İnsanın nefsini yenmesi çok mühim, mühim olduğu kadar da çok zor bir meseledir. Allah Resulü bir hadislerinde, "En can alıcı düşmanın, benliğin, muhtevan içindeki nefsindir." buyurarak nefsin insan için ne denli bir tehlike oluşturduğuna dikkatleri çekiyor. Nefsin insanı yoldan çıkarmak için kullandığı değişik silahlar vardır. Bunlardan bir tanesi kuvve-i şeheviyye (Cinsi istek kudreti.. yemek, içmek, konuşmak, uyumak gibi kabiliyetler.)dir. Nefis, yeme, içme ve uyuma gibi hisleri tahrik ederek insanı tuş etmek ister. Arap şairlerinden birisi bu hakikati şu dizelerle anlatır:

ÇABUK ÖFKELENME

"Nefis, çocuk gibidir, sütten kesti mi kesilir. Kesmezsen emzirdikçe emmek ister. Bir de onun üzerinde gelişirse öyle gelişir ki, üstesinden gelemezsin. Kuvvet kazanır, önüne geçemezsin. Bu sebeple onu sütünden kesmek gerekir." İnsan, vücuduna gerekli olan yeme ve içmeyi temin ederek, şehevi duyguları tahrik eden yollara girmeyerek, onlara ait meseleleri dile getiren batıl tasvirlere göz dikmeyerek ve onları hatırlatacak her türlü söz ve davranıştan uzak kalarak nefsinin dizginleyebilir. İbrahim Hakkı Hazretleri, "Az ye, az uyu, hayrete var fani ol andan Bul cân-ı beka ol âna mihman gecelerde" diyerek meseleyi nefis bir şekilde özetler. Bir insan yeme ve içmesini azalttığı ölçüde az uyuyacaktır.

Yeme, içme ve uyku azaltıldığı nispette -inşallah- Cenabı Hak nefse hakimiyet ihsan edecektir. Nefsin ikinci silahı kuvve-i gadabiyedir. Kuvve-i gadabiye, çabuk öfkelenme, -halk diliyle- küplere binme, en küçük hadiseyi büyütme demektir. İnsanın kendi kendini frenleyebilmesi, öfkeleneceği yerde öfkelenmemesi, nefsine gem vurabilmesi çok önemlidir. Bir bedevi, Allah Resulü’nün arkasından cübbesini çeker. Hatta çektiği yer mübarek boynunda iz bırakır. Efendimiz, kendisine "Hakkımı ver" diyen bu kaba-saba adam karşısında herkesin şiddetlenmesine karşılık tebessüm ederek, "Ona istediğini verin" der. Kişi, kendisini öfkelendirebilecek bir hadisede kendisini yenebilmelidir. Şayet yenemezse nefis, öfke silahını kullanmış demektir.

NEFİS AKLI KULLANIR

Nefsin diğer bir silahı ise akıldır. O, demagoji yapma, başkalarını mağlup etme, batılı hak gösterme, siyahı beyaz gösterme şeklinde akıl silahını kullanır. Bir insan nefsi adına bu silahı kullandığı zaman mağlup olmuş demektir. Kişi, söz kalabalıklarıyla kendisini ve başkalarını aldatmadan geri durursa nefsin bu silahı kullanmasına sebebiyet vermeyecek, bu şekilde nefsini frenlemiş olacaktır.

NEFİS VESVESE VERİR


Bunun dışında insan, nefsini dizginlemek için şunları düşünebilir: "İnsan kendisine ait vazifeyi yaptıktan sonra kendisine eşlik eden ruh, güvercin gibi kanat çırpacak ve uçup gidecek. Ebedi bir aleme intikal edecek, "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun" sırrı zuhur edecek ve kişi, Allah’ın huzuruna gidecek. Allah’a hesap verecek. Dünyada yaptığı her şeyin hesabı iğneden ipliğe kendisine sorulacak." Bu şekilde sonunu düşünen insan, nefsinin verdiği vesveselere mani olabilir ve onu frenleyebilir.

Bir diğer tefekkür neticesinde Allah’ın her an hazır ve nazır olduğunu düşünebilmektir. İnsan, sağında ve solunda binlerce dille Allah’ın mevcudiyetini ilan eden delillere kulak verip, "Yüzüm, sözüm, duruşum, kalbimin çarpışı bana O’nu anlatıyor. Bende her şey O’nu dile getiriyor. Her şeyi gören ve bilen Rabbim her halükarda beni gözetliyor. Nefsime uyarak niye kör olayım!" diyerek nefsin burnunu kırıp ondan uzaklaşmaya çalışabilir.