Haccın İnsan Üzerindeki Etkileri

Allah’ın emrettiği her şeyde şüphesiz insanların dünya ve ahiret hayatı için pek çok hikmetler vardır. Bu şaşmaz gerçeğe göre haccın da pek çok hikmetleri bulunmaktadır.

Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir:

Her insan yaratılışı gereği Yüce Allah’a karşı kulluğunu ortaya koymak ihtiyacındadır. Hac, kula, en belirgin bir şekilde Yüce Allah karşısında aczini ortaya koyma, kulluğunu ifade etme ve onun verdiği nimetlere şükretme imkanı veren bir ibadettir. Çünkü hacı, mal, mülk, makam ve mevki gibi dünyevi unsurlardan sıyrılarak Allah’a yönelir.

Sonsuz güç ve kudret sahibinin karşısında teslimiyetini ve bağlılığını ifade eder. Bu durum kendisine Allah’a kul olma zevkini tattırır.

Hacca giden herkes ekonomik durumu ve makamı ne olursa olsun ihram denilen giysilere bürünür. Bu durum insanların eşitliğini vurgular.

İhramlı için en ufak bir canlıya bile zarar vermeme gibi konan yasaklar, onun bütün canlılara şefkat ve merhamet gösterme alışkanlığı kazanmasına yardımcı olur.

Hac zorluklara sabretme alışkanlığı kazandırır. İradeyi güçlendirir. En zor durumlarda bile kızmamak, öfkelenmemek ve sabırlı olmak gibi alışkanlıkların kazanılmasına yardımcı olur.

Belli farklılıkları sembolize eden ve insanlar arasında ayrımcı davranışlara neden olan elbise, ziynet eşyası gibi şeylerin çıkarılıp sade bir ihramla kalınması insanların gösterişten uzaklaşmasına da yardımcı olur. Bu durum insanlar arasında eşitlik bilincinin oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunur.



Hac; renk, dil, ırk, ülke, kültür, makam ve mevki farkı gözetmeksizin aynı amaç ve gayeleri taşıyan milyonlarca müslümanı bir araya getirerek eşitlik ve kardeşliğin çok canlı bir tablosunu oluşturur. Bu, lafta kalan kuru bir iddiadan ibaret değildir. Zenginiyle, fakiriyle, güçlüsüyle, güçsüzüyle bütün hacılar aynı kıyafetler içinde, aynı mahrumiyetleri yaşayarak, aynı güçlüklere katlanarak, aynı şartlarda hareket ederek fiili bir eşitlik ve kardeşlik eğitiminden geçerler. Trilyonlara hükmeden bir zenginle geçimini zor karşılayan bir fakire aynı kıyafet içinde Arafat’ta beraberce el açıp dua ettiren ve Kâbe’nin etrafında yan yana tavaf ettiren hac ibadeti, insanlara makam, mevki, mal mülkle böbürlenmemeyi, İslâm kardeşliği içinde tanışıp kaynaşmayı ve mahşeri unutmamayı öğretir.



İslâm Dininin doğup yayıldığı, vahyin indiği, Hz. Peygamber ve Ashabının bin bir güçlük ve sıkıntılar içinde mücadeleler verdiği ve Hz. Adem’den beri bazı peygamberlerin uğrak yeri olmuş kutsal toprakları görmek, müminlerin dini duygularını güçlendirir, İslâm’a bağlılıklarını artırır.

Dünyanın dört bir tarafından gelen, renkleri, dilleri, ülkeleri ve kültürleri farklı, fakat hedef ve gayeleri aynı binlerce müslümanın birbirleriyle kaynaşması ve görüşmesi sağlanmış olur. Bu durum müslümanların birbiriyle irtibat kurmalarına, birbirlerinin dertlerinden haberdar olmalarına ve hatta ticari bağlantılar kurmalarına imkan sağlar.

İnsanların beyazlar içerisinde, toplu hâlde bulunmaları onlara ahiret gününü hatırlatır.

Hacda herkes aynı görünümdedir ve aynı amaç için bir araya gelmiştir. Ben, sen duygusunun yerini “biz” duygusu alır. Benlik ve bencillik duyguları da Mikat yerinde kalır.

Farklı ırk, dil ve kültürden insanların aynı amaç için bir araya gelmiş olmaları ve birlikte hareket etmeleri, aralarındaki kardeşliğin artmasını sağlar. Varsa yanlış anlamaların, önyargıların yok olmasına yardımcı olur. İnsanlar arasındaki iş birliğinin artırılması onların birbirlerini daha iyi tanımalarıyla sağlanabilir.

Hac ibadetiyle müslüman, Yüce Allah’ın kendisine lütfettiği sağlık, yetenek, mal ve mülk gibi dünyevi nimetlerin şükrünü eda etmiş olur. Hac yapan müslümanlar sabır, tahammül, sıkıntılara katlanma, güçlüklere göğüs gerebilme, büyük kalabalıklarla aynı anda hareket ederek aynı şeyleri yapabilme, yardımlaşma, dayanışma ve belli kurallara adapte olabilme... gibi ahlaki özelliklerini geliştirirler.

Hac, müslümanlarda ömür boyu silinmeyecek derin hatıralar bırakır. Bu hatıralar; müminin hacdan sonraki yaşamında istikametini kaybetmemesine hizmet eder. Hac, müminin hayatında adeta bir dönüm noktası oluşturur.

Arafat gibi mahşerin örneğini oluşturan bir yerde Allah’a el açıp yalvaran ve günahlarından sıyrılan bir müslüman bir daha kolay kolay eski işlediği günahlara dönmek istemez. Bu yönüyle hac, günahkar müslümanlar için bir arındırma ve iyileştirme işlemi görür.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/din-kulturu-ve-ahlak-bilgisi-dersi/37742-haccin-insan-uzerindeki-etkileri.html#post81686

Hacda dünyanın her bir köşesinden gelen farklı kültür, dil, anlayış ve ırktan insanlarla birlikte olunur. Bu da insanı farklı anlayışların bulunduğu bir ortamda nasıl bir davranış içerisinde olması gerektiği konusunda eğitir.

Hacceden, Allah’la yakın ilişki içerisinde olduğunu daha derinden fark eder.

Hac sayesinde müslümanlar arasında güzel etkileşimler meydana gelir. Müminler birbirlerinden güzel hasletler alırlar. Fikirlerinde müspet anlamda önemli değişmeler olur. İnsanları birbirinden uzaklaştıran ırkçılık gibi olumsuz düşüncelerin törpülenmesi sağlanır.

Hac, aynı amaç için bir araya gelmiş insanlar arasında yardımlaşma duygusunun artmasına da yardımcı olur. Bugünün zor koşullarında birbirlerine yardım ederler. Türk Kızılay Teşkilâtı’nın dil, ırk, kültür ve devlet farkı gözetmeksizin oradaki bütün hastalara yardımcı olması herkes tarafından takdirle karşılanmıştır. Hacda insanların birlikte dua etmeleri, mahşeri andıran bir kalabalıkta birbirlerine yardımcı olmaları dayanışma ruhunun canlı tutulmasına yardımcı olur. Hac, Müslümanlar arasında evrensel bir kardeşliğin oluşmasını ve devamını sağlar.

Kısaca haccın, başka ibadetlerde olmayan kendine özgü pek çok hikmetleri, ahlâkî, sosyal, ekonomik ve psikolojik yararları vardır. Yukarıda yalnızca bunlardan bazıları zikredilebilmiştir.