"Hayalleriniz neler?" diye sordu genc adam bir anda... "Ne hayaller
kurarsiniz?"

Hic beklemedigi bir soruydu bu. Gulumseyerek saskinligini gizlemeye calisti:


-"Belki bu yaz oglumun yanina giderim. Onun mezuniyet torenini gormeyi cok
istiyorum. Sonra cocuklarimin iyi birer evlilik yapmasi, torunlar falan...

-"Hayir, yanlis anladiniz," dedi genc adam. Siz kendinizle ilgili hayaller
kurmaz misiniz hic? Sadece size ozel, gerceklesmesi sadece sizin elinde olan
hayaller?"

Bir anda beyninin ortasina balyoz yemis gibi oldu kadin. Rengi bembeyaz
olmustu. Genc adam telaslandi:

-"Ne oldu, iyi misiniz?"

-"Sanirim tansiyonum dustu, biraz uzansam iyi olacak. Cay cok guzeldi, simdi
izninizle yavrum. Daha sonra devam ederiz sohbetimize," diyerek kapiya
yoneldi kadin.

Hemen karsidaki kendi dairesine giderken, genc adam arkasindan sesleniyordu:


-"Iyi degilseniz bir doktora gotureyim sizi."

-"Sagol yavrum, biraz dinleneyim gecer."

-"Lutfen cekinmeyin, saat kac olursa olsun haber verin, kendinizi iyi
hisetmezseniz."

-"Sagol cocugum, iyi geceler" dedi ve kapatti kapiyi kadin.

Elini sehpaya uzatip, cakmagi aldi eline ve uzun zamandir kullanmaya
kiyamadigi mumu yakti. Acik pencereden giren ruzgarla, mumdan yayilan isIk
hafif hafif dalgalaniyordu. Bambaska bir aleme dalmisti sanki, mumu
seyrederken. Birden eksIk birseyler hissetti ve firladi yerinden. Dolaptan
eski bir cd alarak, muzik setine yerlestirdi. Nefis bir muzik doldurdu
odayi. Bir kadeh alarak, ozel kutlamalar icin sakladigi saraptan doldurdu.
Bir de sigara yakarak, tekrar oturdu koltuga...

Yurtdisinda egitim goren ogullarinin yerine koydugu, komsu delikanlinin
sorusu cinliyordu beyninin icinde.

-"Kendinizle ilgili hayaller kurmaz misiniz hic?" diye soran ses, susmuyordu
sanki... Uzun suredir hic dusunmemisti bunu. Gencligine donuverdi biranda.
Neler hayal ederdi cocuklugunda, gencliginde... Bayilirdi, yalniz kalip
hayal kurmaya. Bir odaya kapatir kendini, deli gibi bir asagi bir yukari
dolanarak hayal kurar, kosar, hoplar, ziplardi... Bazen de yalniz kalma
imkani olmadiginda, misafirlikte, otobuste, vapurda beyninin icinde hareket
ederek, kurardi hayallerini... Zaman zaman mimiklerini kontrol edemez,
gulumseyiverir, ya da yuzunu aciyla burusturuverirdi... Boyle durumlarda
zaman zaman annesine yakalanir, annesi etrafindakilere caktirmadan
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/hikayeler-yazilar/32233-biri-olsun-gerceklesmeli.html#post65765
soylenmeye baslardi:

-"O suratini neden oyle yapiyorsun geri zekalilar gibi, herkes gibi normal
durup, sohbete katilsana..."

En buyuk hayaliydi, gazeteci olmak. Ilginc olaylar cozmek, haber kovalamak.
Kafasinin icinde maceradan maceraya kosardi.

Sonra baska hayalleri de vardi: "Bir dunya seyahati, ama tekneyle." Kelebek'
in (Henri Charriere) kurek mahkumlugundan, ozgurluge kacarken, gittigi
yerleri gorecek; ondan sonra da, dunyayi gezecekti tekneyle. Hem de kendi
kullandigi bir tekneyle. Uzak diyarlardaki adalara ugrayacak, oradaki
yerlilerin hayatlarini inceleyecekti.

Nedense hic kimseye anlatmazdi bu hayallerini. En yakinindakiler bile
bilmezdi hayallerini. Gerci hos; bilseler yardim mi edeceklerdi, hayallerini
yasamasina? Cocukken, sokakta oynamasina bile izin vermeyen, ailesi mi
gonderecekti uzak diyarlara, hem de tekneyle ve tek basina? Ailesinin
hayali, biricik kizlarinin iyi bir egitim aldiktan sonra, guzel, duzenli bir
isi olmasi, ondan sonra da mutlu bir evlilik yapmasiydi. Evlilik... Evet,
evlilik ve cocuklar da vardi onun hayallerinde. Ama hem istediklerini
yasayacak, hem de evliligi ve cocuklarini da basarili bir sekilde idare
edecekti...

