Resulullah (s.a.v) Efendimiz, amcası Ebu Talib ve zevcesi Hz. Hatice (r.a.) nin vefatlarıyle kendini müdafaa eden iki büyük dayanağını kaybettiler. Kendilerine en büyük fayda sağlayacakları bir zamanda... Hemen hemen nerede ise kuvveti tükenmek üzere idi. Eğer Allah'ın (c.c) yardımı yetişmemiş olsaydı... br>
Hz. Muhammed'ın (s.a.v) düşmanları o zaman söyle diyorlardı : "Muhammed'in yıldızı battı veya batmaya yakındır." O'nun perişan olmasını beklediler.

Büyük Peygamber (s.a.v) sağına, soluna ve göklere bakardı. Yüce Mevladan bir çıkar yol isterdi. Merkezini takviye, davasını yerleştirmek için Kureyşlilerle akrabalık kurmaya me'mur olundu. Bunun üzerine O, Kureyşlilerden Ebu Bekir'i seçti. Ebu Bekir'in (r.a) kavmi içinde yüksek mevki sahibi olduğu herkesçe bilinen bir gerçekti. Reis, zengin, doğru, şerefli, kuvvetli, adaletli, faziletli ve yüksek dereceli bir insan idi.

Ebu Bekir'in (r.a) Müslüman olması İslam'ın muzaffer olmasının ilk delili idi. Cenab-ı Allah (c.c) Hz. Ebu Bekir'in (r.a) sevgisini Hz. Muhammed'in (s.a.v) kalbine yerleştirdi. Öyle ki O'nun için insanların en sevgilisi, Ebu Bekir ile kızı Aişe oldular.

Beyhaki, Ubeyid oğlu Muhammed'den Ebi Hazim oğlu İsmail'den rivayet ediyor :

"Resulullah (s.a.v) As oğlu Amr'ı Zat-i Selasil muharebesine kumandan olarak gönderdi. O büyük bir zafer kazanarak döndüğünde :

- Ey Allah'ın (c.c) Resulü!.. İnsanlardan kimi daha fazla seversin dediler. Efendimiz :

- "Aişeyi" buyurdular.

Amr : - "Kadınları sormuyorum, dediklerinde :

Resulullah :

- "Aişe'nin babasını " , buyurdular.

Herkesten daha çok Hz. Ebu Bekir'e (r.a) itimat ettiği için, en dar ve sıkıntılı anlarında, küfür ve imanın birbirinden ayrıldığı zamanda yani Hicret gününde onu kendisine yol arkadaşı seçti. Bu mübarek arkadaşlık hakkında şu ayet indi :

"İkiden biri idi. Hatırla o vakit ki mağaraya sığındılar. O vakit arkadaşına : Üzülme, şüphesiz Allah bizimledir." (Tevbe Suresi - 40)

Beyhaki, Enes'ten Ebu Bekir'den rivayet ediyor : Resulullah ile mağarada bulunduğumuz da ben Resulullah'a :

- "Ey Allah'ın Elçisi (s.a.v) !.. Eğer bunlardan birisi ayağının altına bakarsa bizi görecektir", dediğim zaman Hz. Peygamber :

- "Ey Ebu Bekir!.. Üçüncüsü Allah olan iki kişi hakkında ne zannediyorsun?", buyurdular.

Resulullah (s.a.v) büyük sevgisini ve bu şerefli arkadaşlığını, akrabalık kurmakla daha da kuvvetlendirmek istedi. Çünkü akrabalık ve dünürlük bağı, arkadaşlık bağından daha kuvvetlidir. Bunun içindir ki Hz. Peygamber (s.a.v) Ebu Bekir'in kızı Aişe ile evlendi, ve onu bu akrabalıkla şereflendirdi. Çünkü o öyle bir arkadaş idi ki, emin, vefakar ve dürüst idi. Müşrikler Hz. Muhammed'i (s.a.v) yalanladığı zaman o tasdik etti. Halk Hak dini inkar ettiği zaman o iman eyledi.

Ibnü'l Münkedir rivayet eder :

"Hz. Muhammed (s.a.v) : Ey insanlar!.. Arkadaşım Ebu Bekir'i benim için rahat bırakınız, onu üzmeyiniz, çünkü Peygamber olarak gönderildiğim zaman, herkes beni yalanladığı halde o tasdik etti,buyurdu."

