Örnek kişilik sahibi olan kimseler her zaman çalışkanlıkları ile de anılır. Hz. Peygamber’in hayatı diğer alanlarda olduğu gibi, çalışma konusunda da insanlar için örnektir. Her şeyden önce o, Kur’an-ı Kerim’in çalışma hayatı ve prensipleri ile ilgili ayetlerini kendi hayatında uygulamıştır. Bu alanda doğruluk, güvenilir olma, adaleti uygulama ve sözleriyle davranışları arasında çelişki bulunmama gibi temel ilkelere uymuştur. Kişinin çalışmasını, üretimde bulunmasını ve ailesini geçindirmesini, fakire, yoksula yardım için çalışmayı, Allah yolunda cihad ve gündüzleri oruç ve geceleri namazla geçirme ile bir tutmuştur.[675] Onun çalışma ile ilgili sözlerinden bazıları şunlardır:

“Hiç bir kimse kendi elinin emeği ile kazandığından daha hayırlı bir lokma asla yiyemez”.[676]

“Allahım! Tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlığın verdiği düşkünlük ve cimrilikten sana sığınırım”.[677]

“Doğru sözlü ve her konuda güvenilen bir ticaret adamı ahirette peygamberler, sıddîkler ve şehitlerle beraber olacaktır”.[678]

“İnsanın yiyip içtiklerinin en helal ve bereketli olanı, çalışıp kazanarak elde ettiğidir”.[679]

“Birinizin sırtında odun destesi taşıması, versin veya vermesin, insanlara gidip el açmasından daha iyidir”.[680]

En kötü şartlar altında dahi çalışmanın, başkalarına yük olmaktan iyi gören Hz. Peygamber’in bu sözleriyle insanları çalışmaya teşvik ettiği, tembelliği kötülediği, çalışkan insanları dünya ve ahiret mutluluğu ile müjdelediği görülmektedir.

Hz. Peygamber insanları çalışmaya teşvik ettiği gibi, bizzat kendisi de çalışmış ve çalışma hayatının ilkelerini kendi hayatında uygulama alanına koymuştur. Çalışmalarını çocukluğundan itibaren hayatının sonuna kadar sürdürmüştür. Bilindiği üzere o, çocukluğunda çobanlık yapmış, gençliğinde ve yetişkinliğinde ticaretle meşgul olmuştur. 12 yaşında iken amcası ile birlikte uzun bir ticaret yolculuğuna çıkmıştır. 25 yaşında iken Hz. Hatice’nin kervanını ücret karşılığında Suriye’ye götürüp getirmiştir. Ticârî faaliyetlerinde meslektaşlarının, ticârî ilişkilerde bulunduğu kimselerin ve tüm Mekkelilerin güvenini kazanmıştır. Onun bütün bu faaliyetleri geçimini temine yönelik çalışmalardır. O, bütün bunların yanında sosyal faaliyetlerde de bulunmuştur. Hayatını ele alırken geniş bir şekilde üzerinde durduğumuz gibi gençliğinde Hilfülfudûl cemiyetine katılması ve Kâbe’nin inşâsı sırasında hakemlik yapması bunlara güzel birer örnektir.

Hz. Muhammed (s.a.s.) peygamber olarak görevlendirildikten sonra çalışmalarını farklı ve geniş bir alanda sürdürmüştür. Allah tarafından kendisine verilen tebliğ görevini yerine getirmek için tüm gücüyle ve her türlü güçlüğe göğüs gererek yerine göre bir devlet adamı, yerine göre de bir komutan ve gerektiğinde de bir işçi olarak çalışmıştır. Bir davetçi olarak Mekke’de ve bu şehrin dışında İslâm’ı yaymak için yoğun faaliyetlerde bulunmuştur. O, Kur’an-ı Kerim’de “Kitap ve hikmeti, insanlara bilmediklerini öğreten” bir kimse olarak takdim edilmektedir. Kendisi de bizzat muallim olarak gönderildiğini ifade etmiştir. Bu bağlamda o, eğitim görevini yerine getirmek amacıyla her kademeden sahâbîleri eğitmek için bir öğretmen olarak çalışmıştır.

Yerine göre bir işçi gibi çalıştığını söylemiştik. Hicret esnasında konakladığı Kuba’da mescid yapılırken ilk taşı kendisi koymuş, bununla da yetinmeyerek inşaat çalışmalarına katkıda bulunmuştur. Bir gün bu çalışmalar esnasında güçlükle kaldırabildiği bir taşı kucağına alır. Bir sahâbî yanına vararak “Yâ Resûlallah! Babam anam sana feda olsun! Elindekini bana ver” der. Hz. Peygamber “Hayır! Sen de başkasını al” der.
Hz. Peygamber tüccarların ticaret yapmasını kolaylaştırıcı hükümler getirmiştir. Bu tutumuna bir örnek verelim: Ticaretle meşgul olan Münkız b. Amr adlı sahâbînin aklî dengesi bozulur ve dilinde bir tutukluk meydana gelir. Buna rağmen ticarî faaliyetlerini devam ettirir. Fakat sürekli aldanır. Hz. Peygamber’e gelerek durumunu anlatır. Hz. Peygamber onun ticaret yapmasını, çalışmasını yasaklama yerine kolaylaştırma yoluna gider; alışveriş yaparken, “aldatma yok” demesini ve satın aldığı malda üç gün muhayyerlik hakkına sahip olduğunu satıcıya söylemesini ister. Münkız Hz. Osman zamanında bile Hz. Peygamber’in kendisine tanıdığı bu hakkı satıcılara karşı kullanmıştır.[687]

