117 - Bir kimse, alış verişinde yalan söylerse, Allahü teâlânın rahmetinden mahrum kalır. Peygamberimiz buyurdu ki: (Kıyâmet günü Allahü teâlâ hazretleri üç kısm insanlara rahmet nazarı ile bakmaz:

1- Alış verişinde yalan söyleyerek fâhiş fiyatla mal satana.

2- Gelişi güzel her şeye yemin edene.

3- Kendisinde su olduğu hâlde, başkasına vermeyene.)

118 - Susuz olana su vermeyen insanlara kıyâmet günü, Allahü teâlâ buyuracak ki, siz benim suyumu kullarımdan esirgediniz. Şimdi, sizden rahmetimi uzak eyledim.

119 - Bir şeyi satın alan pişman olup geri getirse, o malı geri al! Zîrâ, geri almaktan ziyân olmaz. Allahü teâlâ bereketini ihsân buyurur, on mislini verir.

120 - Ey Oğul! Bu üç şeyi yanlış ve hîleli kullananlar hakkında, Allahü teâlâ, “Mütaffifîn sûresinde” meâlen, (Alıp satarken noksan ölçenlere şiddetli azâb vardır) buyurdu.

121 - Kul hakkından kork! Borcun varsa onu ödemeye çalış. Bir kuruş borcu olanın cenâze namazını Habîbullah kılmamıştır. O borcu ödemedikce, insan Cennete giremez. [Zevce istediği zaman, erkeğin (Muaccel mehri)ni hemen vermesi, onu boşadığı zaman da, (Müeccel mehr)i ona hemen ödemesi lâzımdır. Zevc, zevcesine olan müeccel mehr borcunu ayırmalı, öldükten sonra zevcesine verilmesi için vasıyet etmelidir. Vasıyet etmedi ise, ölünce miras taksîm edilmeden evvel mehrin hepsinin mirastan zevcesine hemen ödenmesi lâzımdır. Zevcesini boşayınca, mehrini ödemiyen, dünyada habs, âhırette azâb olunur. Zevc mehr borcunu zekât, fıtra ve kurban nisabına katmaz. Zevce nisap hisâbına katar. Fakat, nisap miktârı teslim aldıktan bir sene sonra elinde kalırsa, yalnız o senenin zekâtını verir. Akrabâsına ve emri altında olanlara din bilgilerini öğretmek de kul borcudur.] Hadis-i şerifte, (Bir kişi borçlu olsa ve vermek azminde olsa, Allahü teâlânın yardımı onunla berâberdir) buyuruldu. [(Hadîka)da, ayak âfetlerini anlatırken diyor ki, (Hayvanın ve kâfirin hakkı için de, kıyâmette azâb yapılacaktır. Dünyada helâllaşılmadı ise, âhırette kâfirin hakkından kurtulmak daha zor olur. Hayvan hakkından kurtulmak ise, bundan da zor olur.) Bunun için, Dâr-ül-harbde de, kâfirlerin mallarına, canlarına, ırzlarına dokunmaktan çok sakınmalıdır. Onların kanûnlarına da uymalı, fitne, fesat çıkarmamalıdır.]