Çorum


İç Anadolu Bölgesi’nde İl Merkezi olan Çorum, doğudan Amasya, batıdan Çankırı, güneyden Yozgat, güneybatıdan Kırıkkale, kuzeyden Sinop, kuzeydoğudan Samsun, kuzeybatıdan Kastamonu illeri ile çevrilidir. Engebeli ve ovalık bir arazi yapısına sahip olup, Canik Dağlarının batı uzantıları, kuzey ve kuzeydoğuda Yeşilırmak Havzası doğuda, Yozgat’ın Bozok Yaylası güneyde, Kızılırmak Havzası batıda, Ilgaz Dağları’nın doğu uzantıları ile Küre Dağları kuzeybatıda ilin doğal sınırlarını oluşturmaktadır.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/karadeniz-bolgesi/32932-corum.html#post67871

Bölgenin jeolojik yapısını iki ana kütle (kayaç) grubu oluşturmaktadır.Bunlardan birincisi “Metamorfik seri” (başkalaşmış kayaçlar), ikincisi ise, “Tortul Kütleler”dir. İlin asıl jeolojik karakterini 3. jeolojik zamanın sonları ile 4. jeolojik zamanda meydana gelen oluşumlar meydana getirmektedir. Bununla birlikte, jeolojik devirlerden ilkel zaman olarak bilinen Arkean ve Prekambrien devirlerine ait Çorum Merkez İlçe, Alaca, İskilip, Osmancık, Mecitözü ve özellikle Kargı ilçelerinde çeşitli metamorfik (başkalaşım) topraklarına rastlanılmıştır. Çorum, Alp-Himalaya Orojenezi (Dağ oluşumu) olarak bilinen sistem içerisinde yer alan Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer almaktadır. Kuzey Anadolu Fay Hattı il merkezinin 20 km. kuzeyinden geçmektedir.

İl sınırları içerisinde bulunan dağlar, genel olarak yüksek sayılmayacak niteliktedir. Ortalama yükseltileri 1500 m. dolayındadır. Ayrıca yükseklikleri 1000-2000 m. arasında değişen tepeler, Kızılırmak vadisi kıyılarında, Yeşilırmak’ın Çekerek Suyu kıyılarında uzanırlar. Merkez ilçenin kuzeyinde Eğerci Dağ sıraları, Batı yönünde Alagöz ve Kösedağları yer alır. Bu iki dağ sıraları arasında Kırkdilim Boğazı bulunmaktadır.Güneyde uzanan Dört Tepe silsileleri güneydoğuya doğru uzanarak Mecitözü ve Ortaköy ilçesindeki Karadağ silsileleri ile birleşir. Aynı şekilde ilçenin güneyinde ve güney batısında uzanan dağ sıraları, Sungurlu ilçesi içindeki Kartal Dağlarına kadar uzanmaktadır. Osmancık ilçesindeki Kızılırmak Vadisi boyunca uzanan Çal ve Ada Dağları; Kargı ilçesi sınırları içinde devam ederek Çorum’un en yüksek dağlarından olan Kös Dağlarındaki Erenler Tepesine (2097 m.) ulaşır. Bu sıra dağlarının güneyinde İskilip ilçesinin Teke Dağı, Kavak Dağı, Göl ve Deveci Dağları ile Çakarözü Dağlarını meydana getirdiği görülmektedir.

Çorum’un çok yüksek olmayan dağ sıraları ile engebeli arazisi vadilerle parçalanmış ve bunların arasında da Ovalar yer almıştır. Bu ovalardan başlıcaları Çorum Ovası, Bozboğa Ovası, Ovasaray Ovası, Hüseyin Ovası, Dedesli Ovası, Taybı Ovası, Mecitözü Ovası, Osmancık Ovası ve Düvenci Ovasıdır. Ayrıca Çorum-Osmancık-Kargı bağlantısını sağlayan Kırkdilim Vadisi, Çorum-Samsun yolu üzerindeki Sıklık Boğazı (7 km. uzunluğunda), Hatap Çayı yöresinde Hatap Vadisi (16 km. uzunluğunda), Seydim Ovası ile Dedesli Ovasını birleştiren Harami Vadisi ve Dana Boğazı (6,5 km uzunluğunda), Çat Suyu’nun Cemilbey’e geçtiği yerdeki Sacayak Vadisi ve Alaca Suyu’nun Çat Suyu’na karıştığı yerdeki Hışır Vadisi ilin belli başlı vadileridir. Çorum’un batı ve orta kesimlerini Kızılırmak ve kolları, doğu kesimini de Yeşilırmak’ın kolları sulamaktadır. Delice Irmağı, Budaközü Çayı, Kocadere ve Karaköy Çayı buradan Kızılırmak’a bağlanmaktadır. Yeşilırmak’a Efennik Çayı ile Çorum Suyu katılır.

