Değiştiğimi hissediyorum...

Büyümek dedikleri bu olsa gerek. Fırtınalar dönemi diye anılan o meşhur dönemdeyim büyük ihtimalle; fırtınaların içinde... Evet. Bunu hissediyorum. Fiziksel, ruhsal, duygusal değişimlerin içindeyim. Yüzümde sivilceler, ruhumda çalkantılar, duygularımda çoşkular var. Kendimi tanımaya çalışıyor ve farketmeye başlıyorum. Duyun beni! Artık ben de varım şu hayatta. İkinci bir dâhil olma kaydı yaptıracak kadar önemli aslında benim bu girişimim. Öyle bir geliyorum ki, sanki hiç bitip tükenmeyecek bir enerji var içimde!

Size kendimi anlatabilir miyim bilmiyorum, ama beni anlamaya çalışın ne olur... Öyle tarifsiz hislerim var ki, ben bile anlayamıyor, birer isim koyamıyorum. Sanki herşey benim etrafımda dönüyor, ben herşeyin merkeziyim sanki!
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/kadinlar-kulubu/6426-tutun-ellerimden.html#post9575

Büyük fedakârlıklar yapabilecek kadar fedâi, bir otoriteye baş kaldıracak kadar cesur! İlişkilerimde bazen acımasız ve kaba, bazen de çok merhametli ve duygusal. Bazen kırıp deviren, bazense bir karıncayı incitemeyecek kadar hassas... Gel-gitler sarmış tüm benliğimi, ne olur bırakmayın beni böyle bir başıma! Anlayın beni, hissedin! İlgiye, sevgiye, şefkate, anlayışınıza muhtacım! Yanlış adımlar attığımda merhametle uyarın beni. Düşersem tutun ellerimden!

Herşey, ama herşey karma karışık benim dünyamda. Yanlışla doğru aynı anda karşıma çıkıyor. Fakat hislerimle ve duygularımla hareket ettiğimden midir bilinmez, hep yanılıyorum! Oysa ki, aklımı ve mantığımı kullandığımı zannediyorum. Benim için doğru olan, sizin için yanlış oluyor, sizin doğrularınızsa benim dünyamda hayat hakkı bulamıyor.

Ama neden? Niye böyle oluyor, anlayamıyorum. Ergenlik dedikleri bu olsa gerek. Ne kadar da zormuş Allah'ım!.. Çünkü, hayal kırıklıklarını ve zaferi aynı anda yaşıyorum. Kendi içimde bulamadığım düzen ve barışı, dış dünyada arıyorum ve bu arayışım hep hayal ettiğim gibi bir dünyada yaşamak üzerine oluyor.

Bazen çok bunalıyorum. Bazen çok sıkılıyorum. Yaşamaktan zevk almadığım zamanlar o kadar çok ki!..
Bazen aşık oluyorum. Herşey aşk, herşey aşktan oluyor. Acı çekmeye başlayınca ondan da vazgeçiyorum.

Bazen sizinle sorunlar yaşıyorum. Biliyorum, bütün yaptıklarınız benim iyiliğim için, mutlu olmamı istediğiniz için. Bazen oluyor ki, aşırı koruyucu ve kollayıcı oluyorsunuz. Üzülmeyin ama, bu beni çok sıkıyor. Uyum problemleri yaşıyoruz. Birlikte olduğum insanlara, gittiğim yerlere, okuduğum kitaplara, giydiğim kıyafetlere karışıyorsunuz. Saçımın modeline, ayakkabımın topuklarına... Bundan dolayı kendimi engellenmiş hissediyorum bazen, ya da dizginlenmiş... Biliyorum, anne-baba olarak amacınız beni kötü ortamlardan, insanlardan, alışkanlıklardan korumak. Fakat gelin görün ki, bunu kendime anlatamıyorum. Hislerime söz dinletemiyorum.

Ne istiyorum, biliyor musunuz? Bana yaklaşırken, benimle konuşurken otoritenizi şefkatinizle yoğurun. Bunu yapın ki, size karşı ruhumda siper alma duyguları hareke geçmesin; savaş alanına dönmesin evimiz.

