Münakaşa; çekişmek, tartışmak anlamındadır. Herhangi bir konuda, haklı olduğunu karşı tarafa kabul ettirebilmek için, sert, hırçın, öfkeli davranmaktır. Sert, öfkeli olan bir kimse ise, kontrolünü kaybeder, aklı ile hareket edemez. Muhatabının doğru sözlerine kulak veremez ve kendi yanlışlarını savunmaya kalkar. Sert söyleyen ve münakaşa eden kimse, fitne çıkmasına sebep olur. İmam-ı Gazali hazretleri; “Dostlar arasında kin ateşini en kuvvetli tutuşturan; münakaşa ve mücadeledir” buyurmuştur.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/islami-bilgiler/11708-munakasa-fayda-kapilarini-kapatir.html#post18639

Münakaşa, kendini üstün bilmekten yani kibirden kaynaklanır. Kibir ise, her iyiliğe engeldir. Dinimizde ilim öğrenmek, çok kıymetli olmasına rağmen, münakaşa etmek, başkalarından üstün görünmek ve övünmek için öğrenilirse, riya olmaktadır. Peygamber efendimiz; (Kimse ile münakaşa etmeyen, haklı olsa bile, dili ile kimseyi incitmeyen Müslümanın, Cennete gireceğini size söz veriyorum. Şaka yapmak, yanındakileri güldürmek için olsa bile, yalan söylemeyenin Cennete gireceğini size söz veriyorum. İyi huylu olanın, Cennetin yüksek derecelerine kavuşacağını size söz veriyorum) buyurmuşlardır.

Meymun bin Mihran hazretlerine; (Arkadaşlarınızdan hiç ayrılmıyorsunuz ve hiç de birbirinize küsmüyorsunuz. Bu nasıl oluyor?) diye sual edilince, cevabında; çünkü ben dostlarıma hiç husumet, düşmanlık beslemiyorum. Onlarla hiç mücadele ve münakaşa etmiyorum buyurmuştur.

Ebu İshak Kazeruni hazretleri, bir talebesine hitaben; “Sevgili yavrum! Bid’at sahiplerinin sohbetinden, onlarla bulunmaktan sakın. Onlarla oturup münakaşa ve mücadeleye girişme. Allahü teâlâ Kur’an-ı keriminde bunu yasaklamıştır. Resulullah efendimiz de; (Bir kimse haklı bile olsa, dinde münakaşa ve husumeti terk etmedikçe imanın hakikatine eremez) buyurdu” buyurmuştur.

Lokman Hakim hazretleri, oğluna nasihat ederek buyurdu ki:
“Ey oğlum! Elinden geldiği kadar kavgadan, münakaşadan sakın! Dünya işleri için kendini fazla üzme! Kızdığın zaman sözlerine dikkat et, ölçülü olmaya çalış! Büyüklerin önünden yürüme! Bir kimse konuşurken araya laf karıştırma! Ey oğlum! Diline sahip olmayan sonunda pişman olur. Çok münakaşa ve münazara yapan kötülenir.”

Süfyan-ı Sevri hazretleri buyuruyor ki:
“Münakaşa ve mücadele yapma. Haksızlık edip günaha girebilirsin. Her yerde sabırlı ol. Sabır, hayra ve iyiliğe, bunlar ise Cennete götürür. Hiddet ve gadaptan da kendini muhafaza et. Bunlar, insanı kötülüğe çeker. Kötülükler ise Cehenneme götürür. Âlimlerle münakaşa yapma, kıymetini düşürürsün.

Allahü teâlânın yaptığı taksime razı olup, rızkından memnun olursan, gönlü zenginlerden olursun. Allahü teâlâya tevekkül et, kuvvetli olursun. Dünya ehli ile onların dünya menfaatleri üzerinde münakaşa etme, o zaman seni, Allahü teâlâ ve insanlar sever. Mütevazı, alçak gönüllü ol, salih amelleri tamamlamış olursun. Acırsan, her şey sana acır.”

Aklı olan, İslamiyet’e uyar, münakaşayı terk eder ve Allahü teâlânın kullarına hizmet eder. Nefsine, şeytana uyan kimse ise, inkâr, küfür bataklığına kayar, kendini beğenip kibirlenir. İslamiyet’e uyan Cennete, nefsine uyan ise, Cehenneme gider.

Münakaşada, birçok kötülüklerin yanı sıra, kalb kırmak da vardır ki, bu da kul hakkıdır. Kul hakkından sakınmalıdır. Her şeyin çaresi var ama kul hakkı, helalleşilmediği müddetçe, affolmaz. Kul haklarını, ahirete bırakmamalı, burada halletmelidir. Kimin haklı kimin haksız olduğu, orada açıkça belli olacaktır. Dünyada ben haklıyım diyenler, orada haksız çıkabilirler. Bir kimse, herhangi bir konuda yüzde yüz haklı olsa bile, muhatabına “Tamam kardeşim, ben hakkımı helal ettim” deyip münakaşayı terk ederse, bu kimseye Cennette köşk vaat ediliyor. Bunu Peygamber efendimiz vaat ediyor. Bu yüzden, münakaşa etmemeli, haklı olunsa bile münakaşadan vazgeçmelidir.

İnsan, kendisine verilen her kuvveti, her azayı, ne için yaratıldı ise, o yolda kullanmalıdır. Allahü teâlânın âdetini değiştirip, onları İslamiyet’in beğenmediği yerlerde kullanmamalıdır. Çoluk çocuğu varsa, onlara karşı da, sert davranmamalı, onlarla tartışmamalı, dine uygun hareket etmeli, dinin gösterdiği güzel ahlaktan sapmamalıdır. Muhammed Bağdadi hazretleri; “Alay edenlere, zarar yapacaklara nasihat verilmez. Nasihat, birinin yüzüne karşı olmamalı, umumi olarak ortadan söylenmelidir. Hiç kimse ile münakaşa etmemelidir” buyurmuştur.

Netice olarak münakaşa; dostun dostluğunu giderir, düşmanın da düşmanlığını artırır. Nerden bakılırsa bakılsın münakaşa, hep zarardır. Bunun için münakaşa etmek, münakaşaya girişmek, fayda kapılarını kapatır. Hikmet ehlinin buyurduğu gibi:
“Kötülerle münakaşa etme üzerler, iyilerle münakaşa etme küserler



kaynak : Osman Ünlü