Universite sinavinin sonuclarinin aciklandigi gun, ilk hayali yikilmisti.
Puan siralamasi yuzunden, kendi istedigi bolum olan, Basin Yayin Yuksekokulu
yerine, ailesinin istegiyle, daha ust siralara yazmak zorunda kaldigi
Iktisat Fakultesi' ni kazanmisti. Pek cok ogrenci onun yerinde olmak
isterdi, ama onun hayali degildi, kazandigi okul... Fakultede okurken
tanistigi ve iyi bir es olacagina aklinin yattigi adamla, okul biter bitmez
evlenmisti. Hayallerindeki hareketli, heyecan dolu hayatin yerini, eviyle
calistigi firma arasinda gelip giderek gecirdigi, monoton bir yasam tarzi
almisti. Kisa bir sure sonra ise pespese iki cocuk. Hayati monotondu, ama
kendini mutlu hissediyordu. En azindan baskalariyla kendini kiyasladiginda,
sansli oldugunu ve mutlu olmasi gerektigini dusunuyordu.

O deli dolu genclik hayallerinin yerini ise, farkli dusunceler almisti. Daha
iyi bir ev, arabasini yenilemek, cocuklarina iyi bir egitim, yaz tatilini
hangi tatil koyunde gecirecekleri gibi. Yillar boylece akip gidiyordu.

YaklasIk 20 yillik bir evlilikten sonra, esi bir gun "konusmak istedigini"
soylemisti ona:

-"Artik hicbir sey konusamiyoruz, paylasamiyoruz farkinda misin? Benim
hayatimda yeni seyler konusabildigim, paylasabildigim biri var. Ve hayatimin
geri kalanini, onunla gecirmek istiyorum..."

Zorluk cikartmamisti esine. Boylece esinden ayrilmis ve cocuklariyla
yasamaya baslamisti. Her iki oglu da, yuksek ogrenimleri icin, yurtdisindaki
iyi universitelerden, burs kazandiklarinda, kendi sinav sonucunu eline
aldiginda, yasadigi hayal kirikligini hatirlamis, gercekten yapmak
istediklerinin bu olup olmadigini sorgulamisti. Gitmeyi istediklerine emin
olunca da, onlara destek olmustu. Onlar gittikten sonra yalniz kalmisti.
Emekli olduktan sonra ise; vaktini kisa yuruyuslerle, kitap okuyarak, es
dost ziyaretleri ve cesitli yardim derneklerinde calisarak doldurur olmustu.


Son zamanlardaki en buyuk zevki ise, birkac ay once karsi dairesine tasinan,
ona ogullarini hatirlatan, genc adamla sohbet etmekti. Genc adam ise, gecen
yil kaybettigi annesinin yerine koymustu kadini. Guzel bir dostluk
kurulmustu aralarinda.

Bu gece ise, buyuk bir tokat atmisti genc adam, ona hayallerini sorarak. Hep
baskalarinin istekleri yuzunden yasayamadigi hayallerini, bunlari olgunlukla
karsilamayi nasil ogrendigini hatirlamisti. Bunlari dusunurken, hayal
kurmaya nasil kustugunu de farketti birden.

Sarabindan bir yudum daha aldi. Gozlerindeki yaslari tutamiyordu artik.
Yeniden gecmise, deniz tutkusuna geri dondu. Hayallerimden biri olsun
gerceklesmeli diye dusundu. Firladi bir anda yerinden ve kitapliga yoneldi.
Ogrencilik yillarinda yazdigi gunlugu aldi kitapligindan. Yillardir elini
bile surmemisti. Hizla karistiriyordu, sararmis sayfalari. En sonunda
aradigi sayfayi buldu. Kalemi aldi eline ve kisa bir not dustu sayfanin
altina. "Bana yeniden hayallerimi hatirlattigin icin, tesekkurler evlat."
Tarih ve saati de ekleyip, yapragi ayirdi defterden usulca...

Gun isiyordu yavas yavas. Masanin uzerinden arabasinin anahtarlarini aldi.
Kapidan cikarken gulumsuyordu kadin. Defterden koparttigi yapragi, karsi
dairenin kapisinin altindan atti. Sonra merdivenleri tipki, genc
kizligindaki gibi kosa kosa inerek, arabasina atladigi gibi uzaklasiverdi.

Genc adam, uykudan uyanmis, televizyonda sabah haberlerini actiktan sonra,
kapicinin her sabah kapisindaki kutuya biraktigi, ekmek ve gazeteyi almak
uzere, kapiya dogru yoneldi. Tam kapiyi acacakken, yerdeki sararmis kagit
dikkatini cekti. Emindi, bu kagit aksam yoktu orada. Alip okumaya basladi...


"Denizle bir butun olmak, muthis bir duygu. Yuzerken sanki dunya benim
oluyor. Lutfen Allah' im, benim canimi denizde al."

23.00

25.Temmuz.1976

"Bana hayallerimi yeniden hatirlattigin icin, tesekkurler evlat."

05.30

11.Mayis.2006
.................................................. ...........................


Ayni anda, haberleri okuyan spikerin sesiyle irkildi genc adam:

-"Bu sabah 06.00 sularinda, bogazda denize ucan arabadaki kadin
kurtarilamadi..."

.................................................. .................................................. .................................
Temmuz / 2006