Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


2 sonuçtan 1 ile 2 arası
  1. #1
    yoLcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    05 Aralık 2006
    Yer
    bartın
    Yaş
    50
    Mesajlar
    1,756
    Tecrübe Puanı
    67

    Standart İslami Hakikatleri Gizleyenler

    "Allah'ın indirdiği kitaptan, birşey gizleyip de onu az bir pahaya satanlar...
    Şüphesiz onlar karınlarını ancak ateşle doldurmuş olurlar. Kıyamet gününde Allah
    onlarla konuş-maz, onları temize çıkarmaz. Onlar için elim bir azap vardır.
    "(Bakara174)
    Allah'ın indirdiklerini gizleyenler'den kasıt; yahudi ve hıristiyan alimleridir.
    Çünkü onlar, Rasulullah'ın vasıflarının ve risaletinin hak olduğunu bildikleri halde
    gizliyorlardı. Bunu ise sadece dünyevi menfaatler elde etmek için yapıyorlardı.
    Çünkü, onlara her yerden hediyeler gelirdi. Eğer Rasulullah'la ilgili gerçekleri
    anlatsaydılar, insanlar ona iman ederdi. Böylece maddi menfaat sağlayamaz olur ve
    kendilerine tabi olanlar çevrelerinden dağılırdı.
    Dünya metaına aşırı bağlılıkları, Rasulullah'la ilgili gerçekleri bildikleri halde
    gizlemelerine sebep oldu. Fakat, elde ettikleri dünyevi nimetler, kıyamet gününde
    daha çok azap duymaları için ateş olacaktır. Allah onlarla konuşmayacak yani onlara
    iyi söz söylemeyecek ve onlara gazap edecektir. Onları temize çıkarmayacak yani
    onların günahlarını affetmeyecektir. Onlar için çok acıklı ve ebedi bir azab
    vardır.
    Bu ayet, her ne kadar yahudi ve hristiyan alimleri hakkında inmişse de, hükmü,
    Allah'ın ayetlerini dünya metaı karşılığında gizleyen veya saptıran herkesi kapsar.
    Böyle kimselerin varlığına günümüzde de şahidiz... Kur' an ve Kur'an'ın hükümleri
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/islami-bilgiler/33010-islami-hakikatleri-gizleyenler.html#post68115
    açıktır. Bir harfi bile kaybolmadan bize ulaşmıştır. Ve bu özelliğini kıyamete kadar
    da sürdürecektir. Onu değiştirmeye veya tahrif etmeye hiç kimsenin gücü yetmez.
    Fakat, makam, mevki, şöhret ve dünyalık menfaatler elde etme gayesiyle, hakkı
    gizlemek için Kur'an hükümlerini insanlara anlatmayan veya saptırarak anlatanlar her
    zaman var olacaktır.
    Günümüzde bu taifenin en tehlikeli olanları; Kur'an ve sünneti bir kenara atıp,
    İsviçre, Fransa gibi batılı ülkelerden ithal edilen veya heva ve heveslerden
    kaynaklanan kanunlarla insanlara hükmeden tağutların ve bu tür kanunları uygulayan
    beyinsizlerin, müslüman ve vatan kurtarıcısı olduklarını anlatarak, onları öven
    sahte alimlerdir. Onlar şüphesiz, tagut ve yandaşlarına yaranmak için, Kur' an ve
    sünnetten, kendi hevalarını destekleyecek deliller de getirebilirler.
    İşte bunlar ve bunlara benzeyenlerin hükmü, kitaplarında apaçık olduğu halde,
    Rasulullah hakkındaki gerçekleri gizleyen yahudi alimlerinin hükmü gibidir. Kıyamet
    gününde Allah onlara iyi söz söylemeyecek, onlara kızacak, onları günahlarından
    temizlemeyecek, onların günahlarını affetmeyecek, onları ebedi ve acıklı bir azaba
    uğratacaktır.
