerinde anlaşmaya varılan maddeler şunlardır:
    1- Türklerin bulunduğu illerin düşmana bırakılmaması ve hiçbir devletin koruyuculuğuna sığınılmaması,
    2- Azınlıklara Türkiye’nin egemenlik ve toplum dengesini bozacak ayrıcalıklar verilmemesi,
    3- Sivas Kurultayı’nda alınan kararların benimsenmesi,
    4- Millet Meclisinin İstanbul’da toplanmasının gerekliliği olmadığı,
    Salih Paşa bunu bir türlü hükümete kabul ettirememiştir.

    CUMHURİYET:
    İnsanlar bu yönetim şeklinde kendilerini temsil edecek şahısları kendileri seçecekler herkes çoğu konuda özgür kalma hakkına sahip olacaktır.

    ULUSAL EGEMENLİK TEMELLERİNE DAYANAN HALK HÜKÜMETİ: CUMHURİYET
    Cumhuriyet rejimindeki bir hükümetin temel ilkeleri:
    1- Hükümet kurmak zorunludur.
    2- Geçici olduğu bildirilerek bir hükümet başkanı tanımak ya da bir padişah vekili ortaya çıkarmak uygun değildir.
    3- Mecliste beliren ulusal iradenin,yurt alın yazısına doğrudan doğruya el koymasını kabul etmek temel ilkedir. T.B.M.M üstünde bir güç yoktur.
    4- T.B.M.M. yasama ve yürütme yetkilerini kendi üzerinde toplamıştır.

    İLK ANAYASANIN TEMEL MADDELERİ
    1- Egemenlik , kayıtsız şartsız ulusundur.
    2- Yürütme gücü ve yasama yetkisi Büyük millet meclisinde belirir.
    3- Türkiye Devleti, büyük millet meclisince yönetilir.
    4- Büyük Millet Meclisi , iller halkınca seçilen üyelerden kurulur.
    5- Büyük Millet Meclisi genel kurulu , Kasım ayı başında çağrısız toplanır.
    6- Anayasanın işbu maddelerle çelişmeyen hükümleri eskiden olduğu gibi yürürlüktedir.

    Mustafa Kemal ATATÜRK





    ATATÜRK 'ün GENÇLÍĞE HÍTABESÍ


    Ey Türk Gençliği!

    Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanin bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her kösesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakrü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
    Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen, Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

    Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK




    NUTUK DA GEÇEN ÖNEMLİ KİŞİLER VE ÖZELLİKLERİ

    Abdülkerim Paşa: Mustafa Kemal’in eski arkadaşıdır.Mustafa Kemal Selanik’te iken O binbaşıdır.Onurlu ve milliyetçi bir kişiliğe sahipti.
    Abdülmecit Efendi: Padişah Abdülaziz’in oğludur. Türkiye Büyük Millet Meclisine halife olarak seçilmiştir.Halifelik kaldırılınca yurt dışına çıkarıldı.
    Ahmet Rıza: Abdülhamit yönetimine karşı çıkmıştır.İttihat ve Terakki cemiyeti-
    nin temsilciliğini yapmıştır.
    Ali Çetinkaya Bey: İttihat ve Terakki cemiyetine üye oldu.1.Dünya Harbine ve Trablusgarp savaşına katıldı.1920’de Afyon’dan Milletvekili seçildi.Bayındırlık bakanlığı,Ulaştırma bakanlığı yaptı 1949’da öldü.
    Ali Fuat Cebesoy: Atamızın Harp okulundayken sınıf arkadaşıdır.Kolordu komutanlığı yapmıştır.Terakkiperver Cumhuriyet Partisinin kurucularındandır.Ünlü bir asker ve devlet adamımızdır.
    Ahmet İzzet Paşa: Osmanlı mareşalidir.Bazı askeri görevlerde bulunmuştur.
    Ali Kemal: Gazeteci ve yazardır. Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkmıştır.Mahkeme edilmek için götürülürken İzmit’te linç edilmiştir.
    Ali Rıza Paşa: Osmanlı mareşalidir.Damat Ferit’in düşürülmesi üzerine sadrazam olmuştur.
    Bekir Sami Bey: Osmanlı da valilik yapmıştır.Temsil Heyetine seçilmiştir. Dışişleri Bakanlığı yapmıştır.
    Celal Bayar Bey: 1883’te doğmuştur.İttihat ve Terakki Cemiyetine katıldı.İş Bankasının kurulmasında görev aldı.Mustafa Kemalin çevresine girdi.İktisat Bakanlığı yaptı.1986’da öldü.
    Celalettin Arif Bey: 1875’de doğdu.Avukatlık yaptı.Adalet Bakanı oldu ve 1930’da öldü.
    Çerkez Ethem: 1885’te doğdu. Düzce , Adapazarı , Yozgat isyanlarını bastırdı.Kardeşleriyle birlikte isyan etti.yenileceğini anlayınca Yunanlılara sığındı. Suriye’ye yerleşti ,1948’de öldü.
    Demirci Mehmet Efe: Aydın Nazilli’de doğmuştur.Efe olmadan önce demircilik yapmıştır.İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali sırasında büyük rol oynamıştır.
    Halide Edip Adıvar: Ünlü bir yazarımızdır.Halkın bilinçlenmesine yardımcı olmuştur.Anadolu Ajansının kurulmasında görev almıştır.Onbaşı rütbesi almıştır.
    Hüseyin Avni Bey: Milletvekillikleri yapmıştır.Atatürk’e karşı olanların liderliklerini yapıyordu.
    İsmet İnönü Bey: Harp okulunu bitirmiştir.Ulusal Kurtuluş Savaşında aktif görev yapmıştır.Lozan Görüşmesinde Heyete Başkanlık yapmıştır. Cumhurbaşkanlığı yapmıştır.Ünlü asker ve devlet adamımızdır.
    Kara Vasıf: Kurmay albaydır.Sivas Kongresine Katılmıştır.Ünlü Karakol Cemiyetinin kurucusudur.
    Kazım Özalp: 1882’de doğdu.1968’de öldü.Harp Okulu mezunudur.Balkan ve Birin-
    ci Dünya Savaşlarına katıldı.Ulusal kuvvetleri örgütledi.Millet vekili seçildi Milli
    Savunma bakanlığı ve meclis başkanlığı yapmıştır.
    Kılıç Ali Bey: 1899’da doğdu. Mülkiye ‘de okudu.Kurtuluş Savaşında Antep yöre-
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/kitap-ozetleri/51573-nutuk-kitap-ozeti-ve-aciklama.html#post106341
    sinde Kuvay-i Milliye’yi kurdu.Atatürk’ün yakın çevresinde bulundu.1971’de öldü.
    Köprülü Hamdi Bey: 1886’da doğdu.Siyasal Bilgiler okulunu bitirdi.Kaymakamlık
    yaptı. 1920’de Anzavur çeteleri tarafından şehit edildi.
    4.Mehmet(Vahdettin): Osmanlının son padişahıdır.1861’de doğdu.Ülkenin 1.Dünya
    Savaşından sonra işgal edilmesine seyirci kalmışdır.Üçlü itilafların isteklerini yerine getirmiştir.Kurtuluş Savaşını desteklemedi.İngiliz Komutanına mektup yazıp İngiltere’ye sığınmak istediğini bildirdi.1926’da öldü.
    Sait Molla: İngiliz Muhipleri Cemiyetinin kurucusu ve İstanbul gazetesinin sahibidir.Anadolu’daki mücadelenin amansız düşmanıydı.
    Tevfik Paşa: 185’de doğup , 1936’da ölmüştür.Dışişleri bakanlığı ve büyükelçilik yapmıştır.Osmanlı da beş kez sadrazam olmuştur.Osmanlının son sadrazamıdır.
    Yahya Kaptan:İzmit bölgesinde Kuvay-i Milliye’nin güçlenmesini sağladı.İstanbul’dan gönderilen askeri güçle yakalanıp şehit edilmiştir.