Çorum’da Çomar Barajı (1974-1979), Alaca Barajı (1984), Yenihayat Barajı (2000), Ahmetoğlan Göleti (1962), Evci Yeni Kışla Göleti (1970) Seydim-1 ve Seydim-2 Göletleri (1973-1976), Alacahöyük Göleti (1976), Pınarlı Göleti (1977), Geven Göleti (1975) ve Aksu Göleti (1983) bulunmaktadır. Denizden 801 m. yükseklikteki ilin yüzölçümü 12.820 km2 olup, toplam nüfusu 597.065’tir.

İlin ekonomisi, tarım, hayvancılık, sanayii ve turizme dayalıdır. Çorum’da çeşitli bitkisel ürünler yetiştirilmektedir. Akdeniz bitkileri dışında Türkiye’deki bütün bitkiler burada yetiştirilmektedir. Özellikle buğday, arpa, pirinç, keten, kenevir, şeker pancarı, ay çiçeği, patates, soğan, nohut ve mercimek en çok ekilen ürünlerdir. 1970’li yıllardan sonra sebzecilik ve meyvecilikte büyük bir gelişim göstermiştir. Bağcılık başta olmak üzere armut, ayva, erik ve ceviz üretim, giderek artmıştır. Dağlık yörelerde hayvancılık gelişmiştir. Sığır, koyun, tiftik keçisi, kıl keçisi en çok yetiştirilen hayvanlardır. Sanayii ürünlerinin temelini un, bulgur, bisküvi, çeltik gibi gıda maddeleri üretimi oluşturmaktadır. İl, 1972 yılından sonra kalkınma öncelikli yöreler kapsamına alındığından sanayii gelişmiş, metal eşya ve makine imalatı dallarında yatırımlar yapılmıştır. Tuğla ve kiremit fabrikaları bulunmaktadır. Dokumacılıkta, iyi kalitede çamaşırlık bez, İran ve Tosya taklidi şal kuşak, yünden yapılmış aba, siyah şalvarlık kumaş, kilim, seccade dokumacılığı ve dericilik de ekonomisinde büyük önem kazanmıştır.

Çorum Danişment Ahmet Gazi’nin Türk yönetimine geçişinden kısa bir süre sonra Oğuzların Alayuntlu boyundan Çorumlu Oymağının başı olan İlyas Bey’in yönetimine bırakılmıştı. Bundan sonra da Çorumlu (Çorumlunun yaylağı-kışlağı) ismiyle anılmaya başlamıştır. Bu isim, XVI.yüzyıla kadar kullanılmış, bu tarihten sonra “lu” eki kaldırılarak “Çorum” biçimini almıştır.

Çorum yöresi çok eski bir yerleşim yeri olup, günümüzden 7000 yıl öncesine kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Bölge sırasıyla Kalkolitik (Taş), Eski Tunç Çağı, Asur Ticaret Kolonileri, Hitit, Frig, Helenistik, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlıların egemenliği altında kalmıştır.

Çorum bölgesinde yapılan arkeolojik kazılarda bulunan bazı taş aletler, bu bölgede Paleolitik ve Neolitik Çağda yaşandığını göstermekle birlikte bu devirlere ait yerleşmeler konusunda kesin bir sonuç elde edilememiştir. Arkeolojik verilere göre, Çorum ve çevresinde ilk yerleşim M.Ö. 5000 yıllarına, Kalkolitik dönemin 4.devresinde başlamıştır. Yörede yapılan kazıların hemen hepsinde, Kalkolitik Çağa ait çanak-çömlekler ve maden eserler bulunmuştur. Yörede maden yataklarının bulunması, teknolojik evrimi çabuklaştırmış ve bölgede zengin etnik grupların ve krallıkların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu dönemlere ait eserlere, Alacahöyük, Büyük Güllücek, Boğazköy, Eskiyapar ve Kuşsaray’ da rastlanmıştır. Çorum’da yerleşimler bu dönemden sonra süreklilik göstermiştir. Bunların arasında en önemli Kalkolitik yerleşme, Alaca’nın Büyükgüllücek Köyü’nde yapılan kazılarda ortaya çıkmıştır. Tarih öncesi çağlarının Çorum’da en önemli dönemi Tunç Çağı’dır. Bakır ve kalayın karıştırılması ile elde edilen tunç, bu döneme ismini vermiştir; MÖ.3000 ile 2000 yılları arasında devam etmiştir. Tunç Çağı kendi arasında Eski Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı ve Geç Tunç Çağı (Asur Koloniler Çağı) olmak üzere üç ayrı döneme ayrılmıştır. Bu dönemlerde Çorum ve çevresinde etrafı surlarla çevrili şehir devletlerinin olduğunu, yörede yapılan kazılarda ortaya çıkan yapılar göstermiştir. Asur Koloni Çağı’nda yerel krallıklarla Mezopotamya’dan gelen Asurlular arasında tarihte ilk kez Anadolu’da sıkı bir ticaret bağlantısı kurulmuştur. Ayrıca yörede MÖ.1300 yıllarında Hattiler yerleşmiş ve onları Hititler izlemiştir.

