28 Şubat'a armağan: Youtube gençliği

I-
Onlar, canımızdan özge can bildiklerimiz, yani çocuklarımız. Ninnilerle büyütmediysek de, ninni yerine tekrar tekrar servis edilen "Hababam sınıfı"yla büyüttüklerimiz.
Öğrencilik yıllarından hatıra devşirmeyi, "hayta" karakterler üzerinden bellettiklerimiz.
Tek bir karakterin "kimlik"inde evire çevire, döne döne İnek Şaban olmaya zorladıklarımız.
Önce kızar gibi yapıp:
"Türkçe'yi bozuyor Türk insanına kötü örnek oluyor"
Sonra:
Kemal Sunal'ın ardından ağıtlar yakarken, yabancılara bile Türkçe'yi öğreten olarak bağrımıza bastığımız İnek Şaban'lı hababamları "akademik" seviyeye çıkarttık.
Aynı karaktere çocukken kızıldığını, gençlik yıllarında, "Kemal Sunal Türkiye gerçeği" olarak bağra basıldığını gördü, değerleri aktarmaktan mesul olduğumuz çocuklarımız.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/hikayeler-yazilar/14194-28-subata-armagan-youtube-gencligi-fatma-fatma-k-barbarosoglu.html#post25135
"Büyükler neye kızacağını, kime kızacağını bilmez zaten" fikrini, tutarsız davranışlarla, zihinlerine tohum niyetine attık.
İyi bir şey yapmayı öğretemeyip ama, "yapılmışın kötüsü olmaz" ilkelliğini, ilke niyetine hayatlarına kazıdık.
İşte, dün İnek Şabanlarla pış pışladığımız çocuklarımız, bugün Kurtlar Vadisi ile delikanlı oluyor.
Coğrafya'da değişen bir şey yok.150 yıl önce roman okuyan kadınların ifsad olduğunu tartışıyordu Osmanlı erkekleri. Kendi yazdığı romanlarda, roman okuya okuya bozulmuş kadın kahramanlar aracılığıyla.
Şimdi biz youtube gençliğini bütün gençlere teşmil edip bir yandan "eyvah" diyor, bir yandan da servis edilen görüntülerle "eğleniyoruz."

II-
Aşağıda okuyacağınız olaylar aynen vuku buldu. Gençler cep telefonu aracılığı ile, video paylaşım sitelerine göndermek üzere kendilerini kayıt altına aldı.

Çekim 1
Mekan:Anadolu Lisesi/Okulun bahçesi
Zaman:2007-Şubat/Öğle tatili.
Oyuncular: Lise son sınıf sözel bölümü öğrencileri
Oyun: Kontrgerilla, teröristlere karşı.
Aksesuar ve kostüm: Boncuk atan tabancalar ve teröristleri canlandıranların başlarına sardıkları poşiler.
Mermi niyetine etrafa dağılan boncuklardan korkan öğrenciler, içeri kaçarken okulun bahçesinde kontrgerilla ile teröristler arasında amansız bir mücadele başlıyor. "Savaş" bütün hızıyla devam ederken; altı farklı açıya yerleştirilmiş cep telefonu kameralar, çekim yapıyor.
"Yaşasın seyir!"

Çekim: 2
Yer: İmam hatip lisesi/Sınıf
Aksesuar/malzeme: Un, oklava, su, elektrikli sac.
Oyuncular: Hamur yoğurup, gözleme açan kız öğrenciler.
Çiçeği burnunda nöbetçi öğretmen, burnuna gelen kızartılmış hamur kokusuna bir anlam veremiyor. Yemekhaneyi kontrol ediyor, ancak koku yemekhaneden değil. Üst katlara çıkıyor.
Kokunun kaynağını bulunca, on saniye içinde yüzünü birbirinden farklı on duygu esir alıyor. Sınıfın orta yerinde sac, hamur, oklava. Kır kahvesinde gözleme yapan kadın edalarında hamur açıp, gözleme pişiren kız öğrenciler.
Bir an kahkahayı basıverecek gibi oluyor. Öğretmen ciddiyeti ağır basıyor lakin. Ne diyeceğini, böyle bir "gösteri" ve vurdumduymazlığa hangi kelimelerle karşı çıkacağını düşünüyor. Çabuk toparlanıyor. Gösteriyi iptal etmenin en iyi yolu fazla şaşırmamak. "Sizi okul idaresine vermem gerekirdi. Bu defa af ediyorum. Bir dahaki sefere, Pazar günü bütün okula gözleme pişirme cezası veririm. Madem bu kadar meraklısınız."

III-
Video paylaşım sitelerinde, lise öğrencilerine ait olduğu söylenen görüntüler, önce gazetelerde ardından tv ekranlarında yayınlanınca; hevesi kursağında gençler, kendilerini kahraman kılma yolunda yol yöntem öğrenmiş oldu. Anormalin/gayri ahlaki olanın ağırlığınca altın olarak kıymetlendirilip, "haber değeri" taşıması; haberleri bırak, haber olmaya bak felsefesini yerleştirdi kanı damarında durmayan gençlere. On tekrar, yirmi tekrar derken, "hababam"laşmanın önemini kavramıştı, kaydedilen her görüntünün alıcısının çoktan hazır olduğunu bilen gençlik.
12 Eylül gençliği üzerine çok konuşuldu. Oysa 28 Şubat gençliği üzerine konuşulamayacak. Çünkü, 28 Şubat gençliği, kendisini seyirlik nesneye dönüştürüp, youtube için malzeme olma peşinde. Kendini seyrettirmek isteyen, anormalin sınırlarında "şöhret" olma avına çıkan gençlik, varlığını 28 Şubat'a armağan ediyor velhasıl.