Dost
Genç adamının biri
>> >Dermiş babasına her gün,
>>
>'Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi'
>> >Baba, itiraz eder,
>> >Olmaz öyle çok dost, hakikisi >> >
>> >Belki bir, belki iki,
>> >Fazlasını bulamazsın , hakiki.,
>> >Devam eder durur konuşmaya...
>> >Aralarında başlarlar bir tartışma,
>> >Karar verirler bir sınava,
>> >Dostun hakikisini anlamaya...
>> >Bir akşam bir koyun
keserler,
>> >Ve koyarlar çuvala.
>> >Baba der ki oğluna,
>> >'Hadi al bu çuvalı şimdi götür dostuna'.
>> >Çuvaldan kanlar damlamakta
>> >Sanki öldürmüşler de bir adamı
>> >Koymuşlar çuvala,
>> >Dıştan böyle sanılmakta,.
>> >Delikanlı sırtlar çuvalı,
>> >Gider en iyi bildiği dostuna,
>> >çalar kapıyı.
>> >O dost, bakar ki bir çuvala
>> >hem de kanlı,
>> >Kapar hızla kapıyı delikanlının suratına,
>> >Almaz içeri arkadaşını,
>> >Böylece tek tek dolaşır delikanlı,
>> >Kendince tanıdığı, sevdiği dostlarını.
>> >Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır.
>> >evlat geriye döner.
>> >Ama içten
yıkılmıştır...
>> >Babasına dönerek; haklıymışsın baba ' der.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=24090
>> >Dost yokmuş bu dünyada ne sana, ne de bana.
>> >Baba 'hayır Evlat 'der, benim bir dostum var bildiğim.
>> >Hadi, çuvalı alda bir kerede git ona.
>> >Genç adam, çuvalı sırtlar tekrar.
>> >Alnından ter, çuvaldan kanlar damlar...
>> >Gider, baba dostuna. Kabul görür, sevinir.
>> >O dost, delikanlıyı
alır hemen içeri.
>> >Geçerler arka bahçeye.
>> >Bir çukur kazarlar birlikte,
>> >Çuvaldaki koyunu gömerler adam diye,
>> >Üzerine de serpştirirler toprak.
>> >Belli olmasın diye
>> >dikerler sarımsak...
>> >Genç adam gelir babasına;
>> >'Baba, işte dost buymuş' diye konuşunca,
>> >Babası; 'daha erken, o belli olmaz
daha.
>> >Sen yarın git O'na, çıkart bir kavga,
>> >Atacaksın iki tokat, hiç çekinmeden ona,
>> >işte o zaman anlayayacak, dostun hakikisi.
>> >Sonra gel olanları anlat bana...'
>> >Genç adam, aynen yapar babasnın dediğini,
>> >Maksadı anlamaktır dostun hakikisini,
>> >babasının dostuna istemeden basar iki tokadı!
>> >Der ki tokadı yiyen DOST;
>> >'Git de söyle babana, biz satmayız Sarımsak tarlasını
>> >böyle iki tokada'!
>> >Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile Seni
>> >
>> >Sevmeli...
>> >Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile Sana
>> >
>> >Sarılmalı...
>> >Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile Sana Dayanmalı...
>> >Dost dediğin;
>> > fanatik olmalı;
>> >Bütün dünya seni üzdüğünde Sana moral vermeli.
>> >Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli,
>> >Ve ağladığında, seninle ağlamalı...
>> >Ama hepsinden daha çok;
>> >Dost matematiksel olmali;
>> >Sevinci çarpmalı...
>> >Üzüntüyü bölmeli...
>> >Geçmişi çıkarmalı...
>> >Yarını toplamalı...
>> >Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı...
>> >Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı...
>> >işi bitince seni bir tarafa atmamalı...
>> >Mevlana