Gloria ve Mark, Güzel Sanatlar Akademisi'nde okuyorlardı. Bir arkadaşlarının vasıtası ile tanışmış ,kısa sürede birbirlerine aşık olmuşlardı. Çok kısa bir süre içerisinde evlenmeye karar verdiler. Henüz okulları bitmemişti. Her ikisinin ailesi de kendilerine evlilikleri için maddi yardımda bulunamayacak kadar fakirdiler ama onlar kararlarını vermişlerdi. Gloria okul çıkışı bir kitapçıda, Mark ise bir giyim mağazasında çalışıyordu ,ellerine geçen parayla ev kiralayıp evlenme hayalleri kuruyorlardı.




Tek odalı, mutfağı bile olmayan bir çatı katı bulup kiraladılar. Sonra bir arkadaşları onlara tahta bir masa ile iki sandalye hediye etti. Haftasonu kullanılmış eşya pazarına gidip, bir küçük ocak, birkaç tencere, tabak, bir de somya alıp evlerine geldiler. Evlerindeki tüm eşya bunlardan ibaretti.


-Perde! ?! dedi Gloria. Mark bir süre düşündü...


-Eski gazete yokmu hiç? şimdilik gazete ile kapatalım...


Ne dersin iş görmez mi? Gülüşmeye başladılar.


İki hafta sonra bir pazar günü, katolik kilisesinde evlendiler.


Hiçbir şeyleri yoktu. Yerdeki somyanın üzerinde yatıyorlardı ve sabah

Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/hikayeler-yazilar/16980-hediyeler.html#post32300

uyandıklarında,cama gerdikleri gazeteye bakıp birbirlerine,


-Artık her satırını ezberledik. şu perdeleri değiştirsek mi?diyerek,


dakikalarca süren gülme krizine tutuluyorlardı.




Bir yıl sonra, evlilik yıldönümleri yaklaştığında, her ikisini de ciddi bir düşünce sardı. Son derece zor geçiniyorlardı. Paraları sadece ev kiralarına ve yiyecek masraflarına yetebiliyordu. Üç kilometre uzaklıktaki okullarına bile her sabah evden erken çıkıp yürüyerek gidiyorlardı.


Evliliklerinin birinci yılındönümü olan o günün sabahı Gloria'nın aklına bir fikir geldi. Mark'ın dedesinden kalma çok güzel, antika bir saati vardı, ne zamandır kayışı olmadığı için kullanamıyordu... "Evet o na , o değerli saate yakışır, güzel bir saat kayışı almalıyım" diye düşündü. Bu Mark'ı çok mutlu ederdi. Hemen alel acele evden çıkıp çarşıya koştu.


-Bir saat kayışı istiyorum, ama en güzelinden olsun lutfen.


Adam bir iki tane çıkarttı, Gloria içlerinden birini çok beğenmişti.


-Bu ne kadar?


-68 sent.


-Tamam. Bunu benim için ayırır mısınız? En geç bir saat sonra gelip alacağım.


Adam "Peki" anlamında başını salladı.


Gloria dükkandan telaşla çıkıp, bir kaç metre ilerideki kuaföre girdi.


-Saçlarımı kestirmek ve satmak istiyorum. Kaça alırsınız?


Kuaför kadın şaşkın şaşkın baktı Gloria'nın yüzüne,


-Emin misiniz... Bu saçlar... Bu kadar güzel saçlara... Nasıl kıyacaksınız?


-Paraya ihtiyacım var. Bana yardımcı olacak mısınız?


-Peki dedi kadın Saçlarınıza karşılık kaç para istiyorsunuz?


-Yetmiş sent kadar...


Saçlarını kestirdi, parasını aldı ve doğru saatciye koşup, önceden ayırttığı saat kayışını satın aldı.


Gloria mutlu bir şekilde koşarak eve geldi. Bir tencere soslu makarna pişirdi. Onu evlerinde bulunan tek servis tabağına boşalttı. Kalan iki sent'le de en ucuzundan bir şişe şarap ve iki tane mum almıştı. Sofrayı imkanları dahilinde, olabildiğince güzel bir şekilde hazırlayıp, kocasını beklemeye başladı.




Gloria alel acele sofradaki mumları yaktı, sonra koşarak kapıyı açtı. Mark, yüzündeki şaşkınlık ifadesi ile, kapının önünde öylece donup kalmıştı.. Hiç birşey söylemiyor, içeri girmek için bir adım dahi atamıyor, öylece orada karısına bakıyordu.


-Hoşgeldin sevgilim!


dedi Gloria. Mark bir kabusdan uyanır gibi irkildi, uyurgezer edasında içeriye girip, masanın yanındaki sandalyelerden birine çöktü.


-Saçların !!!... Onlara ne yaptın?


Gloria neşeli bir tavırla gülümseyerek kocasını teselli etmeye çalıştı.


-Ne var ki?... Üzülme!... Hem benim saçlarım çok çabuk uzar...


Sonra bir koşu, odanın diğer ucuna gitti. Kocası için aldığı hediye ile geri döndü.


-Seni çok seviyorum. Seninle çok mutluyum ve bu mutluluğum, aşkım bir ömür boyu sürecek Mark.


Onu öptü. Paketi önündeki masanın üzerine bırakıp.


-Sana ne aldığımı merak etmiyor musun, açıp bakmayacak mısın sevgilim?


Mark titreyen elleriyle zar zor hediye paketini açtı. Saat kayışını eline alıp onu uzun uzun seyretti. Sonra başını kaldırıp dalgın ve yaşlı gözlerle karısının yüzüne baktı.


-Mark Ne oldu, neyin var... aşkım ağlıyorsun sen... niye?


Mark hiç birşey söylemeden, cebinden bir hediye paketi çıkartıp Gloria'ya uzattı. Gloria birkez daha sarıldı kocasının boynuna, Mark susuyor, tek kelime dahi konuşmuyordu. Gloria alele acele hediyesini açtı. Çok güzel fil dişinden yapılmış ve çok da pahalı oldukları hemen anlaşılan bir çift saç tokasıydı bunlar. Gloria kocasının kederini anlamıştı. Gloria gülümseyerek.


-Aşkım. Sen bunun için mi bu kadar üzgünsün? Hayatım bu benim ömrüm boyunca aldığım en güzel hediye, çok güzel ,harika bir armağan bu... Dedim ya, benim saçarım çabuk uzar. Bunları saklayacağım ve saçlarım uzadığında kullanacağım. Teşekkürederim. Ama lütfen artık üzülme!


Mark, başını tekrar öne eğdi ve fısıldar gibi,


-Sana bu tokaları alabilmek için saatimi sattım Gloria.




Yazarı Bilinmiyor