Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


2 sonuçtan 1 ile 2 arası
  1. #1
    yoLcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    05 Aralık 2006
    Yer
    bartın
    Yaş
    50
    Mesajlar
    1,756
    Tecrübe Puanı
    67

    Standart Nefis Savaşında Başarılı Olmak

    İnsanlar Nefis Savaşında Üç Sınıfa Ayrılırlar
    1. Bir kısım insanlar nefsanî arzularına yenilmişlerdir.
    Böylece dünyaya ve dünya maluma meyletmişlerdir. Bunlar, Allah'ı (c.c) unutan,
    Allah (c.c) da onlara kendisini unutturmuş olduğu kâfirlerle onların planlarını tatbik
    eden kimselerdir. Allah (c.c) onları, Kur'ân'da şu sözüyle tarif ediyor:
    "Ey Muhammed! Hevâ ve hevesini tanrı edinen, bilgisi olduğu halde Allah'ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği; gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Allah'ın saptırdığı kimseye O'ndan başka kim doğru yolu gösterecek, düşünmez misiniz?" (Câsiye, 23)
    2. Bir sınıf da nefisleriyle cihad ediyor ve nefsânî arzularını yenmeye uğraşıyorlar.
    Bazen arzularını yeniyor, bazen de hezimete uğruyorlar. Bazen günah işliyorlar, sonra da tevbe ediyorlar. Allah'a (c.c) isyan ediyorlar, sonra pişman oluyorlar ve Allah'tan (c.c) günahlarının bağışlanmasını diliyorlar.
    "Ve onlar, bir kötülük yaptıkları ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir? Ve onlar bile bile yaptıklarında ısrar etmezler." (Âl-i İmrân, 135)
    Hz. Peygamber (s.a v) şu hadisiyle bunlara işaret etmiştir: "İnsanoğlundan her
    biri hatalıdır ve hatalıların iyileri tevbe edenlerdir." (Tirmizî: Kıyâmet, 49)
    Aynı manada Vehb b. Münebbih'ten (r.a) şöyle rivayet edilmiştir:
    "Günün birinde,şeytan Yahya b. Zekeriyye (a.s) ile karşılaştı. Yahya (a.s) ona dedi ki -Size göre insanlar, mizaç bakımından kaç kısma ayrılır? Bana bildir. iblis ona şöyle cevap verdi -İnsanlardan bir sınıf, senin gibi mâsumdurlar. Biz onlara hiçbir şey yapamıyoruz. ikici sınıf ise, çocuklarınızın elindeki toplar gibidir. Onlar fıtne bakımından biri geride bırakırlar. Üçüncü sınıf ise bize karşı en kuvvetli olan sınıftır. Biz onlardan birine yöneliriz nihayet ondan ihtiyacımızı elde ederiz (yani onu yoldan çıkarırız.) Sonra o, tevbeye sığınır. Böylece ondan elde ettiğimiz şeyi tevbe ile hükümsüz kılar. Ondan ne ümidimizi keseriz ne de ihtiyacımızı elde edebiliriz."
    Nefis Savaşında Başarılı Olmanın Temel Unsurlan Kalp: Kalp, canlı, yumuşak(doğru), temiz, sert ve parlak bir organdır. Ali b. Ebî Tâlib (k.v) kalbi tarif ederken şöyle demiştir:
    "Yüce Allah'ın yeryüzünde kapları vardır. Bu kapları, kalplerdir. Allah katında en sevimli olan kalpler en katı, en temiz ve en yumuşak kalplerdir. Sonra bu sözlerini açıklayarak şöyle dedi: -Yani dinî konularda en katı olan kalpler, inançta en temiz olan kalpler ve müslüman kardeşlerine karşı en yumuşak olan kalplerdir."

