Dr. Ayşe İzci
Bütün anne-babalar kendilerine şu soruyu soruyorlardır: Acaba çocuklarımızın iyi birer insan olması için üstümüze düşen vazifeleri yeterince yapıyor muyuz? Yoksa onları “nasıl olsa zamanı gelince kendileri doğru yolu bulur, öğrenir” diye düşünerek başıboş mu bırakıyoruz?

Çocuklarımıza güzel dinimizin değerlerini aktarma çabası içinde bulunduğumuz şu mübarek günlerin çocuklarımızı oruç ibadetine alıştırma zamanı olduğunu hatırlatalım. Üstelik onlar gerçekten şanslılar; çünkü onları zorlayacak kavurucu sıcaklar yok. Ne güzel değil mi?

Hemen belirtelim, burada çocuklara farz olmadığı halde oruç tutturmaktan değil, oruç ibadetini kavratabilmek, sevdirmek ve alıştırmaktan söz ediyoruz. Yani içinde bulunduğumuz rahmet iklimini acı bir ilâç gibi değil, bal gibi sunmaktan söz ediyoruz. Hiç şüphe yok, bu konuda farklı yaş gruplarındaki çocuklar için farklı izahlar ve uygulamalar gereklidir.

Normal bir aile ortamında anne-babaların çocuklarını ibadetlere özendirici tutum ve davranışları kolayca bulabileceklerini varsayarak, biz birkaç noktayı hatırlatmakla yetinelim.
Hassasiyet... En fazla çocuklara.

Bu konuya bağlı olarak yapılan diğer bir hata ise, çocukların “küçüksün” diye sevap işlemesinin ve ibadet etmesinin teşvik edilmemesidir. Yaşı ve bünyesi uygun bir çocuk oruç tutmak istediğinde, ibadetinin geçerli olmayacağı, boşu boşuna aç kalmaması söylenirse çocuğun şevki kırılmaz mı? Allah’ın, kendini muhatap bile kabul etmediğini, hiçe saydığını düşünmez mi? Yazık ki, çok sayıda anne-babanın bu hataya düştüğünü görmek mümkün.

Bir çocuk “niçin oruç tutmalıyım?” diye sorduğunda “Allah böyle emrettiği için” şeklinde bir cevap alırsa büyük ihtimalle tatmin olamaz. Onlarla konuşmalı ve oruç ibadetinin kazandırdığı irade, sabır, akılda tutma, nefs hakimiyeti, öz denetim, paylaşma, sahip olunanların değerini anlama, şükretme gibi önemli özellikleri izah etmeye çalışmalıyız.

Hangi yaşta oruç?

Tabiidir ki, okul öncesi yaşlardaki çocuklara oruç tutturmak uygun değildir. Sahura kaldırılabilir, 2-3 saatlik veya yarım günlük denemeler yaptırılarak tam gün tutmuşçasına sevindirilebilir. 7-10 yaşlarındaki çocukların sağlık durumları müsaitse, hiç olmazsa hafta sonları veya bir-kaç gün oruç tutturulabilir. 10-13 yaşlarda ise, oruç ibadeti daha ciddiye alınmalıdır. Çünkü bu yaşlar ergenliğin başlangıcıdır ve artık ibadet sorumluluğu da başlamaktadır.

Çocuğun oruç ile birlikte namaza alıştırılması da, üzerinde durulması gereken önemli bir noktadır. Beş vakit namaz kılmasalar da, çocukların babayla birlikte teravih namazına gitmesi teşvik edilebilir. Teravihte camiye giden çocuklar, yer darlığı veya gürültü gibi sebebiyle asla dışarı çıkmaya zorlanmamalıdır. Çocukların cemaati rahatsız eden davranışları olabilir. Yetişkinler yine sabırlı, hoşgörülü davranmalı, çocukları şefkatle aralarına alarak grup psikolojisi içinde şımarmalarına engel olmaya çalışmalıdır. Bu noktada tüm çocukların bizim olduğunu, hepsinden sorumlu olduğumuzu unutmamalıyız. Çünkü onlar geleceğin toplumunu oluşturacaklar.

Evet; başta değindiğimiz gibi çocuklarımızı terbiye ederken, onlara güzel değerlerimizi aktarırken, dünyadaki en ciddi görevlerden birini yaptığımızı dikkate almamız gerekiyor. Çocuklarımızı önce biz eğitemezsek, bize yabancılaştılar diye şikayet etmeye hakkımız olabilir mi?