Ömür Boyu Bitmeyen Mesai Ev Hanımlığı

Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bir açıklamasıyla yeniden zihinlerde can bulan bir söylem oldu ev hanımlığının önemi. Peki, neden hatırlatılması gereken bir söylemdi bu? Ne zaman unutulmuştu ya da ne olmuştu da biz kadınlar kendi kendimizin bile farkında olmaktan vazgeçmiştik? Gelişen zaman içerisinde fakirleşen toplumumuzun kadına dayattığı çalışma zorunluluğu, kadını kadınlığından utanır hale mi getirmişti?
Nedeni tam olarak söylenemese de, kadınların gün geçtikçe yaradılış mayalarını bozdukları, hatta kadını saygın yapan meziyetleri aşağılanma kabul ettikleri bir gerçek. Ev hanımlarının üretmeyen, evde oturup pembe dizi seyreden boş insanlar olduğu inanışı ise, gün geçtikçe dişi kuşların yuvalarını yapmaktan vazgeçmesini sağlıyor. Evde yaptığı işlerden saygı göremeyen kadın, saygıyı iş hayatında arıyor. Belki de “kariyer sevdası”na tutulmuş kadınların sayısı, bize ne kadar çok kadının evinde yeterince saygı göremediğini vurguluyor.
Ev hanımları olmasaydı...
Sabah uyandınız… İşinize gitmek için bir saat içinde evden çıkmanız gerekiyor. Eşiniz de erkenden kalkmış, işe gitmek için hazırlanıyor. Siz de koşuşturmaya başlıyorsunuz. Giyiniyorsunuz sonra bir bardak kahve içmek için mutfağa koşuyorsunuz. Kahvenizi hazırlıyorsunuz. Kahvaltı edebilecek ya da eşiniz için hazırlayabilecek vaktiniz yok çünkü otobüsü kaçırmamanız lazım. Koşarak evden çıkıyorsunuz. Bu sırada dadıları çocukları –eğer çocuk sahibi olabilmiş iseniz- okula gitmek için hazırlıyor. Çocuklar anne ve babalarına mesafeli ama dadılarını çok seviyorlar. Tabi sizin çocuklarınıza ayırabilecek çok vaktiniz de yok. Gerçi hiç önemli değil çünkü kariyer sahibisiniz!
Bütün gün işlerinizin peşinde koşturup duruyorsunuz. Gün içerisinde eşinizin sesini duyabilmek için bir telefon edebilecek enerjiniz bile yok. Bu kadar yorgunluğun üzerine bir de çocukların okulundan arıyorlar. Yarınki veli toplantısını hatırlatıyorlar. Siz de hemen dadılarına haber veriyorsunuz. Tabiî ki toplantıya siz gidemeyeceksiniz ama önemli değil. Çünkü çalıştınız, kazandınız, onlara iyi bir dadı buldunuz. Gözünüz arkada kalmayacak!
Dert paylaşacak vakit yok
Akşam oluyor. Siz yorgun argın eve dönüyorsunuz. Eve gelirken akşam yemeği için dışarıdan hazır yiyecekler alıyorsunuz. Siz geldiğinizde çocuklar evde yalnız. Siz hemen aldıklarınızı sehpaya koyuyorsunuz. Çocuklar bir yandan televizyon izlerken karınlarını doyuruyorlar.
Sizin ardınızdan eşiniz geliyor eve. O da sizin gibi yorulmuş. Ama birbirinizin dertlerini dinleyecek, gününü paylaşacak haliniz yok. En iyisi dadıları çocukları yatırdıktan sonra televizyonun karşısında yatma vaktini beklemek… Ertesi gün ve bir ertesi gün bu telaşlı koşturmaca devam ediyor…
Evi yuva yapan bizleriz
Çok mu karamsar bir tablo çizdik dersiniz? Bilmem… Belki öyledir, belki de değildir… Ama kesin olan bir şey var ki, o da çalışan kadının ister istemez kadınlık meziyetlerini yitirdiği…
“Yuvayı yapan dişi kuştur” der ya atalarımız. Aslında ne kadar da doğru. Gerçekten evi yuva haline getirenler biz bayanlarız. Belki birçoğumuz farkında değiliz ama sabah eşimizi işe gitmesi için uyandırarak, ona kahvaltı hazırlayarak, o evde yokken evi toplayarak, ütü yaparak, bulaşıkları yıkayarak, gün içerisinde ona telefon ederek, çocuklara bakarak, yemek yaparak hatta eşimiz evde yokken onu özleyerek, evimizi yuva haline getiriyoruz. Ve sırf bu yüzden de ev hanımları paha biçilemez değerleri koruyan yegâne insanlardır!
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/kadinlar-kulubu/18595-omur-boyu-bitmeyen-mesai-ev-hanimligi.html#post36187
Piyasa değeri 131 bin 471 dolar
Yapılan bir araştırmaya göre, çocuk sahibi ev kadınları yaptıkları her bir iş ve fazla mesaileri için piyasa değerinde ücret alsa, aylık maaşları 21 bin YTL'yi buluyor.
Son üç yıldır "Bağdat gibi diyar olmadığını" keşfetmeye doymayan Amerikalılar, yaptıkları hesapta "Ana gibi yar olmadığını" da kanıtladı.
Anneler günü öncesinde, çocuk sahibi ev kadınlarının her gün verdikleri fiziksel ve zihinsel emeğin maddi değerini belirlemeye çalışan Amerikalı uzmanlar, ortaya çıkan tablo karşısında şaşkına döndü. Buna göre; çocuk sahibi ev kadınları, evde çocuklarına ve eşlerine karşı üstlendikleri birbirinden zorlu sorumlulukların her biri için "piyasada değerinde" ücret alsalar, fazla mesai ücretleriyle birlikte yıllık gelirleri tam 131 bin 471 doları (yaklaşık 181.824 YTL) buluyor. Başka bir deyişle, öğretmenlik, temizlikçilik, aşçılık, CEO'luk (yöneticilik), hemşirelik, genel bakım işçiliği ve hatta şoförlük gibi görevleri aynı anda yürüten annelerimiz, bu dallarda verdikleri her bir "hizmet" karşılığında ücret alsalar, aylık gelirleri 15 bin doları (yaklaşık geçiyor 21 bin YTL) geçiyor.
Paha biçmek imkansız
ABD'deki iş-ücret oranlarının sürekli kaydını tutup listeleyen salary.com internet sitesinde yayınlanan araştırmada özellikle annelerin "mesaisinin" 24 saati bulduğuna dikkat çekiliyor.
Buna göre, annelerin haftada 40 saati normal mesai saatlerine denk gelen işlerinden kazanmaları gereken para 43 bin 461 dolar iken, 60 saati bulan fazla mesai ücretleri ise 88 bin doları aşıyor. Araştırmayı yürüten internet sitesinin yöneticilerinden Bill Coleman, "Aslında annelerin yaptığı iş o kadar değerli ki, paha biçmenin imkânsız olduğu söylenebilir" diyor. Araştırma, özellikle ev kadınlığını ve anneliği bir "kariyer" olarak görmeyip küçümseyen "çağdaş" yaklaşıma da çok açık ve net bir cevap niteliği taşıyor.