    NUTUK HAKKINDAKİ ELEŞTİRİM

    Nutuk, Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı’nı, ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu anlatan Atatürk’ün en mükemmel eseridir. Atamız bu eseri bizlere verirken “Geçmişini bilmeyen ,geleceğe ilerleyemez” sözünü esasa almış ve Bize ve inanıyorum ki bizden sonraki nesillere de Türkiye Cumhuriyetinin karşılaştığı güçlükler ve bu zorluklarla nasıl başa çıkmamız gerektiğini göstermiştir. Ayrıca Türkiye’nin işgal halinden kurtuluşu için hazırlanan ve Türk Milletinin içten benimsediği mücadelenin ana kesimlerini de çok açık olarak bildirmiştir.

    Nutuk’ u okurken bazı yerlere inanamazsınız.fakat o inanmadığınız yerlerle ilgili bir yığın belge Nutuk’ ta mevcuttur.Bu şahane eser Osmanlı İmparatorluğunun Düşman güçler tarafından nasıl etkisi altında kaldığı ve kurtulamadığı hakkında da bilgilendiriyor bizleri.

    Atatürk bu zaferi silah arkadaşları ve Güçlü bir millet olan Türk milleti sayesinde kazanmıştır.Zaten kendi de büyük bir alçakgönüllülükle bu olayı “Zafer benim değil Türk Milletinin zaferidir diyerek de vurgulamıştır.Nutuk adlı eserde de bu geçmektedir.

    Atamız bu eşsiz eserini ve yüce Türk Cumhuriyetini biz gençlere emanet etmiştir. Bizede bu emaneti Atamızın koruduğu gibi sahip çıkma görevi kalıyor.Ve bizde bu güzel vatanı bu cumhuriyeti sonuna dek hatta ve hatta kanımızın son damlasına kadar koruyacağız.

    Bu muhteşem eseri de her Türk çocuğunun okumasını tavsiye ederim hatta kesinlikle okumalılar. Böylelikle Mustafa Kemali akıl , fikir ve azim yönünden örnek alırlar çünkü bu eseri okurken insanın bazen içi titriyor ve o zorluklar içinde yapılan işler inanılmaz geliyor.


    “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”
    Konu Beyza tarafından (19.Temmuz.2008 Saat 11:56 ) değiştirilmiştir.

Benzer Konular

  1. Huzur Sokağı Kitap Özeti
    By Mustafa Uyar in forum Kitap Özetleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 14.Nisan.2013, 18:16
  2. 963 kitap özeti
    By soleil in forum Kitap Özetleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 25.Şubat.2009, 17:36
  3. kitap özetinde son nokta-900 kitap özeti
    By Beyza in forum Kitap Özetleri
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 07.Nisan.2008, 13:05
  4. 153 Adet Kitap Özeti
    By vergun in forum Hikayeler & Yazılar
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 06.Mart.2008, 23:19
  5. 999 Tane Kitap Özeti !
    By Mustafa Uyar in forum Lise Edebiyat Dersi
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 23.Mart.2007, 16:46

Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.