Bireyin kimlik sorunu >Modern toplumların en büyük problemlerinden birisi toplum-birey >arasındaki açmazdan kaynaklanmaktadır. Toplumun oluşturduğu değer >kalıplarına sığmayan, benliğini bulmuş bireyler, son olarak toplumlar >için yok edilmesi, eğer bu başarılamıyorsa ötekileştirilmesi gereken >herhangi bir şey gibi algılanırlar. >Yemekten giyime, ev yaşamından geziye hayatın tüm alanını kuşatıcı bu >tahakkümün bu günkü kolluk kuvvetini medya yapmaktadır. Toplumsal >yapının bu hükmedici tavrı bireylerin ortak zevkler oluşturmasında en >büyük etkendir. Bunu içindir ki "kalabalıkta kimsenin yüzü kendinin >değildir."(Kutlu:61) ifadesi bireylerin tam bir birey olarak ortaya >çıkmamasını ve modern toplumlarda bireyi beliryenin toplum olduğunun >göstergesidir. >Modern toplum, ortak sıradan zevklerin, tüketimi arttırıcı yaşam >tarzının, soru sormayan bireyin, sığ bir hayat anlayışının, komşuluk, >akraba, aile, yardımlaşma, dostluk ve bunun gibi sayabileceğimiz >yüzlerce insani değerin yüzeysel ve menfaat ilişkisi çerçevesinde >yaşandığı bir toplumdur. Eğer birisi çıkıp da bunları yeniden >sorgulamaya başlar ve derinlemesine bir yaşamın kapılarını aralarsa o >zaman Franz Kafka'nın Dönüşüm'ünde Gregor Samsa'nın başına gelenler onun >da başına gelir. >Nedir bu hikâyede Samsa'nın başına gelenler? Samsa toplum içerisinde >yaşayan ortalama bir bireydir. Toplum içerisinde sorgulamadan oturduğu >sürece toplum bunu dışlamayı ancak ne zaman sorgulamaya başladı ise işte >o zaman bir böceğe dönüştürülerek tecrit edilir. "Böceğin iğrençliği, >çizgisi, sürüyle uyuşmayan bireyin iticiliği ile aynıdır" (Kafka:84). >İnsanın birey olma hakkını gasp eden toplum, hayatın bütün anlam >kaynaklarını da kurutmuş olmaktadır. Artık toplum için hayat "Anlamdan >ne kadar yoksun ise o kadar iyi yaşanacaktır." İşte tam da burada modern >toplumların kolluk kuvveti olan medyaya çok büyük işler düşmektedir >hayatı anlamsızlaştırmak adına. >Günümüzde en ucra köşeye bile sızmış bulunan medya yukarıda da >belirttiğimiz gibi anlamdan yoksun sihirli bir kutu içerisinde bir hayat >tarzı sunmaktadır. İster beğenin ister beğenmeyin size sunduğu yaşama >alanını ihlâl edemezsiniz. İhlal ettiğiniz takdirde tecritlere, ağır >suçlamalara ve ötekileştirilmeye hazır olmalısınız. >Reklâmlar, haberler ve topluma sunduğu imkânlarla insanları büyüleyen >medya, arkada kalanın sırtına önde gidenin burnuna vurarak kontrolu >elinden bırakmamakta, eğer birey reklâmlar yoluyla dikte ettiği ürünü >almıyorsa onu çağın gerisinde kalmakla, kendisinin yerine yeni bir >sistem önereni ve hayatı özünden yakalamak isteyeni ise aşırılıkla >suçlamaktadır. Böylece burunlarına halka geçirilmiş bir sürü gibi >toplumu gütme görevini üstlenmiş durumdadır medya. >Birey olmayı başarabilmiş olanlar bu zinciri kırmış olanlardır. >Ötekileştirilme pahasına da olsa Camus'nün dediği gibi "kimdir >başkaldıran insan, hayır diyen insan" (Camus:11). >KAYNAKLAR : >KUTLU, Mustafa (1997) Sır, Dergâh Yayınları, İstanbul. >KAFKA, Franz (1998) Dönüşüm, Ahmet Cemal'in Değerlendirmesi, s.84, Can >Yayınları, İstanbul. >CAMUS, Albert ( ) Başkaldıran İnsan, ? Yayınları, İstanbul. >GÜNDOĞAN, Osman, Ali ( ) A.Camus ve Başkaldırma Felsefesi, ? >Yayınları, İstanbul. >Hüseyin Köşger (Nisan 2001) >
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/kitap-ozetleri/47189-bireyin-kimlik-sorunlari.html#post95994