    Bu ayette “Karınlarına ateş doldurma” tabiri mecazi manada
    kullanılmıştır. Çünkü ateş yenmez. Dolayısıyla, manası; “kendilerini ateşe
    götüren pis şeyler yemek” olur.
    Bir takım insanlar vardır. Onlar, Allah'ın kulları için indirdiği gerçekleri
    gizlerler. İşte onlar küfrü İslam ile, hidayeti dalalet ile değiştirenler ve
    Allah'ın mağfiretini yani vereceği mükafatı satarak karşılığında Allah'ın azabını
    alanlardır.
    Onlar bu işi bilerek ve gönül hoşnutluğu içinde, isteyerek yaparlar. Yoksa Allah'ın
    kıyamet gününde vereceği azaba sabredebileceklerini mi sanıyorlar? Ateşin azabına
    sabretsinler bakalım...
    "Bu (ateş azabı) şu sebepledir ki, şüphesiz Allah o kitab(Kur'an)ı hak olarak
    indirmiştir. Ve şüphe yok ki o kitapta ihtilafa düşenler (haktan) çok uzak bir
    ayrılık içerisindedirler."(176
    Bu konuda alimler arasında iki görüş vardır. Birinci görüşe göre Kitap'tan kasıt
    Tevrat'tır. İhtilaf edenler ise yahudiler ve hristiyanlardır. İhtilaf ettikleri konu
    da, bir görüşe göre; İsa (a.s)'ın, diğer görüşe göre de Muhammed (s.a.s) 'in
    sıfatlarının Tevrat'ta geçip geçmediğidir.
    İkinci görüşe göre Kitap'tan kasıt; Kur'an'dır. İhtilafa düşenler ise Kureyş
    müşrikleridir. Kureyş müşriklerinin bir kısmı Kur'an hakkında “O ancak bir
    sihirdir” dedi. Diğer bir kısmı ise “O ancak geçmiş ümmetlerin
    uydurmaİlarıdır” v.b. gibi şeyler söyledi.
    Hak apaçık olduğu halde, insanlar aralarında ihtilafa düştüler. Allah'ın hakikatleri
    apaçık olduğu halde ihtilafa düşenler, haktan uzak olanlardır ve onlar birbirleriyle
    devamlı ihtilaf halinde olacaklardır.
    Davetcini tefsiri:Cild:2
    ALLAH'IN AYETLERİNİ GİZLEYENLER
    "Allah'ın indirdiği kitapta bulunan bir açıklamayı gizleyerek onu birkaç para
    karşılığında satanlar var ya; onlar karınlarına ateşten başka birşey indirmiyorlar.
    Allah Kıyamet günü onlarla konuşmaz ve kendilerini günahlardan arındırmaz. Onları
    acı bir azap beklemektedir.
    Onlar hidayet karşılığında sapıklığı, mağfiret karşılığında azabı satın alanlardır.
    Onlar Cehennem ateşine karşı ne kadar da dayanıklıdırlar!
    Sebebine gelince; Allah kitabı hakk içerikli olarak indirdi ve bu kitap üzerinde
    görüş ayrılığına düşenler, gerçekten derin bir anlaşmazlık, uyuşmazlık
    içindedirler."
    Burada yüce Allah'ın indirmiş olduğu kitapta yer alan bazı açıklamaları gizli tutma
    eylemine yöneltilen kınama, öncelikle yahudiler ile hıristiyanları hedef almıştır.
    Fakat ayetin genel karakterli hükmü, bildikleri gerçeği gizleyerek bu eylemleri
    karşılığında birkaç para alan bütün dinlerin bağlıları için geçerlidir. Sözkonusu
    "birkaç para" ister gerçeği gizlemek karşılığında elde etmeyi umdukları şahsî bir
    menfaat olsun, ister gerçeği gizleme karşılığında kondukları ve eğer doğruyu
    söylerlerse kaybedeceklerinden korktukları çeşitli kişisel yararlar olsun, isterse
    dünyanın tümü olsun, farketmez. Çünkü bu adamların kaybetmiş oldukları Allah rızası
    ve Ahiret sevabı ile karşılaştırıldığı zaman dünyanın tümü de "bir kaç para"dır.