Resulullah (s.a.v) bu evlilikle Hz. Ebu Bekir (r.a) şereflendirdiği gibi onun kavmiyle de birlik kurdu. Böyle bir birlik diğer kabileler için de teşvik oldu ve herkes bir an evvel Resulullah'la (s.a.v) dostluk kurmaya çalıştı.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/islami-bilgiler/12787-hz-aise-r.html#post21459

Resulullah'dan (s.a.v) sonra dinin yükünü omuzlarına alan, kumandanlık vazifesini deruhte eden, İmanın ve cihadın direkleri İslam reisleri ve ashabın büyükleriyle dünürlük kurmanın hikmeti, derin düşünen uzağı gören kimse için hiçte gizli değildir. Evet, insanoğlu gözlerine hak ve adalet gözlüklerini takarsa ve insaf dürbünü ile bakarsa, be ellibeş yaşından sonra vaki olan evlenmelerin arkaşındaki yüce hikmet, derin fikir ve basireti derhal anlar.

Resulullah (s.a.v) Efendimiz Aişe'yi istediği zaman Ebu Bekir çok sevindi ve tereddüt etmeksizin muvafakatını açıkladı. O büyük ve temiz kalbi müjde ve sürurla dolup taştı.

Resulullah (s.a.v) Aişe'yi istediği zaman o daha evlenme çağına gelmemişti. O'nun için üç veya dört sene kadar düğün yapma işi geri bırakıldı. Hicretin ikinci senesinde Şevval ayında Resulullah (s.a.v) tam (55) yaşında iken Aişe (r.a) ile izdivaç eyledi. Hayatında yalnız bakire kız olarak Hz. Aişe ile evlendiler. Hz. Hatice (r.a) den sonra en çok sevdiği hayat arkadaşı Aişe (r.a) idi. O bütün zevcelerinden daha çok Sünnet-i Seniyyeye vakıf idi. En zeki ve en çok Hadis-i Şerifi ezberlemiş validemizdi.

Resulullah 'ın (s.a.v) eşi, mü'minlerin annesi olan bu mübarek hanımın hayatı tafsilatlı olarak bilen bir kimse onun zekasına, ilmine, yüce ahlakına hayret etmekten kendini alıkoyamaz.

Hz. Aişe (r.a) din konusunda sonsuz bir deniz idi. Hikmet ve şeriat kaynağı idi. Sanki ayaklı bir kütüphane idi. Hangi tarafa yönelirse ilim fazilet ve takva saçardı.

Öyle bir mertebeye ulaşmıştı ki, zaman ashab-ı kiramından birçok alim bulunduğu halde Resulullah (s.a.v) onun, hakkında şöyle buyurmuştur :

"Dininizin yarısı bu kırmızıcık kadından öğreniniz."

Bu konuyla ilgili başska bir hadiste Cebrailin (a.s) kendisine selam ettiği bildirilmiştir. Hz. Aişe (r.a) şöyle rivayet eder : "Resulullah (s.a.v) bana :

- "Ey Aişe !.. Cebrail sana selam eder" , dedi. Ben de :

- Ona da selam olsun, benim görmediğimi o görür, dedim." (Müslim,Buhari)

Hz. Ali (r.a) şöyle rivayet etmiştir :

"Resulullah (s.a.v) buyurdu : "Göklerde ve yerde en hayırlı kadın Imran kızı Meryem ile Hüveylid'in kızı Hatice'dir."

"Rezin" denilen ravi bu hadiste şu cümle de eklidir dedi : "Erkeklerden çok kimse olgunlaştı, kadınlardan ise ancak İmran kızı Meryem , Firavunun zevcesi Asiye, Huveylid'in kızı Hatice ve Muhammed'in kızı Fatıma. Ancak Aişe'nin diğer kadınlardan üstünlüğü ise etli yemeklerin diğer yemeklerden üstünlüğü gibidir."

Hz. Aişe'nin (r.a) fazileti delil olarak Ebu Musa el-Esari şöyle diyor :

"Biz Resulullah'ın ashabı, bir Hadis-i Şerifte güçlük çektiğimiz zaman Aişe'den sorardık. Zira Hadis ilminin kendisinde mevcut olduğunu müşahade ediyorduk."(Tirmizi)

Zeheri buyuruyor : "Eğer Aişe'nin ilmi bütün kadınların ilmi ile kıyas edilirse, onun ilmi daha fazladır."

Ebu Rıbah oğlu Ata diyor ki : "Aişe herkesten daha fazla fakih idi. Avam hakkında herkesten daha güzel fikirleri vardı."

Hişam babasından rivayet ediyor : "Aişe'den daha fazla fıkha, tıbba ve şiire muttali olanını görmedim."


