Beslenme alışkanlıklarımızın değişmesiyle birlikte bel çevresinde oluşan kalınlaşma sağlığımızı tehdit ediyor. Bel çevresi fazlalığı tüm sağlığımızı etkileyecek ciddi hastalıklara davetiye çıkarıyor…

Prof. Dr. Aytekin Oğuz konuyla ilgili olarak önemli bilgiler verdi…
Antalya-Belek’te gerçekleştirilen 5. Metabolik Sendrom Sempozyumu’nda bel çevresi kalınlığının yol açtığı ciddi hastalıklara dikkat çekildi. 9-13 Nisan 2008 tarihleri arasında yapılan sempozyumda konuşan Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Aytekin Oğuz, metabolik sendromun ülkemizde de ciddi boyutlara ulaşmaya başladığına dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Birçok hastalığa davetiye çıkarıyor”
“Türkiye’de ki kadınların yüzde 54’ünün göbeklilik sorunu var. Kadınlarımızın bu oranda olmaları dünyadaki rakamların çok üzerindedir. Erkeklerde ise metabolik sendrom tamamen göbekliliğe bağlı değil. Tüm Türkiye’de kadınlarda yüzde 36, erkeklerde yüzde 33 oranında metabolik sendrom var. Metabolik sendrom sadece kan yağları, kan şekeri bozukluğu değil göbeklilikle seyreden bir tablo ve bunun dışında birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Hipertansiyon, diyabet, kolesterol, obezite, yağlı karaciğer hastalığı, safra taşı, uyku apnesi, gut, depresyon, kas-iskelet hastalıkları bunlardan bazılarıdır…
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/kadinlar-kulubu/48620-bel-cevresindeki-kalinlasmaya-dikkat.html#post98771

“Daha da artacak”
Metabolik sendrom bütün ülkemizi etkileyen bir sorundur. Metabolik sendrom dün yoktu, bu gün var, yarın daha çok olacak. Yaşam tarzındaki değişiklik, daha az hareketlilik, daha fazla kaloriyle beslenme metabolik sendromun temelini oluşturuyor. Metabolik sendromla mücadeleye okul çağlarında başlamak lazım. Belediyelerimize ve Sağlık Bakanlığı’na ciddi görevler düşüyor. Egzersiz alışkanlığını çocuk yaşlardan kazandırmak lazım. Spor ve hareket için yeterli alanların sağlanması gerekiyor…
Türkiye’deki teknolojik gelişim metabolik sendromu desteklemektedir. Bu şekilde devam edilirse ülkemizde ciddi boyutlara ulaşacaktır. Diyabet ve kalp hastalıkları ilerleyen yıllarda gittikçe artacak. Etkili bir bilinçlendirme çalışması ile bunun önüne geçilebilir.”