    Kur'an-ı Kerim, bu ayetlerin konusu olan yiyecek maddeleri -helâl ve haram kısımları
    ile-, konusuna uyumlu olarak bunlar hakkında şöyle buyuruyor:
    "Onlar karınlarına (midelerine) ateşten başka birşey indirmiyorlar."
    Bu cümlenin gözler önüne serdiği tablo ile daha önceki ilâhi cümlelerin tablosu
    arasında uyum vardır. Adamların gerçeği gizlemenin ve yüce Allah'a iftira atmanın
    bedeli olarak yedikleri şey, sanki midelerine indirilmiş bir ateştir! Onlar sanki
    aslında ateş yiyor gibidirler! Bu durum Ahirete varacakları zaman gerçekten öyle
    olacaktır. Görülecek ki, orada elbiseleri de yiyecekleri de ateş olacaktır!,
    Yüce Allah'ın ayetlerini gizli tutmuş olmalarının cezası olarak Allah onlara ilgi
    göstermeyecek, kendilerini horlamışlık ve aşağılanmışlık ile başbaşa bırakacaktır.
    Kur'ana Kerim bu ilgisizliği, horlanmayı ve aşağılanmayı şöyle dile getiriyor:
    "Allah, Kıyamet günü, onlarla konuşmaz ve kendilerini günahlardan arındırmaz."
    Bu ifade, sözkonusu ihmal olgusunu insana somut biçimde algılatacak, .idrak
    ettirecek canlılıktadır. Onlarla ne konuşulacak, ne yüzlerine bakılacak ve ne de
    günahlarından arındırılıp affedileceklerdir. Devam ediyoruz:
    "onları acı bir azap beklemektedir."
    İşte bir başka canlı ve doyurucu ifade daha:
    "Onlar, hidayet karşılığında sapıklığı, mağfiret karşılığında azabı satın alanlardır."
    Burada, sanki adamların hidayeti vererek karşılığında sapıklığı, mağfireti vererek
    karşılığında azabı aldıkları somut bir alış-veriş sahnesi ile karşı karşıyayız. Ne
    kadar zararlı ve aldanma içeren bir alış-veriş! Adamların satın aldıkları, tercih
    ettikleri şeyler ne kadar kötü! Bu benzetme aslında somut bir gerçeği ifade ediyor.
    Sebebine gelince; hidayet, fazlasıyla bu adamların önündeydi, fakat onlar onu
    bırakıp sapıklığı aldılar. Aynı şekilde mağfiret de kendilerine sunulmuş duruyordu;
    fakat onu bir yana iterek azabı aldılar. Okumaya devam edelim:
    "Onlar Cehennem ateşine karşı ne kadar da dayanıklıdırlar!"
    Bile bile seçtikleri ve ısrarla hedef edindikleri Cehennem ateşine karşı sabırları
    ne kadar uzun süreliymiş!

  2. #2
    yoLcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    05 Aralık 2006
    Yer
    bartın
    Yaş
    50
    Mesajlar
    1,756
    Tecrübe Puanı
    67

    Standart --->: İslami Hakikatleri Gizleyenler

    Uzun süreli Cehennem azabına katlanmaya hazır olmaları, ne kadar küçük düşürücü bir
    mizah üslubu ile alaya alınıyor!
    Bu ceza, işledikleri suçun alçaklığına denk düşen bir cezadır. İnsanlara açıkça
    anlatılsın, yeryüzünde uygulamaya geçirilsin, toplumların hukuk sistemi ve sosyal
    düzeni olsun diye yüce Allah tarafından indirilmiş olan kitabı, gizli tutma, saklama
    suçunun cezası. Kim bu kitabı insanların bilgisinden gizlerse onu uygulamadan
    alıkoymuş olur. Oysa bu kitap, uygulamaya geçirilsin diye indirilmiş bir gerçektir:
    "Çünkü Allah, bu kitabı hakk içerikli olarak indirdi."
