Cenâb-ı Hak, insan maîşetinin kıvâmı ve huzûr içinde devâmı için halkettiği malların bâtıl uğruna yenilmesini haram kılmıştır.

Mallar, insanların kıvamı için, insanlar da ubûdiyyet icâblarını îfâ etmek için halkolunmuşlardır.

Bilinmelidir ki her şey Allah’ın mülküdür. Mal ve beden üzerinde tasarruf ancak Allah’ın hakkıdır. Kulların tasarrufunun helâl ve muvafık olması Allah’ın emrine ittibâ etmelerine bağlıdır.

Mallar, hırs, şehvet, gaflet ve bâtıla hizmet uğrunda yenilirse ondan kötü işler ve hâdiseler zuhûra gelir. Ancak Allah’a ibâdet ve O’nun yoluna hizmet uğrunda yenilmelidir. Hayır, ancak bundan sonra beklenir.

Hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:

“Kıyamet gelip, kabirdekiler diriltildiği zaman, Allah Teala Rıdvân’a şöyle vahyedecektir:

“Ben, oruçluları kabirlerinden aç, susuz olarak çıkardım, cennetlerden istedikleriyle onları istikbal ediniz.” O da seslenecek ve şöyle diyecek:

“Ey genç hizmetçiler ve ölümsüz gençler! Nur’dan tabaklar getirmelisiniz.”

İşte o zaman kum tanelerinden daha çok, gökteki yıldızlar ve ağaç yapraklarından daha fazla meyveler, leziz içecekler ve iştihâ çekici yiyeceklerle dolacak ortalık.

Bu Rıdvan, o oruçlulardan karşılaştığına yedirecek ve geçmişteki günlerde işlediğiniz iyi amellerin mükâfatı olarak, afiyetle yiyin, için” denilecektir.”

a

Efendimiz –sallallahu aleyhi ve sellem-‘den rivâyet edildiğine göre O, şöyle buyurmuştur:

“Mi’rac gecesinde Sidre-i Münteha’nın yanında bir melek gördüm ki, uzunluk ve genişlik bakımından onun gibisini görmedim. Bu melek, Allah’ı tesbih ettiği (Subhanallah dediği) zaman onun sesinin güzelliğinden Arş titrer. Ben, Cibril’e bu meleği sordum. Cibril, şöyle cevab verdi:

– O, Hz. Adem’den iki bin sene önce Allah’ın yarattığı bir melektir.

– Şimdiye kadar nerede idi? diye sordum. Cibril,

– Allah’ın Cennet’te Arşın sağında geniş bir arazisi var. İşte bu melek orada idi. Allah –celle celâlüh- O mekânda ona Ramanzan ayı orucu sebebiyle sen ve ümmetin için tesbih etmesini emretti diye cevap verdi.

Bu meleğin önünde iki sandık gördüm ki, her birinin üzerinde nurdan bin kilit var. Cebrail’e bu sandıktan sordum. Cevaben dedi ki:

– Bu iki sandıkta senin ümmetinden oruç tutanların, cehennem azabından kurtulduklarına dair beraetleri var. Sana ve ümmetine müjdeler olsun.”

Â’zây-i cevârihi, yani el, ayak, göz, kulak, burun gibi uzuvları ma’sıyetlerden, bâtını da havâtırdan muhafazaya çalışmak orucun âdâbındandır. Allah’ın haram kıldıklarını terketmedikce ona yaklaşmak mümkün değildir.

a

Ebû Süleyman ed-Darânî (k.s) demiştir ki:

Benim için bir tek helâl lokma ile oruc tutup iftar etmekliğim gece gündüz midemdeki haram lokma ile namaz kılmaklığımdan hayırlıdır.

Karnında haram lokma bulunan kimseye tevhid güneşini müşâhede haramdır.

Hulâsa, Allah yolunun yolcusu haram lokmadan son derece ictinâb etmelidir.

Hakîkat ehilleri derler ki:

Bizim üç bayramımız vardır:

Birincisi iftar ânındaki bayramımız. Bu, beşer tabîatının bayramıdır.

İkincisi, ölüm bayramı, îmân-ı kâmil ile ruhu kabzolunan bir mü’minin büyük bayramıdır.

Üçüncüsü, Tecellî bayramıdır ki mü’minlerin Hakkı gördüğü andaki bayram, bu da bayramların en büyüğüdür.

a

Abdullah b. Ömer’den, o da babasından rivâyet ettiğine göre Hz. Ömer şöyle demiştir:
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/islami-bilgiler/36885-ummete-mujdeler.html#post79496

Allah’ın Rasûlüne:

– “İslâm nedir?” diye sorulduğunda:

– “Güzel söz, yemek yedirmek ve selâmı yaymaktır” şeklinde cevap vermiştir.

Sonra:

– “Müslümanların hangisi daha faziletlidir” sorusuna da:

– “İnsanların dilinden ve elinden emin olduğu kimsedir” diye cevap vermiştir.

– “En faziletli namaz hangisidir?” sorusuna:

– “Kıyamı uzun olan namazdır” demiştir.

– “Sadakanın en faziletlisi hangisidir?” sorusuna Efendimiz –sallallahu aleyhi ve sellem-:

– “Fakirin zorluk içerisinde vermiş olduğu sadakadır” cevabını vermiştir.