    Başka bir sözünde şöyle demiştir:
    "Mü'minin kalbi temizdir. Onda parlayan bir kandil vardı. Kâfırin kalbi ise siyahtır.
    Ters çevrilmiştir." (İbni Mâce: Zühd, 33)
    Kur'ân'ı Kerîm mü'minlerin kalplerini tasvir ederek şöyle diyor:
    "Mü'minler o kimselerdir ki, Allah'ın adı anıldığı zaman kalpleri titrer.
    Kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır." (Enfâl,3)
    Kâfirlerin kalplerini tasvir ederken de şöyle buyurur: "Gerçek şudur ki, yalnız gözler kör olmaz fakat göğüslerdeki kalpler de körelir." (Hacc, 46)
    Başka bir âyette;
    "Bunlar Kur'ân'ı düşünmezler mi? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitler mi var? (ki hiçbir hakikat göğüslerine girmiyor.)" buyuruluyor. (Muhammed, 24)
    Akıl insanın; anlama, kavrama, iyi ve kötüyü, hayır ve şerri, hak ve batılı birbirinden ayırma kabiliyetine ve Allah'a (c.c) yaklaşmaya, O'nun yücelik ve kuvvetini anlamaya sebep olan ilimlerden faydalanma kabiliyetine akıl denir. Bu tarif, yüce Allah'ın (c.c) şu âyetinden çıkarılmıştır.
    "Allah'ın kulları arasında ancak bilginler, Allah'tan gereğince korkar." (Fatır, 28)
    Hz. Peygamber (s.a.v) akıl nimetinin kıymetini şu hadisiyle işaret etmiştir:
    "Allah yarattığı şeyler içinde akıl kadar kıymetli bir şey yaratmamıştır." (Tirmizi)Ve Hz. Ali'ye:
    "İnsanlar, çeşitli iyilikler yaparak Allah'a yaklaştıklarında sen de aklınla Allah'a
    yaklaş." buyurmuştur.
    Diğer bir hadisinde:
    "Hiçbir adam sahibine doğru yolu gösteren ve onu yok olmaktan koruyan akıl (ilim) gibi bir fazilet elde edememiştir." buyurmuştur. (Camiu's-Sağir: II, 143)
    Bundan dolayı İslâm, insanlan, ilim ve bilgiyi ögrenmeye ve dinde fakih olmaya teşvik etmiştir ki, akıl bu bilgilerin yardımıyla iyi ve kötüyü, hak ile bâtılı birbirinden ayıracak kabiliyete sahip olsun. Hz. Peygamber (s.a.v) bu hususta şöyle buyurmuştur:
    Allah bir kimseye hayır vermek dilerse onu dinde fakih kılar." (Müslim: İmâre,175)
    Başka bir hadiste ise şöyle buyurmuştur:
    "Alimin, âbide üstünlüğü, benim ashabımdan en küpük derecede olana karşı
    üstünlüğüm gibidir." (Tirmiıi: him, 19)
    Bütün bunlar, ilmin kıymetli olması ve imanın ruhun derinliklerine kadar işlemesindeki etkisi ile insana bu kainatın gerçeklerini öğretmeye vesile olmasından dolayıdır.
    Mü'minin aklı, iyiyi kötüden, helali haramdan ve şeriatın emrettigi şeylerle,
    yasakladığı şeyleri birbirinden aylırabilecek bir kabiliyete sahiptir. Mü'min, ince bir
    perde arkasında Allah'ın (c.c) kendisine bağışladığı hidayet nuru ile bunlara bakar.
    "Allah'ın nur vermediği kimsenin nuru olmaz." (Nûr, 40)
    Akıl nurunu ise, ancak, günah işlemek, günah işlemeye devam etmek, onları açıkça
    işlemek ve onlardan tevbe etmemek söndürür.
    Hz. Peygamber (s.a.v) bu konuda şöyle buyurmaktadır: "Kim bir günah işlerse
    aklının bir kısmı kendisinden ayrılır ve bu aklı ebediyyen ona dönmez."
    Diğer bir hadisinde şöyle buyurmuştur:
    "Eğer şeytanlar insanoğullarının kalpleri etrafında dolanmasaydı, onlar, göklerin
    ve yerlerin saltanatına göz dikeceklerdi." (Ahmed b. Hanbel: II, 353)
    Enes b. Malik'ten rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: "Ben yolda bir kadınla
    karşılaşmış ve göz ucuyla ona bakmış, güzelliğini etraflıca süzmüş olduğum halde
    Osman b. Ajjan'ın (r.a) huzuruna girdim. İçeri girdiğimde "Osman, şöyle dedi:
    -Birini, zina izleri gözlerinde olduğu halde içeri giriyor. Mahrem olmayan kadına bakmanın göz zinası olduğunu bilmez misiniz? Ya tevbe edeceksin veya seni cezalandıracağım.
    Ben, Şöyle dedim: -Peygamber'den sonra
    vahiy var mıdır? O: -Vahiy yoktur, dedi. Fakat akli, delil ve doğru çıkan çabuk
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/islami-bilgiler/16380-nefis-savasinda-basarili-olmak.html#post31068
    sezme kabiliyeti vardır, dedi."