    Kim bu kitaba uyarsa o doğru yoldadır; gerçekle, doğru yoldan giden insanlarla,
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/islami-bilgiler/33010-islami-hakikatleri-gizleyenler.html#post68116
    evrenin köklü yaratılışı ve kanunlar bütünü ile uyum halindedir. Fakat;
    "Bu kitap üzerinde görüş ayrılığına düşenler, gerçekten derin bir anlaşmazlık,
    uyuşmazlık içindedirler."
    Böyleleri, gerçekle uyuşmazlık halindedirler; evrenin tabiî kanunlar sistemi ile
    uyuşmazlık halindedirler; aralarında ve kendi iç dünyalarının dengeleri ile
    uyuşmazlık, bağdaşmazlık halindedirler...
    Böyleleri, gerçekten eskiden de öyle idiler, şimdide öyledirler. Kitapları hakkında
    görüş ayrılığına düşen, bu kitabı bütünüyle benimsemeyerek bölümleri arasında
    keyfine göre ayırımlar yapan her ümmet bu kategoriye girer, bu ayette sözü
    edilenlere eklenir. Bu ayetin hükmü, farklı zaman dilimlerine ve değişen milletlere
    rağmen aynı kalarak her zaman ve her yerde gerçekleşen bir ilâhî vaaddir. Biz onun
    pratik olarak doğrulanışını şu anda içinde yaşadığımız dünyada açıkça görüyoruz.
    Okuduğumuz bölümün son ayetinde imana dayalı doğru düşüncenin, yine imana dayalı
    isabetli davranış sisteminin kuralları ortaya konuluyor, ayrıca samimi müslümanların
    ve gerçekten Allah'tan çekinenlerin (takvalıların) niteliği belirleniyor.
    Fizilal-i Kur´an,Bakara:174

    „ Allah'ın indirdiği Kitaptan bir şeyi gözardı edip saklayanlar ve onunla
    değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası
    değildir.(173) Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz.(174) Ve
    onlar için acıklı bir azab vardır.“
    ACIKLAMA:
    1 . Bunlar, ilâhî kitapları bildikleri halde onları halktan gizleyen ve aralarında
    yaygın olan tüm bâtıl inanç, kötü gelenek ve gereksiz kısıtlamalardan sorumlu, yeni
    yeni kurallar uyduran bilginlerdi. Ayrıca onların bir suçu daha vardı. Halk arasında
    kasten yaygınlaştırılan cahillik nedeniyle ortaya çıkan kötü davranış ve geleneklere
    karşı bir tek kelime bile söylememişlerdi. Sadece bununla da kalmamış, çoğunluğun bu
    üzücü durumunu kendileri için avantajlı bulmuş ve bu nedenle Allah'ın emirlerini
    halktan gizli tutmaya devam etmişlerdi.
    2. Burada "ruhani önderler" ve "azizler" denilen kişiler hakkındaki yanlış inanç ve
    iddialar reddedilmektedir. Bu kimseler kendilerini halka çok dindar ve kutsal olarak
    göstermeye çalışmışlar ve halk da onlara her zaman inanmıştı. Onlar, Allah katında,
    hak adına şefaat edip onların bağışlanmasını sağlayabileceklerini sanıyor, halk da
    bunlara inanıyordu. Allah burada bu "ruhani önderler"e değil şefaat yetkisi vermek,
    onlarla konuşmayacağını onları dindar ve kutsal olarak kabul etmeyeceğini
    bildirmektedir.