MÖ.2000 başlarında Orta Asya’dan ve Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya giren, önceleri yerli halkın yanında paralı asker olarak görev yapan Hititler, Hint-Avrupalı dilini konuşmakta ve İndo-Germen ırklar grubuna girmektedir. Asurlu tüccarlar MÖ.1850’de Anadolu’dan çıkmak zorunda kaldıktan sonra, politik egemenliği ellerine almışlar, şehir devletlerini birleştirerek veya ortadan kaldırarak Anadolu’daki ilk organize devleti kurmuşlardır. Eski Hitit Çağı olarak bilinen bu dönemin ilk Hitit Kralı Anitta’dır. Hitit devletinin ilk kurucusu labarna, MÖ.1680’de Hititlerin başkentini Neşa’dan Hattuşaş’a taşımıştır. MÖ.1650’de Onun yerine geçen I.Hattuşili devletin sınırlarını Halep’e kadar genişletmiştir. Onun oğlu I.Murşili ise Eski Babil devletine son vermiş ve Hititlerin sınırlarını daha da genişletmiştir. Bu kralın ölümünden sonra iç karışıklıklar baş göstermiş, devlet zayıflamış, Telipinu karışıklıkları ve taht kavgalarına son verememiş, 1550’de ölümünden sonra Hititlerin karanlık dönemi başlamıştır. Bu dönemden sonra I.Şuppililuma ( MÖ.1375-1335) Anadolu’da ve Suriye’de bir çok seferler yaparak imparatorluğunun sınırlarını genişletmiştir. MÖ.1335’te kral olan II.Murşili Kaşkalıları sindirmiş, daha sonra batıya yönelerek Arzavalıları yenilgiye uğratmıştır. Muvattali ise, Mısırlılarla Kadeş Savaşı’nı yapmış, kendisinden sonra tahta geçen III.Hattuşili zamanında (MÖ.1275-1250) Mısır’la Kadeş Antlaşması (1269) yapılmıştır. Bu antlaşmanın gümüş levhalara kazınmış olan asıl metinleri kayıptır. Mısır’da tapınakların duvarlarına kazınan antlaşmanın bir nüshası da, Boğazköy (Boğazkale) kazılarında kil tablet olarak bulunmuş olup, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
Hititlerin son büyük krallarından IV.Tuthalia (1250-1220) başkent Hattuşaş’ı yenilemiş, Boğazköy’ün 2 km. doğusundaki Yazılıkaya’da açık hava mabedini yaptırmıştır. Bu çağın önemli Hitit şehirleri Boğazköy (Hattuşaş), Alacahöyük, Eskiyapar, Pazarlı, Kuşsaray ve Ortaköy’dür.

MÖ.1200 yıllarında Yunanistan’dan Anadolu’ya yapılan kavimler göçü, zayıflamış bulunan Hitit devletinin yıkılmasına da neden olmuştur. Bundan sonra Hititler Çorum bölgesinden Kızılırmak kavisi içerisinden çekilmişlerdir. MÖ.VIII. yüzyılda Anadolu’daki bu karışık dönemde Frigler Hitit bölgelerine yerleşmişler, yıkılan Hitit şehirleri üzerine kendi şehirlerini kurmuşlardır. Çorum bölgesindeki Hitit şehirleri bir bakıma Frig şehirlerine dönüşmüştür. MÖ.VI.yüzyılın ilk yarısında Anadolu’ya gelen Kimmerler, Frigleri ortadan kaldırmıştır. Kimmer istilasından sonra, Çorum ve çevresinde İran’da devlet kurmuş olan Medler hakim olmuştur. Bu bölgeler Büyük İskender’in Anadolu’ya gelişine kadar Perslerin egemenliği altında kalmıştır. MÖ.276’da Trakya üzerinden gelen Galatlar Çorum bölgesini de içeren Anadolu’yu da yönetimleri altına almışlardır. Çorum ilindeki İskilip, Osmancık, Alacahöyük, Boğazköy, Eskiyapar ve Avkat Köyü Galatların önemli merkezleri olmuştur. Roma döneminde Çorum bölgesi de Roma hakimiyetine girmiştir. Aynı zamanda Romalılar Anadolu’da ilk defa sistemli yol şebekesini kurmuşlardır. Bu yollardan Ankara’dan Amasya’ya, Sinop’tan Tavium-Zile’ye geçen yollar Çorum’dan ayrılmıştır. Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılması ile Doğu Roma’ya (Bizans) kalan Çorum’a bu dönemde Yankonia veya Nikonya ismi verilmiştir.