İstiyorum ki, bana karşı sevgi ve ilginiz sürekli ve tutarlı olsun. Beni şımartmayın, ama beni kendinizden uzaklaştırmayın. Kendime güvenmemi sağlayın, bu sizin elinizde. Korkularımla barıştırın beni, endişelerime ortak olun.

Aklım karmakarışık!
İnancımı hayatıma geçirirken yardımcı olun bana. Kuralcı olmayın sakın, soğutmayın beni. Hoşgörülü olun, lütfen... İstemiyorsam zorla yaptırtmak yerine, yaparsam elde edeceğim huzuru ve güzelliği bana anlatın.

Sorularımı cevapsız bırakmanızı istemiyorum. Hiç beklenmedik bir soruyla karşılaştığınızda bana kızmayın, "Böyle şeyler sorulmaz!" diye.

Görüyorsunuz, değişiyorum. Fiziksel değişimlerim hakkında beni bilgilendirmenizi istiyorum. Ama utanarak veya benim utanacağımı düşünerek değil. Eğer böyle yaparsanız ben de sizden utanır ve hayat boyu kendimi açamam size. Anlayabileceğim bir dilde benimle konuşacağınıza eminim.

Bir de ben, meraklarla dolu, özentilerle yüklüyüm.
Herşeyi merak edip, her şeye özeniyorum. Elimin uzandığı herşeye dokunmak istiyorum. Yakacağını bildiğim halde, ateşe dokunabilmek için sanki çaba sarfediyorum! Bu çok garip bir duygu.

Geçenlerde bir arkadaşımı sigara içerken gördüm. Önce çok şaşırdım. Sanki müthiş bir lezzet alıyormuş gibi bir hali vardı. Sordum ona, "Neden içiyorsun? Zararlı değil mi? Kızmazlar mı? Tehlikeli değil mi?" diye. Dedi ki, "Ama babam da içiyor. Ona birşey olmadıysa bana da birşey olmaz. Hem kocaman adam olduk, bebek miyiz biz!" İyice şaşırdım, hem de kafam karıştı... Sanki sigara içince adam olunuyor ya da her sigara içen kendini adamdan sanıyor! Az kalsın denemek üzereydim. "Hadi sen de dene." diye uzattı bana. "İşim var" diyerek uzaklaştım oradan. Aksi takdirde, bir kereden birşey olmaz deyip, merakla tadına bakabilirdim.

İşte görüyorsunuz. Özenti ve merak duygusu neler yaptırıyor insana. Sizden isteğim, bendeki bu duyguları müspete kanalize etmeniz. Beni doğru bir şekilde yönlendirin. Benim nasıl olmamı istiyorsanız, siz de o şekilde hareket edin.

Hani hep dersiniz ya, çocuk ailenin aynasıdır ve onlardan ne görürse öylece şekillenir.

Beni takdir ederseniz, özgüvenim gelişir. Tenkit eder- seniz, aşağılamayı öğrenirim. Suçlarsanız sürekli, kendimi bir hiç gibi hissederim, suçlamayı öğrenirim. Özür di- lerseniz, özür dilemeyi ve hatalarımdan vazgeçmeyi... Severseniz sevmeyi, şefkatle yaklaşırsanız merhamet etmeyi... Beni bir fert olarak görür ve ciddiye alıp dinlerseniz, saygı duymayı ve dinlemeyi öğrenirim.

Ben bir hamurum. Beni şekillendirecek olan sizlersiniz. Kaygılarımdan, korkularımdan, tatminsizliklerimden sıyırıp, güzeli aşılayacaksınız ruhuma.

Beni dikkate almanızı, benimle
ilgilenmenizi, beni önemsemenizi istiyorum. "Çocuk işte!" deyip, bir kenara koymayın beni.

İşte siz de görüyorsunuz. Her şey ortada!
Ben artık çocuk değilim! Büyüyorum...
Benden söylemesi!