Hz. Aişe (r.a) Validemiz babası Sıddık-ı Ekrem'in (en büyük dost) fazileti hakkındaki rivayetleri :

Resulullah (s.a.v) Hz. Ebu Bekir (r.a) hakkında şöyle hayır duada bulunmuştur : "Allah (c.c) Ebu Bekir'den razı olsun, kızını bana verdi, Hicrette Mekke'den Medine'ye kadar beni devesine bindirdi, Bilal Habeşi gibi bir zatı köleleikten kurtardı."

Beyhaki Cabir'den rivayet ediyor : "Resulullah (s.a.v) ile beraber idim, buyurdu ki : "Bu yoldan bir cennetlik geçecektir..." Biraz sonra o yoldan Hz. Ebu Bekir (r.a) çıkıp geldi. O geldikten sonra Resulullah (s.a.v) tekrar : "Bu yoldan bir cennetlik gelecektir."buyurdu. Biraz sonra Hz. Ömer (r.a) geldi. Tekrar : "Bu yoldan bir cennetlik gelecektir." buyurdu ve "Ya Rabbi , o da Ali (r.a) olsun." dedi. Biraz sonra Hz. Ali (r.a) çıkıp geldi."

İbn-i Abbas'tan şöyle rivayet olunmuştur. "Ebu Bekir Resulullah'a :

- "Ey Allah'ın Resulu !.. Bu ayet-i celile ne güzeldir", dedi. Resulullah (s.a.v) :

- Hangisi ? dedi. Ebu Bekir :

- "Ey sakin nefis !.. Rabbına dönüş yap, sen ondan o da senden raı olduğu halde, haydi kullarımın içine gir, cennetime." dedi. Resulullah (s.a.v) :

- "Ya Eba Bekir !.. Ölüm meleği o sözü sana söyleyecektir. " buyurdu."

Beyhaki "Mehasin ve Mesavi" adlı kitapta Ata'dan - Ebu'l Deda'dan şöyle rivayet ediyor .

"Ben Ebu Bekir'in önünde yürüyordum. Resulullah (s.a.v) bana :

- "Senden hayırlı bir insanın önündemi yürüyorsun? Peygamberlerden sonra Ebu Bekir'den daha hayırlı bir kimsenin üzerine güneş doğmamıştır ve batmamıştır." buyurdu."

Aynı eserde Hz. Ali (r.a) den şöyle bir rivayet vardır :

"Resulullah'ın (s.a.v) yanındaydım. Hz. Ebu Bekir'le (r.a) Hz. Ömer (r.a) geldiler Resulullah (s.a.v) bana :

- "Bunların ikisi, Peygamberler hariç, geçmiş ve gelecek bütün Cennet ehlinin efendisidirler. Ya Ali, bunu sakın onlara söyleme", buyurdular."

Yine Hz. Ali (r.a) den : Resulullah (s.a.v) bana :

- "Ya Ali, iki ihtiyarı (Ebu Bekir ile Ömer) severmisin? dedi. Ben de :

- "Evet Ya Resulullah (s.a.v) dedim. Resulullah (s.a.v) :

- "Seninle onların sevgisi ancak imanlı bir kalbde toplanır." dedi."


Büyük Peygamber'in (s.a.v) mübarek kalbinde Hz. Ebu Bekir'in (r.a) bu derece sevgisi vardı. Hz. Muhammed'in (s.a.v) kendisine kayınpeder seçtiği bu büyük zattan daha üstün ve daha hayırlı bir kimse düşünülebilir mi?

Sözün kısası : Resulullah 'ın (s.a.v) arkadaşı, ilk tasdikcisi, bütün ashabdan kadrü kıymeti daha yüce, Allah (c.c) yolunda daha fazla kendini feda eden bir kimse ile Resulullah (s.a.v) akrabalık kurdu. İslam'dan önce de aralarında dostluk bağı mevcuttu. Bu akrabalık, böyle emin bir arkadaşlık, böyle bahadır bir mücahidin mükafatı idi. Öyle bir mücahid ki, Resulullah'tan (s.a.v) sonra o ağır yükü sırtına aldı. Ne mutlu haleftir bu şerefli selefe...

O'nun kızı Aişe (r.a) numune bir kadın idi. Resulullah (s.a.v) ile aralarında derin bir sevgi vardı. Resulullah (s.a.v) onu sever, sayar ve güzelce muaşeret ederdi. O da efendisi ve kocası Hz. Muhammed'e (s.a.v) son derece bağlı idi. İtaatkar ve muti idi. Binlerce şeriat hukukunu yaydı. Hele kadınlarla ilgili hükümler... Resulullah (s.a.v) vefat ederken ondan razı ve ona dua etmişti. O'nun hücresinde vefat etti ve orada defnedildi. Radiyallahü Anha...