  2. #2
    yoLcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    05 Aralık 2006
    Yer
    bartın
    Yaş
    50
    Mesajlar
    1,756
    Tecrübe Puanı
    67

    Standart --->: Nefis Savaşında Başarılı Olmak

    Ruhî Yenilginin Belirtileri
    İnsanın kalbi öldüğü veya katılaştığı, akıl nuru söndüğü ve saptığı zaman ve o
    şeytanla yaptığı savaşta yenilgiye uğradığında özellikle onun ruhuna açılan kötülük
    kapıları çoğalır ve şeytan insanoğlunun vücudunda kan gibi dolaşır.
    İnsanın dayanma gücü ortadan kalktığı ve ruhî bağışıklığı kırıldığı zaman, şeytan
    onun arkadaşı olur.
    "Şeytan onların kalplerine hakim olmuş, onlara Allah'ı anmayı unutturmuştur."
    (Mücadele, 19)
    Şu âyet-i kerîme de bu konuya işaret etmektedir: "(Şeytan): - Öyle ise, beni azdırdığın için and olsun ki, Sen'in doğru yolun üzerinde onlara karşı duracağtm, sonra onların önlerinden, arkalartndan, sag ve sollarından onlara sokulacağım ve çoğunu Sana şükredenlerden bulamayacaksın, dedi." (A'râf, 17)
    Yenilgiye uğrayan kimselerin yakalandıklan en tehlikeli hastalık, vesveseye düşme
    hastalığıdır. Şeytan, onları Allah'ın (c.c) yolundan çevirmek için hayatlarıyla ilgili işlerin hepsinde, onların kalbine vesvese sokar. Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
    "Doğrusu şeytan, değişik metodlarla insanın yolunu kesmiştir. İslâmiyet yolunda
    insanın önünü kesmiş ve ona şöyle demiştir. Nasıl olur da sen müslüman olup kendi
    dinini ve ecdadının dinini terk edersin? İnsanoğlu ona itaat etmemiş ve müslüman
    olşmuştur. Sonra hicret yolunda insanın önünü kesmiş ve ona şöyle demiştir. - Sen
    göç mü ediyorsun? İnsanoğlu ona uymamış ve göç etmiştir. Sonra cihad yolunda
    onun önünü kesmiş ve ona şöyle demiştir. - Harb, can ve malın yok olmasına sebep
    olduğu halde sen nasıl cihad ediyorsun? Sen savaşırsan ölürsün, başkaları karınla
    evlenir ve varislerin malını paylaşırlar. İnsanoğlu şeytana itaat etmemiş ve cihad
    etmiştir."
    Sonra Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
    "Kim Şeytana uymaz ve böyle hareket ederse, sonra bu uğurda ölürse böyle kimsenin cennete girmesine müsaade etmek Allah'ın üzerine hak olur." (Nesâî: Cihad, 19)
    Şayet okuyucu kardeşim aşağıdaki âyetin tefsirinde zikredilen şeytan ile
    İsrailoğulları'ndan olan Rahib'in hikayesine müracaat edip onu okursa ne güzel olur:
    Yahudileri kandıran münafıkların durumu da tıpkı Şeytanın durumuna benzer
    ki, o insana inkar et, dedi. İnsan inkar edince de 'Ben senden uzağım, ben âlemlerin
    Rabbi olan Allah'tan korkarım' dedi." (Haşr, 16)
    Şeytanın Giriş Yerlerinden Korunma Çareleri
    Şüphesiz İslâm dini, şeytanî saldırılarla iblisî talimatlara karşı koyması için itısana yardım etmek gayesiyle ona birçok çare göstermiştir. Bu çareler, şeytanla yapacağı savaşta insanın sebat göstermesine yardımcı olacak ve en büyük düşmanının yenilmesini kolaylaştıracaktır. İslâm büyüklerinden birisi çareleri şöyle özetlemiştir:
    "Şeytanın hangi kapılardan insana geleceği hakkında düşündüm ve tefekkür
    ettim. Onun şu on kapıdan geleceğini tesbit ettim:
    1.Açgözlülük ve kötü düşünme kapısı: Ben, Allah'a güvenmek ve rızkına kanaat
    etmekle ona karşı koydum.
    2.Yaşamayı sevmek ve tükenmez arzu kapısı: Ben, ansızın gelen ölümden
    korkmakla ona karşı koydum.
    3.İstirahat ve nimetin peşine koşma kapısı: Ben, nimetin son bulması ve hesabın
    zorluğuyla ona karşı koydum.
    4.Kendini beğenme kapısı: Ben, başa kakmak ve sonucundan korkmakla ona
    karşı koydum.
    5.İnsanları hafife almak ve onlara az saygılı olmak kapısı: Ben insanların hakkını
    tanımak ve onlara saygı göstermek suretiyle ona karşı koydum.
    6.Kıskanma kapısı: Ben kanaat etmek ve yüce Allah'ın mahlûkatına yaptığı rızık
