Saldırgan davranışlarda dayak, en belirgin özellik olarak ilk sıralarda yer alır. Çoğu kere erkekten kadına, anne-babadan çocuğa ve gence nadiren büyük ailelerde kaynana ve kaynatadan geline karşı kullanılan bir baskı aracı olmuştur.

Dinlerin özünde, şiddet ve dayak yoktur. Bu tür davranışlarda dinî bir dayanak bulunmaya çalışılması veya dinî dayanağının olduğuna inanılması yanlıştır. Fakat şiddet kullanmanın dinî referansı değil, ancak dinî mesuliyeti vardır. Kişilerin kendi kabullerini ve anlayışlarını tabulaştırmaları, şiddet eğilimlerine Kur’ân’dan, sünnetten, gelenekten kaynaklar bulmaya çalışmaları, kişinin maddî ve manevî dünyasında, sosyal bünyemizde, hatta dinî hayatımızda, tamiri güç tahribatlar yapabilmektedir.

Müslümanlar için en güzel bir örnek olan Hz. Peygamberin hayatı boyunca hiçbir kadına vurmadığını Hz. Aişe (r.a.) söylemektedir. (İbni Said, et-Tabakât, I, 367.)

Kocasından dayak yiyen Ümmü Cemil binti Abdullah’ın, durumunu Hz. Peygambere bildirmesi üzerine Resulullah (a.s.m.) onun kocasını karşısına alır ve eşinden ayrılmak isteyip istemediğini sorar. Bunun üzerine kocası Ümmü Cemil’den ayrılır. (İbni Hacer, el İsabe, IV, 420.) “Sizin en hayırlınız, kadınlarına iyi davrananınızdır,” (et-Tirmizi, Sünen, III, 466. ) buyuran; “Karısına yumuşak ve iyi davranan kişinin, iman bakımından en mükemmel olduğunu” (İbni Hanbel, Müsned, IV, 47.) vurgulayan, böylelikle kadın konusunda yeni bir anlayış ve zihniyet meydana getiren Peygamberimiz dövme adetini ortadan kaldırmıştır.

Sevgili Peygamberimiz, çocuğu bütün yönleriyle ele alan, sevgiyi, şefkati ve hoşgörüyü onların eğitiminin başına koyan, severek eğiten bir eğitimcidir. Çocuklar, Allah Resulünde en güzel davranış şekillerini görmüşlerdi. O, çocuklarla şakalaşır, onların gelişim düzeylerine uygun düzeyde davranırdı. Peygamberimiz çocukları azarlamamış, onlara herhangi bir şiddet uygulamamış, önce çocuğa sevgi dolu ifadelerle yaklaşıp yanlış davranışlarının sebebini sormuş, bunu öğrendikten sonra da alternatif göstererek, ona nasıl davranılması gerektiğini öğretmiştir.

Bu açıdan baktığımızda Hz. Peygamberi kusursuz bir örnek olarak görüyoruz. O, ahlakî güzellikleri kendi hayatında fiilî olarak uygulamış, çok güzel bir tablo ortaya koymuştur. Çocukları namaza alıştırma hususundaki hadis-i şerifinin yanında bu konuda dövme uygulamasını nakleden bir kaynağa rastlamıyoruz.

Bütün bu örnekler Peygamberimizin çocuklara nasıl davrandığını, dolayısıyla da bizim nasıl davranmamız gerektiğini göstermektedir.