    Tefhimu´l-Kur´an,Bakara:174
    Meâl-i Şerifi
    HAK DINI KUR´AN DILI
    174- Allah'ın indirdiği kitabı, yahudi bilginlerinin yaptığı gibi gizleyenler, ve bu
    gizleme sebebiyle az bir değer, yani ne kadar çok da görünse, işin aslında az olan
    bir dünya menfaati, para, mal veya makam satın alanlar, kısaca dünya muradına ermek
    için Allah'ın kitabını veya o kitabın hükümlerini gizleyen ve gerçekleri
    değiştirenler yok mu? işte onlar, karınları dolusu ateşten başka bir şey yemezler.
    Bu yüzden aldıkları bedeller, yedikleri şeyler, içlerinde gerçek bir ateş olacak,
    onları yakacak ve devamlı yakacaktır. Çünkü şer'î gerçeklerin aksine yapılan her
    işte manevi bir ateş kıvılcımı vardır. Onu gizlemek suretiyle elde edilen dünya
    menfaati, elbette ateşten başka bir şey olmayacaktır. ve kıyamet gününde Allah,
    onlara söz söylemeyecek, yani rahmetle iltifat etmeyecektir.
    Çünkü "Bir kötülüğün cezası, onun gibi bir kötülüktür." (Şûrâ, 42/40). Bunlar ise
    Allah'-ın kelâmını gizlediklerinden, ahirette rahmet sözünden mahrum kalacaklardır.
    onları tezkiye etmeyecek ve günahlarından temizlemeyecektir. Mümine yapacağı gibi
    affından hissedar kılmayacak, oldukları gibi bütün kirlilikleriyle mahşer yerine
    getirecektir. ve bunların hakkı acı veren devamlı bir azabdır.
    Bu sabır, sonu selamet olan bir sabır değil, ebedî bir felaket olan çaresizliktir.
    bu ateş azabı, sebepsiz ve haksız da değildir. Çünkü Allah kitabını şüphesiz hak
    ile, hakla ilgili, hakkı söyler olarak indirdi. Bunun için kitabını yalanlayanın
    veya gizleyenin hakkı ateş olur.
    Bir de Kitap hakkında ihtilafa düşenler, Allah'ın indirdiği kitapların hepsine
    inanmayıp da, kimi Tevrat'a, kimi İncil'e inananlar ve sonra kitabın bir kısmına
    inanıp bir kısmına inanmayanlar, elbette haktan, doğrudan çok uzak bir ayrılık ve
    anlaşmazlık içindedirler. Haktan bu kadar uzak bir ayrılık içinde koşan batıl
    ehlinin hakkı da ebedî bir azabdır.
    İşte bu sebeple onlar, o ateş azabını hak etmişlerdir.
    Bu âyet bize şunu anlatıyor ki, aralarında kendisiyle amel edilen ve anlaşmazlığa
    düştükleri zaman hakem kabul edilecek hak bir kitaba iman etmemiş olanlar,
    tartışmadan ve anlaşmazlıktan kurtulamayacakları gibi, kitapları ayrı ayrı olan
    insanlar arasında birleştirici bir bağ bulunamayacağından ihtilaf ve anlaşmazlıkları
    ebedî olur. Bağlı göründükleri kitabın tamamına gerçekten sadakatle inanmayarak, onu
    kendi gönüllerine, heveslerine göre anlamak isterler. Kitaplarının bir kısmına
    inanırlarsa, diğer kısmına inanmazlar ve böylece birinin inanır göründüğünü diğeri
    inkar eder. bunlar da heveslerinin değişikliği ölçüsünde ihtilaf ederler. Bunun
    neticesi de kitapsızlığa ve en büyük münakaşa ve mücadeleye götürür. Haktan
    uzaklaştırır. Bu da toplumları perişan eder ve ebedî azaba sürükler.
    Her ne yapılırsa yapılsın, insanlar için haktan başka birleşme yolu ve hakka
    uymaktan başka mutluluk sebebi yoktur.
