İmam-ı Rabbani hazretleri dünya nimetleri ile ilgili bir nasihatında şöyle buyuruyor:

Dünyanın hoşa giden şeyleri ve geçici nimetleri ancak, bu parlak dine uymakta yardımcı oldukları zaman, faydalı ve helâl olurlar. Dünya kazancı, âhıret kazancı ile birlikte olduğu zaman işe yarar. Âhıreti kazanmaya yardımcı olmıyan dünya nimetleri, şekerle kaplanmış zehir gibidirler.

Bunlarla, ahmak olanlar aldatılmaktadır. Allahü teâlânın bildirdiği tiryâk ile bu zehirlere ilâc yapmıyanlara yazıklar olsun! Bu şekerli, tatlı zehirleri, dinin emirlerini ve yasaklarını yapmak güçlüğüne katlanarak tedavi etmeyenlere çok acınır.


Kısaca, dine uymak için biraz çalışan, biraz harekete geçen kimse, sonsuz olan kazançlara kavuşur. Dinin emirlerine ve yasaklarına uymak çok kolaydır. Fakat az bir gaflet ile ve gevşeklik ile de bu sonsuz nîmetler elden çıkar. Uzağı gören, doğru düşünebilen akıl sahibinin, bu parlak dine uyması lâzımdır. Ceviz ile kozalak ile oyuna dalarak faydalı şeyleri elden kaçıran çocuk gibi olmamalıdır.

Dünya işinizi yaparken, dine uymaya dikkat ederseniz, Peygamberlerin yolunda bulunmuş olur, bu sağlam dîni nûrlandırmış ve yaşatmış olursunuz!

Hergün insanın karşılaştığı herşey, Allahü teâlânın dilemesi ve yaratması ile var olmaktadır. Bunun için, irâdelerimizi Onun irâdesine uydurmalıyız! Karşılaştığımız herşeyi, aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz! Kulluk böyle olur. Kul isek, böyle olmalıyız! Böyle olmamak, kulluğu kabûl etmemek ve sahibine karşı gelmek olur. Allahü teâlâ, (Hadis-i kudsî)de buyuruyor ki, “Kaza ve kaderime râzı olmıyan, beğenmiyen ve gönderdiğim belâlara sabır etmiyen, benden başka Rab arasın. Yeryüzünde kulum olarak bulunmasın!”

Dünya sıkıntılarına dayanmak lâzımdır. Sabır etmekten başka yapılacak şey yoktur. Allahü teâlâ, sevgili Peygamberine emrolarak, Ahkâf sûresinde, “Peygamberlerden Ulül’azm olanların sabr ettikleri gibi Sen de sabr et! Onlara azâb verilmesi için duâ etmekte acele eyleme!” meâlindeki âyet-i kerimeyi gönderdi. Sizler bu nîmeti istemiyor, bundan kaçıyorsunuz. Evet, hep tatlı yimeye alışmış olan, şifâ verici acı ilâcdan kaçar. Buna ne diyeceğimi bilemiyorum. Yâ Rabbî! Bizi, sıkıntıların sevaplarından mahrum eyleme! Bunlardan sonra, bizi fitnelere düşürme!