Faydasız ve boş şeylerle meşgul olmamak ve boş durmamak Hz. Peygamber’in prensiplerinden biriydi. Onun çalışma hayatı ile ilgili olarak verilen bu bilgilerden, çalışkan bir insan örneği karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda onun dinlenmeye zaman ayırıp ayırmadığı akla takılabilir. Halbuki Hz Peygamber gerektiğinde dinlenmeye de zaman ayırmıştır. Hicretten hemen sonra, Medinelilerin daha önce kutladıkları iki bayramın yerine Ramazan ve Kurban bayramlarını koymuştur. Meşrû bayram şenliklerine, folklor gösterilerine ve düğünlerde kutlamalara izin vermiştir. Düğünlerde davetlilere ikramda bulunmuş; bunu tavsiye ve teşvik etmiştir. At ve deve yarışları tertiplemiştir.

Hz. Peygamber paranın piyasaya arzı konusu üzerinde durmuştur. O bu hususta şöyle buyurur: “Kim bir akar veya ev satıp da parasını onun benzeri bir şeye yatırmazsa, onun bereketini görmemeye müstehak olmuştur”.[688] Ticareti teşvik etmiş, ticaret ortaklıkları kurmuştur. Ticareti teşvikle ilgili şu sözü çok meşhurdur: “Rızkın onda dokuzu ticarette, onda biri ise sürüdedir”.[689] Bu sözüyle Hz. Peygamber ticaretin bir millet için ne derece önemli olduğunu dile getirmiştir. Bir devletin ekonomisinde iç ve dış ticaretin büyük önemi vardır. Hz. Peygamber ticareti teşvik etmek suretiyle, aynı zamanda medenî bir hayat tarzını da teşvik etmiştir. Çünkü ticaret, yerleşik bir hayat tarzının oluşmasına ve imar faaliyetlerinin gelişmesine vesile olmaktadır. Hz. Peygamber’in en yakın arkadaşları ticaretle uğraşıyorlardı. Sözgelimi dört halife birer tüccar idiler. Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber’in vefatından bir yıl önce ticaret amacıyla Busrâ’ya gitmişti.[690] Hz. Peygamber ticaretin yanında ziraati de teşvik etmiştir. Ağaç dikmeye teşvik ettiği hadisler, aynı zamanda ziraati teşvik olarak değerlendirilmelidir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/hadis-i-serifler/66147-calismanin-onemi-ile-ilgili-hadisler.html#post130351

Hz. Peygamber her meslek erbâbı ile, mesleği üzerinde konuşur, ona mesleğine olan ilgisini ve sevgisini artırıcı hususları, mesleği ile ilgili uyulacak kuralları ve hükümleri söylerdi. Hz. Peygamber küçük sanatlara da önem vermiştir. Onun zamanında yaygın olan meslekler arasında manifaturacılık, attarlık, demircilik, tartıcılık, sarraflık, eczacılık, terzilik ve kuyumculuk sayılabilir.

* ÇALIŞMAKLA İLGİLİ HADİSLER *

* Geçim için çalışıp helâlinden kazanma farzdır *

* Kişi kendi elinin emeğinden daha temiz bir kazanç elde etmemiştir *

* Hiç kimse elinin erneğinden daha hayırlı bir şey yememiştir. Allahın peygamberi Davut da elinin emeğinden yerdi *

* Hz. Peygamber çalışmayı ve bununla kişiye muhtaç olanları geçindirmeyi, Allah yolunda cihat etmek veya gündüzün oruç tutmak, geceleyin de namaz kılmak ile eşdeğer tutmuştur *

İslâmda çalışmadan, dilenerek geçinmek yasaktır. Çalışabilecek durumda olan kimsenin dilenmesi haramdır. En kötü şartlar altında dahi çalışma, başkalarına yük olmaktan üstündür:

* Kişinin sırtında odun taşıyarak geçimini sağlaması, versin veya vermesin birisinden bir şey istemekten daha hayırlıdır *

Kaynak :
* Riyasüz Salihin
* Buharî, Büyu 15 Nefekât, 1
* Keşful Hafa, II, 46
* İbni Mâce, Ticârât, I
alıntıdır