    Kitabın aslında ihtilaf etmeyerek, onu isteğine göre dünya menfaati nedeniyle inkar,
    te'vil ve değiştirmek suretiyle gizlemeye kalkışmayarak hüsn-i niyetle ve tam
    dürüstlükle anlamaya çalıştıkları halde insan olmaları bakımından kavrayışları
    farklı olanların ise asıl beraberliklerine zarar gelmez. Bunların anlaşmazlıkları
    haktan uzak bir anlaşmazlık olmaz.
    Herhalde nâsih ve mensûhiyle Allah'ın kitaplarına inanmamak ve hak kitabın bir
    kısmını tanımamaya çalışmak felaketin başıdır. Allah'ın bütün kitaplarına iman etmek
    ve kitab hakkında ihtilafa düşmekten kaçınmak, imanın ve İslâm'ın şartlarındandır.
    Mümkün olan bütün gayretini sarfederek gerçek ilmî ictihatlar yoluyla meydana gelen
    ihtilaflar ise, ihtilaf icad etmeyi gaye edinmemek şartıyla muaftır. Hatta bir
    hadiste işaret buyurulduğu üzere kolaylaştırıp genişletme bakımından rahmet sebebi
    de olur. O şartla ki, bunlarla amel edecek olanlar, ihtilafı değil, ittifak yönünü
    araştırma vazifesini unutmasınlar.
    Bunun için bir ferdin, sıkıntılı bir zamanda hakkında ihtilaf edilen bir görüşle
    amel etmesinde bir sakınca yoksa da, sosyal konularda ittifak edilen yön
    araştırılmadan böyle ferdî bir görüşle fetva verilmesi tevhid prensiplerine aykırı
    ve bu âyetin uyarısına dahil olur.
    Özellikle kalem ve söz sahibi olanlar, yazı ve te'lifle meşgul olanlar, emir, yasak,
    eğitim ve öğretim üzerinde bulunanlar, bu âyetleri dikkat nazarlarından asla uzak
    tutmamalı, hakkı gizlemenin, ihtilafın, anlaşmazlığın ne kötü bir sonucu olduğunu
    düşünmelidirler.
    Ka'b b. Eşref, Ka'b b. Esed, Mâlik b. Sayf, Huyey b. Ahtab ve Ebu Yâsir b. Ahtab
    gibi ve Tevrat'taki Hz. Muhammed'in sıfatları hakkındaki âyetleri ve diğer bazı
    hükümleri gizleyen ve bu sebeple hemcinslerinden hediyeler alan Yahudi reisleri
    hakkında inen bu gizleme âyetleri ve yukardaki benzeri, müslümanlar için de pek
    ibretli bir ahlâk dersini kapsamaktadır.
    Kısaca insanın mutluluğu ve hakka yakınlık; şirkte, küfür ve nankörlükte, cahilce
    taklit ve taassubda, hayvanlıkta, hayvan gibi helal ve haram tanımamakta, pis pis
    şeyler yemekte, şeytana uyup çirkin şeyler yapmakta, bilir bilmez ağzına geleni
    söylemekte, hakkı gizlemekte, kitab hakkında ihtilafa düşmekte, hakka karşı ayrılık
    ve anlaşmazlık çıkarmakta değil, tam mânâsıyla hayır ve ihsanda, bol iyiliktedir. O
    halde asıl hayır ve iyilik nedir?
    Elmali Hamdi Yazir/Bakara:174

Benzer Konular

  1. İslami Walpaperlar
    By Beyza in forum Duvar Kağıtları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.Nisan.2013, 16:21
  2. İslami İmzalar, İslami Gifler ve İslami Avatarlar
    By ghost28 in forum İslami Bilgiler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 30.Ağustos.2008, 18:05
  3. İslami Resimler-2
    By yoLcu in forum İslami Resimler
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 22.Ekim.2007, 21:27
  4. İslami Resimler
    By yoLcu in forum İslami Resimler
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 13.Eylül.2007, 18:23
  5. İslami Shapeler
    By Beyza in forum İslami Resimler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 25.Nisan.2007, 09:32

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.