Rabbimizin razı olacağı bir hayat için onun Sevgilisi’nin hayatını yaşamalıyız. Sanki onunla yaşıyor gibi, her anımızı “O ne yapardı?” diye düşünerek değerlendirmeliyiz. Hekimoğlu Ali Paşa ve Peygamber aşığı bir fakirin hikâyesi buna en güzel örnek.

Günlük hayatımızda bizi çok meşgul eden olaylar vardır. Ama her türlü meşguliyetimizden önce hayatımızın en mühim meselesi nedir diye düşünmemiz gerekir. Bizim bir numaralı meselemiz olan Rabbimizin razı olacağı bir hayatı yaşıyor muyuz acaba?
Rabbimizin razı olacağı bir hayat yaşıyorsak bu dünyadaki diğer sorunların hiçbiri bizi rahatsız edemez. Biz Rabbimizin razı olacağı bir hayatı yaşamıyorsak bilelim ki bizi dünya sorunları o kadar meşgul etmiş ki bu soruyu kendimize soramamışız bile: Yaşadığımız hayattan Rabbim razı mı?

Peygamberimizle yaşayabilir miyiz?
Rabbimizin razı olacağı bir hayatı yaşamak için onun Sevgilisi’nin hayatını örnek almalıyız. Onun hayatını yaşamak, onun gibi hareket etmeye çalışmalıyız. Onunla yaşar gibi ömrümüzü geçirmeliyiz. Peygamberimizle yaşamak mümkün müdür? Buna niyet eden kimse şunu bilmelidir ki Peygamberimiz bu hayatı günaha düşmeden ibadetlerini ihmal etmeden yaşamıştır. Bir gününü böyle yaşayan kimse o günü peygamberimizle yaşadı, demektir. Peygamberimiz “kim günlük hayatında günaha düşmez ve ibadetlerini ihmal etmezse ben onunla beraberim” buyurmuştur. Bu bir bakıma her Müslüman’ın hayatının gayesidir. Sabahtan günlük hayata başlarken bu niyetle başlarsak günaha düşmeme konusunda daha dikkatli olur, ibadetleri ihmal etmeyiz. Akşam muhasebe yaptığımızda bu gayreti görürsek kendimizde ben bu günü peygamberimle geçirdim diyebiliriz. Ama içinde yaşadığımız devir öyle bir devir ki istemeden insan günaha, hataya bulaşabiliyor.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/dini-hikayeler/35766-gunluk-hayati-hz-peygamber-le-beraber-yasamak.html#post76051

“Ya Resulallah, kurtar beni!”
Peygamberimizle beraber yaşayanlardan örnekler vermek istiyorum. Osmanlı paşalarından yardımsever, hanlar, hayırlar yapan Hekimoğlu Ali Paşa diye bir zat vardır. Tam bir Peygamber aşığı, her anında onu örnek alan mübarek bir insandır Ali Paşa.
Paşa’nın memleketinde o devirde fakir bir peygamber aşığı var. Ekonomik sıkıntısı son haddine gelmiş. Bir gece kendi âleminde:
“Ya Resulallah günlük hayatımı seninle beraber yaşamaya çalışıyorum ekonomik sıkıntıdan da iyice daraldım. Ne olur bir himmet et de şu sıkıntıdan kurtulayım” diyor ve yatıyor. O gece peygamberimizi rüyasında görüyor ve Efendimiz diyor ki:
“Sen yarın Hekimoğlu Ali Paşa’ya git sana yüz altın versin. Şayet sana inanmazsa, de ki her Perşembe okuduğu Yasin’i geçen Perşembe akşamı okumadı halen bekliyorum.”
Bu yoksul adam uyanır uyanmaz namazını kılıyor ve doğru Hekimoğlu Ali Paşa’nın kapısına gidiyor. Paşa’nın karşısına geçip:
“Size Resulallah Efendimiz’in selamı var. Bana, ‘Paşa sana yüz altın versin. Eğer inanmazsa geçen akşam okumadığı yasini de hatırlat’ dedi” diyor.

Her selama yüz altın
Paşa adamın sözlerini üç kere tekrarlattırıyor. En sonunda artık konuşmaktan sıkılan fakir adam:
“Paşam madem vermeyeceksin, ne diye devamlı aynı şeyi sorup duruyorsun” diyerek isyan eder. Paşa ise mütebessim bir ifadeyle:
“Evladım, niye vermeyeyim. Ben Efendimin selamını yeniden duyabilmek için soruyorum sana” diyor ve peygamber aşığı fakirin tekrarladığı her selam için yüz altın veriyor.
Bize düşen hata yapan Müslüman kardeşlerimizi kınamak yerine onun kurtulmasına yardımcı olmak ve hata yapmamaya çalışarak Resulullah’ın yolunda gitmeye çalışmaktır.