Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


2 sonuçtan 1 ile 2 arası
  1. #1
    soleil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    konya
    Mesajlar
    4,856
    Tecrübe Puanı
    110

    Tarih kendisini unutanları acaba affeder mi?

    Tarih kendisini unutanları acaba affeder mi?

    Bir ülkede kurumlar varlık sebeplerini sadece tehditlere ve tehlikelere dayarlarsa, tehdit ve tehlikelerin azaldığı hatta yok olduğu dönemlerde, o kurumların varlıkları da tartışılmaya başlanır. Hatta bazıları, varlık sebeplerini sürdürmek için, bizzat kendileri tehdit ve tehlike üretmeye başlarlar.
    Bir ülkenin ordusu, adliyesi, polisi, eğitim kurumları, yasama organları sadece savaş hali veya iç-dış tehditler nedeniyle var olmaz. Barış ve istikrar dönemlerinde de tüm kurumların işlevi vardır. Bunların başında da istikrarı ve güven ortamını sürdürmek, hukukun üstün olduğu anayasal düzeni korumak ve ülkede gelişmenin önünü açmak ortak görevi gelir.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/dunya-tarihi/2336-tarih-kendisini-unutanlari-acaba-affeder-mi.html#post2887
    Ayrıca sade Türkiye için değil, tüm dünya için de tehdit ve tehlikeler, değişen zamana ve koşullara dayalı olarak nitelik değiştirirler. Bunların birbirleri ile karşılaştırılması ve "En tehlikeli tehdit şimdikidir" şeklinde yargılara varılması pek anlamlı değildir.

    BARBAROS HAREKÂTI
    Örneğin düşünün 1940'lı 2'nci Dünya Savaşı yıllarını. Önce Alman orduları Trakya sınırına dayanıyor. Sınırı geçmeleri an meselesi. Ülkede yaşı tutan erkekler askere alınmış, Topkapı hazineleri Anadolu'ya taşınmış. İçeride Alman işgali halinde kimlerin Quisling rolü oynayacakları biliniyor. Alman Büyükelçisi Von Papen, bir kısım medyayla içlidışlı olmuş.
    Derken bir mucize oluyor ve Hitler hedefi değiştirip Barbaros Harekatı ile Sovyetler'e saldırıyor. Nefes alıyoruz ama savaşı Müttefikler kazanınca da, Stalin Türkiye'nin Nazi Almanyası ile ilişkileri yüzünden cezalandırılması nı istiyor. Boğazlar konusu Yalta ve Potsdam'da konuşuluyor. Türkiye'ye ilk nota ABD'den, sonra İngiltere'den geliyor. Moskova'da Kars ve Ardahan konusunda iddialar seslendiriliyor. Bir mucize daha geliyor ardından. Çekoslovakya ve Polonya'daki Sovyet darbeleri sonucu "Soğuk Savaş" patlıyor. Churchill Fulton'da "Baltık' tan Adriyatik' e Demir Perde indi" diyor. ABD'nin Missouri zırhlısı, Büyükelçi Münir Ertegün'ün cenazesini İstanbul'a getiriyor. 1947 Şubatında "Truman Doktrini" ilan ediliyor ve Türkiye, Yunanistan'la birlikte "Batı İttifakı" na alınıyor.
    Türkiye'ye "Çok partili demokrasi" işte o konjonktürde geldi. O dönemden beridir de demokrasi Türkiye'nin, "Batı" ile ortak değeridir. Türkiye hem Avrupa Konseyi gibi siyasal, hem de NATO gibi askeri örgütlere demokrasi sayesinde girmiştir. Bugün eski Komünist Doğu Avrupa ülkeleri bir "Demokrasi Projesi" olan AB'ye girerken, Türkiye'nin demokrasiyi tartışması düşünülebilir mi?

    JOHNSON MEKTUBU
    Şimdi düşünün bir... 2006'da "Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bugüne kadar hiçbir zaman bu kadar farklı iç ve dış tehditlerle aynı anda karşı karşıya gelmemiştir" derseniz, tarihin bu çok yakın bir dönemini görmezden gelmiş olmaz mısınız? Ya da 196465 yıllarında, "Johnson Mektubu" na dayanan Kıbrıs'a ilişkin gelişmeleri hatırlayın. ABD Başkanı hem "Size verdiğimiz silahları kullanamazsını z" diyor, hem de "Kıbrıs yüzünden Sovyetlerle sizi baş başa bırakırız" diye tehdit ediyor Türkiye'yi.
    Veya 1980'lere dayanan dönemi hatırlayın. İran'a Humeyni gelmiş, Sovyetler Afganistan'a girmiş. Türkiye'de sağ ve solun kurtarılmış bölgeleri, şehirleri var. İnsanlar bir yanda şeriat, bir yandan komünizm gelirse endişesi içinde... Ekonomi iflas etmiş. Gücü olanlar ABD'den Green Card almaya çalışıyor.

    BUGÜNÜN KIYMETİ
    Her konuşmaları ile tehdit ve tehlikelerin altını çizerek, kriz kazanının ateşini istemeden de olsa körükleyenler, "Türkiye' nin bugünü" nün kıymetini bilmelidir.
    Tabii ki Türkiye için de dünya için de tehdit ve tehlikelerin niteliği de, boyutu da değişti. Şimdi terörizmin getirdiği asimetrik tehdit, "Nükleer dehşet dengesi" nin yerine geçti dünyada. Ayrıca özellikle Irak merkezli Ortadoğu krizi, bölgedeki bir "Geçiş dönemi" nin habercisi. Yani haritalar değişebilir.
    Burada Türkiye'de tüm kurumlara düşen görev, içeride istikrarı ve güven ortamını korumak, Anayasal demokrasiye sahip çıkmak ve "Rejim krizleri üretimi" nden uzak durmaktır. Sosyopolitik gelişmenin de, ekonomik gelişmişliğin de, istikrarın da geleceğe dönük güvencesinin AB ile kaynaşmak olduğunu da her sorumlu kişi bilmelidir.
    Ayrıca hepimiz bilelim ki, tarih bazıları tarafından unutulsa bile, aynı tarih kimseyi affetmez.

    Mehmet BARLAS

  2. #2

    Üyelik tarihi
    12 Eylül 2006
    Yer
    konya
    Yaş
    47
    Mesajlar
    3,709
    Tecrübe Puanı
    65

    Standart --->: Tarih kendisini unutanları acaba affeder mi?

    emeğine sağlık arkadaşım,tarih asla unutanları affetmez,kendini tekrar hatırlatır...

Benzer Konular

  1. Acaba siz hangi çiçeksiniz?
    By hw414 in forum Konusuz Konular
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 25.Ağustos.2008, 21:55
  2. Dedesi tarih yaptı, torunu tarih yazdı!
    By NAZ in forum Lise Edebiyat Dersi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.Haziran.2007, 19:53
  3. Allah Beni Affeder
    By Always in forum Dini Hikayeler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 06.Kasım.2006, 19:07
  4. Acaba
    By şehzade in forum Şairlerden Şiirler
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 17.Ekim.2006, 00:49
  5. niye acaba?
    By Gezgin in forum Komik Yazılar
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 13.Eylül.2006, 15:53

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.