Malazgirt Savaşı (1071) ile Anadolu’ya giren Türk Beyleri, Anadolu içlerine kadar akınlar düzenlemiştir. Çorum ve çevresinin bu konudaki fethi ile ilgili iki ayrı görüş bulunmaktadır. Bunlardan birisine göre, Çorum ve çevresi Danişment Ahmet gazi tarafından 1075 yılında fethedilmiştir. İkinci görüşe göre de, Melikşah’ın ileri gelenlerinden Emir Tutak ve Emir Artuk’un Çorum’u fethettikleri, Onların yeni fetihler için Bağdat’a tayin edildiği, yerlerine de Ahmet Gazi’nin getirildiğidir.

Danişmentliler Anadolu Selçukluları’na bağlı olarak Sivas, Tokat, Ankara, Çankırı, Kastamonu, Yozgat ve Çorum’da hüküm sürmüşlerdir. Danişment egemenliğinin en önemli olayları haçlı Seferlerine karşı mücadeleleridir. Danişment Beyliği II.Kılıçarsalan tarafından 1178’de Anadolu Selçukluları’na bağlanmıştır. Anadolu Selçuklu hükümdarı II.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Çorum’un Serleşkerlik (Bölge Komutanlığı ve Sancak Beyliği) olduğu ve başında da Haturiddin Zekeriya isimli bir komutanın olduğu bilinmektedir. Anadolu Selçukluları Kösedağ Savaşı’nda (1243) Moğollara yenildikten sonra, Anadolu’da karışık bir dönem başlamıştır. Kunduz Bey’in oğlu Emir Celaleddin 1276’da Çorum’da Moğolları yenerek bölgede onların egemenliğine son vermiştir. Anadolu Selçuklu devleti 1308’de yıkıldıktan sonra, Anadolu’da bir takım beylikler kurulmuş, bunlardan Eretna Beyliği Çorum bölgesini egemenliği altına almıştır. Çorum daha sonra, Kadı Burhaneddin Ahmet Devletinin yönetimine girmiştir. Yıldırım Beyazıt Anadolu Birliğini kurmaya çalışırken 1398’de Amasya, Osmancık ve İskilip’ten sonra Çorum’u da ele geçirmiştir. Çorum, bu tarihten itibaren Cumhuriyete kadar Osmanlı yönetiminde kalmıştır. Ankara Savaşı’ndan sonra Timur’un himayesinde Amasya’da egemenliğini sürdüren Sultan Çelebi Mehmet Çorum’da bir Subaşılık kurarak tüm bölgenin yönetimini buradan yapmıştır.

Çorum yöresi Anadolu’da bir takım isyanlara da sahne olmuştur. 1509’daki Şahkulu Ayaklanması Çorum’da başlamış, bunu Celali ve Suhte ayaklanmaları izlemiştir. XVII.yüzyılda Karayazıcı Ayaklanmasının ardından Çapanoğulları, XVIII. Ve XIX.yüzyıllarda bölgeye hakim olmuşlardır.

XIX.yüzyılda Çorum Ankara Vilayetinin Yozgat Sancağına bağlı kaza merkezi olmuştur.Böylece daha önce sancak iken kazaya dönüştürülmüş, 1894’te yeniden sancak yapılmıştır. Milli Mücadele sırasında Çapanoğlu ayaklanmalarına (Haziran 1920) sahne olan, zaman zaman Pontuslu Rumların saldırılarına uğrayan Çorum, Cumhuriyetin ilanından sonra 1924’te il yapılmıştır.

Çorum’da Boğazköy (Hattuşaş), Alacahöyük, Eskiyapar, Pazarlı, Kuşsaray ve Ortaköy gibi Hitit ve Frig yerleşim yerleri dışında, Çorum Kalesi, İskilip Kalesi, Osmancık Kalesi, Hacı Hamza Kalesi, Baltacı Mehmet Paşa Çeşmesi, Elvan çelebi Cami ve Türbesi, Ulu Cami, Hamit Camisi, Han Camisi, Şeyh Muhiddin Yavşi Camisi, İmaret Camisi (Koca Mehmet Paşa Camisi), Hıdırlık Camisi, Kubbeli ve Kulaksız camileri, Koyun Baba Türbesi, Koyun Baba Köprüsü, Veli Paşa Hanı, Güpür Hamamı, Paşa Hamamı, Ali Paşa Hamamı, Saat Kulesi ve Çorum sivil mimari örnekleri günümüze gelebilen eserler arasındadır.