    taksimatına razı olmakla ona karşı koydum.
    7.Gösteriş yapmak ve insanların övgüsünü elde etmek kapısı: Ben samimiyet ve
    ihlas ile ona karşı koydum.
    8.Cimrilik kapısı: Ben insanların elinde bulunan şeylerin yok olacağına ve yalnız
    Allah (c.c) katından olan şeylerin kalacağına inanarak ona karşı koydum.
    9.Kibir kapısı: Ben alçak gönüllü olmakla ona karşı koydum.
    10.Tamah kapısı: Ben Allah'ın (c.c) hazinesinde bulunan rahmetine güvenmek ve
    insanların elinde bulunan şeylere göz dikmemek suretiyle ona karşı koydum.
    " Şeytanın oklarından ve entrikalarından korunnıak için, İslâm'ın çare olarak ısrarla tavsiye ettigi şey, her işe başlarken Allah'ın (c.c) ismini anmaktır.
    Bu konuda, Ebû Hüreyre'den (r.a) şu hadis rivayet edilmiştir:
    "Mü'min ve kafirin şeytanları karşılaşırlar. Bir de ne görsünler; kâfirin şeytanı yağlı,
    Şişman ve kuvvetli idi. Mü'minin şeytanı ise pek zayıftı, saçı keçeleşmiş, tozlanmış ve çıplak idi. Kâfirin şeytanı, mü'minin şeytanına - Sana ne olmuş, bu kadar zayıflamışsın, dedi. O, şu cevabı verdi. - Ben öyle bir adamın yanında bulunuyorum ki,
    yemek yediğinde Allah'ın ismini anar. Böylece ben aç kahrım. Su içtiğinde yine Allah'ın ismini anar. Ben susuz kalırım. Elbise giydiğinde Allah'ın ismini anar. Ben yine çıplak kalırım. Saçına yağ sürdüğünde Allah'ın ismini anar. Böylece benim saçım keçelenir. Sonra kâfirin şeytanı şöyle dedi: - Fakat ben öyle bir adamla beraber yaşıyorum ki,
    bunlardan hiçbirini yapmaz. Ben, yemesinde, içmesinde ve elbiselerinde onlara ortak oluyorum.
    " Şeytandan korunma vesilelerinden birisi de, halis, helal mal olsa bile doyasıya ve
    tıka basa yemekten sakınmaktır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
    "Yiyiniz içiniz, fakat israf etmeyiniz." (A'râf, 31)
    Hz. Peygamber (s.a. v) şöyle buyurmuştur:
    "Doğrusu şeytan insanoğlunun damarında kan gibi dolaşır, Öyle ise siz aç kalmak
    suretiyle onu damarlarınıza . sıkıştırınız" (Buhârî: Ahlc'dm 21; MüsHm: Selâm 23,
    25.) (Ahmed b. Hanbel: Müsned, III, 156)
    Şeytandan korunma çarelerinden birisi de Kur'ân'ı okumak, Allah'ı (c.c)
    zikretmek ve tevbe etmektir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a v) bu hususta şöyle
    buyurmuştur:
    "Şeytan, hortumunu ademoğlunun kalbinin üstüne koyar. Eğer o, Allah'ı anarsa
    hortumu geri çeker. Şayet insanoğlu Allah'ı unutursa onun kalbine girer." (İbn
    Ebi_Dünyâ)
    Bu çarelerden birisi de işlerinde acele etmemek ve sabretmektir. Hz. Peygamber
    (s.a.v) şöyle buyurmuştur: `"Acele, şeytandandır. Sabretmek Allah'tandır." (Tirmizı:
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/islami-bilgiler/16380-nefis-savasinda-basarili-olmak.html#post31069
    Birr, 66)
    Şeytanın şerrinden ve entrikalarından sakınmak için, İslâm dininin tavsiye ettiği
    çareleri ve işleri yapmak gerekir. Bir âyette Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
    "Allah'tan korkanlara şeytandan bir vesvese dokununca Allah'ı hatırlarlar ve
    gerçeği görürler." (A'râf, 201)

Benzer Konular

  1. İnsan Olmak İçin Kadın Olmak Mı Gerekiyor?
    By Mustafa Uyar in forum Kadınlar Kulübü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 26.Nisan.2013, 20:33
  2. Başarılı Olmak
    By yoLcu in forum Kişisel Gelişim
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 04.Haziran.2009, 18:59
  3. Sınavlarda başarılı olmak konusunda ipuçları
    By yağmuryürek in forum Rehberlik ve Sosyal Etkinlikler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.Ocak.2009, 23:43
  4. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 30.Nisan.2008, 14:13
  5. Nefis Ve şeytan Aldatması
    By yoLcu in forum İman
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.Aralık.2007, 10:17

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.